Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10. Bölüm

@sahrakendirci

"Hoş geldin Aslan"

Kapının pervazına yaslanmış adam sesimi duyması ile yerdeki gözlerini yavaş yavaş yukarılara çıkarırken onu süzen bakışlarıma engel olamadım. Siyah takımın içerisindeki gömleğin üstten açılmış iki düğmesi ve omuzuna attığı ceketle bir an heyecandan ellerim titrese de dirayetli olmaya çalıştım. Allah'ım bu adam nasıl bu kadar yakışıklı olabiliyordu aklım almıyordu. Saçmalama Zümra kendine gel diye konuşmaya başlayan mantıklı yanım çoktan uzaklaşmaya başlamıştı zihnimden. Evet plan neydi tam olarak? Çünkü aklım başımdan çoktan uçmuştu.

Yorgunluğun izlerini taşıyan gözleri kahvelerimle buluştuğunda yüzümdeki hayran olmuş ifadeyi silmeye çalıştım. Beklenmedik karşılaşmanın etkisinde olan gözleri daha önce hiç görmediğim bir derinlikte bakıyordu. Arkadaş plana sadık kal artık nerede irade, diye çığlık atan diğer yanımı çoktan rafa kaldırmıştım bile.

Aslan tekrar üzerimde gözlerini gezdirirken kapıya biraz daha verdim ağırlığımı. Yeniden titremeye başlayan parmaklarımı birbirine kenetlerken eşsiz kokusunu alabilmek için derin bir nefes aldım. Bu adam eve her gün böyle gelecekse kapıda akşama kadar beklerdim ben kabuldü.

"Abim hoş bulduk ta bakışmanız bittiyse girelim mi artık ağaç olduk." Samet abi kapının yan tarafından birden konuşmaya başlayınca Aslan'ın üzerindeki bakışlarımı koparıp ona çevirdim. Samet abi?

"A-abi b-buyur tabi hoş geldiniz" utançtan kekeleyerek kenara çekildim hızlıca. Aferin Zümra sen böyle rezil ol ,insan bir etrafa bakardı hiç mi akıl yok sende be kızım .

Samet abi bıyık altından gülümseyerek ayakkabılarını çıkarırken kapıda aynı pozisyonda duran adama baktım çaktırmadan. Yere eğdiği başı ve kıvrılan dudakları ile oldukça eğlendiği belli oluyordu her halinden. Kızaran yüzümü daha da eğerek içeri girmesini bekledim usulca.

Samet abinin ardından içeri girdiğinde ayakkabılarını çıkarıp önündeki terlikleri giyerek elindeki ceketi askılık misali omuzuma bıraktı.

"Çok hoş buldum " sessiz ama etkileyici tonda söyledikleri iyice morarmama neden olurken salona geçen adamın arkasından bakakalmıştım. Fazla mı kendine güveniyordu? Hırsla omzumda ki ceketi ardımda duran vestiyere astım. Sakin kızım milyon tane plan kurdun biri işe yarar diyen yanıma bok yarar demek istesem de hırs yapmıştım bir kere. Elbet hazırlıksız yakalardım ben onu.

Daha fazla orada beklemenin saçma olacağını düşünerek salona doğru ilerledim. Koltuğa çoktan yerleşmiş muzip bir ifade ile Songül teyzeleri dinliyordu. Yavaşça kızların yanlarına giderek koltuklara oturdum. Bir saat önceki havam çoktan balon gibi sönmüş özgüvenim yerle bir olmuştu resmen. Acaba işim çıktı diyerek gitsem çok mu ayıp olurdu. Tüm hevesim kaçmıştı. Nasıl burada değilmişim gibi davranıyordu.

"Ne oldu kız kıpkırmızı olmuşsun" ağzımın dibine kadar giren Aslı'yı alnından itekleyerek sert sert baktım. Ne zaman onun dediklerini yapsam rezil oluyordum, kendisi yetmiyor gibi bir de nişanlısının radarına takılmıştım.

