Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@sahrakendirci

Acı her yerdeydi. Ruhum kanların içinde kalmış katran karası olmuştu. İçimde açılan boşluk bu kez fizikseldi. Nefesim boğazımdan kor misali geçerken yaşların doldurduğu gözlerimi aralamaya çalıştım. Belki bir umut gelirdi diye bekliyordum. Hala onu bekliyor ve geleceğine inanıyordum. Vazgeçmeyen daha doğrusu vazgeçmek istemeyen yanımla yaşama tutunmaya çalıştım. Kafamın içinde aynı anda o kadar fazla düşünce vardı ki acıma bile odaklanamayacak hale gelmiştim. Elimi kaldırmaya çalıştım fakat büyük bir uyuşukluk vardı. Karanlık odanın içinde yanımda tanımadığım başka bir cesetle ölüme terk edileceğim aklımın ucundan bile geçmemişti. En azından buna babamın sebep olacağı...

Son nefesimi veriyordum sanki, ne bir çaba vardı içimde ne bir yaşama istek. Ben sanırım hak ettiğim sonu yaşıyordum. Öyle kimsesiz , öyle sessiz ve temiz bir ölüm...

YAZARDAN

Adam merdivenlerin sonunda ayağı takılıp düştüğünde hırsla ayağa kalktı yeniden. Son bir çaba ile ileri atılan bedenine çarpan adamları bile görmüyordu gözü. Elleri korkudan titriyordu korkudan. Yetişememek , pişmanlık , vicdan azabı, kaybetme korkusu hepsi bir olmuş saldırıyordu hep bir yandan. Neden olduğunu bilmediği acı her yanını sarmışken son basamağı da çıktığında kapının önünde yatan bedenlerle ayakta sallandı. İçeri girmişlerdi. İçeri girmiş ve onu görmüş olabilirdiler öyle değil mi. Babası kızını görmüştü dimi.

İhtimaller bir bir kafasına doluşurken titrek bir nefes verdi korkuyla. İçinden bildiği tüm duaları etmeye başladı. Eğer ona bir şey olduysa bunu kendisine bile açıklayamazdı. Buna yüreği yetmezdi.

Adımları telaşlı ama bir o kadar da tedirgindi. Yerde yatan iki cesedin önünden geçip odanın parçalanan kapısına kaydırdı bakışlarını. Kapıyı mı kilitlemişti korkudan. Korku ile karanlık odanın içine gözlerini çevirmeye başladığında yerde yatan beden ile kapıdan destek almak istedi. Yerde cansız yatan bedeni ile öylece odada kalmıştı. Kimsesiz, savunmasız...

İçine dolan her bir acı bir bir bıçak olup tenine batmaya başladı. Bu öyle bir şeydi ki kendisine bile tarif edemezdi . Arkasından gelen adım sesleri kim oldukları umurunda bile değildi. Orada öldürseler kafasına silah dayayıp her türlü işkenceler yapsalar bu acıyı hissedemezdi. İntikam almak isteyen kendisiyken her şeyi alınıp geride bırakılmış neden o olmuştu?

"A-abi" kardeşinin sesi ile kendine biraz olsun geldiğinde hızla odanın içine doğru koşarak yerde yatan bedeni kucağına aldı. Tedirgin parmakları her yere bulaşmış kanın kaynağını bulmak için nafile bir çabaya girdi. Ağzından dökülen manasız kelimeler anlaşılmıyordu. Histeri krizine girmiş misali en büyük vicdan azabını ellerinin arasına almış bir umut yaralarına bakıyor dudaklarından adı dökülüyordu.

"Hayır hayır lütfen bunu bana yapma ne olur yapma beni bu acıyla bırakma lütfen Tamay özür dilerim lütfen Tamay özür dilerim"

"Abi gitmemiz lazım" kardeşinin seslenmeleri genç adamı etkilemezken gözlerinden bu yaşına kadar dökülmeyen yaşlar kadının saçlarında kaybolmuştu. Umut adam için o an yok olmuş ellerinin arasından kayıp giden kadın ise onun en büyük yarası olmuştu.

Adamı zorla kadından ayıran ekipler kadının yaralı bedenini sedyeye almış ambulansa bindirirken kalabalığın arasında ne olduğunu anlamaya çalışan Hakan Karaman kızını sedyede gördüğünde elindeki silahı bırakıp ambulansın peşinden koşmaya başlamıştı.

Kimse kimseyle ilgilenemiyor ne olduğunu anlamıyordu. İki tarafta büyük bir ihanete uğramıştı. Kim ne yaptı , neden yaptı hiçbir fikirleri yoktu. Ortada kurban olarak seçilen masum bir kızın cansız bedeni vardı.

