Yeni Üyelik
63.
Bölüm
@rarbezrh

Yorumlarınızı bekliyorummm sevgili okurlarımm

 

🥺💖

 

 

Bikini altımı üzerime geçirdiğim bu süreçte Alperen de banyoya girmişti. Gerçekten onu zor duruma soktuğum için mi girmişti bilmiyorum. Belki de bunaldığı için girmişti. Beni kucağından indirip yatağa koyduktan sonra bana bakmadan yanımdan uzaklaşmıştı. Birkaç saniye öylece kalmış ve nefesimi düzene sokmaya çalışmıştım.

 

Saçlarımı topuz yaptıktan sonra gözlüğümü de gözlerime takmıştım. Kapının tıklanmasıyla adımlarımı oraya doğru sürükledim. Alperen altında bir şortla karşımda belirdiğinde, hemen içeri geçmesine izin verdim.

 

"Gidelim artık yavrum. Çoktan çıkmışlar evden."

 

Kaşlarım çatıldı. "Ne ara çıktılar, hiç duymadık."

 

"Neden acaba?" dediğinde sonradan aklıma geldi. Biz birkaç dakika soyutlanmıştık tabi duymazdık.

 

"Çantayı al da gidelim."

 

"Tamam." diye mırıldandığımda son anda aklıma güneş kremi sürmediğimiz geldi ve adımlarım durdu.

 

"Gitmeden güneş kremi sürelim."

 

Yüz için olanı ona doğru uzattığımda, ellerimin arasındaki kremi açarak yüzüne sürmeye başladı. Ben de bu sırada vücut için olanı sürmeye başlamıştım. Omuzlarıma yaydığım kremi daha sonra da askılıklarımı kaldırarak sürmeye başladım. Sonra askılığın izi çıkıyordu, bu durum hoşuma gitmiyordu. Alperen'in bakışlarını üzerimde hissettiğimde ona baktım.

 

Ellerimin hareketini takip ediyordu.

 

Ağzından kısıkça la havle çıktığında, onu umursamadan gülümseyerek işime devam ettim. Sonra ben yüzüme o da vücuduna geçmişti. Baklavalarına dondurma niyetine güneş kremini yedirmeye başladı. Bu düşüncenin saçmalığı gülmeme sebep oldu.

 

Daha dokunamamıştım.

 

Neye mi?

 

Baklavalarına.

 

Anca baklava mı onlar? demeyi bilirdim.

 

Odadan ayrıldığımızda yürüyerek plaja kadar ulaştık. Burası bayağı kalabalıktı. Çok fazla tercih edilen tatil yerlerinden birisi diyerek bu kalabalığa hak verdim. Üzeri kapalı olan oturma yerlerinden birisine geçmiş oturuyorlardı. Sanırım bizi bekliyorlardı. Odada da fazla zaman harcamıştık. Kesin kızlar imalı imalı konuşacaktı.

 

"Yenge başımıza güneş geçti diyeceğim ama kapalı yere oturduk, pek doğru olmayacak. Uzun lafın kısası nerede kaldınız be?"

 

Plaj çantasını boşluğa bıraktım. Ayakta dikilerek Cem'e cevap verdim.

 

"Sevgilimin biraz yavaş hazırlanası tuttu."

 

Alpereni attım ortaya.

 

"Öyle mi sevgilim?"

 

Başımı onaylar anlamda sallarken, Cem bana inanmayan gözlerle bakıyordu. Çocuk haklıydı, daha atılabilir yalan atmamıştım.

 

"Yenge emin misin? Altına bir şort giymiş."

 

Ben de bikini giymiştim kardeşim.

 

"La uzatma işte, sana ne? Git denize gir sen."

 

Ada'nın söyledikleriyle, onu onayladım. Ada'nın hali başka oluyordu. Çocuk olgundu ve çocuksu tavırları yoktu. Biraz utangaçlığını üzerinden atmıştı, bu yönden de mutluydum. Benden ve arkadaşlarımdan çekinsin istemezdim. Ve aramızda yabancılık çekmesi en son isteyeceğim şeydi.

 

"Gel bebeğim." diyerek elini Pelin'e doğru uzattı. Çoktan ayağa kalmış ve bizim kızın gelmesini bekliyordu. "Hanımlar beyler biz gidiyoruz."

 

"Geliyoruz peşinizden."

 

Alperen çantadan deniz yatağını şişirmeye başladığında, harbiden de üzerine binecekti. Diğerleri de denize girdiğinde ikimiz kalmıştık. Alperen onu şişirene kadar birkaç fotoğrafımı çektim. O şişirmeyi bitirdiğinde el ele tutuşarak kumsala doğru yürümeye başladık. Su belimize kadar gelmeye başladığında adımlarımız durmuştu.

 

"Bin sevgilim."

 

"Sen bunu kendine almadın mı?"

 

"Bin işte yavrum, amacım seni bindirmekti."

 

Avuçlarımı yatağın üzerine bastırarak çıktığımda, boylu boyunca uzandım. Gözlerimde hala güneş gözlüğü olduğu için rahatsız hissetmiyordum. Ta ki onun bedenini yanımda hissettiğimde. Yatak sağlam olduğu için ikimizi de çekmişti.

 

Aynen aynen amacın beni bindirmekti.

 

"Vallahi benim için aldığın o kadar belli ki." dediğimde gülmeye başladı.

 

"Fırsatçı biriyim."

 

"Bilmez miyim."

 

Gözlerimizi kapatarak yatmaya başladığımızda bu anımız çok uzun sürmedi. Altımızdaki yatak yukarı doğru ittirildiğinde dudaklarımın arasından küçük bir çığlık kaçarken kendimi soğuk suda buldum. Suyun yüzüne çıktığımda düşen gözlüğümü başıma taktım.

 

"Şerefsiz insan sevmem. Demek ki şerefsiz insan şerefsiz insaan her şeyi yapabilır."

 

Kahkaha atarak "Yengee vallahi idolümsün." dedi.

 

Bizi düşüren Cem ve Serkan'dı.

 

"Gel sen gel ben sana idolü göstereceğim."

 

Gözlerini büyüterek, "Yengem canım yengem, bal yengem." dediğinde benden geriye doğru kaçmaya başladı.

 

İşte şimdiden itibaren deli gibi eğlencemiz başladı. Fazlaca efor sarf etmiştik. Bir ara Cem bir çocuğun simidini almış ve onunla yüzmeye başlamıştı. Tabi ki de izin almıştık. Bir ara Alperen onu zorla simidin üzerine oturtmuş ve poposunun deliğe girmesini sağlamıştı. Burada basmıştık kahkahayı. Birkaç dakika çıkma çabası eğlencemizi arttırmıştı. 1'e kadar zamanımızı denizde geçirmiştik. Daha sonra bir şeyler atıştırmış ve üzerimizi giyinip yola çıkmıştık.

 

Bodrum Çarşısına gelmiştik.

 

Bodrum Çarşısı'nın renkli sokaklarında sıralanan hediyelik eşya dükkanları, antikacılar ve sanat atölyelerinde dolaşmıştık. Çok güzel şeyler vardı.

 

"Sevgilim bu parlamıyor."

 

Alperen normal bir yüzüğü bana doğru uzatmış ve takmamı istiyordu. Söylediğim sözler de dalgadan ibaretti. O da gülümsemeye başladığında yüzük parmağımda yer edinmişti.

 

"Yakında o da olur." dediğinde öylece kalakaldım.

 

Ne demekti bu?

 

 

BÖLÜM SONU

Loading...
0%