"Aslı git başımdan bak ağzının ortasına çarpıcam bak" dudaklarımı kıpırdatmadan konuştuğumda kızaran gözlerime baktığında kaşlarını kaldırarak geri çekildi. Neymiş o bana nasıl yapıyorsa bende öyle davranacakmışım. Ya normal bir adam olsa dediklerin olurdu da sen bu adamı hiç mi tanımıyorsun . Hadi ben tanımıyorum da sen nasıl tahmin edemedin Aslı.

"Ee siz ne yapıyorsunuz iyi misiniz" eşsiz sesi kulaklarımı tekrardan doldurduğunda Aslıdaki bakışlarımı ona çevirdim. Kendinden emin bir şekilde oturduğu koltuğun yastıklarını kafasına fırlatma fikri oldukça mantıklı geliyordu. Yahu burada olmam hiç mi etkilememişti bu adamı?

"İyiyiz abi öyle iş güç koşuşturuyoruz , siz nasılsınız" Aslı benden uzaklaştığı yerden konuşurken dudaklarımı ısırdım yavaşça. Eve gidince bir güzel dövecektim ben bu kızı.

"Şükür abim bizde iyiyiz iş güç işte " sert sesiyle konuşan adama gözlerimi çevirdiğimde üzerimde olan bakışlarıyla yerimde daha da küçülmek istesem de tam tersine daha da dikleştirdim bedenimi. Henüz kaybetmiş sayılmazsın Zümra. Akşam boyu buradaydık değil mi ?

Sevim teyzeler başka konu açtıklarında gençler sessiz kalarak onları dinlerken inatla bakan adama çevirmedim gözlerimi. O nasıl rahat davranıyorsa bende pekala yapabilirdim değil mi? Yaklaşık yarım saatin ardından Akif amcalarda içeri girdiğinde Aslan'ın resmen on yıl sonraki haline baktım şokla. Kesinlikle babasına benziyordu. Keskin yüz hatları ,simsiyah gözleri ve uzun boyuyla babasının bir kopyası gibiydi.

"Hoş geldiniz kızlar çok merak ediyordum sizi tanışmak bugüne kısmetmiş" Ellilerinin başında olan adam Songül teyzeyi kolunun altına almış bizimle konuşurken iç çekmeden edemedim. Aslan böyle gözükecekti demek ki ilerde.

"Hoş bulduk efendim çok memnun olduk" Heyecanımı yarım saat boyunca az da olsa yenmiş kendinden emin bir ifadeyle cevap vermiştim Mesut amcaya. Biz daha ölmedik bakışı attığım Aslan tek kaşını kaldırmış hala ve inatla yüzüme bakarken hızlıca çektim üzerinden gözlerimi. İkinci bir hayranlık vakası daha kaldıramazdı bu minnak yüreğim.

"Sohbetinize masada devam edin hayatım herkes çok acıktı" soru sormaya hazırlanan adamı susturan Songül Teyze ile hazırlanmış masaya oturduğumuzda şansıma tüküreyim dedim içimden. Ya on iki kişilik masada nasıl karşıma denk gelirsin be adam. Anlatsana biraz.

Nilüfer çorba servislerini yaptıktan sonra yanıma oturarak dürttüğünde karşımdaki adamdan ona çevirdim bakışlarımı "Hadi yine iyisin kız " göz kırparak sessizce söylediği kelimelerle sabır çektim içimden. Gelin anam hep beraber gelin üzerime. Abili kardeşli gelin sakın boş durmayın. Nerden kabul ettim ben bu akşam yemeğini , ne anlardım ben bu gönül işlerinden neden girersin ki bu riske Zümra hı neden yani.

Kendi kendime söylenerek önümdeki çorbadan bir iki kaşık alıp geriye yaslandım. Heyecandan iştah falan kalmamıştı. Bulanan midem de ayrı cabasıydı tabi. Başımı Ayben'e doğru çevirdim bir umutla ama önündeki yemeğe odaklanmış tamamen kapatmıştı kendisini. Aslı zaten Samet abi yanındayken dünyayla ilişiğini koparıyordu. Kaldın mı kendi kendine Zümra. Çorbalardan sonra önüme gelen tabakla oynamaya başlayarak derin bir nefes aldım. Ben böyle hayal etmemiştim ki.

