@sahrakendirci
|
Alışkın olduğum oyunları oynuyordu zihnim yine. Bir kaçış yolu olarak asla gerçekleşmeyecek halüsinasyonları görmemi sağlıyor olmayan bir gerçekliğe inanmamı sağlıyordu. Bir an inanacak olmuştum ama bu sefer hakkını yiyemezdim zihnimin . Her defasında silik gelen o buz sesi hiç duymadığım bir samimiyetle canlandırmıştı. “Hayır toparlan gerçek değil yapma şimdi olmaz dur” dudaklarımın arasından çıkan mırıltılarla önümde vurmaktan vazgeçtiğim kapıyı izlemeye devam ettim. Girdiğim cehennemin sonum olduğunu hissetmiştim ve iyice uçmuştum. Evet belki de böyle olması daha güzel olurdu. “Tamay” tüm gerçekliğin kırılması ve camlarının tenime batması gerekiyordu. Lakin omzuma dokunan belli belirsiz el elimde olmayan tepki vermemi sağladı. Koruma iç güdüsü ile kendimi geriye çekip karşımdaki adama baktım. Ruhum sanki bedenimden ayrılacak gibi oldu gözleriyle. Kalbim acıtırcasına atmaya başladığında kesilen nefesim ile ellerimi dudaklarıma götürmüştüm. Gerçekten burada mıydı. Hayır kendine gel bu da oyun. Nasıl bu kadar kanlı ve canlı bir halde karşımda durabilirdi o zaman? Kanma artık yapma şunu bize her uyandığında yaşadığın acıyı unutma salak mısın? Ama bana bakıyor. İçimde girdiğim tartışma dışarıya nasıl yansıyordu bilmiyordum fakat bana deliymiş gibi bakıyordu. İlk defa bana deli gibi bakıyordu . Sorsam olur mu? “Gerçek misin” mırıltıyla konuştum . İçimdeki herkes bir anda yalnız bıraktı beni . Boşluğa düşen bir bardak misali parçalanan zihnimin yerle bir olmasını izledim uzaktan. Üzerime hissizlik çöktü bir anda. Düşünmekten deliren beynim bir anda sessizleşti. “Sen dalga mı geçiyorsun benimle” öfkeli sesi şaşkınlık göstermemi sağlamalıydı. Bense sadece başımı sağa doğru yatırdım ve öylece izledim onu. Bir zamanlar bakmaya doyamadığım gözleri farklı bakıyordu. Hiç böyle bir ifade görmemiştim yüzünde mesela. Arasından parmaklarımı dolaştırmak istediğim saçları kısaltılmıştı. Gözleri biraz çökmüş gibiydi sanki. O yaşlanmış mıydı yoksa yüzünde olan ifadeden kaynaklı mı bana öyle geliyordu bilmiyorum. Her zaman fit olan vücudu zayıflamış gibiydi. Sinirle olta atmaya başladı karşımda. Anlamıyordum olanları o nasıl buradaydı? “Sen beni delirtmeye mi çalışıyorsun “bağırıp vizon sehpanın üzerinde bulunan kristal bardağı yere fırlattı. Öylece izliyordum onu. Şoka girmiştim sanırım. Evet evet aşırı yüklenmeden kaynaklı bir travma da olabilirdi. Kaşımdaki adam O muydu olmaya da bilirdi. Kaç kadeh içmiştim hap atmış mıydım bugün. “Öldün sandım lan ben senin mez-“ üzerime hızla yürüyerek tam dibimde durdu. Kokusu burnumdan sızdı içeri kaçak göçek. Kalbimin atışı daha da hızlandı. Nefes alıyor muydum? “Ben seni öldü sanarken sen pavyonda mı çalışıyordun” Dudaklarımın üzerinde bıraktığı nefes sislerin dağılmaya başlamasına neden oldu. Sözlerine odaklanmaya çalıştım. “Bana bak” başımın iki yanından tutup