Yeni Üyelik
21.
Bölüm

21. Bölüm

@sahrakendirci

Yüreğimden kopan feryat dudaklarımın arasından dökülürken titreyen ellerimle kapının pervazından destek aldım. Aklım bedenim kendini bırakmış tekrar kaybetme korkusu her yanımı sarmaya başlamışken şimdi değil dedim kendi kendime. Şimdi değil Zümra geç kalmadın olmaz. Gözlerinden damlayan damla ile yüzünden asla çekmediğim kahve harelerimi bileklerine çevirdim. Krem rengi çarşafın üzerinde yayılan kırmızı leke ile kendisine ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Neden?

Kendine gel diyordu diğer sesim sırası değil kendine gel. Dudaklarından aldığı titrek nefes ile asla gözlerini gözlerimden çekmeden yaşam savaşı vermeye başlayan kıza koştum hızla.

"Tamam tamam geldim Ayben geçti tamam yemin ediyorum geldim tamam bitecek kurtaracağım seni tamam" Hıçkırıklar boğazımı esir etmiş söylediklerim bana bile anlamsız geliyordu.

Öylece halini kabullenmiş kızı yataktan yavaşça kaldırıp sırtını başlığa yaslayarak nabzını kontrol etmeye çalıştım. Ama lanet olsun ellerim o kadar çok titriyordu ki hiçbir şey anlamıyordum. Yatağın kenarındaki komodinin kapağını açarak elime ne geldiyse bileklerine sarmaya başladım. Kan o kadar çok fazlaydı ki. Her yer kan olmuş yerlere damlıyordu.

"Ayben bana bak . Bana bak sakın kapatma gözünü yemin ederim sebebim olursun kalk nolur yardım et kalk" Duygularım bedenimi terk etmiş boşluk hissi çoktan yerini mesken tutmaya başlamıştı bile. Kolunu omzumdan geçirdiğim kızı bir gayretle yataktan kaldırarak kapıya doğru yürümeye başladım.

"Zümra" dudaklarından çıkan cansız ses kulaklarıma çarparken kirpiklerimi ıslatan göz yaşlarını geri göndermeye çalıştım. "Bırak nolur yeter artık" neye yeterdi. İstediği şey gerçekten ölüm müydü. Yaşamak ölümden nasıl kötü gelirdi.

"Sus Ayben" soğuk ses tonum hissizliğimden kaynaklanırken karıncalanmaya başlayan ayaklarıma lanetler yağdırarak dış kapıya uzandım. Bedenime tamamen yasladığım Ayben'in kolu yere cansızca sallandığında açık kapıdan attığım adımım tökezledi. Bedenim yerle buluşurken zarar gelmesinden korktuğum kızı üzerime çektim hızla .

"Zümra" Aslan. Aslan buradaydı değil mi? Üzerimden hızla çekilen bedenle kolunu tuttum hemen can hıraş.

"A-aslan kurtar intihar etmiş lütfen hastane -hastaneye götür hadi." şokla kasılan bedeni söylediklerimi anlamadan hızla Ayben'i kucakladığında arkasından koşmaya başladım. Hızlı adımlarına yetişmeye çalışırken tamamen bedenimi saran boşluğun esiri olmuş karanlık sokakta emir verilmiş gibi önümdeki bedeni takip ediyordum.

"Arabayı aç Zümra" sert ses tonu ile söylediklerine uyarak cebinden aldığım anahtarla kapıyı açtım. Dışarı çıkan insanlar "vah vah tüh tüh" ederek bir şeyler söylüyordu. Kelimeler kulaklarıma çarpıyor fakat boşlukta asılarak geri dışarı çıkıyor hiçbirini anlamıyordum.

Arka koltuğa yatırılan bedenin ardından kolumdan çekilerek yanına bindirildim. Dizlerimin üzerine aldığım başı arabanın hareket etmesiyle yana düşecekken hızla tutarak bedenime bastırdım.

Solgun yüzü bembeyaz olmuş dudakları aklımın türlü türlü oyunlar oynamasına yol açıyor. Kenara çekilmiş kız çocuğu öldü mü diye ağlıyordu. Öldü mü gerçekten. Ölüm bu kadar kolay mıydı. Ölüm ölmek neydi?

