Yeni Üyelik
59.
Bölüm
@rarbezrh

Yorum atmayı unutmayınnn

 

Keyifli okumalar

 

💌

 

 

Ayaklarıma geçirdiğim taşlı topuklu ayakkabılarımla artık hazır durumdaydım. Akşam için Alperen beni bir yere götüreceğini söylemişti. Nereye götüreceği hakkında bir bilgim olmadığı için de çok heyecanlıydım. Hani günlük bir yer de olmadığı belliydi çünkü üzerimdeki kıyafetler hiç de günlük değildi. Zaten Alperen de ona göre giyinmemi söylemişti.

 

Alperen ne kadar benimle kıyafet konusunda laf dalaşına girse de beni kısıtlayacak birisi değildi. Bana saygı duyması o kadar hoşuma gidiyordu ki, o tam bir beyefendiydi.

 

Bir sevgilide olması gereken her şey vardı onda. Tabi bu durum kişiye göre değişse de bazı konular herkes için değişmezdi.

 

Böyle bir adamla olduğum için çok mutluydum.

 

Gelelim bugüne. Siyah dar elbiseyi üzerime geçirmiş, saçlarımı maşayla hafifçe dalgalı yapmıştım. Belli olacak derece bir makyaj yaptığımda, bakışlarımın aynadaki yansımada gördüğü görüntü beğenmeme yetmişti.

 

Küçük bir çantaya cüzdanımı, anahtarımı ve rujumu koymuştum.

 

Ruj... Belki tekrardan sürmeye ihtiyaç olabilirdi.

 

Kim bilir?

 

Makyaj masamın üzerinde duran telefonum titrediğinde, parmaklarım hızlıca gelen mesajı açtı. Alperen aşağıda beni beklediğini söylüyordu. Geliyorum diyerek, evin kapısını örttüm ve aşağıya indim. Dış kapıyı örtüğümde kapının ağzında duran bedenine bakışlarım kaydı.

 

Takım elbise miydi o?

 

Hem de siyah jilet gibi bir takım.

 

Anam anam nerelere geldik. Benim alev alev yandığım noktaya geldik.

 

Saçları özenle yapılmış, şık bir takım elbise üzerine geçirilmiş ve parfüm deli gibi üzerine sıkılmıştı. Kokusu burnumun direğini sızlatırken o dudaklarını araladı.

 

"Benim bebeğimin güzelliği, gözlerimi feci kamaştırıyor." Elini bana doğru uzattığında tutmamı beklediğini anladım ve bekletmeden avuçlarımı avuçlarına geçirdim. Beni hafifçe kendi etrafımda döndürdüğünde gülmeye başladım.

 

Onun yanında şımarmak çok güzeldi.

 

"Teşekkürler beyefendi, sizin karizmanız da fark edilmeyecek gibi değil."

 

Sırıttı. "Mütevazi olamayacağım öyleyimdir."

 

"Gel bakalım yavrum." Elimi tutarak siyah bir arabaya doğru sürüklemeye başladı. Bu arabanın nerden çıktığını merak ettiğim için dudaklarımı araladım.

 

"Kiraladın mı?"

 

Kapımı açarak oturmama müsaade ettiğinde, rahat koltuklara oturdum. "Aldım." Dedikten sonra kapımı kapattı ve kendi tarafına geçti. Arabayı çalıştırdığında bakışlarım ondan tarafa kaydı.

 

"Ne demek aldım, ne ara?"

 

"Aldım işte bir ara, ihtiyacım da vardı."

 

"Güzelmiş, hayırlı olsun."

 

"Sağ ol, güzelim."

 

Arabanın içinde bakışlarım kaydığında, ağzımın suları akacaktı.

 

"Mercedes değil mi?"

 

"Hıhım, nereden anladın."

 

Mercedes araba da ayrı bir güzel oluyordu he.

 

Ama parası da güzeldir tabi, hem de çook güzel.

 

"Direksiyondan."

 

Çok da uzun olmayan bir zamanın ardından araba hızını kesti ve bakışlarım geldiğimiz yere kaydı. Burası kapkaranlık bir yerdi. Birkaç sokak lambasının yaktığı ışıklardan görebildiğim kadarıyla açık bir mekan görünmüyordu. Merakla öylece durmaya devam ederken, arabadan indikten sonra benim kapımı açtı. Sessizce açtığı kapıdan indim ve peşinden yürümeye devam ettim.

 

"Alperen elimi bırakma çünkü burası feci karanlık."

 

Alperen telefonunun fenerini açmış ve ileriye tutmak yerine adımlarımızı attığımız yere tutuyordu. Buradan çıkardığım anlam ise gideceğimiz yerin sürpriz olmasıydı. Sonuna kadar göstermeyecekti herhalde.

 

"Birazdan ışıklar açılacak sevgilim."