yüzümü yüzüne kaldırdı. Gözleri en derinden bakarken yüzümü taradı hızlıca “Ben mezarında kahrolurken sen masalara meze mi oldun” sen masalara meze mi oldun? Öyle mi söyledi. Bir kurşun aniden kafama isabet etmiş gibi irkilerek geri çekildim. Olayları anlamlandıran yapboz parçaları tek tek oturdu yerine. Ben bu odada olan adam tarafından satın mı alınmıştım. O beni satın mı aldı. “S-sen b-beni satın mı aldın” hissizce kontrol altında tuttuğum sesim kaşlarının çatılmasına sebep oldu. Yere bakarak çıkış yolu aramaya çalıştım eğer buraya gelip beni geceliğine satın aldıysa burayı biliyordu. Her şeyden önce beni bir orospu gibi parayla getirtti buraya. “Sen beni orospu mu sandın” çıldırmış gibi bağırdığımda irkilen taraf o oldu bu sefer. Üzerimi geldiğimden beri ilk defa taradı gözleri yavaşça. “Sen bu kadar mı düştün” tiksindim. İlk defa ona bakarken tiksindim. Acıyan kalbimi görmezden gelmeye çalıştım. Hayır ağlama. “Seni pavyonda bulayım ve yine düşen ben olayım öyle mi? Bu şekilde mi kaçıyorsun artık ? Ülke ülke gezmek kesmiyor mu artık seni? Normal bir kafe de şarkı söylemek yetmiyor da o yüzden mi pavyonlarda şarkı söylüyorsun? O da yetmiyor geceleri-“ tokadın sesi ağzını bıçak gibi kapatmasını sağladığında yanağımdan damlayan yaşa engel olmadım. “Sen hiçbir bok bilmiyorsun” Odanın kapısına ilerledim hızlıca . Çıkmam lazımdı buradan. Kapıya sertçe yaslanan bedenim onun kıskacına girdi. Acıyan sırtım ile ağzımdan kaçan inlemeye engel olamadım. Henüz iyileşmeyen yaralarım acıyordu. Hiç iyileşmeyecek ve yerine yenileri açılacak yaralarım. “Canını mı acıttım ne oldu “ korkuyla aniden geri çekildi. Anlamsız hareketleri delirmeme neden olmaya başlıyordu ve hayır bu zevki ona yaşatmayacaktım. “Kapıyı aç” göğsünden iteklediğim bileklerimi sıkıca tuttuğunda acıyla yeniden inledim. Takatim kalmamıştı anlamıyor muydu. “Ne oldu bileklerine” şüphe ile bluzu sıyırmaya çalıştı. Acizliğim utancım gün yüzüne çıktığında kollarımı ondan çekerek kapıyla arasından çıktım. Dayak yediğimi görmesi sorun değildi. Sorun bileğimde bulunan bıçak izleriydi. “Sana ne Cihangir aç şu kapıyı” ellerime kadar çektim bluzu. Hep karşılaşacağımızı düşünmüştüm hep hayalini kurmuştum ama böyle değildi. Bu şekilde utanç verici aşağılıkça değildi. “Sana vurdular mı” parçalanan sesi kahkahalarımın yankılanmasını sağlarken o zorla tutmaya çalıştığım akıl kırıntısını bıraktım. Dalga mı geçiyordu bu adam. “Siz ne tür manyaksınız lan hem beni zorla bu cehennemr atın hem de – “ dudaklarımı ısırdım sinirden “ Aç şu lanet kapıyı “ “Ne demek o kim yapmış bunu “ “Aç kapıyı” “Kim seni bu cehenneme kapattı kendi isteğinle burada değil misin sen” “Aç kapıyı” “S-sana zorla mı yaptırıyorlar” “Kapıyı aç!” “Gitmeyi aklından çıkar seni bulmuşken bırakmam Tamay bırakamam “ “Aç kapıyı aç aç aç dedim sana ne buldun sen ne gördün sen kimi buldun ya bittim lan ben