^^

Annem saçlarını tararken aynanın karşısında onu izleyen minik bedenime bakıyordum köşeden. Evet bir rüyanın içinde olduğumun farkındaydım fakat uyanmak istemiyordum. Gerçek olamayacak kadar his yoktu şuan içimde çünkü. Acı yoktu, mutluluk yoktu, heyecan , korku bunların hiçbiri yoktu şuan bende. Arafta kalmış anılar içinden sürekli yeni birine atlıyordum. Üzerimde büyük bir uyuşukluk tenimde ürperti vardı sadece. Dışarıdan hiç ses gelmiyordu. Sadece huzurluydum. Evet çok huzurluydum çünkü düşünmüyordum. Beynimi sürekli delip geçen anılar acılar yoktu zihnimde. Ben belki de ilk defa bu kadar düşüncesiz kalmıştım. Rahatlıkla derin bir nefes almak istemiştim. Evet ölmedim bunu nefes alabildiğimde hissetmiştim. Çünkü eğer ölseydim bunu hissedebilirdim . Ya da en azından öyle sanıyordum. Ölüm böyle bir şey değildi sanırım. Yani inandıklarıma göre daha farklı olması gerekiyordu.

“Neden ölmesine izin vermedi” uzaklardan gelen sesler karanlığın içinde bir ışık misali ellerini uzatıyordu.

“Kolay kolay ölmesine izin verir mi sence” iki adam kendi aralarında sohbet ediyordu.

Boğazımdan susuzluk hissi kendini gösterdiğinde yutkunmak istedim göğsümün ortasında yakıcı bir acı hissederek gözlerimi açtım hızla. Yeni yeni ince ince acı geliyordu. Gözlerimi birden açmamla ışık hızla harelerimden içeri süzülerek canımı yaktığında ellerimi beyaz ışığa doğru tutmak istedim.

Kollarımın üzerinde hissettiğim baskı ile başımı yavaşça sola doğru çevirdim. Şuan ne hissedeceğimi ya da nasıl bir tepki vereceğimi bilmiyordum. Ben sadece kaybolmuştum sanırım.Neredeydim , kim kurtarmıştı beni hiçbir fikrim yoktu. Çok canım yanıyordu ve nefes yetmiyordu.

“Sakin ol” yan taraftan kolumdaki serumu düzenleyen adam sertçe tuttuğu iğneyi bıraktı ve odada bulunan tek cama doğru ilerledi.

“Siz” yakıcı acı boğazımdan içeri hızla sızdığında öksürükle geri susmak zorunda kaldım. Ölsem bu kadar canım yanar mıydı?

“Çok konuşmamaya çalış yaşayacağın son gün bugün olmasın istemiyorsan da soru sorma”

Sesin diğer sahibi kapıya yaslandığı yerden üzerime doğru gelmeye başladı. Bu ne demekti? Babam nerdeydi Cihangir , o istihbarattaki adamlar herkes nerdeydi?

En son vurulmuştum ve ölüyorum sanmıştım peki daha sonra ne olmuştu. Abilerim çıldırmış olmalılardı .Allahım resmen aklım almıyordu yaşananları. Ben buraya nasıl gelmiştim daha doğrusu kim getirmişti beni.İçerisinde bulunduğum odaya şöyle bir göz gezdirdim. Hastane olamayacak kadar pis ve küflü kokuyordu. Burada değil birini ameliyat etmek grip olan hasta bile girse mikroptan ölürdü. Yoksa Cihangir mi beni buaraya getirmişti. O kadar mı nefret bürümüştü gözünü. Yaralı halimi bile umursamayacak kadar insanlığını kaybetmiş olamazdı hayır. Düşün Tamay elbet bir ipucu olmalı. Hızla odanın kapısı açıldı ve siyah giyimli pek tekin durmayan elli yaşlarının ortasında olan bir adam girdi içeri.

Gözleri beni es geçerek odadakileri baş işaretiyle dışarı gönderdi ve yine bana bakmadan odadaki camın önüne doğru ilerledi. Daha önce görmediğime emindim.Çünkü böyle bir adam benim bulunduğum yerlerde olmazdı en karanlık sokaklardan gelmişti belliydi.

“Nasılsın Tamay “ sonunda biri benimle doğrudan iletişime geçmişti çok şükür. Kendimi zorlayarak acımı görmezden gelerek cevap verdim.

“iyiyim” o kadar zorluyordu ki şu kelimeyi bile söylemek . Göğsümde bir köz vardı sanki.

“İyisin öyle mi” cebinden bir çakmak çıkardı ve ağzına koyduğu sigarasını yaktı hızla. Evet ben kesinlikle şuan yasal olmayan bir yerdeydim. “Çok acıyor mu o kıymetli canın” nefret bürümüş gözleri ilk defa gözlerime değdi. O gözlerde sadece nefret yoktu,ölüm vardı resmen .Cevap vermeden öylece bekledim. Ne diyeceğimi bile bilmiyordum çünkü.

