Yeni Üyelik
24.
Bölüm

24. Bölüm

@sahrakendirci

Kapıdan içeri girdiğimde nefes nefese duvara yaslandım. Ne yapmıştım ben? Allah'ım nasıl bu kadar cesaretli olmuştum ben. Ne ara aklımı hiçe sayarak sadece duygularımı kullanmaya başlamıştım-Ne ara bir adamı öpmek için sızlamıştı dudaklarım-

Göğsümü tekmeleyen kalbime hızlıca elimi bastırırken biraz olsun sakinleşmek amacıyla derince nefes aldım. Burnumda hala kokusu kalırken titreyen dizlerimi odama yönelttim.

"Kız Zümra ne oldu sana" Sevim Teyze kafasını salondan uzatmış meraklı bakışlarını üzerime diktiğinde titreyen parmaklarımı kotumdan bacaklarıma sardım. Ne diyecektim şimdi. İki dakika dışarı çıkıp Aslan'ı öpüverdim de yanıyorum şimdi mi? Tövbe tövbe kızım ya neler söylüyorsun iyice arsızlaştın sen.

"Şey gördüm, şeyden sonra kaçtım , şeyde koşunca korktum işte" ne söylediğimi ben bile anlamadan hızlıca odadan içeri girdim.

Allah'ım o neydi ya. Adamın dudakları bile bu kadar güzel olur muydu? Yakından verdiği o his. Midem kasılmaya başlamıştı.

"Zümra aç kapıyı " Aslı'nın kısık sesi ile kapının önünden çekilip yavaşça araladım. Aslı hızlıca odaya girerek kıstığı gözleriyle yüzümü incelemeye başladı. Dikkatli bakışları yanaklarımdan istemsizce ısırdığım dudaklarıma kaydığında parmaklarım refleksle üzerine kapandığında "Oha oha kızım öptürdün mü" diye bağırdı. Korkuyla açılan gözlerimle Aslı'ya ters ters baktım. Nasıl ya.

"Aslı sapık mısın kızım sen içerde annesi var ne bağırıyorsun" hem daha ben anlamadım ne olduğunu.

"Zümra sen cidden öptürmüşsün oha kızım sen ve birini öpmek hayal bile edemezdim. Nasıl oldu ya " Aslı heyecanla odada bir o tarafa bir bu tarafa dolanıyor kendi kendine konuşuyordu, çalan kapı kurtuluş anahtarım olurken hızlıca odadan çıkarak dış kapıya yöneldim.

"Zümra kızım gelsene kaçma" Aslı sessiz olduğunu düşündüğü haykırışları ile ardımdan seslenirken onu duymazlıktan gelerek dış kapıyı açtım.

"Zümra merhaba" Aslan parıldayan gözleri ile tek kaşını kaldırarak kapıya yaslandı. Evet yağmurdan kaçarken tipiye tutulmuştum değil mi? Bir dakika tipi miydi o? Uçan ve on dakika kadar geriye doğru yol alan aklım ile gözlerim de bir hayli dolgun dudaklarına ulaştığında istemsizce parmaklarımı kapıya bastırdım. Biraz olsun sakinleştiğini düşündüğüm kalbim daha sert darbelerini göğüs kafesime indirmeye başladı. Hayır ben neden bu kadar heyecanlanıyorum.

"Zümra Hanım bir sorun mu var" evet dışarıdan biri görse Aslanı ciddi bir halde karşısındaki insana soru sorduğunu düşünebilirdi. Ama Aslan kırptığı gözü ile parmaklarını hafifçe dudaklarının üzerinde gezdirirken eğlenen halini anlayabiliyordum. Sesindeki o boğuk tını sert ama bir o kadar da karizmatik tonlaması -hayır Zümra yok hayır saçmalama kendine gel yok bir sorun.

"Dudak yok" anında kelimeler dudaklarımın arasından arsızca çıkarken kulaklarıma çarpan sesimle gözlerim açıldı. "Şey sorun sorun yani dudak değil sorun yok " Aslan nadir olan erkeksi kahkahasını bırakarak yaslandığı kapıdan ayrıldı ve bir adım atarak yanımdan geçerken parmakları belli belirsiz dudaklarımın üzerinden geçti "Dudak var yani" kulağıma doğru fısıltısı çarptığında uyuşan bacaklarımla bahçeye doğru kapıda kaldım. Aslan ise içeri girerek çoktan salona ulaşmıştı bile.