bak bana Tamay mı var senin karşında bittim oğlum ben bırakın artık beni bırak bırak” masanın üzerinde bulunan her şeyi yere fırlatırken çoktan geçmiştim o sınırdan . Ben yine sınırı geçmiş ve acıya mahkum olmuştum. “merak mı ediyorsun sen bakayım ha al bak ne var burada “ kollarımı açarak havada salladım. Gözleri beni takip etti sadece. “Ben orospu değilim ben yaşamak için çok çabaladım lan” kahkaha arasında hıçkırıklarım boğazıma dizildi. Gözlerim kaybettiği odağını yeniden bulmaya çalıştı. “Ben ölmeyi bile beceremedim lan. “ Saçlarımı çektim hırsla “Bittim lan ben tükendim ben” saçlarıma uzanan ellerimi tutup avuçlarının arasına aldı.” Bırak yeter ne olur bırakın dokunmayın hiç vicdanınız yok mu sizin “ göğsüne vurmaya başladığımda öylece izin verdi. “Yeter dayanamıyorum bu nasıl bir günahmış ki bitmiyor üç yıldır” kalbim göğsümü baskılarken alamadığım nefesimle boğazıma sarıldım “Ne olur öleyim” kısık kısık nefeslerimin ardından yere yığılan bedenim kollarına düştü. Gözlerim gözlerinden kayarken karanlığın ele geçirmesine izin verdim ruhumu. Açlıktan mideme giren krampla beton zeminde daha da kıvrandım.Susuzluktan kuruyan boğazım düğüm düğüm oldu. Karanlığın içinden gelecek fareler fikri korkuyla titrememi sağladı. Kalkamıyordum yattığım yerden. Ne kadardır buradaydım saat kaçtı zaman ve mekan kaybolmuştu artık .Hissizliği yaşamayı çok isterdim ama olmuyordu. Bileğimin üzerinde hareket eden fare çığlıklarla duvara yaslanmama neden oldu. “Çıkarın beni” sızlayan bileklerimi bacaklarıma sardım. Başaramamanın cezasını çekiyordum. Ölmeyi becerememiştim. “Halil açın kapıyı” karanlığın içinden ne çıkacağı belli değildi. Olduğum yerin büyüklüğü küçüklüğü ya da etrafında ne var onu bile bilmiyordum. Yediğim dayağın baygınlığı ile gelmiştim yine. “Aç kapıyı “ kapının ardında gelen sesle dizlerimin üzerinde sürünerek gittim ayaklarına . Kafayı yemek üzereydim. “Çıkar beni ne olur” “Çek o pis ellerini üzerimden” üzerime doğru eğildi . Arkasından sızan ışık gözlerimin yanmasına sebep oldu. “Yapacak mısın dediğimi” iğrenç nefesi ciğerlerimden dolduğunda nefretle geriye doğru çektim bedenimi. “Ölürüm yine yapmam” bileklerimi gözüne sokmak istercesine havaya kaldırdım. Yüzüme attığı sert tokat bedenimin devrilmesine neden oldu. “Sana kolay kolay ölüm yok” üzerime doğru tükürdü. Arkasını dönmesiyle hızla ayağa kalktım ve kapanan kapıya doğru koştum. “Aç kapıyı Halil bırakmayın beni burada” Kabusun etkisiyle hızla yerimden kalktım. Nefes nefese elimi yüzüme götürdüm. Ani hareketten sızlayan bedenimi gerisin geri yatağa attığımda acıyla inledim. Yumuşak yatak ve batmayan demirler gece olanları hatırlamamı sağlarken hızla olduğum yerde doğruldum geri. Karşımda bulunan tekli koltukta oturmuş öylece bana bakan okyanus mavileri gafil avlanmamı sağladı. Yüzü öylece üzerimde dolaşıyordu. Dün geceki halinden eser kalmamış yerini