Ulya Jane Mendere
Yarı koreli yarı Türk bir melez olduğu için hayatı
boyunca zorbalık görmeye alışmış küçük bir kızdı ta ki
bir gün hayatına ansızın girdiğini sandığı çocuk yüzünden
yaşayacağı şeylerden habersiz ona kalbini
açmaya karar vermesi ile bütün hayatı değişmeye
başlamıştı.
Sessiz sakin yaşadığını sandığı hayatının arkasında ki
karanlık sırları ve babasının ölümünün ardında ki
gerçekleri öğrenmek için güvenebileceği kişileri iyi
seçmeliydi.
Ama bunu nasıl yapabilirdi ki o sadece bir liseliydi.
"Sence öldükten sonra tekrar hayata dönmek diye bir şey var mı?" Derken dizlerime yasladığı başını dikleştirip yüzüme baktı Efare.
Piknik yapmak için geldiğimiz göl kenarının manzarasını izlemeyi kesip gözlerimde olan gözlerine baktım ve elimdeki üç yapraklı yoncayı dizlerimdeki yüzünün üzerinde sallayıp,
"Bunun için yoncaların dördüncü yaprağına ihtiyacın var." Dedim. Kıkırdayıp elimdeki yoncayı aldı.
"Peki, var sayıyoru-" Cümlesini kesip, "sayma istemiyorum!" Dedim. Tepkime kıkırdadı başını dizlerimden kaldırıp yüzüme yaklaştırdı yüzünü.
"Dinle beni." Pes edip dinliyorum dercesine başımı salladım.
"Var sayıyorum ki bir gün ölseydim. geri dönebilmem için dört yapraklı yoncayı bulur muydun?" Dedi tane tane. Derin bir nefes verdim. Ellerimle yanaklarından tutup alınlarımızı birleştirdim.
"Hayır. Sen benden önce ölmeyeceksin."