@rarbezrh
|
Keyifli okumalar 💓
Eğer kabul edersen akşam yemeğine evime seni davet etmek istiyorum.
Sözlerinin ardından içimi derin bir heyecan kapladı. Yani bu aralar oluyordu, neden bilmiyorum. Onun yanında avuçlarımın içi terliyordu. Belli etmeme çalışıyordum, ne kadar becerebilirsem tabi.
Kısık sesle boğazımı temizledim. Onunla bir şeyler yapmak güzel hissettiriyordu. Yeni tanışmama rağmen ondan korkmuyor ya da ona karşı kötü bir şey hissetmiyordum. Çok nazik bir erkekti. Belki de ben sadece bu yönünü görmüştüm, bilmiyorum ama bana karşı nazikti.
Kahverengi harelerinden gözlerimi çekmeden dudaklarımı araladım. İki dudağımın arasından usulca sıcak nefesim aramıza karıştı.
"Gelirim." diye mırıldandım.
Kararsız bakışları yerine rahatlamış bir ifadeyi bırakırken, dudak kıvrımları yukarıya doğru yükseldi.
"Bekliyorum o zaman, saat 7'ye kadar halletmiş olurum."
Başımı onaylar anlamda salladım ve ona sırtımı dönerek eve girdim. Kapının girişindeki aynaya gözüm çarptığında yanklarımın kızardığını gördüm. Utanınca hep kızarırdı. Aslında severdim ama utandığımın anlaşılması hoşuma gitmezdi.
Hemen odama çıktım. Hızla dolap kapaklarımı aradığımda zihnimde ne giysem sorusu baş gösterdi. Birkaç askılığı ayna üzerinden bedenime tuttuğumda en son bir tanesine karar verebilmiştim.
Kahverengi hırka şeklinde crop altına siyah rahat bir pantolon giymiştim. Sonuçta evde olacağımız için çok fazla abartmaya gerek yoktu. Kıyafetleri üzerime geçirdikten sonra makyaj masasına oturdum. Yüzümü nemlendirdikten sonra makyaja başladım. Yine aynı şekilde hafif bir makyaj yaptım. Açıkta kalan gerdanıma zarif bir kolye taktım.
Hazırdım.
Telefonu elime alarak saate baktım. Saat 18.30'a gelmişti. Bu yüzden daha fazla oyalanmadım ve telefonumu ve anahtarımı alıp onun kapısında buldum kendimi. Derin bir nefes alarak kapıyı tıklattığımda açmasını bekledim.
Aralanan kapıdan görünen bedeninin üzerinde beyaz bir tişört ve lacivert bir pantolon vardı. Böyle düşündüğüm için utanıyorum ama çok yakışmıştı.
Kapıyı tamamen açarak beni içeriye buyur ettiğinde, terliklerimi çıkararak eve girmiştim.
"Hoşgeldin." diye mırıldandı. Gülümsemesi karşısında sebepsiz yere gülesim geliyordu.
"Hoşbulduk."
Beni geniş teresa götürdüğünde, gözlerim kocaman açıldı. Siyah yemek takımlarıyla hoş görüntü yaratan masaya bakmakla yetindim. Bütün her şeyi hazırlamış masada dop doluydu. Bir de bunları kendi başına halletmesi, şaşırtmıştı beni.
"Çok güzel görünüyor."
Sandalyeyi benim için çekerken bu zarif hareketi için ona teşekkür ettim. Yemekleri servis ederken, ona yardımcı olarak içecekleri doldurdum. Tamamen masaya oturduğumuzda yemeği yemeye başlamıştık.
"Yemek yapmayı nasıl öğrendin?" diye sordum. Ağzındaki lokmayı çiğnedikten sonra dudaklarını araladı.
"Annemden dolayı. Küçük yaşımdan beri öğretir, hem top peşinde koşmayı hem de anneme yardım etmeyi bilirdim. Küçük yaşta ne öğretirsem onu yaparsın der hep."
"Doğru söylemiş, böyle erkek bulmak zorlaştı."
Haklıydım değil mi?
"Öyle." diye mırıldandı. "Böyle bir çocuk olduğum için memnunum."
"Annene güzel bir evlat yetiştirdiği için teşekkür etmek gerek."
"Yaa," dedi. Utandı mı bilmiyorum ama başını aşağıya doğru eğdi. Hafif kızarmıştı.
"Senin de annene teşekkür etmek gerek."
"Neden?" diye sordum.
"Güzel ve merhametli bir kadın yetiştirdiği için."
|
0% |