yine o buzluğa bırakmıştı. Beyaz kollarını kıvırdığı yakasından üç düğme açık gömleği ile bacaklarını açarak oturmuş sanki televizyon izler gibi ciddiyetle bakıyordu “Kabus mu “ onu duymazlıktan geldim. Evet en mantıklısı buydu. Aklında ne vardı bu sefer hangi poyunu oynuyordu bilemezdim. Kimseye güven olmazdı çünkü. Yorganı üzerimden aldığımda bana hayli büyük gelen eşofman altına baktım. Bu benim değildi. Üzerimi hızlıca kontrol ettim. Bana ait olmayan büyük tişört sinirlerimi selamlamaya başladı. “Üzerimi kim değiştirdi” “Yataktan çıkmayacaksın” ayağımı tam yatağın dışına atıyordum ki bağırmasıyla öylece yüzüne baktım. Gözlerini sıkıca kapatarak öne doğru eğdi vücudunu. Yüksek sesi her an zarar görmemin habercisi misali titrememi sağladı. Elimde değildi bazı şeyler. “Sakinim” muhtemelen kendine söylediği sözle hala ayağım o şekilde kalmış halime baktı. “Yatağın içine gir” soğukça verdiği emirle silkelenerek ayağa kalktım. Tek kaşı kalkmış öylece yüzüme baktı. “Üzerimi kim değiştirdi.” Odanın içinde kıyafetlerimi bulmak umuduyla göz gezdirdim. “Ben “ “Sen” “Evet ben “ “Ne de olsa parasını ödedim en azından çıplak görmeliyim mi dedin “ “Tamay beni zorlama “ “Hadi ya sen ne hakla benim üzerimi değiştirirsin hem zorlasam ne olur “ üzerine sertçe yürüyerek yukarıdan baktım ona. Titreyen bacağı ellerini ve vücudunu sallarken kafasını kaldırmadan gözleriyle izledi beni. “Yatağa git Tamay “ “Oldu bir de soyunayım istiyorsan” “Sabrımı sınama yatağa yat” “Sabrım benim sınanıyor aç kapıyı” “Sana. Hemen. Yatağa . Yat. Dedim” aniden ayağa kalkarak kükredi. Her bir kelimesinde üzerime yürürken istemsizce geri adımlar attım. Korkma. Sana zarar vermez. Nereden biliyorsun? “Ben de sana kapıyı aç dedim” onun kadar olmasa da sertçe cevap verdim. Asla eğilmezdim. Ölsem o dedi diye de yatağa yatmazdım. Üzerime aniden uzanan elleri refleksle yüzümü korumamı sağlarken uzunca bir sessizlik oldu. Son üç yıldır yaşadıklarımdan dolayı vücudum kendine yeni refleksler kazandırmıştı. Her yerden hasar alabilirdim bunu biliyordu. Parmaklarımın arasından önümde dikilen adama baktım. Ateş misali kızaran gözleri öylece bana bakarken havada asılı kalmıştı elleri. Şok olmuştu sanırım. Sarsılan ifadesi yüzümün üzerinden parmaklarımı indirmemi sağladı. Gözlerimiz benim çözemediğim anlaşmayı imzaladı. “B-ben” ne söyleyeceğimi bilemeden acizliğimle dolan gözlerimi ondan çektim. İçim kahroldu. Hiçbir şey demeden bedenimi nazikçe kucağına alıp yatağa yatırdı. “Ne yapıyorsun b-bırak” “Ben “ hakim olamadığı ses tonu kendimi yine refleksle geriye atmamı sağlarken dudaklarından anlamağım bir mırıltı çıktı “Ben gelene kadar buradan çıkmayacaksın.” Gözlerimi delen mavileri bir anlığına gafil avladı gözlerimi. “Sen nereye” “Ben birilerinin canını almaya gidiyorum “ son sözlerinin ardından hızlıca odayı terk ettiğinde öylece yatakta kaldım .
|
0% |