Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15. Bölüm

@sahrakendirci

"Eyvah basıldık"

Yaşadığım korku ve panikle odanın içerisinde dolanmaya başlamıştım. Dışarıdan seslenen Songül Teyze tekrar kapıya vurduğunda ikinci bir ses yükseldi yanından .

"Ay komşum hayırdır niye dayandın Aslan oğlumun kapısına" Ayten Abla? Şaka mı Yarabbi' m ne yaşıyordum şuan? Kadınlar kendi aralarında konuşmaya devam ederken yatağın üzerinde şokla bana bakan adama çevirdim gözlerimi.

"Aslan kalksana nereye saklanayım ben ya" söylediklerim üzerine kaşlarına çatarak ayağa kalktı.

"Yavrum saçmalama ne saklanması tövbe tövbe açayım ben kapıyı annem mahalleyi kaldırmadan" kapıya doğru yönelen adamın kolundan tutarak durmasını sağladım. Deli miydi bu adam? Annesi beni şu halde görse ne düşünürdü hangi pozisyona düşerdim anlamıyor muydu?

"Aslan dedim. Şaka mı yapıyorsun ya sen. Ne haldeyim bak bir istersen yanlış anlayacak kadın hayatta yüzüne bakamam bir daha" bir yandan çalan kapı iyice gerilmemi sağlarken kapıya takılan anahtar sesi ile odanın içerisindeki dolaba yöneldim. Evet en mantıklı yer burasıydı. Yatak odasına girmezdi değil mi? Salak mısın kızım annesi sonuçta tabi ki girebilirdi.

"Zümra ne yapıyorsun" kıyafetleri yana çekip dolabın köşesine oturdum. Önüme tekrardan askıda ki gömlekleri çekmeye çalışırken tepemde engel olmaya çalışan adama baktım. Oyun oynuyorum Aslan. Acaba annen beni kaç saniyede bulacak?

"Bırak şunu Aslan saklanıyorum " siyah gözlerini kısarak seslice sabır dileyerek elini çekti.

"Yavrum sen görünmediğini mi sanıyorsun çık şuradan annem odama girmez benim"

"Oğlum neredesin sen" evin içerisinden yükselen sesle dolabın kapaklarını hızlıca üzerime çektim. Bu adam benim sebebim olacaktı. Allah'ım ne hallere düştüm ben böyle.

"Üzerimi giyiniyorum anne salona geç sen" bıkkınca çıkan sert sesi kabullenişinin simgesi olurken olduğum yere iyice yerleştim. İnşallah erken gidersin Songül Teyze. Kapattığım kapı tekrar açılırken masumca kafamı kaldırdım. Üst raftan aldığı hırkayı üzerine geçirirken üzerime doğru eğilip alnımı buse ile taçlandırdığında etrafımı saran toprak kokusu ile gözlerimi kapadım usulca. Evet neredeydik şuan. Aklım tamamen yerinden saniyelik uçtuğunda alnımdan çekilen dudaklar ile kirpiklerimi araladım.

"Ne yapacağım ben seninle" sev sadece demek istesem de Songül teyze duyar diye dudaklarımı sımsıkı kapayarak başımı salladım bilmiyorum dercesine. Ben ne yapacaktım seninle asıl. Sertçe nefes vererek yerinde doğrularak dolabın kapağını tuttu. "Ben gönderirim birazdan annemi bunalma çık dışarı nefessiz falan kalırsın gerek yok bunlara"

"Aslan git artık" sessizce söylenerek tuttuğu kapağı tekrar üzerime kapattım. Git artık adam yoksa annen gelecek. Yakma beni .

İçeride konuşulanlara dikkat kesilerek dinlemeye başladım.

"Annem sen beni öldürecek misin ha oğlum çok yaşadı birazda öteki dünyaya mı geçsin diyorsun ha yavrum. Oğlum ne demek bıçaklanmak Aslanım benim kalbime mi indireceksin sen?" Songül teyze ağlayarak konuşurken içimden hak vermeden edemedim. Ne demek bıçaklanmak be adam.

"Annem bi sakin olur musun"

"Olamam annecim sakin falan. Hadi bıçaklandın bana niye bir şey söylemiyorsun tek başına ne yaptın ne içtin sen burada." Kadının haklı isyanı karşısında dışarı çıkıp alkış yapmak istesem de dudaklarımı sıkı sıkı kapayıp dinlemeye devam ettim.