Aferin kızım git adamı öp sonra gel böyle saçmala, heyecandan öl bir de Zümra bir de bayıl istersen. Dışarıdan derince içime çektiğim nefesi bırakmadan kapıyı sertçe kapattım. Salona doğru istemsizce giden ayaklarıma lanetler okuyarak sıktığım parmaklarımı açtım.

"Ya oğlum ben mi almışım anahtarı hay Allah " Songül teyze karşı koltukta oturan Aslan'a söylenirken bir yandan çantasında bir şeyler arıyordu.

"Evet anne yanlışlıkla aldın sanırım acil işim çıkmasa rahatsız etmezdim sizi kusura bakmayın" bir beyefendi misali konuşurken sonlara doğru bana kayan bakışlarını fazlaca üzerimde tutmadan Songül Teyze ye doğru çevirdi.

"Aaa valla bendeymiş ne ara almışım oğlum akıl mı kaldı bende kusura bakma valla " ne ara aldığını anlamadığı anahtarı Aslan'a uzatan Songül teyzeyle Ayben'in yanına doğru ilerledim. Sessizliğe bürünmüş boş boş televizyona bakan gözlerine bilerek takıldım.

"Abi valla sen yedek anahtarı alırdın gelmezdin böyle peşimizden şaşırttın bizi doğrusu" köşede oturup saatlerce telefondan kafasını kaldırmayan Nilüfer imalı bir halde konuştuğunda ayağımdaki terliği fırlatma isteğime engel olmaya çalıştım. Bu kız dayağı hak ediyordu.

"aa ellemeyin Aslan oğluma ayda yılda bir görüyorum zaten al oğlum bakalım sen şu tabağı bir şeyler atıştır al çocuğum bu da çayın" tamda bir şeyler eksik diye düşünecekken içeri elindeki tabağı Aslana doğru getiren Sevim Teyze girdiğinde kollarımı birbirine bağlayarak diken üzerinde oturuyordum.

Adam şimdi gelmek zorunda mıydın? Hayır bırak bi sindireyim neden beni utandırıyorsun anlamıyorum ki. Hah nasıl bakacaktım şimdi insanların yüzüne. Sanki sanki bana bakan herkes anlayacaktı onu öptüğümü. Sanki dudaklarım hala dudaklarına bağlıydı. Öpmek bile sayılmazdı ufak bir temastı. Evet tabiki de ufacık bir temastı en fazla üç saniye süren minik bir dokunuştu bu. Bu kadar büyütmeye gerek mi vardı sanki. Aynen kızım ya rahatla , hem adam senin sevgilin en normal şey sevgilini öpmen . Allah Allah kim ne diyecek ya ister öpersin ister seversin.

"Zümra heyy daldın ayol bu kız ayakta mı uyuyor ki" Sevim teyze elini yüzüme doğru sallayarak kendi içimdeki karmaşaya son vermemi sağlarken gözüme takılan Aslan daha doğrusu bardağa yasladığı dudakları nefesimi birden tutmamı sağlarken başımı iki yana sallayarak kıvrılan dudaklarını görmezden gelmeye çalıştım. Allahım sevdiğim adam sebebim olacak.

"Ha şey işi düşünüyordum ben bir şey mi oldu " toparlanmak mı? Kalk Zümra akıl masadan ayrıldı ruhun bedeni terk etmeden kalk git .

"Diyorum ki kızım yarın bir mevlüt okutalım benim evde sizde hazırlığınızı ona göre yapın herkesi çağıralım"

"Anne valla iyi düşündün bizim içinde iyi olur " Aslı Ayben'in sırtına elini koyarak konuştuğunda başımı belli belirsiz sallayarak onayladım onu. Bir mevlut bile azdı Kurban kestirsek yeriydi. Şükür ki kardeşim kendine geliyordu.

"Kız Sevim iyi düşündün ama sadece kadınlar olmasın şöyle büyükçe bir şey yapalım bizim de katkımız olsun hayrımız olsun dimi oğlum" Songül teyze biten çay bardağını kenara koyarak konuştuğunda ayaklanıp bardağını doldurmak için mutfağa geçerken son duyduğum Aslan'ın "Nasıl uygun görürsen annem ben haber veririm mahalledeki erkeklere "diyerek cevap verdiğiydi.