Masanın altından ayağımın dürtülmesiyle iç dünyamdan çıkarak karşımdaki adama bakışlarımı çevirdiğimde elindeki kaşığı kenara bırakmış bir tabağıma bir bana bakıyordu. Üzerimde süren gerginlikle kaşımı kaldırdım sinirle. Çenesiyle tabağımı işaret ederken bir yandan da dudaklarını kıpırdatarak "ye" dediğinde omuz silkerek gözlerimi devirdim .İştah mı bıraktın be adam diyen iç sesime hak vererek elimdeki çatalı tabağın yanına bıraktım yavaşça. İradem tamamen kırılmıştı. Oysa ben bugün onu dumura uğratacaktım. Hiç mi şaşırmamıştı beni evde gördüğünde ben anlamamıştım ki. Yüzünden de hiç bir şey anlaşılmıyordu. Suratsız dedim içimden. İnsan azıcık bile olsa tepki verirdi dimi ama nerdee beyimiz sanki her gün buradaymışım gibi davranıyordu.

"Kızım beğenmedin mi yemeği tabağına hiç dokunmamışsın" masanın bir ucundan gözlerini tabağıma dikmiş Songül teyzeyle yaslandığım yerden hafifçe doğruldum.

"Olur mu çok güzel olmuş elinize sağlık ama öğlen biraz fazla kaçırmışım kusura bakmayın" oğlunuz ve kızınız tarafından kuşatıldım diyememiştim tabi ki.

"Gülüm evde de böyle Zümra hiç yemek yemiyor hele kafasına bir işi falan taksın kırk gün yemez çözene kadar " Sevim teyze iştahla yediği tabaktan başını kaldırarak konuştuğunda yuh dedim içimden. Gayet yemek yiyordum ben. Sadece gergindim biraz .

"Ama kızım zaten çok zayıfsın bak dikkat et beslenmene daha da verme kilo" Songül teyze bir anne edasıyla üzgünce bana dikti bakışlarını.

"Merak etmeyin ben dediğim gibi öğlen fazla kaçırmışım yoksa yerim en sevdiğim yemekleri yapmışsınız "önümdeki çorbanın yerini alan istim kebabına üzgün üzgün bakarak cevap verdim. Cidden çok seviyordum. Aşırı da lezzetli duruyordu ama heyecan ve stresten midem çok bulanıyordu.

Yenilen yemeğin ardından bulaşıkları yıkamak için kızlarla mutfağa geçerken önümde kıvırta kıvırta yürüyen Aslı'nın kafasına hafifçe vurdum kızgınlıkla. " Hani dediklerini yaparsam Aslan şok olacaktı. Dakika bir gol bir Samet abiye rezil oldum Aslı"

"Ay ne oldu kız benim hiçbir şeyden haberim yok" Aramıza yeni katılan arkadaşımla Aslı da olan gözlerimi ona çevirdiğimde parmağımı kaldırdım kızarcasına

"Hiç konuşma Ayben insan azıcık benimle ilgilenir ya gömdün başını yemeğe yüzüme bile bakmadın"

"Kuzum çok güzel olmuştu ya valla aklıma bile gelmedi ne oldu ki"

"Eben Ayben çok selamı varmış sana" Gerginlikle masanın üzerindeki sigaradan bir dal alıp bahçe kapısını açarak ardımı döndüm tekrardan "Şimdi yıkayın bulaşıkları ben sigaramı içene kadar." kenara sinmiş çay bardaklarını hazırlayan Nilüfere gözüm takılınca kısarak üzerinde durdurdum bakışlarımı "Sen de yırttım sanma sakın unutmadım"

Kızlar bulaşıkları yıkayınca içeri girecekken Samet abi mutfağa girdi ."Gençler bahçede oturalım dedik içeriye dağıtın da dışarı gelin" tek başına bahçeye çıkan Samet abinin ardından Aslan'ı arayan gözlerimle salona doğru yürüyüp içerde gezdirdim bakışlarımı. E neredeydi bu adam.

