@rarbezrh
|
Keyifli okumalarrr
💗
Hem bir de o sen isen
Gece attığı en son mesajdan sonra sadece mesajı beğenmekle yetinmiştim. Ne yazacağımı bilememiştim çünkü.
Şimdi ise okul için hazırlanmaya başlamıştım. İlk gündü bugün o yüzden daha önceden de dediğim gibi çok stresliyim. Nasıl insanlarla karşılaşacağım, öğretmenler nasıl vb. Bir sürü şey kafama takılıyordu. Ama bir şekilde bunu da atlatacaktım.
Üzerime havanın sıcak olmasından dolayı kısa kollu giymiştim, tişörtü pantolonumun içine sıkıştırdıktan sonra bel ve karın kısmın hafif bir şekilde genişlettim. Saçlarımı açık bıraktım, birkaç abartılı olmayan aksesuar taktım. Sırt çantama gerekli olan şeyleri akşamdan yerleştirmiştim, hiçbir şeyimi unutmak istemezdim.
Son kez aynadan kendime baktım. Telefonu alarak aşağıya indim. Sabah ona mesaj attığımda aşağıya ineceğini söylemişti ben de onu onaylamıştım. Arabamın anahtarını elimin arasına sıkıştırarak apartmanın dış kapısını araladım ve onun bedeni gözlerime çarptı. Lacivert bir gömleğin içine düz beyaz bir tişört giymiş, tişörtü de benim gibi bol pantolonun arasına sıkıştırmıştı.
Bakışları başka bir yönden beni buldu. Dolgun dudaklarını araladığında, kapıları açmıştım.
"Günaydın."
"Günaydın." dedim bol neşemle.
Arabaya binerek koltuklara yerleştiğimizde harekete geçmiştik, arabayla çok uzak sürmeyen bir mesafedeydi okul. Annem okulu kazandığım için bu arabayı almıştı.
Kısa sürede okula vardığımızda, müsait bir yere arabayı park ettim. Alperen yol boyunca telefonla konuşmuştu, okulun ilk günüydü bu yüzden ailesiyle konuşmuştu. Kaç yaşımıza gelsek de o aileye olan biten anlatılırdı.
Çantamı arkadan aldıktan sonra aracın kapılarını kilitledim. Onun ileride beni bekleyen bedenine doğru heyecandan titreyen adımlarla ulaştığımda bu halimi anlamış ve hafifçe gülümsemişti.
"Ben yanındayım."
Ben yanındayım.
"Teşekkür ederim, aynı sınıfta olmamız da o kadar iyi oldu ki sana anlatamam."
"Evet, iyi oldu. Merak etme sınıfa geçtiğimizde biraz da olsa stresin azalır."
"İnşallah bakalım."
Usul adımlarla üniversitenin kapısından içeri girdiğimizde şaşırmadın çünkü, daha önceden gelip görmüştüm. Okul büyük ve gerçekten iyi bir statüye sahipti. Çok sayıda mezunlar arasına Nobel Ödülüne sahip bilim insanları bu okuldan çıkmıştı. Çok fazla ünlü düşünüre ev sahipliği yapmış.
Sınıfa siyah merdiven yardımıyla ulaştığımızda diğer yerler gibi sınıflar da genişti. Okulda en sevdiğim yer büyük ihtimalle kütüphane olacaktı. Geniş bir bahçeye de sahipti orası da hoşuma gidebilirdi. Bir sürü çalışma alanlarıyla başarılı olmak için size olanak sağlanıyordu. İkimiz yan yana oturduğumuzda, biraz rahatlamak için sohbet etmiştik. Profesör içeriye girdiğinde, adamı incelemeye başladım. Uzun bir boy, yaşı oldukça geçmişe benziyordu. Hafif beyazlamış saçlara sahipti. Zaten buradaki çoğu profesör ya da öğretim görevlisi beyaz saçlara sahipti.
Dil konusunda iyi ki sıkıntım yoktu. Hem Almanca hem de İngilizce diline sahiptim. Almanca daha fazlaydı doğal olarak. Profesör konuşmaya başladığında, ilk başta kendi başarılarında sonra da okulun bilgilendirmesini yapmıştı. Bir dakika bile gözlerimi ayırmamıştım, bir şey kaçırmak istemiyordum. Derse ufak bir ön giriş yapacağını söylediğinde tabletimi çantamdan çıkardım. Siyah tablet kalemiyle yazmaya başladığımda, dakikalar sonra bakışlarım Alpereni bulduğunda benim gibi tabletini çıkarmış yazmaya başlamıştı. Gözlerim yüzünden kalem tutan parmaklarını bulduğunda, aklımdan geçen cümlelerle utandım. Çok güzel ellere sahipti. Kemikli, büyük ve damarlıydı. Estetik duruyordu. Bakışlarımı oradan ayıran onun sözleri oldu.
"Daldın." diye mırıldandı.
"Ellerin çok hoş." bir anda ağzımdan çıkıverdi. Gözlerimi büyütmemek için kendimi zor tuttum.
Gülümsedi. "Belki... belki senin ellerinin arasında daha hoş görünür, kim bilir."
|
0% |