@rarbezrh
|
Tırnaklarımı avucumun içine bastırdığımda gözlerim hazırladığım kahvaltı masasında gezindi. Ona yazdığım gibi erken kalkmıştım. Gelmesine az bir süre kalmıştı.
Gelmesine az kaldı diye bağırıyor iç sesim. Geliyor ve bu kısa süreli değil.
Hala inanamıyordum. Daha beni tanımıyordu ve tanımadığı bu kız için kendi yaşadığı şehirden benim yanıma kalmaya geliyordu.
Beni sevmeyi mi deniyordu? Bilmiyorum.
Düşünmek istemiyorum. Yetmedi mi artık çelişkide kalmak?
Evin içinde yankılanan zilin sesiyle, gözlerimi kocaman açtım. Aptal ne şaşırıyorsun, sabaha kadar bu anı beklemedin mi?
Adımlarım mutfaktan uzaklaşarak dış kapıya doğru ilerlediğinde, derin bir nefes alarak kapı kolunu aşağıya indirerek açtım.
Karşımda siyah hırkasının kapüşonunu örttüğü kafasını yukarı doğru kaldırdığında göz göze geldik.
"Neden öyle bakıyorsun?" Dedi. Sesini özlediğimi hissettim.
Sessiz kaldım. Geri çekilip evin içine girmesine izin verdim. Ayakkabını çıkardıktan sonra dolaba yerleştirip bana doğru döndüğünde, dayanamadım sarıldım ona.
"Gözlerinde gördüğümü gerçekleştirdin."
Boynuna gömdüm burnumu. Bütün ayın özlemini buraya sığdırdım sanki. Kalmak istedim boynunda.
"Kelebek." Dedi. Siyah Kelebek.
"Kelebek buradan ayrılmak istemiyor. Özlemiş seni."
"Kelebeğe güzel bir haber var. Artık yanındayım."
"Evet, yanımdasın. Kim olarak bilmiyorsun ama ben, benim için kim olduğunu biliyorum."
"Belki biliyordumdur."
"Kimim ki ben senin için?"
"Sen hayatımı değiştirmem ve pişmanlıkları kenara bırakmam için gönderilmiş, siyah kelebeksin."
|
0% |