"Zümra bir şey mi istemiştin kızım" Songül teyze seslendiğinde yakalanmış olmanın verdiği panikle "lavabo" dedim hızlıca "lavaboyu soracaktım ben"

"İleriden git soldaki üçüncü kapı kızım" gösterdiği yere doğru giderek kapıyı çaldığımda "Bir dakika "diyen adamla içimde yeniden filizlenen kadın kulağıma şimdi zamanı Zümra derken sinsice gülümsedim . Sonunda tek yakalamış olmanın verdiği mutlulukla duvara yaslanıp beklemeye başladım.

Bir kaç dakikanın ardından açılan kilit sesi ile yaslandığım duvardan hafifçe dikleşip dışarı çıkan adamın üzerine doğru yürüdüm. Beni görmüş olmanın verdiği şok ile bakan adamın yanından geçerken elimi bilerek koluna değdirdiğimde gerilen kol kaslarını parmaklarımın ucunda hissederken heyecanlanan yanımı görmezden gelmeye çalışarak "Pardon" dedim stabil tuttuğum sesimle.

Yanından geçip içeri girerek aynadan saçlarıma baktım. Hala aynı halde duran saçlarımı tek elimle toplarken musluğu açarak diğer avucumla elime aldığım suyu yavaşça boynuma çarptığımda bir yandan da ardımdaki adamı izliyordum aynadan. Kaskatı kesilmiş bir ifade ile yüzüme bakarken içimde kahkaha attım. Siz kiminle oynuyorsunuz bayım?

Avucumun içindeki saçları bırakıp musluğu kapatarak yandaki havluyla elimi kuruladım. Aslan hala aynı yerde keskin bakışlarıyla her hareketimi izlerken ona dönerek üzerine doğru yürüdüm usulca. Göz temasımızı kaybetmeden tam önünde durarak siyahın en koyu tonuna bürünmüş gözlerinden bakışlarımı üzerindeki gömleğe indirdim. Hayli uzun olan boyu sayesinde benimle aynı hizada olan göğsüne parmaklarımı değdirdiğimde kalbinin ritmini hisseden parmaklarımı biraz daha bastırdım bulunduğu yere.

İstemsiz kapanan göz kapaklarıma eşlik eden rahatlatıcı toprak kokusu nefesimin düzensizleşmesini sağlarken kirpiklerimi aralayarak alttan alttan gözlerine çevirdim yeniden bakışlarımı. Kıstığı gözleri ve allak bullak olmuş yüzü ile dikkatle beni izliyordu.

Oldukça etkilenmiş haline gülümseyerek dudaklarımı araladım yavaşça "Aslan" ismi dudaklarımdan bir dua gibi çıktığında yavaşça üzerime doğru eğdi başını "Efendim yavrum" boğuk sesine eşlik eden koyulaşmış gözleri bir an bana kim olduğumu bile unutturacak gibi olsa da hızlıca toparladım kendimi. Sakin ol kızım sadece düşündüğünden birazcık fazla yakınsınız.

"Kenara çekilir misin" söylediklerimi anlamamış gibi yüzüme bakarken gülmemek için dudaklarımı ısırdım yavaşça. Bu da yapılmaz ama kızım diyen yanıma büyük bir kahkaha attım içimden. Hak etmişti ama, illa etkilemek için dibine mi girmek lazımdı yani. Hem hep ben mi yaşayacaktım biraz da o tatsındı yani.

"Kenara çekileyim" kaşlarını çatarak söylediklerimi tekrar ettiğinde elimi göğsünden indirip bir adım geri çekildim.

"Evet lütfen " biraz önce adamın dibine girmemiş gibi mesafeli konuştuğumda iyice sertleşen yüzüne parmaklarını çıkararak kirli sakalını kaşıdı.

"Yavrum şaka mı yapıyorsun" sert sesiyle konuşurken hiçbir şey anlamamış gibi yüzüne baktım. Ne olmuştu ki?

"Neden ki"

"Neden mi dibime kadar giriyorsun ve neden mi diyorsun yavrum" yükselen ses tonuyla biraz daha salağa yatarak devam ettim.