Ellerine uzanarak avuçlarımın içerisine aldım. Soğuk parmakları irkilmemi sağlarken yüzüne baktım kucağımda yatan kişinin. Ayben'in elleri hiç soğuk olmazdı ki.

"Aslan üşümüş Ayben" yüzünden ayırmadığım bakışlarımla konuştuğumda arabayı kullanan adam yan taraftan aldığı hırkayı uzattı.

"Al güzelim üşümesin ört üstüne yok bir şeyi soğuk ya hava o yüzden olmuştur." her zamankine nazaran değişik çıkan ses tonu ile konuştuğunda kafamı kaldırmadan elindeki hırkaya uzandım.

"Kırk defa dedim ona üşürsün montunu al dedim dinlemiyor ki beni" özellikle kollarının üzerini örttüğüm hırkayı boynuna kadar çekerek sardığımda dudaklarının arasından çıkan sızıntı ile saçlarını okşadım. Geçecekti. Sadece üşümüştü.

"Sadece üşümüş dimi Aslan havalar soğuyor ya" neden ağlıyordum bilmiyordum. Gerçekler zihnimin ucunda yer alsa da sanki gerçek değillerdi. Sanki rüyada gibiydim. Bunlar gerçek miydi bilemiyordum ki. Acı o kadar değişikti ki. Hissizlik sarmıştı bedenimi. Gözlerimden yaşlar akıyordu ama neden bilmiyordum.

"Tabi yavrum soğuk ya o yüzden " sesinden çıkan acı kulaklarıma çarparken şokla ona bakındım. İnsanın sesinden acı çıkar mıydı?

"Aslan sesin acıyor ne oldu" canı mı yanıyordu. "Ayben duydun mu sesini" cevap vermeyen Ayben'e baktım. Uyumuş muydu çoktan.

Ani fren ile duran arabayla sarsılan bedeni kendime bastırdım.

"Aslan ne yapıyorsun" neredeyse düşecek kıza sarıldım. Ya düşseydi. Canı yanardı kardeşimin.

"Ali intihar etmiş bilinci yok, neredeyse bir saat olacak " kapı açıldığında konuşan Aslan ile kollarımın arasından çekilen Ayben'i tutmaya çalıştım.

"Aslan nereye götürüyorsun kardeşimi" sedyeye alınan bedeni hastaneden içeri götürülürken hızla arkasından koştum. Hastaydı sadece . Abartmaya gerek var mıydı? "Hırkayı örtün üzerine çok soğuktu"koşarak arkasından elimdeki hırkayı ona yetiştirmeye çalıştım.

Yoğun bakım yazan yere sedyeyi ilerletirlerken önlerine geçtim. Ne yapıyorlardı? Sadece üşümüştü.

"Siz ne yapıyorsunuz? Sadece üşüdü o neden oraya götürüyorsunuz onu" baygın yatan bedeninin üzerine hırkayı sarıp sedyeden kaldırmaya çalıştım. "Ayben kalk başka hastaneye gidelim" cansız yatan bedenini tekrar kaldırmaya çalışırken bedenime sarılan kollarla geriye çekildim.

"Zümra dur yapma " Aslan'ın sesi kulaklarımın arasından geçerken çırpınarak kollarından çıkmaya çalıştım.

"Aslan bırak alıcaklar onu benden. Sokmasınlar oraya Aslan bırak korkar Ayben .Bırak diyorum oraya gitmesinler nolur bırak" belime sarılan kollar bedenimi sıkıca sarmış bedenine hapsetmişken içeri götürülen sedye ile çığlık atarak ileri atıldım. "Ayben, götürmeyin onu Ayben kalk ne olur götürmesinler nolur yapmayın"

"Zümra tamam yavrum yapma ömrüm yapma" ardımdan seslenen adamın sesi uzaklardan gelirken kararan gözlerime engel olamadım. Bacaklarımdan giden hisle yere yığılan bedenimi tutan adamın sesi artık bana ulaşmıyordu. Karanlık belki de ilk defa bu kadar korkunç gelmişti bana. Annemi de oraya götürmüşlerdi neden anlamıyorlardı.

