Yeni Üyelik
25.
Bölüm
@rarbezrh

Onun gözlerine bakmaya devam ederken, o benim aksime gülümsüyordu. Son söylediği sözlerden sonra, dumura uğramıştım. Sen hayatımı değiştirmem ve pişmanlıkları kenara bırakmam için gönderilmiş, siyah kelebeksin.

 

"Ahu," dedi.

 

Kafamı iki yana salladım.

 

"Hayır, Siyah Kelebek. Bana böyle seslen."

 

"Olmaz, herkes bilmesin. Sana özel kalsın."

 

"O zaman sadece benim yanımda söyle."

 

"Böyle küçük bir çocuk gibi söylersen bana bu halinle her şeyi yaptırabilirmişsin gibime geldi."

 

"Küçük bir çocuk olmayı bırakalı çok oldu."

 

"Bedeninin büyümesi, ruhundaki çocuğu kaybettiğin anlamına gelmez. Sen bekli kabullenmek istemiyorsundur ama hala içindeki küçük kız çocuğunu yaşatmaya devam ediyorsun. Ve ben bu olgun kızın yanında o çocuğu da görmek istiyorum. Onu öldürmene, onu unutmaya çalışmana izin vermeyeceğim."

 

"O kız çocuğu ailesini kaybettiğinde anladı. Artık parkların eğlenece yeri olmadığını, mezarlığın ailesini içine hapsettiğini oyun parkından çok oraya gittiğinde anladı, büyüdüğünü."

 

"Sen benim yaralı kelebeğimsin. Ben sana o parkları sevdireceğim. Salıncakta sallayacağım, sen -daha hızlı- dediğinde daha da hızlanacağım. Kelebekler uçmaktan korkmaz ya sen de korkmayacaksın."

 

Onun gözlerinde asılı kalan gözlerimden damlalar akmak üzereydi. Dudağımda buruk bir gülümseme oluşurken, parmakları yanağımı okşadı.

 

"Hadi bakayım toparlan, erken kalkmış kahvaltı hazırlamışsın kokularını alıyorum. Parmaklarının lezzetini bir kez daha tadayım. Koş kız mutfağa çayları doldur ellerimi yıkayıp geliyorum."

 

"Tamam hızlı ol yeterince soğuttuk."

 

"Kızım sarıldın bırakmadın. Allah Allah tabi soğur."

 

"Ay sus sen bi, git yıka ellerini."

 

"Sen eğliyon beni."

 

Yanımdan ayrıldıktan sonra o banyoya giderken ben de mutfağa geçmiştim. Bol yağdaki patatesi tabağa koyduktan sonra çayları doldurmuştum. Son şey de tamamlandığında masaya geçip oturmuştum.

 

Uzun boylu bedeni kapıda belirdiğinde, üzerindeki hırkayı çıkarmıştı. Bedenini saran beyaz tişörtle içimden Allahım bismillah diye geçirdim. Bu adamla artık aynı evin içerisinde yaşayacaktım.

 

"Of of of, yapıyorsun bu işi kız."

 

"Alt tarafı kahvaltı hazırladım. Hadi geç otur."

 

"Olsun bir şeyler yaptın mı yaptın. Bu kadarı da yeter."

 

"Allah Allah, sen iyice bana alışmaya başladın mı ne?"

 

"Alışmayayım mı?"

 

"Alış, ama sonra pişmanlık duyma."

 

"Seninle ilgili nasıl bir pişmanlık durabilirim ki."

 

"Benimle ilgili duymazsın da."

 

"He, diyorsun ki ama ben senden pişmanlık duyabilirim."

 

"Birazcık empati yapmayı denedin mi? Mesela kendini benim yerine koy ne hissederdin? Bir ilişkiden çıktın ve aklın onda kalacak diye korkuyorum doğal olarak. Ve dediğim şeyler seni neden bu kadar şaşırtıyor."

 

"Anlıyorum. Kendimi senin yerine koyduğumda bile delirecek gibi oluyorum. Sevdiğim kızın eski sevgilisini unutmaması ve aklının ona kayması kötü hissettirirdi. Sana çok hak veriyorum. Ama ben onunla geçirdiğim zamanların bomboş bir zaman kaybı olduğunu anladım. Geç fark ettim. Hep onun benim için olmadığını hem de seni geç farkettim."

 

"Bana geç kalmış sayılmazsın. Şansımı sen yeni bir sevgili bulana kadar deneyecektim. Ama sen yeni bir sevgili bulmak yerine beni gördün, bana şans verdin. Şimdi ve sonraki günler sana sarılmak, seninle uyumak istiyorum. Sonra anlıyorum ama her şeyin bir zamanı var. Aceleye gerek yok."

 

"Acele olsa bile bu sen olduğun için yanlış bir seçim olacağını düşünmüyorum. Sana çoktan alıştım bile, bu kadarcık kısa sürede hem de. Sana güvenmeyecek olsam şuan burada evinde olmazdım."

 

"Konuşacak çok şeyimiz var," dedi. Gülümseyerek ağzına patates kızartmasında bir parça attı. "Sende hamaratlık bayağı var gibi duruyor. Hem olmasa da olur. Her haline kabulüm."

 

"İnsan yalnız yaşayınca bir şeyleri yapmaya alışmak, bilmek zorunda kalıyor. Kendi başımın çaresine bakabilmek için öğrendim."

 

"Neyseki artık ben varım, işleri bölüşücez."

 

Kahvaltımızı yapmaya devam ederken, "Bana uyar." Dedim.

 

... 

 

Hava iyice kapkaranlık bir renge bürünmüştü. İçime çektiğim derin bir nefesin ardından, sigara dumanını dışarıya savurdum. Odanı kapısı açıldığında, onun geldiğini anladım. Balkondaki bedenim hala aynı şekilde yerinde kalmaya devam etti. Dilimle dudaklarımla ıslattım. Adım sesleri yavaş yavaş bana yaklaşmaya başladı. Odanın ışığını yakmamıştı.

 

Saçlarıma değen parmaklarla, onun yanında hızlanan kalbimi sakin tutmaya çalıştım. Ama başaramadım. Saçlarımdaki parmaklar yavaşça olduğu yeri okşamaya başladı. Gözlerim dolacak gibi oldu neden?

 

Sıcak nefesini saç tutamlarımda hissettim. "Yumuşacık," iyice yaklaştı. "Güzel kokulu."

 

Nefesimi gergince verdim.

 

"Seninle uyumak istiyorum dedin, birlikte uyuyalım mı?"

 

 

 

Loading...
0%