Yeni Üyelik
33.
Bölüm
@rarbezrh

 

 

Bölüm sonunda tepkilerinizi bekliyorum...

 

İyi okumalar 😎

 

💋

 

"Bakışların bana biraz cesaret versin, korkuyorum sana aşktan söz etmeye ben, bir sevdiğin varsa ne olur söyle söyleee söyleee söyleee."

 

"Alperen sustur şunu."

 

"Toprak olur taş olurum, yolunda yoldaş oluruum istersen gardaş olurum, merak etme seeen."

 

"Azına edeyim bir sus be, oteli başımıza kaldıracaksın."

 

"Otel mi? Otelde ne işimiz var oğlum."

 

"Şunu bir soğuk bir duş aldırmak lazım buna kahve de dayanmaz."

 

"Defne yürü sende."

 

"Kızım ittirmesene topuklum kırılacak."

 

"O kadar para verdin kırılmaz."

 

"Aaa doğru, unutmuşum."

 

Mekanda gece bilmem kaça kadar eğlendikten sonra başımıza iki tane ayyaş çıkmıştı. Birisi Cem diğer de Defneydi. Zorlukla arabaya binip otele geldiğimizde asıl zorlu an bu an olmuştu. Cem otelde türkü söylemeye başladığında gözlerim pörtlemiş, kahkaha atmaya başlamıştım. Sarhoş olduğunda daha komik bir adamdı. Bu halini kameraya çeken Pelin de epey eğleniyordu. Ayaklarım artık ağrımaya başlarken, odanın kapısını araladım.

 

"Şunu alın içeri geçin."

 

Kızlar içeri geçerken, Cem'i de içeri sokmuşlardı. Alperenle yalnız kalırken, ayakta durmaya çalışıyordum. Duvara sırtımı dayadığımda bedenini bana doğru yaklaştırdığında, gözlerim yorgunlukla kapanmaya başlıyordu. Elini usulca yukarı kaldırarak yanağıma dokunduğunda olduğu yeri okşadı. Alnıma buse kondurduğunda, gülümsedim.

 

"İyi geceler, yavrum."

 

Yanağımdaki elini çektiğinde "İyi geceler sevgilim." diye mırıldandım. Birbirimize bakmayı keserek odalarımıza girdiğimizde, kızlar yatakta yatıyordu.

 

"Bir duş alsaydınız ya."

 

"Gözümü açacak halim yok, sabah hallederiz."

 

"İyi tamam."

 

Kendi üzerimi değiştirdiğimde vakit kaybetmeden nevresimin içine girmiştim. Ben pelinle yatıyordum. Gamzeyle de Defne. Başımı yastığa yasladığımda, zorlanmadan uykunun esiri oldum.

 

...

 

Sabah kalktığımızda sırayla ılık duşun altına girmiştik. Hepimizin bedeninden alkol kokusu fışkırıyordu. Kötü kokudan arındıktan sonra vücutlarımızı kremlemiş, kahvaltı için rahat kıyafetler giymiştik. Hepimiz şort üzerine tişört geçirmiştik çünkü direkt kahvaltıdan denize ineriz diye düşünmüştük. O yüzden de içimizde bikinilerimiz vardı. Plaj çantasını da ayarladıktan sonra aşağıya inmiştik. Erkekler cam kenarında bir masaya yerleşmiş oturuyorlardı. Ada masada yoktu, etrafa baktığımda ileride telefonla konuştuğunu gördüm. Daha sonra gelir diyerek sandalyeye yerleştiğimde "Günaydın." dedim.

 

"Günaydınnn"

 

Çok n'li günaydın, severiz.

 

"İyi misin Cem?" diye sordum.

 

"Kusura bakmayın, yine ben kafa iyiyken saçmalamışım."

 

"Kusura bakılacak bir şey yok, başın falan ağrımıyor değil mi?"

 

"Yok yok, iyiyim."

 

"İyi o zaman."

 

"Ben çok saçmaladım mı?" diye sordu Defne.

 

"Yok kız, diğer gecelerden daha iyiydin."

 

"Övdün mü gömdün mü belli değil."

 

"Övdüm."

 

"İyi bari."

 

Ada da geldiğinde kahvaltıya başlamıştık. Saat 2'yi geçmişti. Doğal olarak biraz geç kalkmıştık. Biraz... Zaten anca hazırlan et bu saate varmıştık. Kahvaltıyı yavaş yavaş tadını çıkara çıkara yapmıştık. Ve şimdi de kumsala doğru yürüyorduk. Aynı şekilde örtünün üzerine yerleştiğimizde, Alperen kremi bana doğru uzattı.

 

"Alıştın bakıyorum da." dedim gülerek.