Kirpiklerimin arasından sızan beyaz ışık gözlerimi zorlarken yerine gelmeye başlayan bilincimle nerede olduğumu hatırlamaya çalıştım. İlaç kokusu yoğunlukla burnuma dolarken zihnime dolan Ayben'in yataktaki hali ile hızla kirpiklerimi aralayarak yataktan kalkmaya çalıştım. Ayben . Neden yapmıştı bunu kendisine. İnsan neden ölmek isterdi. Yaşam nedenini kim almıştı. Ayben yapmazdı ki böyle bir şey. Hep gülerdi Ayben. Üzgün bile olsa gülerdi ki o.

"Yavrum kalkma" omuzlarımdan bastırılan ellere baktım. Aslan.

"Aslan Ayben evdeydi yatakta yatıyordu Aslan o-o kendine çok kötü bir şey yapmış nerde" kızarmış gözleri ile önümde eğilerek ellerimi avuçlarının arasına alan adama baktım.

"Sakin ol Ayben iyi odaya aldılar şimdi. Çok kan kaybetmiş sadece ama iyi şuan kendine gelmesini bekliyoruz." kan evet çok kan kaybetmişti.

"Yalnız kalmasın ben gideyim yanına " tekrar kalkmaya çalıştığımda bedenimi yatağa bastırdı geri omuzlarımdan.

"Aslılar geldi herkes burada Zümra serumun bitsin gidelim olur mu" ellerimi avuçlarının arasından çekerek serum takılı olan koluma uzandım. Ne demekti bekleyelim. Şaka mı yapıyordu.

"Aslan görmem lazım çekil."

"Zümra uyanmışsın" Ali abinin sesi ile hızla ona döndüm. Ali abi doktordu dimi.

"Ayben iyi mi " titrek sesim ile konuşurken başını salladı.

"İyi şuan uyanmasını bekliyoruz. Sen o serumu çekmeyeceksin dimi" yan tarafımdaki ayağa kalkan adama baktım.

"Çekecekti kardeşim sen çıkarda Ayben'e baksın içi rahatlasın"

Ali abi serumu çıkarıp Ayben'in kalktığı odaya doğru götürmeye başladı bizi. Elini belime sarmış Aslan tüm yükümü almış yürürken yeni yeni nerede olduğum kavrayan bedenim titremeye başlamıştı. Hastanede miydim ben?

"Yavrum iyi misin" şimdi değil Zümra şuan değil .

"İyiyim"

Neredeyse tüm mahallenin olduğu koridora girdiğimizde cama başını yaslamış Aslı'yı görmemle hızla Aslan'dan ayrılarak ona koştum.

"Aslı" kirpiklerime dolan göz yaşlarını iterek sarıldığım bedenin arkasındaki camdan solgun bir halde yatan Ayben'e baktım.

"Zümra iyi misin" yatakta yatan öylece yatan kardeşimden ayıramadım gözlerimi. İyi olacak mıydı? Bileklerine sarılmış bezlere ve yanı başındaki monitöre baktım. Neden ?

"Zümra çıkalım dışarı hadi" Aslı geriye çekilerek bedenimi ilerletmeye çalıştığında boşlukta sallanan gözlerimi ona çevirdim.

"Aslı iyi olacak mı?"

"Tabi ki olacak Ayben'den bahsediyoruz Zümra ama çıkalım bak hastanedeyiz ve eğer sen " konuşmasına izin vermeden elimi kaldırdım. Evet şuan bayılamazdım ya da kriz geçiremezdim. Şuan olmazdı.

Geriye dönerek kapıya doğru yürümeye başladım. Etrafta koşuşturan insanlar kenarda köşede ağlayanlar doktorlar. Sanki beş dakika öncesine kadar yoklardı da şuan üzerime üzerime geliyordu her şey. Yavaş yavaş hızlanan adımlarım koşmaya döndüğünde kapıdan zorla attım bedenimi. Nefes.

