Yeni Üyelik
32.
Bölüm
@rarbezrh

1 Ay sonra

 

Başımı ona doğru çevirdiğimde gözlerimiz usulca birbine kavuşurken her denk gelişinde dudak kıvrımlarımız kendiliğinden yukarı doğru kıvrılıyordu.

 

"Yine şirin olduğumuz yetmiyormuş gibi üzerimize bu kıyafetleri giymişiz. Doğruyu söyle?" Dedi. Gülümsemesi iyice sırıtmaya dönüşmüş kaşlarını havalandırmıştı. "Seni ısırmam için bütün bu çaban değil mi?"

 

Elini tutarak caddede ilerlemeye devam ederken, sırıtıp duruyordum. Dışarıdan diyorlardı ki Bu manyak kız neden gülüp duruyor?

 

E ama o yanımdaydı. Onun yanındayken üzgün olmak ne mümkün. Bütün şirinliklerim, bütün gülümsemelerin sahibi yanımdayken mutluyum.

 

Hiç bu kadar huzurlu ve mutlu olacağımı da düşünmemiştim. Ne onun bana mesaj attığında ne de ondan öncesi.

 

Mesaj attığı zamandan sonra artık bu halde olmamız çok tuhaftı. Ona hemen güvenmiş ve sevmiştim. Söyleniyordur belki, bu kadar çabuk ve kolay aşık olunur mu diye. Olunuyormuş. Onun yanındayken bir kez daha anlıyorum çünkü ben ona aşık olduğumu, ona güvendiğimi.

 

Çantama koymuş olduğum telefondan bildirim sesi geldiğinde, elini bırakmak zorunda kalmıştım. Elim çantamdaki telefonu alırken, Çakır hemen kaşlarını çatmış, iln önce ayrılan ellerimize sonra da bana bakmıştı. Bu haline gülümseyerek telefonumdaki mesajı açtım.

 

Mesaj Hazaldan gelmişti.

 

Hazal: Lan biz geldik.

 

Hazal: Allah kahretmesin Yağmur, ellerimiz yarım saattir birbine tutuşmuş şekilde bekliyoruz.

 

Hazal: Artık ellerinizden su akmak üzere o derece

 

Hazal: Ha bir de tek elle yazıyorum

 

Hazal: Gelin artık da oturayım ben bi

 

Yağmur: Geliyoruz geliyoruz, amma tantana yaptın. Bırak da anın tadını çıkar.

 

Hazal: lan zaten anın tanıdınız çıkarıyorum gerizekali

 

Hazal: YANDIM YANDIM SICAK

 

Yağmur: GELIYORUZ

 

Yağmur: Ha bak gördüm sizi de şimdi sus

 

Telefonu tekrardan çantaya attığımda, tekrardan elimi tutmuştu.

 

Bugün Çakırın arkadaşları ve benim çok sevgili yakın arkadaşımla birlikte filme gidiyorduk. Bu geçen zaman aralığında Hazal ve Çakır'ın arkadaşı Volkan sevgili olmuştu. Zeynep ve Ferhat da bir değişiklik yoktu. Hala mutlu ve huzurlu bir şekilde ilişkilerine devam ediyorlardı.

 

Volkan kollarını bize doğru kaldırdı. Bu hareketiyle sol elinin birleştiği Hazalın kolu da yukarı doğru kalkmıştı.

 

"Fizandan mi geliyonuz? Az da geç gelecek olsanız şuraya bayılır kalır sonra çok sevgili sevgilimin üzüntüsünü çekmek zorunda kalacaktınız. Değil mi sevgilim?"

 

"He volkan he, kahrolacaktım benim volkanım bayıldı diye. Lan senden önce ben bayılacaktım yere sıcaktan. Ay bak yine fenalık geldi."

 

"Susun bir artık da gidelim şu filme."

 

...

 

Laflarla birbirlerini atışa atışa artık sonunda kırmızı sinema koltuklarına oturmuştuk. Çift kişilik koltukları seçmişlerdi. En arkada biz olmak üzere yerleşmiştik. Hepimizin elinde içecek ve mısırda olduğu için kendi adıma konuşacak olursam sinemada iyi giden ikiliydi.

 

Kızların zoruyla romantik komedi filmine gelmiştik. Ferhat ben böyle film izlemem diyerek itiraz etse de kızların ısrarıyla itirazı sönük kalmıştı.

 

Huzurumu bir kez daha hissettiğim anlardan birisindeydim. Gülümseyerek beni seyrediyordu. Ağzıma birkaç mısır attığımda ben de ona gülümseyerek çoktan başlamış filme odaklandım.

 

Ama odağımı bozan boynumdaki sıcak nefesle, başımı ona doğru çevirdim. Başımı çevirmemle sıcak nefesini verdiği noktaya dudaklarını bastırması bir olmuştu.

 

Sakinim ben.

 

"Ama sevgilim neden mısır yemiyorsun?" Diye fısıldadım. Sinema salonunda çok fazla kişi yoktu ama yine de sessiz olmak gerekiyordu tabi ki.

 

Parmaklarımın arasına aldığım birkaç mısırı dudaklarına doğru götürdüm. "Sevgilim, açsana ağzını."

 

"Hmm." Diye mırıldandı.

 

Bu çocuk hep böyle sırıtacak mıydı?

 

Ha, benim kalbim bir hoş oluyor da ondan.

 

Dudaklarındaki mısırı yemeye başladı.

 

"Sevgilim Sevgilim diyorsun ama seni böyle ısırasım geliyor benim."

 

Yanaklarıma oturan kanla buraya bayılıvermek istedim.

 

"Artık beni ısırmak istemesen mi dedim."

 

"He faaliyete geç diyorsun tamam o da olur."

 

Ama ben onu demedim ki.

 

Yanaklarımda hissettiğim sızıyla sessizce inledim.

 

Yanağımı ısırmıştı.

 

Kocaman açmış olduğum gözlerimi dümdüz önüme baka kalırken nefes nefese kalmıştım. Dudakları arasındaki yanağımı serbest bıraktığında, çıkan sesle şimdi dedim ben kesin bayıldım.

 

"Ses çıktı. Çakır napıyorsun duydular kesin şey yok mu şey dolap molap saklayayım kendimi."

 

"Sakin ol bebeğim. Kimse duymadı."

 

"Hey Allahım ya konuşma benimle."

 

"Yavrum ne yaptım şimdi ben," diyerek alnıma dudaklarını bastırdı.

 

Film boyunca sürekli ağzıma mısır vermesi, ısırdığı yere küçük küçük buseler kondurmasıyla sürüp gitti.

 

"Yavrum özür dilerim. Bir daha yapıcam kesin ben bunu o yüzden söz veremiyorum."

 

Başımı ona doğru çevirdim, yüzünü ellerimin arasına aldım.

 

"Önemli değil Çakır'ım." Dedim ve yanağına minik bir öpücük kondurdum.

 

"Sabahları beni böyle uyandırmanı istiyorum."

 

"Anlamadım?"

 

"Artık aynı evde kalalım istiyorum. Beraber uyuyalım. Beraber kalkalım. Artık uzak olmayalım."

 

Loading...
0%