Yeni Üyelik
50.
Bölüm
@rarbezrh

Bu bölüme kadar bana eşlik eden sevgili okurlarım kendinizi belli edin bakalım. Bu mesajı görüyorsan buraya bir ❤ bırakmayı unutma.

 

 

"Galata kulesine kiminle çıkarsan onunla evlenirmişsin."

 

"Bu bir evlilik teklifi mi?" diye sordu Alperen.

 

Gülümseyerek, elinden tutup çekiştirmeye başladım. Alperen benimle Adana'ya dönene kadar İstanbul'da kalacaktı. Sürekli git gel yapmasın diye burada kalmasını söylemiştim. Şu anlık tanıdıkları vardı orada kalıyordu. Zaten çok kalmasına gerek yoktu, Adana'ya gitmeme çok az kalmıştı. Yine içimdeki heyecan yerli yerinde duruyordu. Sonuçta sevdiğim adamın ailesiyle tanışacaktım, kim heyecanlanmazdı ki?

 

İçimdeki hisler kötüye yönelik değildi. Umarım içimdeki hisler doğru çıkardı ve ailesiyle iyi anlaşırdım. Aslında iyi hissetmemin sebebi Alperendi. Böyle bir güzel adamın, ne kadar kötü bir ailesi olabilirdi. Hem annesiyle babasını anlatırken, çok güzel bir aile olduğunu anlayabilmiştim.

 

Hayatımızda hiç bir sorun olsun istemiyordum.

 

Bu çok zordu belki de ama yine de inanmaktan vazgeçmiyordum.

 

Umut etmek en güzel şeydi. Ve sabır da.

 

Ben bekledim bekledim ve hayat arkadaşımı sonunda buldum. Şu an elini tutuyorum, onunla saçma bir inancın olduğu o kuleye çıkıyorum. Ama saçmalık da olsa, bana ne çıkmak istiyordum. Onunla çıkmadığım yer kalmasın istiyordum, galata kulesi de onlardan birisiydi. İlk defa çıkacaktım zaten, onu beklemiştim çıkmak için.

 

"O zaman ilk defa çıkıyorsun?" diye teyit etmek isterken başımı hemen onaylar anlamda salladım. İçeriye girdiğimizde bir sürü merdiven çıkmayı tercih ettik ve sonunda en yüksek yere geldik. Açık balkon kısmına geçtiğimizde, esen rüzgar yüzümüze çarpıyordu.

 

"Artık benimle evlenmek zorundasın." dediğinde gülüyordu. Siyah korkuluklara elimi koyduğumda bakışlarımı ona kaydırdım.

 

"Seninle evlenirken kendimi zorunda hissetmem aslanım."

 

Ellerini hızlıca yanaklarımın iki yanına koyarak, dudaklarını alnıma değdirdi. İçimde uçuşan kelebekler bana uyarı veriyordu.

 

"Bu hallerine ayrı bir deli oluyorum."

 

"Senin bana deli olmadığın bir an var mı?"

 

"Düşünmeye gerek bile yok."

 

İstanbul'un manzarasına buradan bakmak ayrı bir güzeldi. Kısa bir an Alperen telefonunu çıkardığını gördüğümde manzaraya bakmaya devam ettim.

 

"Herkesin manzarası farklı tabi."

 

Hı?

 

Ona baktığımda neden böyle söylediğini anladım. Beni çekiyordu. Ama ben şimdi aşık olmayayım da ne yapayım? O hep biraz daha beni sevsin diye hareket ediyordu sanki. Ben de onu daha fazla onu sevmek için meyilliydim zaten.

 

"Senden başka yere gözlerimi çevirmem, manzaranın daha güzel olduğu anlamına gelmez."

 

Bende de vardı biraz romantiklik.

 

"Gel buraya atarını giderini sevdiğim."

 

Beni kendine doğru çektiğinde, sırtım onun göğsüne değiyordu. Kollarını yanımdan uzatarak kamera kadrajına ikimizi de aldığında gülümseyerek kameraya baktım.

 

Yine birkaç fotoğraf çekildik ve Galata Kulesinden ayrıldık. Caddede yürümeye başladığımızda hem gezmiş hem de alışveriş yapmıştık. Galerimize İstanbul'dan da fotoğraflar eklemiştik.

 

Bir sürü fotoğrafımız olmuştu.

 

Kısa sürede.

 

Maşallah diyin.

 

"Akşam oldu. Seni yemek yemeye götüreyim o zaman."

