Yeni Üyelik
46.
Bölüm
@rarbezrh

Siz: Sevgilim vardın mı?

 

Siz: Beni habersiz bırakma he.

 

Siz: Bu saatlerde varman gerekiyordu.

 

Alperen: Şimdi uçaktan indim, eve geçiyorum sevgilim.

 

Alperen: Sen niye bu saatte kalktın?

 

Siz: Gece pek uyuyamadım o yüzden de yarım yamalak uykuyla duruyorum.

 

Alperen: Neden gece uyuyamadın, bir sorun mu var?

 

Siz: Uyuduğum yer belli bir süre sonra değişince uyku düzenim bozuluyor.

 

Siz: Ki bu benim kaç yıllık yatağım olmasına rağmen.

 

Alperen: Sen beni bırak uyu o zaman.

 

Alperen: Tamam mı güzelim.

 

Alperen: Ben zaten eve varmak üzereyim, sen kalktığında görüntülü ararım.

 

Alperen: Olur mu?

 

Siz: Tamam ben yatıyorum o zaman.

 

Alperen: Uyu sen yavrum.

 

Siz: ❤

 

Uygulamadan çıktığımda, başımı tekrardan yastığa yasladığımda artık gözlerimde yorgunluk olduğu için hemen uykuya daldım.

 

Uyandığımda saat 10'du. Annemin kapı çalmasıyla uykum bölündüğünde, uyuşuk bir sesle "Gel." diye söylendim.

 

"Kızım geç mi yattın yine akşam?"

 

"Yatak yadırgadım."

 

İçeri girerek odanın camlarını açtığında, temiz hava içeriye doluştu. Perdeyi de çekmeyi unutmazken çoktan başımı yastıktan çekmiştim.

 

"Tabi uzun zamandır yatağında yatmayınca uyuyamazsın."

 

"Anne keyfimden mi yatamadım."

 

"Sus kız. Oyalanma kahvaltı hazır. Tahmin et sana ne yaptım?"

 

"Hımm," diyerek yataktan kalktığımda yanına ulaşmıştım. "Bir sürü şey."

 

Gülümseyerek konuşmaya başladı. "Zaten de sen benim yemeklerimi özlemişsin belli."

 

"Dünkü akşam yemeğinde yeterince özlediğimi fark ettim."

 

"Özleyeceksin tabi."

 

"Özledim dedim ben de."

 

Yanımdan uzaklaşarak kapıya doğru yaklaştığında, söylenerek merdivenleri inmeye başladı. "Soğutacaksın hadi, elini yüzünü yıka gel." dediğinde oyalanmadan banyoya girerek soğuk suyu yüzüme çarptım. Telefonumu elime alarak kahvaltı masasına indiğimde, annem masayı balkona ayarlamıştı. Çamlar açık olduğu için kuş sesleri kulaklarıma çarpıyor, hafif esen rüzgar saçlarımı uçuşturuyordu.

 

"Günaydın sevgili ev halkı."

 

"Günaydın güzelim."

 

"Günaydın evimizin direği."

 

"Evin direği benim." dedi annem.

 

Babam gülümsediğinde ben de gülmeye başlamıştım.

 

"Annen doğru söylüyor." Annemi işaret ederek konuştuğunda bakışlarım anneme kaydı. Büyük bir zafer elde etmiş gibi gururlu bakışlarıyla babama bakmaya devam ediyordu.

 

Kahvaltımı yaptıktan sonra odaya çıkmıştım. Dün kızlara geldiğimi haber vermiş, bugün buluşmak için plan yapmıştık. O yüzden de dolabın kapaklarını aralayarak kendime kıyafet seçmeye başladım.

 

Hava çok soğuk değildi. Bu nedenden dolayı da üzerime siyah bir büstiyer altıma da beyaz bol bir pantolon giymiştim. Ne olur ne olmaz diye yanıma hırka aldım. Makyajımı yaptıktan sonra da çantamı ayarlayarak evden çıktım.

 

Annemle babam birkaç gün izin almıştı. Ben de evde olmayacağım için, onlar da gezmeye gitmişlerdi. Evimin yakınlarında bir kafede oturacağımız için arabaya da gerek kalmamıştı. Yürümeye başladığımda, telefonumu çıkararak Alperene mesaj attım. Belki uyuyor olabilirdi.

 

Siz: Sevgilim, uyanık mısın?

 

Alperen: Arıyorum.

 

Saniyelerin ardından görüntülü konuşma isteği ekrana düştüğünde vakit kaybetmeden açtım. Islak saçlarıyla karşımda belirdiğinde, kamerayı biraz ileri iterek onu biraz daha görmeme yardımcı oldu. Gri renkteki havluyla saçlarını kurulamaya başlarken bu sırada da dudaklarını araladı.

 

"Günaydın, güzelim."

 

"Günaydın, ne yapıyorsun?"

 

"Yeni uykudan kalktım, o yüzden bir duş alayım dedim. Bedenim kasım kasım kasılmış."

 

"Duş iyi gelmiştir o zaman?"

 

"Senin parmakların daha iyi gelebilirdi."

 

Dudaklarımda gülümsemeyi bastıramadım. Yine ve yeniden Alperen ve sözleriydi.

 

"Beni bu kadar özlediğini belli etme." dediğimde pis bir sırıtış dudaklarında yer edindi.

 

"Bir çaba sarf etmiyorum."

 

"Öyle mi beyefendi?"

 

"Öyle yavrum." Saçlarındaki havluyu bıraktığında, adımları açık bir alana gitti. Sanırım balkona geçmişti. Gözleri kısıldığında, ekrana bakmaya devam etti.

 

"Sen dışarıdasın, nereye gidiyorsun?"

 

"Kızlarla buluşacağım. Hatta şimdi gelmek üzereyim."

 

"İyi yavrum, selam söyle."

 

"Söylerim. Sen de saçlarını iyice kurut."

 

"Yavrum Adanalıyım ben."

 

"Biliyorum sevgilim de bu hasta olmayacağın anlamına gelmez."

 

"Hava sıcak burada, ama sen istiyorsan yaparım güzelim."

 

"Helal be gözüme girmediğin an yok, maşallah."

 

"Senin de yok. Ama benimki farklı bir anlamdan dolayı daha çok."

 

"Benim de o anlamdan çok giriyorsun."

 

"Ah be yavrum benim daha fazla ağzımın bağı çözülmeden sen kapat."

 

Gülerek yanıtladım onu. "Tamam kapatıyorum, görüşürüz."

 

"Görüşürüz."

 

Kafeden içeriye girdiğimde, kızların hepsi cam kenarında bir masaya geçmişti. Adımlarımı oraya yönelterek boş olan kısma oturduğumda "Günaydın." dedim.

 

Hep bir ağızdan karşılık verdiklerinde, genç bir kız siparişlerimizi almış ve yanımızdan uzaklaşmıştı. Siparişleri verdikten sonra hepsinin gözlerine baktım ve o soruyu sordum.

 

"Görüşmediğimiz süre boyunca bana anlatmadığınız en büyük olay?"

 

Kısa bir sessizlik ardından sesleri senkronize olmuş şekilde çıktığında söyledikleri kelimeler şunlardı;

 

Flörtüm var.

 

Loading...
0%