Selamm, 3. bölümdeyiz.

keyifli okumalar.

💓

Kıko likit ruju dudaklarımın üzerinden son kez geçtiğimde, gözlerim aynadaki yansımama takılmıştı. İçime karnımı gösteren beyaz bir crop, altıma bir dizi yırtık mavi renkte kot pantolon giymiştim. Yanıma yedek olarak pantolonumla aynı renkte olan ceketimi aldığımda, yatağın üzerine bıraktım. Hazırladığım çantayı da onun yanına koyduğumda, artık hazırdım. Elim telefonuma giderek ona mesaj yazmaya başladı.

Siz: Ben hazırım, sen de durum nasıl?

05***: Ben hazırım da, biz nerede buluşacağız ya

05***: Ben çok hakim değilim buralara

05***: Tamam birkaç kez gezmiş olabilir ama sonradan yavaş yavaş öğrenirim diye düşündüm.

Siz: Benim de çok bilgim yok ama sen olduğun yerin konumunu atar mısın?

Siz: Ben seni almaya gelirim.

05***: Taksiyle mi geleceksin?

Siz: Yok arabam var benim, onunla gelirim.

05***: Ha arabam var diyorsun.

05***: Tamam ben konumu atıyorum sana.

05***: 1 dakika

05***: konum

Siz: Şuan evden çıkıyorum, geldiğimde sana haber veririm.

05***: Dikkat eder misin? Hava karardı.

05***: Kötü bir şey olsun istemem.

Siz: Teşekkür ederim düşündüğün için, dikkat ederim.

Arabamın anahtarını alıp evden çıktığımda, mavi renkteki arabamın koltuğuna yerleştikten sonra emniyet kemerimi bağladım. Konumu direksiyonun yanında bulunan dijital ekrana yazdım. Navigasyondan gelen sesler eşliğinde yolculuk yapıyordum. Arabanın içinde duyulan kısık sesle çalan İngilizce dilindeki şarkı dikkatimi dağıtmıyordu. Dört katlı bir apartmanın önünde durduğumda, birkaç bina yan yanaydı. Dışarıda insanlar geçip gidiyordu ama tipini bilmediğim için kim olduğunu anlayamıyordum. Telefonu çantamdan çıkararak mesaj uygulamasına girdim.

Siz: Ben geldim.

05***: Ben dışarıdayım, arabanın rengini söyler misin?

Siz: Mavi.

Siz: Hatta şuan farları açıp kapatıyorum.

05***: Gördüm, geliyorum.