"Annem şu haline bak çok abartıyorsun çünkü, hem nerden öğrendin sen ?"

"Nereden olacak tabi kendim buldum baban her gece geç geliyor sizin çocuklar mahallede yok sen desen haber vermeden hele beni görmeden bir yere gitmezsin sence normal bir durum mu oğlum bu?" dedektif gibi kadınsınız Songül teyzecim helal olsun.

"Babam nerde anne o neden haber vermedi bana çat kapı gelmişsin sabahın köründe"

"Baban olacak adamı kitledim eve telefonu da aldım elinden karısından bir şeyler saklamak neymiş görsün o " dağ gibi Mesut amcayı nasıl kilitledin sen Songül teyze?

"Anne ne diyorsun sen ne demek babanı eve kilitledim?"

"Sen bırak şimdi babanı sen nasılsın oğlum bakayım yarana " bir kaç dakikalık sessizliğin ardından tekrar konuşmaya başladı Songül teyze "Kolları kopasıca gavurlar kim yaptı bunu sana söyle bana annem gideyim alnının çatından vurayım ben o köpekleri söyle bana kim" beni de bekleyin Songül teyzecim.

"Anne saçmalama hadi bak çok yorgunum siz geçin eve ben gelirim akşama"

"Oğlum ben seni küçükken dövmedim diye mi böyle oldun sen? Ne demek eve geçin nasıl bırakayım seni burada bir başına " git Songül teyze valla ben bakarım sen git ne olur .

"Anne işim var benim gelicem diyorum sen git hadi" içeriden gelen sesler kesildiğinde hala aynı pozisyonda oturmuş konuştuklarını dinlemeye çalışıyordum. Niye susmuştu ki bunlar şimdi? Eee ben duyamıyorum. Allahım yoksa buraya mı geliyordu annesi. Hi ne derdim ben şimdi. Bu öfkesiyle valla beni vururdu kadın. Niye susmuştu ki bunlar şimdi ya.

Dolabın kapakları birden açıldığında hızlıca ellerimi yüzüme kapadım. Bu sefer kesin basılmıştık.

"Yavrum görünmediğini mi sanıyorsun" Aslan'ın sert sesini duyduğumda yavaşça parmaklarımı indirdim aşağı. Dolabın önünde dikilmiş tek kaşı kalkık bir halde bana bakıyordu.

"Annen nerde" fısıltıyla sorduğum soru üzerine derince bir nefes çekip üzerime doğru eğilerek bedenimi kucakladı.

"Gitti" yatağın üzerine beni bırakıp karşımdaki koltuğa çöktüğünde hala sert bakışlarla bana bakıyordu.

"Hmm bende kalkayım artık malum tekrar basılmadan" sonuçta bunun Ayten teyzesi Nilüferi aşağı mahalleden Melahat ablası falan vardı tekrar kaldıramazdım yani.

"Otur Zümra" sert çıkan ses tonu ile kalktığım yere hızla geri oturarak Aslan'a baktım. Ne olmuştu şimdi. "Yavrum sen niye saklanıyorsun"

"Aslan söyledim ya annen beni görse neler düşünürdü"

"Olmayan bir şeyi düşünmeyecekti Zümra biz seninle birlikte değil miyiz" tek kaşı yine kalkmış hesap sorarcasına bakarken derince nefes aldım.

"Aslan tamam birlikteyiz ama çok erken değil mi sence de hani bir gün bile olmadı ya önce biz mi alışsak bu duruma" söylediklerim üzerine ifadesi değişmezken yaslandığı bedenini dikleştirerek dirseklerini dizine yasladı.

"Yavrum sen benden mi emin değilsin" Ne? Aslan ne alaka?Saçmalama biz sonuçta 12 saattir sevgiliyiz ne emin olmaması değil mi?

"Aslan saçmalama emin olmamak değil daha tam olarak tanımıyoruz birbirimizi sadece biraz biz ya da en azından ben bu duruma alışsam olmaz mı" hala aynı halde dururken yatakta kalkarak önünde oturup ellerini tuttum. Burnumun içerinden sızan toprak kokusu huzurun en güzel bahçesinde olmamı sağlarken koyu gözlerine çevirdim bakışlarımı. İçim içine giderken buğulanan gözlerimi aşağı eğdim. Bu yakınlığa alışmam biraz zor olacaktı sanırım.