"Ben yanından geçecektim ama maşallah zebellah gibi kapıyı kapladığın için geçemedim, şimdi izin verirsen içeriden beklerler " hafifçe iteklediğim bedeni kapıdan uzaklaşıp geçmem için alan yaratırken saçımı savurarak mutfağa doğru ilerledim. Titreyen parmaklarımı üzerimdeki elbiseye sürterken sakinleşmek için derin bir nefes aldım. Helal sana kızım, kendimin alnısından öpebilseydim hiç düşünmez şuan öperdim. Aslan'ın yüz ifadesi aklıma geldikçe katıla katıla gülmek isteyen yanımı sakinleştirerek bahçeye çıktım.

Aybenler bahçedeki koltuklarda sohbet ederken hiç bir şey olmamış gibi yanlarına geçip oturduğumda sinsi sinsi gülen Nilüfer'e çevirdim bakışlarımı. "Tatlım bu çay soğumuştur sen yenisini getirir misin" dumanı tüten bardağı işaret ederek konuştuğumda ciddi misin bakışları atan Nilüfere dudaklarımı bükerek başımı salladım. Sen dur sen herkesin ortasında beni utandırmak neymiş çook güzel göreceksin sen.

Ayaklarını vura vura yeni çay doldurmaya giden kızla sohbet eden Samet abilere döndüm.

"İki ay kaldı bak hayatım .Daha gelinlik hazır değil alışveriş yapılmadı." Aslı trip moduna girmiş isyan ederken karşı koltuğa oturan adama bakmamak için özel bir çaba harcıyordum resmen. Bütün özgüvenimi kullanmıştım ve bakacak cesaretim kalmamıştı.

"Güzelim ben ne anlarım alışverişten yapın işte siz" Samet abinin son çırpınışlarına gülümseyerek ardıma yaslandım yavaşça "Zümra sen bir şey söyle abim ya Ayben'le bir oldular beni sıkıştırıyorlar ben ne anlarım alışverişten" bir umut bana dönen Samet abiye ellerimi kaldırarak ben karışmam hareketi yaptım. Hiç uğraşamazdım sonra o iki cadıyla.

"Buyur abla sıcacık çayın" Nilüfer önüme sertçe çayı bıraktığında gülümseyerek uzanıp bir yudum alıp geri ardıma yaslandım.

"Valla Samet bu sefer Zümra da kurtaramaz seni o alışverişe beraber çıkılacak yoksa evlenmem aha Ayben de şahit"

"Şahidim valla" Ayben de bir panter misali kıstığı gözleri ile konuşurken dağ gibi adam üzgün üzgün dudak bükerek kabul etti alışveriş teklifini. Hey gidi Samet abi seni de mi bu hallerde görecektik?

İlerleyen saatlerde çaylar içilmiş sohbetler edilmiş herkes eve dağılmıştı. Nilüfer'i de yanımıza almış bizim eve geçerken Aslan' nın ardımızdan bakışını hatırladıkça kahkaha atıyordum resmen. Çok sinirlenmişti evet ama hak etmişti de. Hiç konuşmadan etmeden benimle tanışmadan bile öyle birden yavrum falan derse bu şekilde alırdı işte karşılığını.

"Ya Zümra helal olsun sana Aslan abi gözlerini gece boyu alamadı üzerinden ne yaptın kızım sen" diye konuşan Ayben'le oturduğum sandalyeye gururla daha da yerleştim

"Meslek sırrı şekerim"

"Abla valla ne yaptın abime söyle bende yapayım süt dökmüş kedi gibiydi ya dağ gibi adam" Nilüfer kahve dolu bardağı masaya bırakıp üzerime eğilirken başından hafifçe itekleyerek eski halini almasını sağladım

"Meslek sırrı dedim ya kızım" kızlarla bahçede sohbet ederken gelen bildirimle uzanıp telefonu elime aldım.

ASLAN:

"Yalnız bu gecenin rövanşını isterim ben yavrum"

Gelen mesajı tekrar tekrar okurken gülerek elimdeki telefonu masaya bıraktım. Demek ki neymiş yenilen pehlivan gerçekten güreşe doymazmış.

Loading...
0%