Ayaklarıma vuran denizin hafif dalgası, biraz sonra bütün bedenimi kendi içine hapsedecek olması, her saniye geçtikten sonra kalbimin deli gibi atmasını sindiremiyordum.

"Yağmur, gel güneş kremi sürelim."

Birkaç dakikadır dalganın ayaklarıma çarpmasına seyrediyordum ta ki onun adımın seslenmesine kadar.

Plaja gelmeden önce kıyafetlerimizle denize giremeyeceğimiz için buraya yakın bir yerlerde bedenimize uygun kıyafetler bulmuş ve satın almıştık.

Olduğum yerlerde sıcak kumsala rağmen Çakır'ın yanına yürüdüm. Elindeki güneş kremini kapağı açık bir şekilde bana bakarken gözleri güneşten dolayı kısık bakıyordu.

Şezlonga uzatmış olduğu ayaklarıyla benim oturmam için yer açmıştı. Önüne doğru oturduğumda sırtımı ona doğru döndüm. Birkaç saniye sonra tenimde hissettiğim soğuğun ardından kremi omuzlarıma sürmeye başladığında, derin bir nefes aldım. Benim erişemediğim yerleri kısa bir sürede kremi sürdükten sonra sıra yüzüme gelmişti.

Yüzüm izin farklı bir güneş kremi elime alırken telefonumu önüme koyduktan sonra kremi yüzüme yaymaya başladım. Çakır da aynı zamanda yüzüne krem sürüyordu.

İşimi bitirdikten sonra deniz doğru yönümü döndürmüştüm. Sürekli bakışlarım denize kayıyordu. Belki de saçmaydı ama heyecanlanıyordum işte.

"Yağmur."

"Hımm." diyerek ona doğru dönmüştüm ki çıplak sırtıyla göz göze gelmek, kalbime sızan küçük çarpıntıyla nefesim duraklamıştı.

Sırtından omuzlarına uzanan küçük benleri oldukça dikkat çekici dururken aynı zamanda gözüme tatlı gelmişti.

Elimdeki kremi sırtına yaparken en sonunda benlerine tek tek dokunmam ile derin bir nefesin ardından dudaklarım aralanmıştı.

"Çok fazla benin var."

"Senin de çillerin."

Sessizlik aramızda sessizliğe yol açan nedenden dolayı derin bir çukura düşmüştü.

Fark ediyordum.

Hissediyordum. Beni sevdiğini.

Hissettiriyordu, bana duyduğu sevgiyi.

Bakışlarından anlıyordum, gözlerinde beni kendimden çok sevdiğini görebiliyorum. Şimdi ise benim o olmasa aslında hiç gerçekleştiremeyeceğim bir şeyi yapacağım bakışı vardı.

Kremin kapaklarını kapattıktan sonra ayağa kalktı. Ellerini bana uzattığında, avuçlarımın arasına karışan avuçlarına sımsıkı tutunarak ayağa kalktım.

Ciğerlerimdeki nefesi titrekçe dışarıya verdim. Adımlarım ona eşlik ederek soğuk suya kadar onun peşine takıldı.

Yan yana gelen bedenlerimiz, göğüslerine kadar gelen suyun derinliğine kadar ilerledi. Ellerimi birbirinden ayrılmazken, dudaklarımda tarifsiz mutluluğun yansıması vardı.

Elimdeki eli benden kısa bir süre uzaklaşıp tekrardan dizlerimin altında ve sırtımda hissettiğimde ne yaptığını anlayamamıştım.

"Ne yapıyorsun?"

"Gözlerini kapat, güven bana."

Güven bana

"Beni bırakmayacaksın değil mi?"

"Asla, korkma."

Gözlerimi kapattım. Sırtımı çoğu denizin içinde kalırken, birazı güneşin esiri olmuştu.

Bedenimdeki parmakları tenimi sıkı sıkı sararken, denizin içinde bedenim hareket etmeye başladı. Gözlerim kapalı olsa da her an bir şey olacak korkusuyla kirpiklerim kıpraşıp duruyordu.

Bedenimi sıkı sıkı saran kollarına, beni her hareket ettirişinde denizin tenime değen dalgası eşlik ediyordu.

Yatay duran bedenim aniden doğrulturulduğunda, gözlerimi açıp başımı ona doğru döndürdüm. Bu ani hareket korkmama neden olmuştu. Belimdeki elleri bileklerimi tuttuğunda, ellerim bana sırtını dönmüş bedeninindeki omuzlarını bulmuştu.

"Ayaklarını suyun yüzeyine doğru kaldır. Omuzlarımdan sıkı tut."

Kollarını öne doğru uzattığında, ne yapacağını kavrayabilmiş ve derin bir nefes çekmiştim içime.

"Az gezintiye çıkalım seninle, "

"Tamam." Kısık çıkan sesimin ardından, altımdaki beden hareket etmişti.

Kaç dakikadır bu halde yürüyordum bilmiyorum ama, bazen suya dalıp çıkıyorduk sonra dudaklarımın arasından çıkan kıkırtıyı tutamıyordum ve bu gülümse büyük bir kahkahaya dönüşüyordu.

"Çakır."

"Senden başka kimsenin olmasın."

Senden başka kimsenin olmasın mı?

Olmasın.

Peki ben senden başkasının olur muyum?

Olmam.

SON

Lütfen yorum yapar mısınız, hiç yorum görememek beni üzüyor.