“Sen şimdi diyorsun bu adam kim ben nerdeyim diye biliyorum bakışlarından anlaşılıyor” yavaşça üzerime doğru gelmeye başladı. Gerilen bedenime engel olamadım. Zarar verse asla bir şey yapamazdım çünkü hareket edemiyordum. Etrafımda kendimi savunacak herhangi bir şey aradım ne olursa olsundu.

“Şşşt sakin ol Karaman canın yansın istemeyiz değil mi” soyadımı tükürürcesine söylerken yatağa doğru eğilen bedeninden gelen koku midemi bulandırdı. Başımı çevirdim tiksinerek. “Bana bak seni küçük fare” çenemin üzerine koyduğu parmakları acımasızca yüzümü kendine çevirdi. Korkudan büyüyen gözlerimle tekrar nefret kusan harelerine baktım. “Senin bundan sonra tek sahibin benim anladın mı ben yaşa dersem yaşarsın ben öl dersem de ölürsün. Öyle tiksinerek yüzünü çevirmezsin sen . “ yüzümü sertçe bıraktığında acıdan uyuşan çeneme götürdüm elimi.

“Sen kimsin” zorlukla konuştum.

“Ben senin celladınım.Ben sus dediğimde susacaksın, öl dediğimde öleceksin,konuş dediğimde konuşacaksın ben izin vermeden nefes bile almayacaksın” dehşet saçan gözleri bedenimde gezdiğinde sinir dalgası bedenimden içeri çarptı ve hükmedilmez yanım hızla ayağa kalktı.

“S-sen k-kimsin de benim sahibim gibi davranıyorsun lan” zihnimin köşelerine sinmiş bacaklarının etrafına kollarını dayamış kız çocuğu yaptığımın yanlış olduğunu söylerken yüzüne karşı duvar ördüm hızla . Hiç kimse benim sahibim olamazdı. Kaldı ki bu adam kimdi bilmiyordum ama herkes haddini bilecekti.

“Ooo küçük Karaman tırnaklarını mı çıkardın sen bakalım. “ kahkahaları etrafımı sardığında normal bir adamla konuşmadığımı daha da iyi anladım evet ruh hastasıydı. “Aferin aferin küçük fareme direnmeden keyfi çıkmazdı bu halinin hadi saldır hadisene” dalga geçerek meydan okuması tüm hücrelerimde sinir meydana getirirken hırsla ayağa kalkmaya hazırlandım. Lakin hafif başımı kaldırmam bile çığlıklarımın yankılanmasına sebep oldu. Göğsüm bir kızgın yağ dökülmüş gibi yanmış etim ortadan ikiye ayrılır gibi olmuştu resmen. Dayan kızım sen neleri atlattın .

“Sen sadece sefil bir itsin anladın mı beni senin derini yüzer köpeklerin önüne atarım” içimde hala tırnaklarını gösteren kadın dilimden dökülen kelimelerle kaşını kaldırırken küçük kız sadece şiddetle başını sallıyordu. Yapma canımız yanacak.

“Bana bak küçük kahpe” saçlarımı hızla eline dolayıp çektiğinde dişlerimi sıkıp gözlerinin içine baktım. Merhametlikten yoksun olan gözlerine.”Senin canını alır o işe yaramaz bedenini babanın bahçesinde sallandırırdım da dua et bu dünyada ölmeden ölümü tatmanı isteyenler var. Yoksa ben senin ağzını dikmesini bilirdim” daha da geriye çektiği saçımla boynum kopacak raddeye geldiğinde eli acımadan yaramın üzerine gitti. Kızgın demirler her yanımı sarmış acıdan çığlıklarım duyulmazken elinden kurtulmak için hızla çırpınmaya başladım. Göz yaşlarım sicim sicim dökülmeye başlamıştı.

“Bırak ahhh “ sesim soluğum acıdan kesilip gözyaşlarımla kaplı harelerim kapanmaya başladı. Hissizlik her yanıma çökmüş ve acının zirvesini yaşayan bedenim sanırım ölüm emrini vermişti. Evet evet ölebilirdim bu adamın eline kalmaktansa ölürdüm daha iyiydi.

“Bundan sonra senin Tanrın benim küçük fahişe “ kirpiklerim karanlığın davetiyle kapanırken son gördüğüm yüzü ve sesi beynimde yankılandı. Korkudan titreyen küçük kız çoktan duvarların ardına saklanmış beni terk etmişti. Tırnaklarını zihnimin en karanlık kuyularına saplayan kadın yere çökmüş ölmek için yalvarırken sadece yok olmayı diledim. Allahım beni yanına alsan çok mu kötü olurdu.

 

Loading...
0%