"Aslan ben bile senin yanında ne yapacağımı nasıl duracağımı ya da senin gözlerine nasıl bakacağımı bilmezken insanlara hemen söylemek istemiyorum. En azından biraz yalnız ikimiz görsek bu aramızdaki şeyi daha kolay olmaz mı?" Elimi avuçlarının arasında hapsederken yüzüme dokundurduğu parmaklarıyla başımı kaldırdım hafifçe yüzüne doğru. Kirpiklerinin arasından bakan incileri yüzümün her santiminde her detayında gezinirken yavaşça yutkundum karşısında. Ruhum çoktan beyaz bayrağını çekmiş teslim olurken kalbim şokla donup kalmıştı bile. Yüzümdeki gezintisi gözlerimde son bulduğunda hazırlıksız yakalanmanın etkisiyle hızlanan kalbim nefesimi sıklaştırmıştı bile. Bana öyle bir bakıyordu ki tarifini bile yapamıyordum şuan . O kadar eşsiz ve benzersiz bakıyordu ki şuan kalbime bir bıçak saplasa teşekkür eder diz çökerdim önünde. Öyle bir teslimiyetti.

"Zümra" dudaklarının arasından çıkan adım bir ilahi misali kulaklarıma dolarken yüzümde dolanan tatlı nefesi tüm algılarımı kapatmıştı bile.

"Hıı" mırıldanan sesim üzerine gözleri dudaklarıma inerken sertçe yutkunarak bıraktığım nefesi içine çekti. Tüm bedenim titrerken gözlerimi kapatmak istedim. Ama kaybolmasından korkuyordum.

"Yavrum geri bas"

"Hı" söylediklerini anlamazken mayhoş bir halde hala ona bakarken siyahın en koyu haline bürünen gözlerini gözlerime çevirdiğinde bakışları kendime gelmemi sağlarken "Geri bas" dedi tekrardan sertçe olduğum andan birden çıkarken hızla ayağa kalktım. Evet geri basmalıydım.

"ıı şey ben gideyim. Kuaförü açmam lazım temizlik falan tabi iş beklemez sende annene git kadın daha fazla merak etmesin git sen selam söyle hadi gidiyorum" panikle konuşurken hızla kapıya yöneldiğimde bileğime sarılan elle yerimde durdum.

"Yavrum bu halde nereye gidiyorsun sen?" Aslan'ın sözleri üzerine karşıdaki aynaya baktım. Aferin Zümra aferin kızım sana. Adamın hareketleri karşısında uçsun aklın böyle tişörtle hele ki Aslan'ın tişörtüyle çık dışarı. Çık çık Ayten ablaya da git Aslanla beraberiz de sen. Bunu yapacak kafa var sende şuan. Üzerimdeki tişörte üzgün üzgün bakarken bir yandan da odada dolandırıyordum bakışlarımı. Neredeydi kıyafetlerim? "Gel bakma öyle saf saf ben vereyim sana kıyafet" Aslan'ın sözleriyle onu dolaba doğru takip ettim. Gece üzerimde olan kıyafetleri çıkarmasını beklerken dolaptan aldığı -benim olmayan- kıyafetleri uzattığında istemsiz vücudumu saran sinir dalgasını görmezden gelmeye çalıştım. Pardon bu adamın evinde neden benim olmayan ama başkasının olan kıyafet var acaba. Uzattığı kıyafetlerin etiketi var mı diye baktığımda göremedim. Evet demek ki önceden biri giymiş bunları.

"Ben bunları giymem al" göğsüne sertçe elbiseyi bastırıp kapıya yöneldim. Evet pekala tişörtle çıkabilirdim dışarı. Kim anlardı ki. Başka kadının tişörtünü giyecek kadar da düşmemiştim yani. Hayır hatıralara saygımız var ama ne demek kıyafet saklamak. Sakladın madem bir halt yemişsin bana neden veriyorsun gerizekalı.