 

Birkaç adımdan sonra durduk. Derin bir nefes alarak ilerideki karanlığa bakmaya devam ettim. Neyse ki ışıklar geldi ve çok sürmediğine şükrederken gördüğüm görüntü gözlerimin kocaman açılmasına sebep oldu.

 

Önümüzde kocaman ışıklarla kaplı bir tren vardı. Kapısı açık olan trenin içerisinden kırmızı ışık yüzümüze çarpıyordu. Elimden tutarak beni trenin içine soktuğunda, etraf tamamen kırmızı güllerle kaplanmıştı. Gözlerimi etraftan alamazken ardımızdaki kapı kapandı ve onun bedenini sırtımda hissettim. Başını omuz çıkıntıma yerleştirdiğinde kısık fısıltısı kulaklarıma çarptı.

 

"Bebeğim iyi ki doğdun."

 

Bugün doğum günümdü.

 

Saat yüksek ihtimalle geceyi bulmuştu. O bilerek bu saatte hazırlanmamı söylemişti. Doğum günümü kutlamak için. Ben bugüne hazırlanmayı düşünmekten tamamen doğum günümü unutmuştum. O ise bana hiç fark ettirmeden burayı ayarlamıştı.

 

"Sevgilim burası çok güzel olmuş, teşekkür ederim ben ne diyeceğimi bilemiyorum. O kadar güzel ki ağlayacağım şimdi."

 

Gözlerim çoktan dolmaya başlamıştı. Duygusal günümdeydim galiba. Beni kendinden uzaklaştırmadan ona bakmamı sağladı. Dolan gözlerimi gördüğünde naif bir gülümseme dudaklarında hakim oldu.

 

Mutluktan ağlamak buydu.

 

"İyi ki seninle karşılaştım. Bana yazman öyle güzel şeylere vesile oldu ki seninle bambaşka bir hayata sürüklendim. Burada deli gibi mutluluk, huzur en çok da aşk var. Bu zamana kadar kalbimi kimseye açmadığım için mutluyum. Meğerse kaderimin bir bildiği varmış da beni yanlışa sürüklememiş. Doğru kişi senmişsin."

 

Elleri çenemi kavradığında bu anı durdurmak istiyordum. Hiç ilerlemesin ve ben burada kalayım. Çünkü sözlerinin bende yarattığı etki çok fazlaydı. Yüzümdeki parmaklarını umursamadan kollarını boynuna doladım. Sıkıca ensesine bastırdığım parmaklarım gibi onun parmakları da belimdeki yerini belli eder nitelikteydi.

 

"Makyajın bozulacak kız."

 

Yeterince güldürmüyormuş gibi şimdi söylediği sözler dudaklarımdan çıkan kıkırtının sebebiydi. Kollarımızı bedenlerimizden çektikten sonra dudaklarını gözlerimin altına bastırdı.

 

"Ha böyle gül güzelim. Bak yemeklerimiz soğuyacak hee."

 

Adımlarını masaya doğru götürerek kapalı kapağı açtığında içinden çıkan yemekle kahkaha atmaya başladım.

 

"Hamburger mi o?"

 

"Bol malzemeli, birkaç hamburger ve patates kızartması."

 

Şöyle bir gıdımla et yemek yerine samimi bir ortam yemeği olan hamburger yemeyi tercih etmişti. En güzeli de buydu zaten. Hamburgeri de severdim, ay bir sürü de patates vardı. Ye ye dur.

 

"Gel sevgilim."

 

Koltuklara oturduğumuzda hemen içeceğimi açmış ve yemek yemeye koyulmuştum. Trende sadece bizim olmamız o kadar tuhaftı ki. Ve burası gerçekten çok iyi organize edilmişti. Kırmızı temalı. Kırmızı güller, birkaç ayriyeten doğum günü için süsler yerleştirilmişti.

 

"Çok mutluyum ben ama, burası çok güzel olmuş."

 

"Biraz uğraştık ama senin için her saniyesine değer, değdi."

 

"Seninle olduğumuz her an değer."

 

"Değer sevgilim. Değer."

 

Gece boyunca yemeklerimizi yemiş, benim için yine romantik bir pasta yaptırmıştı. Mumlarımı onunla geçireceğim mutlu yılları dileyerek üflemiştim. Umarım dileğim gerçekleşirdi. Bugünümüzü bol bol sarılarak ve eğlenerek geçirmiştik.

 

Her yaşımı onunla kutlamak istiyordum.

 

Hep iyi kimi onunla dile getirmek istiyordum.

 

İyi ki onunla birlikteydim.

 

BÖLÜM SONU

 

alperen sen de işini biliyorsun hee

 

nasılsınız canolar?

 

kurgumuz nasıl gidiyor, finalimize az kaldı.

 

finali kesinlikle bekleyin derim.

 

Loading...
0%