Yeni Üyelik
57.
Bölüm
@rarbezrh

Keyifli okumalarr

 

🦋

 

"Ya adam böyle yapacaksın diyor."

 

"Sevgilim bırak şu adamı, ben bilirim nasıl yapacağımı."

 

"Adam mal mal bize bakıyor, sus da işini yapsın."

 

Alperen kaşlarını çatarak bana bakmaya başladı. Birkaç dakikadır Alperen'in bu tuhaf huyunu atlatmaya çalışıyordum. Teleferikten sonra kaymak için Hausberg Kayak Merkezi'ne gelmiştik. Kıyafetlerimizi sıkıca giyindikten sonra, kayak kiralamıştık. Aslında çoğu şeyi kiralamıştık. Eldiven, kayak gözlüğü vb.

 

Kayak kaymayı ikimiz de bilmediğimiz için bir adam bize yardım ediyordu. Daha doğrusu Alperen izin verirse yardım edecekti. Bir tutturdu onu boş ver ben yardım ederim deyip duruyordu. Bu yüzden de dakikalardır mal gibi duruyorduk. Neyse ki ben ve inatçılığım ağır basacaktı.

 

Adam bir kez daha ne yapmam gerektiğini söylediğinde, bacaklarımı araladım ve sopaları gösterdiği şekilde yere bastırdım. Adam bana bakarak geriye doğru kaydığında benim de aynı şekilde kaymamı bekledi. Sopaları hareket ettirerek kaymaya başladığımda, gülerek Alperen'e baktım ve dudaklarımı araladım.

 

"Sevgilim ben gidiyorum. İRMAĞA DOĞRU." Son kelimelerimle altımdaki kayak hızlandığında çığlık atmaya başladım. Adam gülerek bana bakmaya başladığında, ne gülüyon dememek için kendimi zor tuttum. Sopaları tam olarak nasıl kullanmam gerektiğini bilmediğim için bir süre sonra hakimiyeti sağlayamadım ve karların üzerine doğru düştüm. Buzun üzerine düşen popom acıdığı için yüzümü buruşturdum.

 

Adam yanıma gelmeye başladığında, iyi misin diye sordu. İyiyim iyiyim derken bile popomun acısından duramıyordum. Sert düşmüştüm sanırım. Üzerimde kalın kıyafetler olmasına rağmen canım acımıştı. Adını bilmediğim erkek ellerime doğru uzanarak beni ayağa kaldırmak isterken, Alperen'in sesini uzaktan duydum.

 

"Hoop noluyor lan, birader sen hayırdır?" Alperen ayağındaki kayağı çıkarmış koşarak buraya geliyordu. Türkçe bir şekilde söylediği kelimeleri adamın anlamayacağını fark ettiğinde, dili değiştirerek tekrardan konuştu.

 

"Teşekkür ederiz bundan sonrasını sevgilimle hallederiz."

 

Sevgilimle hallederdik.

 

Adam yanımızdan ayrıldığında, Alperen eğilmiş ve parmaklarını bana doğru uzatmıştı. Kaşları ise çatık bir şekilde yerli yerinde duruyordu.

 

"İyi misin?"

 

"İyiyim, birazcık ağrımış olabilir."

 

Ağzının içinde bir şeyler mırıldanarak, ayağıma bağlı olan kayağı çıkardı ve kucağımın üzerine koydu. Parmaklarını bedenime koyduktan sonra beni kucağına aldı.

 

"Biraz oturup karnımızı doyuralım sonra da kaymaya devam ederiz. O çocuk olmadan tabi."

 

Son dediği şeye gülerek gözlerine baktım.

 

"Senin bu çocukla derdin ne?"

 

"Ne olacak benim onula işim, kıl oldum sadece."

 

"Ne yaptı çocuk sana?"

 

Yemek bölüme geldiğimizde dışarıdaki masalardan birisine yerleştik. Kayakları üzerimden alarak masanın kenarına bıraktı ve ayakta duran bedenini bana doğru eğdi.