Hırsla odadan çıkarken belimden tutulmamla ayaklarım yerden kesildi ve bir torba misali tekrar yatağa bırakıldım. Bu adam yaralı değil miydi Allah aşkına? "Aslan ne yapıyorsun yaralısın sen"

"Yavrum sen nereye gidiyorsun ben anlamıyorum." gerçekten allak bullak bakan adama karşı sabır çektim.

"Aslan bak benden önceye karışamam tamam bunu biliyorum ama ben kimsenin kıyafetini giymem bir de saklamışsın neden veriyorsun onu da anlamadım zaten" sözlerim üzerine kahkaha atmaya başlayan adamın yüzünün ortasına iyisinden bi tokat atmak istesem de sakin kalmaya çalıştım. Hayır komik bir şey mi vardı anlamıyordum.

"Yavrum onlar Nilüferin kıyafetleri arada gelir o yanıma sen ne sandın" keyifli ses tonu odayı kaplarken rezilliğin kaçıncı seviyesini yaşıyordum artık çözemiyordum. Tabi Nilüfer vardı dimi.

"B-ben nereden bileyim Aslan sende bir garipsin. Eminiz dimi kesin Nilüferin bunlar" gülmemek için ısırdığı dudaklarını açmadan başını salladığında yerdeki kıyafetleri alıp banyoya yöneldim.

Nihayet evden çıktığımda hala kapıdan sinirle bakan Aslan'a ardımı döndüm. Kimseye söylemeyeceğiz dediğimde kabul ettiğini söylemişti şimdi tutturmuş ben bırakayım eve diyor. Hayır hiç anlamayacaklar dimi o zaman. Manyaktı gerçekten.

İki gün önce hissizlikle geçtiğim sokaktan yüzümde gülücükler saçarak yürüyor etraftaki herkese selam verip hal hatır soruyordum. Bizim evin köşesini döndüğümde yüzümdeki aptal gülümsemeyi silmeye çalıştım. İçimdeki heyecan ve sevinç sanki her yerden belli olacak da biri ne oldu diye soracak diye ödüm kopuyordu. Dudaklarımı kapatsam gözlerimle anlatırdım ben saklayamazdım ki.

"Kız Zümra nerden böyle" Ayten abla her zamanki gibi camda dikilmiş elindeki çekirdeği ile nöbetine başlamıştı bile. Gözüme bir an Ayten abla bile o kadar tatlı gelmişti ki içimden kendine gel kızım dedim. Kendine gel anlar bu kadın

"Iıı bir kaç işim vardı abla hallettim eve geçiyordum sen ne yapıyorsun" normalde nasıl davranıyordum Aklımdan uçmuştu bile.

"Öyle mi ablam göremedim bu sabah seni kızlara da sordum söylemediler dedim kaçtı mı bu kız" yersiz esprisine kendi kendine kahkaha atarken hayat enerjim yavaştan sönmeye başlamıştı bile. He abla kocaya kaçtım- daha doğrusu adam kaçırmış gece nasıl gözünden kaçmış bu durum. Gece nöbetlerini daha sık tutmalısın demek istesem de sahteden gülümseyerek cevap verdim.

"Ya abla kaçarsam önce sana söylerim sen merak etme bu dedikoduyu başkasından duymana gönlüm el vermez" alaylı ses tonum onu hiç etkilemezken tekrar şuh bir kahkaha attı .

"Ablam sen merak etme benim gözüm üzerinizde her şeyi görürüm ben" aferin abla aynen böyle devam et sen . hiç işin gücün evin barkın olmasın senin.

"Neyse abla ben eve geçeyim" hızla bizim bahçeden içeri girerek kapıya yöneldiğimde birden açılmasıyla geri çekildim bir iki adım. Ayben, Aslı ve köşeden kafasını uzatan Nilüfer karşımda tek kaşları kalkık bana bakarken gerginlikle gülümseyerek içeri girdim. Ayten abla ile mi kalsaydım acaba? O daha sağlıklı göründü bi gözüme.

Salona ilerleyerek kanepeye oturduğumda üçü de ayakta durmuş beni inceliyorlardı ki Nilüfer'in kısılan gözleri üzerimdekilere kaydı.

"E benim bu kıyafetler" çatılan kaşları ile devam etti konuşmasına "kız abla sen benim kıyafetlerimi neden giydin seninkilere ne oldu yırtıldı mı yoksa" he Nilüfer senin abin adının hakkını verdi diyen diğer yanımı sustururken ifadesizce yüzüne baktım.

