@rarbezrh
|
Yorumlarınızı bekliyorum.. 💓
Siyah şort eteğin üzerine, mavi renkte kısa bir gömlek giydim. Bugün konuştuğumuz gibi onun evi için alışverişe gidiyorduk. Onunla tanıştığımdan beri her şey hızla gelişiyordu. Ve anlaşabilmek güzeldi. Karakter olarak ortama ayak uydurur ve çoğu kişiyle anlaşırdım. Onunla da öyle olmuştu, kimyamız birbirine uymuştu.
Ona çıkması için mesaj attım. Çoktan hazır olmuştur diye düşünüyordum.
Siz: Çıkabilirsin, ben hazırım.
Alperen: Çıkıyorum.
Telefonun ekranını kapatarak çantamı alarak, beyaz konverslerimi ayağıma geçirip dış kapıyı kapattım. Karşı kapıya doğru baktığımda, ayakkabısını giyip doğruluğunu gördüm. Beni görür görmez dudaklarına samimi bir gülümseme yerleştirdi.
"Günaydın."
"Günaydın." Dedim sırıtarak.
Başka bir şey konuşmadan benim arabaya geçmiş, onun tabiriyle ilk başta yatak odasi içim mobilya mağazasına gitmek için yola koyulmuştuk. Ardından diğer eşyaları alacağımız söylemişti. Ben de onu onaylamıştım çünkü benlik bir sıkıntı yoktu.
Mobilya mağazasının önünde arabayı park ettiğimde, emniyet kemerlerimizi çıkarmış içeriye geçmiştik. Kapıdan girer girmez yanımda gelen yardımcıyı nazik bir dille biraz gezeceğimizi söylemiştik. Hiç sevmiyordum bunu, mesela alışveriş merkezinde bir mağazaya girdiğim ama peşimden dolaşması hoşuma gitmiyordu. Biliyorum o da yardımcı olmak istiyorum, onları da anlıyorum ama çoğu kişi bundan rahatsızdı bence.
Yatak odası takımlarının yanına geldiğimizde, "Nasıl tonlama istiyorsun?"diye sordum.
"Koyu tonlar olsun, açık renk istemiyorum." dediğinde kısa süre bana bakması ardından bakışları yatakları bulmuştu.
"Tahmin etmiştim diye mırıldandım."
Onun aksine odam açık renklerden oluşuyordu. Seviyordum açık renkleri ve renkli giyinmeyi. Sanırım onunla aramda bir fark bulmuştum.
"O zaman şu model nasıl, güzel duruyor."
Tamam siyah renklerden oluşan yatak takımını gösterdim.
"Bu dediğin gibi güzelmiş."
Giyinme dolabı yine siyah renkte boydan boya camdan oluşuyordu. Yardımcı olması için bizi karşılayan adamı çağırdığımızda, ondan birkaç bilgi sahibi olmuştuk. En çok beğendiğimde dolabın içerisinde ışıklandırma vardı. Katalogdan odayı gösterdiğinde oradan da görmüştük.
Çok hızlı beğen birisiydi. Hem ev hem bu yatak odasını çabucak beğenmişti. Yine onun aksine çok yavaş biriydim. Bir de beni kıyafet denerken görsün, şaşırır kalırdı. Hemen beğenemiyordum ne yapayım.
Annem hep şey derdi, Seni böyle bekleyecek birisini bulduğunda vallahi onun alnından öpeceğim.
Ben de beklemezse beklemesin derdim.
Başına gelmeyince anlaşılmaz derdi konu kapanırdı. Tabi sonrada tekrar muhakkak açılırdı.
Buradan sonra büyük bir alışveriş merkezine girmiş, çoğu gerekli eşyasını almıştı. Yeni taşınan birisi için gerçekten işler zordu. Arabamın barajını doldurmuş, arka koltuğa da biraz taşımıştık.
"Eve geçiyorum artık değil mi?"
"Evet, zahmet olmazsa."
"Yok ne zahmeti, dert etme bu kadar."
Diyene bak, pasaportu verene kadar bir yerlerim yırtılmıştı.
"Tamam."
Evin önüne geldiğimizde, o ısrar etse de kabul etmedim. Bütün eşyaları beraber taşıdık. Ona kalsa tek başına taşıyacakmış ben de dedim ki elime mi yapışacak.
Son eşyayı da ona kapıdan verdiğimde, aynı anda derin bir nefesi dışarıya verdik.
"Sonunda bitti diye mırıldandı."
"Sonunda. Benim bir işim yoksa gideyim artık."
"Yok teşekkür ederim, iyi akşamlar."
"İyi akşamlar" diyerek arkamı döndüğümde tekrardan onun sesisini duydum. Kahverengi hareleri gözlerimdeydi.
"Eğer kabul edersen akşam yemeğine evime seni davet etmek istiyorum."
|
0% |