Yeni Üyelik
23.
Bölüm

𝟸𝟹|sᴀʀıʟ

@rarbezrh

Agâh'ın ağzından.

 

"Getiriyorum yavrum kahveleri."

 

Yemeğimizi yedikten sonra ne kadar etrafı toplamamda yardım etmek istese de izin vermemiştim. Zorla da olsa onu salondaki koltuklara geçmesine ikna etmiş ben de bu sırada mutfağı toparlamıştım. Ardından sohbet ederken içeriz diye sütlü kahveleri hazırlamıştım. Işıkları söndürerek salona geçtiğimde bakışlarını etrafta gezdirdiğini gördüm. Benim geldiğimi görmüş olacak ki doğrularak uzattığım kahveyi aldı.

 

"Ellerine sağlık."

 

"Afiyet olsun."

 

Kahvesinden yudum adlığında onunla göz teması kuracak şekilde arkama yaslandım. Dudaklarını ıslatarak araladı. "Agâh bey anlatın bakalım, hayat nasıl gidiyor?"

 

Gülümsedim. "Sensiz hiç iyi gitmiyor."

 

Gülümsemesi usulca soldu fakat onun yerine buruk bir gülümseme hâkim oldu. Neden şimdi böyle olmuştu? Alt dudağımı ısırarak cevap vermesini bekledim.

 

"İki lafından birisi benim, bunu hak ediyor muyum?" diye sorduğunda kaşlarım çatıldı. Böyle düşünmesi bedenimi irkiltti. Böyle olmasını düşündürecek benim bilmediğin ne yaşamıştı bilmiyorum ama hiç hoşuma gitmemişti bu durum.

 

"O ne demek şimdi? Sanki sevgiyi hak etmiyormuşsun gibi."

 

Omuzlarını silkerek "Bilmem." Dedi. Aslında bilmem derken bile farklı bir şey düşünüyordu anlamıştım.

 

"Sana bir şey göstereceğim bakalım sevgiyi hak ediyor muymuşsun?" Bir şey söylemesine izin vermeden merdivenlerden çıkarak odama geçtim. Dolabın üstüne koyduğum büyük kutuya uzanarak elime aldığımda tekrardan aşağıya indim. Bakışlarını daldığı yerden çekerek bana tuttuğunda kutuya meraklı gözlerle baktı. "O nedir?" diye sorduğunda aramıza kutuyu koyarak parkenin üzerine oturdum. Elindeki kahveyi orta sehpaya bıraktı ve bana baktı. Onu daha fazla merakta bırakmadan kutunun kapağını araladım.

 

İçerisinde bizimle ilgili şeyler vardı.

 

"Bunlar..." dediğinde devamını getiremeyip sustu.

 

"Evet, sev- yavrum bunlar bize ait olan anılar."

 

Bir sürü fotoğrafımız vardı. Yani elimden geldiğince birçoğunu çıkarttırmıştım. Videolarımızı flaşa aktarmış, arada açıp izlemek için birkaçını telefonda bırakmıştım. Onun birkaç tatlı tokası, bana yazdığı notlar, gittiğimiz sinemalara ait fişler gibi bir sürü şey bulunuyordu.

 

Bize ait olan şeyleri saklayarak onlara tekrar tekrar bakmayı seviyordum. Aramıza bu iki yıl girmeden önce de böyle yapıyordum. Yani bunlara bakmam için mesafeye gerek yoktu. Bir süre öylece birbirimize baktık, o çok fazla şaşırmış görünüyordu. Sessizce kutudaki bütün her şeyi inceledi. Bense hepsini ezbere bildiğim için sadece onu izledim. Turuncu saçlarından sızan kokuyla uymak istiyordum. Bedenine sarılarak yıllar sonra huzurlu bir uyku istemek çocuksu bir istekti aslında. Bencilce miydi bu isteğim?

 

"Sen gerçekten bu hayatta var mısın?" dediğinde yutkundu. "Beni o kadar çok seviyorsun ki sanki kitap karakteri gibisin. Okuduğum bazı kitaplardaki erkekler aynı senin gibi. Zarif bir beyefendi olmandan bahsediyorum. Çok düşüncelisin, aslında çok demek bile az kalır. Bu kadar şeyi saklaman o kadar değerli hissettirdi ki sana sarılsam geldi. Ama ben bunu yapamam, utanırım sen beni geldiğimdeki gibi sarar mısın?"

 

Ona sarılmamı mı istiyordu? Ben doğru mu anlamıştım?

 

Kirpiklerimi kırpıştırdım. Afallamamı bir kenara çekerek, onu kendime çektim. Pardon onu kendime çekmekle kalmadım kucağıma aldım. Dilinden dökülen sessiz çığlıkla gülümsedim. "Sarıl dedim sana ama sen beni kucağına alıyorsun, hayır bu benim bünyeme fazla. Agâh beni dinlemiyor gibi duruyorsun, huhuu."

 

"Benim dilimde sarmak böyle oluyor bebeğim." Dediğimde dondu kaldı.

 

BÖLÜM SONU

 

Agâh'ın sevgilim diyememesi ama kızı kucağına alması. Tutarlılık desen varr.

 

eee bölümü nasıl buldunuz?

 

 

sizleri seviyorum, yıldızlar kadar öpücük bitanelerim.

 

 

Loading...
0%