@rarbezrh
|
Alperen: Annen hangi çiçeği sever?
Siz: Gül sever.
Alperen: Aynı senin gibi yani.
Alperen: Anana çekmişsin.
Siz: Başka kime çekecektim.
Alperen: Çiçekleri alıp geliyorum.
Alperen: Haberin olsun.
Siz: Tamam sevgilim. Biz zaten hazırız. Bir sen eksiksin sen de gelsen tam olacağız.
Alperen: Heyecandan ölecem he
Siz: Ben deee
Alperen: Sen daha asıl heyecanı yaşamadın
Siz: Nasıl?
Alperen: Benimkilerle tanışacaksın.
Alperen: Artık yanlarında kedi gibi olursun.
Siz: Olurum sanane
Alperen: Her halin hoşuma gider.
Siz: Sen böyle konuş konuş
Siz: Özlemim artıyor he, çabuk gel artık.
Siz: Eğlenme.
Alperen: 10 dakikaya oradayım.
10 dakikaya burada, evet.
Masaya göz attığımda hiç boş yerin olmadığını gördüm. Öyle fazla şeyler yapmıştık. Tabi sonuçta onu iyi ağırlamak gerekiyordu. Annem hemen işe koyulmuştu zaten, sabahın köründe. Ben de kakmış yardım etmiş, daha sonra da üzerimizi giyinmiştik. Üzerime zarif bir elbise geçirmiştim. Ne çok abartılı ne de çok basit.
"Kızım araba sesi geldi sanki, git bir bak camdan. Neyle gelecek onu da bilmiyorum."
"Arabayla gelecek anne."
"Git bir bak o zaman."
"Tamam."
Seri adımlarla cama giderek, evin önüne baktığımda beyaz renkteki arabanın bizim evin önünde durduğunu gördüm. Hangi renkle geleceğini bilmiyordum ama arabadan inen bedene dikkat kesildiğimde bunun Alperen olduğunu gördüm. Lacivert pantolonun içine beyaz bir tişört sıkıştırmış, üzerine yine pantolonuyla aynı renkte bir ceket giymişti. Elindeki çiçeklerle indiğinde, bir an duraksayıp başını gökyüzüne kaldırdı.
Derin bir nefes mi almıştı o?
Camdan geriye doğru çekilerek, omzumun üzerinden arkaya doğru bakıp, haber verdim.
"Geldi."
Onlar da arkamda beklemeye başladığında, sanki kız istemedeydik. Yani kendimi bir an öyle bir ortamda zannetmiştim. Kapının tıklanmasıyla, hemen açtığımda günler sonra onu karşımda görebilmiştim.
Benim yakışıklı sevgilim. Yine her zamanki gibi karizmatikti.
Saçları bugün için özenle taranmış, kıyafetlerine bir tık daha özen göstermişti. Kapıyı kendime doğru çekerek buyur ettiğimde, ayakkabılarını çıkarıp içeriye geçti. Çiçeklerle nasıl çıkardı anlayamamıştım ama... Daha sonra çiçekleri annemle bana nazikçe uzattı.
"Sizin için."
Annem benden önce "Sağ ol yavrum." diye atıldığında gülümsedim. Alperen de benim gibi yavrum kelimesinden sonra daha da gülümsemeye başladığında onu masaya doğru buyur ettik. Alperen masayı görür görmez bize doğru baktı. Bu arada sandalyelere kurulmuştuk.
"Zahmet etmeseydiniz, bir süre şey yapmışsınız."
Tabi yapardık koçum.
"Yok be yavrum iki - üç bir şey yaptık."
2-3 bir şey???
Anne masada yer yok. Sen ne anlatıyorsun.
"O zaman ellerinize sağlık."
"Afiyet olsun." dedim.
Biz Alperenle yan yana otururken annemle babamdan karşımıza oturmuşlardı. Yemek boyunca a dan z ye kadar çıkmıştık. Alperenin annemle iyi anlaşacağını zaten biliyordum ama babamla bu kadar iyi anlaşacağını bilmiyordum. Babam bir de babam tanıdıkların olmasıyla iyice bir koyu sohbete dalmıştı.
Alperen gerçekten çok nazik bir beyefendiydi.
Onun gibi birisiyle karşılaştığım için mutluydum.
Ve şanslı.
Biz annemle etrafı toparlarken, babam ve Alperen de bahçeye çıkmışlardı. Hava sıcak olduğu için limonata yapıp buzdolabına koymuştuk. Son bulaşığı makineye yerleştirdikten sonra ellerimi yıkayıp kurulamıştım.
"Baban da hemen alışıverdi, maşallah."
"Kesinlikle maşallah. Ben de bu kadar beklemiyordum."
"Hani bıraksak sabaha kadar konuşacaklar." dedi Annem. Gerçekten de öyleydi. Bakışlarım camdan dışarıya kaymış onlara bakmaya başlamıştı. Daha doğrusu Alperene. Koltukta bedenini öne doğru eğmiş, dizlerine de ellerini koymuştu. Alperen sürekli bir şeyler anlatırken başını sallıyordu.
O habersizken bir kız bu hallerine düşüyordu.
O kız tabi ki de bendim.
Limonataları tepsiye koyduktan sonra annemle ikimiz bahçeye geçtiğimizde annem ilk önce oturmuş ben de limonataları dağıtıp boş yere yerleşmiştim. Alperenin eli önündeki limonataya giderken, onu izlemeye başlamıştım. Büyük bir yudum aldıktan sonra bana doğru dönü.
"Sıcakta iyi geldi, ellerine sağlık."
Evet limonataları ben yapmıştım.
"Afiyet olsun."
Ay ben bugün bile çok konuşamıyordum. Onların tarafına gittiğimde ne yapacaktım?
Biraz daha bahçede sohbet ettiğimizde, son konuşmada Alperen Adana için ailemden izin almıştı. Zaten ailemin haberi vardı ama onun söylemesi de gerekiyordu sonuçta. Alperen müsaade isteyip ayağa kalktığında, babam söze atılmıştı.
"İpeği de al, gezin dolaşın biraz."
Vay be.
Kral adam vesselam.
"Olur." diye mırıldandı kısaca.
Ben üzerimi değiştirme gereği duymadan sadece çantamı almıştım. Daha sonra Alperenle evden ayrıldık. Arabaya doğru yürüdüğümde, benden önce geçerek kapımı açtı.
Beyefendi diyorum anlamıyorsunuz.
Adana beyefendisi.
"Teşekkür ederim, sevgilim."
Koltuğa yerleşip onun da binmesini bekledim. Saniyelerin ardından o da sürücü koltuğuna yerleştiğinde, asfaltlı yolda ilerlemeye başladı. Çok geçmeden bakışları bana doğru döndü.
"Nereye götüreyim seni sevgilim?"
"Nere olursa, sen ol yeter."
"O zaman bir yer biliyorum, seni oraya götüreceğim."
"Sür şoför, yollar bizim."
Bana dönerek kahkaha attı. "Şapşal."
"Bu şapşal seni çok seviyor haberin olsun."
"Biliyorum. Ben de o şapşala aşığım."
💌
Alperen tanıştı, sıra İpekte.
sevgili okurlarım, nasılsınız?
bölümler nasıl gidiyorrr?
bir sıkıntı var mı?
bir sonraki bölümde görüşmek üzere, kendinize çook iyi bakın.
🐥
|
0% |