 

Hemen itiraz ettim. "Olmaz. Bu sefer ben ısmarlamak istiyorum. Ben konumu gireyim sen ona göre ilerlersin."

 

Bu sırada arabayı park ettiğimiz yere ulaşmış ve binmiştik. Emniyet kemerini bağlarken tekrardan dudaklarımı araladım.

 

"İtiraz istemiyorum. Ona göre."

 

Avuç içleri arasında direksiyonu çevirerek yola çıktığında, "Hay hay hanımefendi."

 

Benim telefona girdiğim konumla, istediğim lokantaya gitmeye başladığımızda birazcık yolumuz vardı. E biraz da İstanbul trafiği desek, zamanımız vardı.

 

Parmaklarım radyoya giderek, tanıdığım bir şarkıyı durdurdum.

 

Sesimde söyleyemediğim sözler var

Gizleyemediğim gözyaşlarım

Silip de unutamadığım sabahlar

Kokladığım eşyaların

 

Alperen ellerini parmaklarımın arasına geçirirken, sıradaki şarkıya eşlik etmeye başladım.

 

Bi' çaresi bulunur elbet yarın

Yeniden yaşamanın

Bi' çaresi bulunur elbet, canım

Bi' uyuyup uyanalımAh, bi' yolu vardır elbet yarın

Yeniden yaşamanın

Bi' çaresi bulunur çıkmazların

Bi' uyuyup uyanalım

 

İç çektim. Yüzüne uzanarak yanağını okşadığımda bana bakarak tebessüm etti. Ona her baktığımda şükrediyordum. Belki de şükretmeyi bildiğim için mutluydum. Kalbim onun yanında pır pır oluyordu. Beraberken, çok mutlu bir kadın oluyordum. Sanki onunla mutsuz olmak mümkün değildi.

 

Dudakları ona dokunduğum elime buse kondurduğunda, "Seni seviyorum." dedi. Birbirimize her sevdiğimizi söylediğimizde içime kelebekler doluşuyor, huzurlu bir kalbe sahip oluyordum.

 

Ona bakmaya devam ederken, "Seni seviyorum." diye mırıldandım. Başımı koltuğa yasladım ve yemek yiyeceğimiz yere kadar onu seyrettim.

 

En güzel manzaram. Hiç sıkılmadan seyrederdim.

 

...

 

Yemek yedikten sonra biraz sahil kenarında dolaşmış daha sonra Alperen beni eve bırakmak için yola çıkmıştı. Artık bedenime saat epey geçtiği için yorgunluk çökmeye başlamıştı. Evimin önünde arabayı durdurduğunda, bakışlarım camdan ona doğru döndü. O da bana doğru dönmüştü.

 

"Sana yemekteyken bir şey söyleyeceğim dedim ya. Söyleyeceğim şey seninle Adana'ya kadar birkaç şehir dışını gezmek istiyorum. Daha sonra gittiğimiz yerlerden Adana'ya geçmek. Yani birkaç gündür bunu düşünüyorum. Ne dersin bilmiyorum ama seninle bütün şehirleri gezmek istiyorum. Hem okuyup hem gezmek. Her yerde anılarımızı bırakmak, seninle uyuyup seninle kalkmak sonra da el ele gezmek."

 

Böyle bir şey söylemesini beklemiyordum. Aklımdan hiç bu geçmemişti. Söyledikleri o kadar güzel ve zarif düşüncelerdi ki bizim hakkımızda plan yapması hoşuma gitmişti. O hep bir şeyler için çabalıyordu. Ve bu çaba deli gibi beni sevindiriyordu. Ve şimdi fazlaca heyecanlanmıştım. Sadece düşüncelerle bir de.

 

Emniyet kemerimi çıkarıp kollarımı boynuna doladım. Ensesindeki saçlarını okşamaya başladığımda sıcak nefesim tenine değiyordu. "Sevgilim. Çok güzel düşünmüşsün. Tabi ki de seninle her şehre varım. Bir sürü vakit geçirmeyi o kadar seviyorum ki seninle neresi olursa gelirim. Senin olman yetiyor bana. İyi ki varsın, seni çok seviyorum."

 

Sesli bir nefes bıraktığında rahatlamışa benziyordu. Başını kımıldattığında dudaklarının varlığını boynumda hissettim. "Bir an kabul etmeyeceksin sandım. O zaman iki gün sonra mı diyelim? Birkaç şehir gezeriz şuanda kafamda yok, eve gidince senin de beğendiğin bir yer seçer karar veririz. Yazışırız olur mu?"

 

"Olur sevgilim. Çok güzel olur."

 

Loading...
0%