"Zümra iyi misin?" önümde dikilen adama bakındım sakince. İyi miydim? Bilmiyordum ki. Nasıldım . Neden şuan bu hastanenin önünde durmak zorundaydık? Ayben neden kendine bunu yapmıştı? Ne yaşamıştı? En kötüsü de ben bunu nasıl fark edememiştim. Kahretsin hepsi benim suçumdu. Kendime kendi hayatıma aşkıma o kadar çok odaklanmıştım ki gözlerimin önünde resmen eriyip tükenen kardeşimi görememiştim. Bu nasıl arkadaşlıktı böyle. Bu nasıl kardeşlikti.

Ya da Ayben bana neden anlatmamıştı. Güven mi vermemiştim. Hadi beni geçtim herkes mi kör olmuştu kızın bu haline. Bir insan neden canına kıyardı? Bunun gerekçesi var mıydı gerçekten de?

Beynimde sürekli dolanıp duran bu soruların cevaplarını bulamadan hatta Ayben gözünü açmadan ben nasıl iyi olabilirdim. Olamazdım ki.

"Değilim" elindeki çıkardığı pakete uzandım sakince. "İyi olabilmem için neler olduğunu bilmem gerek ama ben hiçbir şey bilmiyorum. En kötüsü de ne biliyor musun Aslan?" uzunca baktığı gözlerini çekti üzerimden. Omuzlarıma bıraktığı hırka ile duraksayarak bir adım geri çekildim. "Bütün bunlar olurken ben asla fark etmedim onu. İnsan nasıl anlamaz aklım almıyor. Gözlerim o kadar kör olmuş ki ölümüne sebep olacak olayı görmemişim. Ya diyorum ya eve gitmeseydim. O zaman ne olacaktı. " ıslanan kirpiklerimin arasından önümde duran adamın gözlerine baktım "Ben bir daha kendime gelir miydim? O benim ailem, insan ailesinin ölümünü fark etmez mi Aslan" Elimdeki sigaraya aldırmadan hızla bedenimi bedenine çekti. Sıcacık göğsü bir an olsun rahat nefes almamı sağlarken kasılan bedenim gevşemeye başladı. Hayır işte bu anda bile bana iyi gelebilmen sorundu.

"Ağla güzelim. İçini dök. Kinin nefretin kızgınlığın kendineyse de bunu bana kus ama sakın Zümra sakın kendini suçlama çünkü sen elinden geleni yaptın duydun mu beni. Şimdi benim kollarımda ağla . Ağla ki bunun altında ne varmış beraber bulup beraber saralım Ayben'in yaralarını. Ben buradayım. Unutma" Çoktan akmaya başlayan damlalarla elimdeki sigarayı yere bırakıp Aslan' a sarıldım.

Aradan geçen iki saatin ardından Polis ve Sosyal hizmet uzmanları gelmiş Ayben ile görüşmeye girmişlerdi. Çoktan uyanan kardeşimi görememenin hüznü ile bahçedeki bankta ikinci bir dalı yaktım. Daha ne kadar sürecekti bu durum. Neden kimse haber vermiyordu.

"Aslan" omzuna yaslandığım adamdan başımı kaldırıp arkamızdan seslenen Onur abiye baktım. Hızlı adımlarla yanımıza gelerek huzursuzca gözlerini üzerimde gezdirdi.

"Abi nolmuş konuştu mu?" bakışlarının adresi yanımdaki adam olurken sıkıntıyla nefes aldı. "Abi söylesene" ayağa kalkarak karşısında dikildim. Tahammülüm kalmamıştı işte bilerek mi yapıyorlardı.

"Zümra sakin ol" omuzlarıma dokunan ellerin sahibine doğru yasladım bedenimi. Evet sakin olmak zorundaydım. Kahretsin sakin olmalıydım.

"Abim bak Ayben konuştu fakat kimse ne olduğunu bilmiyor ilk önce bizim doğruluğuna bakmamız lazım" lafı geveleyen adama sinirle baktım.

"Abi söyle ne olmuş?" donuk sesim kendime bile yabancı gelirken omzumdaki ellerden kurtularak kenara çekildim.

"Sanırım Ayben biyolojik babasından cinsel taciz görmüş "

İçim kan dolmuş ilk defa birini öldürmek istemiştim.

Loading...
0%