 

"Daha fazla ondan bahsedip sinirimi bozmayalım istersen."

 

"Olur sevgilim."

 

"Ben yemek almaya gidiyorum." Dediğinde bir şey söylememe izin vermeden masadan uzaklaşarak içeriye geçmişti. Sanırım buradan sonra kasabayı gezer, otele geri dönerdik. Alperen dakikalar sonra elinde yemeklerle gelmişti. Bize pizza yanına da içecek olarak kola almıştı.

 

"Teşekkür ederim sevgilim." diyerek önümdeki tabağı kendime doğru çektim. Yemeğimiz soğumadan yemeye başladığımızda ara sıra etrafa bakışlarım kayıyor sonra tekrardan Alperen'e geri dönüyordu. Burası yine kalabalık olan bir yerdi. Şuan oturulacak yerler tamamen dolmaya başlamıştı. Tam zamanında oturmuştuk.

 

"Afiyet olsun yavrum."

 

Yemeklerimizi yedikten sonra vakit kaybetmeden tekrardan kaymaya gitmiştik. Ve bayağıdır kaydığımız için işi çözmüştük. Alperen bak nasıl hallettim işi diyerek övünüp duruyordu. Bense gülerek ters cevaplar veriyor ve onu sinir ediyordum. Kayak merkezinin orman tarafına doğru yürümeye başladığımızda, neden buraya gittiğimizi bilmiyordum. Alperen elimi tutmuş ve beni arkasından sürüklüyordu. Çoktan kayakları çıkarmış ve boşta kalan ellerimizde tutuyorduk.

 

"Alperen neden buraya geldik?"

 

Yeterince uzaklaşmıştık.

 

"Otele kadar dayanamayacağım."

 

"Neye dayanamayacaksın?"

 

Elindeki kaykayı atarak, bana doğru baktı. Ayakta ne olacağını merakla bekleyen bedenime karşılık onun parmakları elimdeki kayağa uzandı ve kendisinin yanına doğru attı. Gözlüğünü çıkardığında ben de çıkardım ve kenara koydum.

 

"Seni öpeceğim."

 

He?

 

Sorumu es geçerek bana doğru yaklaştı ve karın çok olduğu yere bedenimi iterek sırt üstü yatmamı sağladı. Soğuğu hisseden bedenimi ani bir titreme aldığında, dizlerinin üzerine çökerek bedenini bedenimin üzerine attı. Beni resmen abluka altına almıştı. Elleri saçlarımın üzerinde birleşirken, dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı. Bu anı bekliyormuş gibi gözlerim usulca kapandığında kısa sürede dudaklarının varlığını hissettim.

 

Beni aceleci bir şekilde öpmeye başladı.

 

Hızlılığına ayak uydurmaya çalışırken, zihnimde dönüp duran düşünceler biraz daha kızarmama sebebiyet veriyordu.

 

O sanırım bugünlük kendini tutma sınırına ulaşmıştı.

 

"Bugün beni çok sinirlendirdin." Dudaklarını dudaklarımdan kısa süre çekerek söylediği kelimeleri algılamakta zorluk çektim.

 

"Neden?"

 

Sesim bir tuhaf mı çıkıyordu?

 

"Kıskanıyorum seni, bugün daha fazla kıskandım. Güzelliğin başıma çok bela açacak gibi duruyor ve ben bu belaya zevkle bulaşacağım."

 

Konuşmama izin vermeden tekrardan dudaklarıma kapandı. Sanki bütün kızgınlığını dudaklarımdan çıkarıyordu. Canım acımıyordu. Üstüne bu durumdan zevk alıyordum. Onunla yan yana dura dura artık ona benzemeye başlamıştım. Soğuk eldivenleri yüzümü bulduğunda karların üzerinde deli gibi öpüşmeye devam ettik.

 

BÖLÜM SONU

 

selaaammm

 

geri sayımı başlattım.

 

Loading...
0%