"Ne diyorsun Nilüfer ya çok ayıp" söylediklerime omuz silkerek karşıma oturdu.

"Hayırdır Zümra sen bi kendine gelmişsin arkadaşım" Ayben yan tarafıma oturmuş Nilüfer misali bakınırken onlara Aslı da katıldı hızla

"Aşk kokusu alıyorum kızlar nerde olsa tanırım bu kokuyu" derken üç yanımda işgal altına alınmıştı bile.

"Eee anlat abla ne yaptınız gece senin cam kırılmış bak valla bir taraflarımız yırtıldı kimse görmeden yaptıralım diye neler oldu kız, abimi çileden çıkarıp camı mı patlattırdın hı" muzurca gülümseyerek konuşan Nilüfere yastığı fırlatırken Ayben devam ettirdi onun yarım bıraktığı konuşmasını

"Kaçırttın mı kız keçileri adama doğruyu söyle ." Aslı anında devreye girdi

"Anam anlatsana patlıcaz ne yaptın da bu hale geldi ev" akıllarından türlü türlü fesat düşüncelerin geçtiği her halinden belli olan kızlara tam cevap verecekken içeriden yükselen telefon sesiyle rahatlayarak geriye yaslandım. Zaman kazanmıştım.

"Alo efendim aşkım. Hı Zümra mı burada. Öyle miymiş. Dur bir dakika vereyim." Aslı'nın uzattığı telefona anlamsızca bakarken "Aslan abi " diye konuştuğunda hızla elime alarak ayağa kalktım.

"Alo"

"Yavrum" Aslan'ın sesi kulaklarımdan içeri bir şarkı misali dolarken mutfağa doğru adımladım.

"Aslan bir şey mi oldu beni neden aramadın"

"Yavrum telefonun kapanmış. Vardın mı eve diye aradım." ya sen beni mi merak ediyorsun salak şey diyerek bağırmak istesem de boğazımı temizledim hızla. Kendine gel kızım bir doksan küsür boyunda dağ gibi adama bu muameleyi de yapmazsın yani.

"Hmm ben takarım birazdan şimdi şarja sen ne zaman geçeceksin eve"

"Sen ne zaman geçmemi uygun görürsün yavrum" al adam erit beni sok kalbinin içine kaburgalarında sakla beni.Sana geliyorum Allahım bu nasıl bir ses tonu.

"Sen benimle flörtleşiyor musun bana mı öyle geliyor" salak salak gülerek masaya yaslandım.

"Yok yavrum şuan seviyorum seni" bal mı damlıyor adam dudaklarından .Telefonun ardından gelen kahkaha sesleri ile utançtan kızaran yanaklarıma elimi bastırdım. Orada kaç kişi vardı öyle.

"Abi Aslan'ı bu halde göreceksin deseler inanmazdım lan" Onur abi kahkahalarının ardından konuşmaya çalışırken kafamı buzluğa sokmak istesem de sessizce Aslan'ı bekledim.

"Neyse yavrum bunlar gitmiyorlar yanımdan ben seni sonra ararım sende dikkat et kendine. Ali'ye de sordum ağrı kesici içsin şimdi sevinçten hissetmez tekrar ateşlenir dedi. Sıcak acılı bir çorba yapsın kızlar sana dinlen tamam mı" konuştukça yüreğim akıyor adam sus artık.

"Tamam görüşürüz o zaman dikkat et kendine" telefonu kapatıp gülerek başımı salladım. Biraz sakin mi olsan Zümra? Bu kadar etkilemesi telefonun ucundan bile yüreğimi yönetmesi fazla değil miydi. Titreyen ellerimi üzerime sildim. Ne yapacaktım ben bu adamla hiç bilmiyordum.

"Evet Zümra anlat bakalım neler oluyor"

"Ya da abim nasıl flörtleşiyor."

"Kız Samet kapattı mı hemen telefonu"

Kızların hepsi aynı anda kapıya dikilmiş konuşurlarken heyecanlı hallerine kahkaha attım. Evet bu konu akşama kadar sürerdi gençler gazam mübarek olsun.

Loading...
0%