 

"Ellerinin tenime değmesine mi? Evet."

 

Ellerimin tenime değmesine alışmıştı.

 

"O el senden hiç uzaklaşmasın o zaman."

 

"Uzaklaşmasın."

 

Gözlerini bana dikerek bakmaya başladığında, yine aynı şekilde kremi vücudunun üst kısmına sürmüştüm. Son olarak yüzünü de bitirdiğimde, ellerimde kremi çekerek örtünün üzerine attı ve anlamadığım bir şekilde ellerini bacaklarıma götürdü ve eni sırtına attı. Poposuyla göz göze gelirken hemen gözlerimi çektim. Hızla koşmaya başladığında kahkaha atmaya başlamıştım.

 

"Bu oğlan bizim kızı kaçırayiii."

 

"Abariii."

 

"Kızın keyfi de yerinde."

 

Evet.

 

Onunla birlikte soğuk suyun esiri oldum, dışım soğukken içim cayır cayır yanıyordu. Bütün sebebi de yanımda olan adamdı.

 

...

 

Saatlerce yine eğlenmiş daha sonra akşam yemeği yemiş ve tekrardan sahile inmiştik. Hava kararmıştı, kumsalı aydınlatan turuncu ışık eşliğinde örtünün üzerine oturmuş sohbet ediyorduk. Telefondan da şarkı açtığımızda, sohbetimize devam ediyorduk.

 

"Serkan sen nereliydin?"

 

"Trabzon."

 

"Yaa, çok merak ediyorum oraları. Hiç gitmek nasip olmadı."

 

"Tavsiye ederim, doğum büyüdüğüm yer diye demiyorum harikadır. İnşallah bir gün gidersin."

 

Defneyle Serkan arasında geçen diyaloğu en son Defne "İnşallah." diye mırıldanarak sonlandırdı. Bir yerlere dalmıştı. Defne Serkan'dan hoşlanıyordu. Anlaşılmayacak gibi değildi zaten. Herkes birbiri hakkında soru sormuş, bir nevi oyun oynamıştık. Hiç kimsenin daha önceden sevgilisi olmamıştı mesela. Cem İzmirli, Ada İstanbullu, Serkan ise Trabzonluydu. Hoşlandığımız ya da hoşlanmadığımız şeylerden bahsetmiştik. Hani bilelim de ona göre davranalım diye. Tuhaf huylarımızı öğrenmiştik. En garibime giden de Serkan'ın süpürge sesi dinleyerek uyuyabildiğini söylemesiydi. Bir saat bunun nasıl olabileceğini tartışmıştık.

 

"Kalkalım mı artık gençler."

 

"Olur."

 

"Kalkalım."

 

Alperen ayağa kalkanlara bakarken, dudaklarını araladı. "Siz gidin, biz biraz baş başa kalalım." Söyledikleriyle gözlerim ona kaydı. Bana baktığında bakışlarından neler geçtiğini anlayamıyordum. Çocuklar buna bir şey demede yanımızdan uzaklaştıklarında, şarkı hariç derin bir sessizlikle baş başa kaldık. Gözleri beni abluka altına almıştı. Yutkundu. Elinin birisi yanağıma diğeri boynumu sarmaladığında, arkamızda İngilizce bildiğim bir şarkı çalıyordu. Gözlerinde geçen anlamlar derin bir yoğunluk içeriyordu. Bir şeyler anlamaya başladığımda kalbimde amansız bir sızı belirdi. Deli gibi atan kalbimin ritmini duyuyor muydu?

 

Gözleri dudaklarıma kaydığında, benim gözlerimde dolgun dudaklarına kaydı. Hafifçe aralanmıştı. Seri nefes alışverişlerimiz yüzümüze çarpıyordu. Aramızı kalbimizin sesleri doldururken yüzünü yüzüme doğru yaklaştırdı ve gözlerim o anın verdiği yoğunlukla kapandı. Dudaklarını dudaklarımda hissettiğimde, yığılıp kalmaktan korktum. Alt dudağımı dudaklarının arasındayken aldığım tat bambaşkaydı. Ellerim farkında olmadan boynunu sarmaladığında biraz daha birbirimize sokulduk. Yavaş olan öpüşü, hızlandığında ellerini koyduğu yerden beni ağzına doğru çekiyordu. Ellerimiz ve vücudumuz öpüşmemize eşlik ederken dakikalar sonra dudaklarını dudaklarımdan çekti.

 

"Senin dudakların, benim nefesim."

 

Senin dudakların, benim nefesim.

 

BÖLÜM SONU

 

buseledim bizimkileri

 

selammmm

 

bölüm nasıldı?

 

Daha büyük kitlelere 🤲🏻

 

 

Loading...
0%