Saatler geçmiş herkes dağılmıştı. Gece yarısını çoktan geçmiş etraf yoğun sessizliği ile geceyi misafir ediyor bizse köşelere çekilmiş ne oynadığına bile dikkat etmediğim televizyona bakıyorduk. Kızlar da benden hallice bir o kadar dağınık ifadeleri ile hiç kimse konuşmadan öylece sessizliği ağırlıyor televizyondan gelen sesler bile bize ulaşmıyordu. Başımı dizlerimde uzanan Ayben'e eğdiğimde öylece karşıya dalmış gözleri boşluğa takılı aklı burada olmadığı yüzünden bile anlaşılıyordu. İstemsizce içime dolan korkuya engel olamadan hızlıca omzundan dürttüm. Gözleri boşluğa bakmasındı.

İrkilerek anında bana dönen bakışları yüzümü tararken ayağa kalkmaya çalıştım. Yutkunamamıştım. Acı her zaman oradan bize el sallayacak kadar yakındaydı.

"Mutfağa gidecektim canım korkuttum mu" stabil tutmaya çalıştığım sesim salonun ortasına düştüğünde Aslı ve Nilüfer'in de dikkatini üzerime çektim.

"Hayır ,hatta bende geleyim" Ayben anlasa da anlamamazlıktan gelerek sessizce imzaladığımız anlaşmaya uyarak ayaklandı.

"Kız valla bende geliyorum darlandım Nilüş kalk kız sende telefona baka baka şaşı olcan "Aslı hepimizden önce mutfağa doğru ilerledi "Kahve yapıyorum içen var mı"

"Ben alırım"

"Bende"

"Bana da yap bebeğim iyi gelir dudağımız kurudu" masadaki pakete uzanıp konuşurken ardımda "Anaaaaaa" nidası atan Aslı ile sabahki mevzu aklıma gelirken ben daha ona dönene kadar "Kız sen Aslan abiye öptürdün dimi anlatsanaa" diye yayıkça konuşan arkadaşıma içimden seslice küfür ettim. He Aslı öptürdüm. Aynen Aslı ben öptürdüm.

"Ne abim mi"

"Oha Zümra şaka mıııı" Ayben biraz önceki haline nazaran karşımdaki sandalyeden parıldayan gözleri ile yüzüme bakarken şaşkınlık ve utançla sigaramı yaktım. Bebeğim sen de mi?

"Bir dakika abim ve sen öpüştünüz mü Allahım neler oluyor böyle aa bir dakika ya abim o yüzden bugün öyleydi anaa" Nilüfer kendi kendine bir şeyleri çözmenin mutluluğu ile geriye yaslanırken birden kaşlarını çatarak yüzüme baktı "Abla abimin namusu benim namusumdur. Bu işi nikah temizler" değişik şive ile kendi kendine şaka mı yaptı o. Ayağımdaki terliği hızlıca elime alarak fırlattığımda usta manevra ile terlikten kaçıp Aslı ile ellerini çarparak kahkaha atmaya başladılar.

"Ben de diyorum bu kız niye salak salak dudaklarına dokunuyor" Ayben de onlara karışmış gülmeye başlarken kızaran yanaklarıma lanet okudum. Sağol kardeşim bir sen vurmamıştın tam oldu.

"Kızım eve bir girişi vardı görmen lazım sabah sıtma tutmuş gibiydi öptürmüş ya " Aslı yaptığı kahveleri fincanlara boşaltarak konuştuğunda elimdeki sigarayı küllüğe bıraktım

"adam benim dudak benim öperim de öptürürüm de size ne neyin dalgası bu konuşturmayın beni bak tövbe tövbe günaha sokuyorsunuz insanı ya"

"Bak bak laflara bak sanki abimi öpmesi sevap-" evet yaptım bunu. Hayır pişman değilim evet Nilüferin kafasını ısırdım . Bu raddeye gelmemdeki en büyük pay ona aitti çünkü. Hayır hakim bey suçsuzum çünkü bu kız gerçekten insanı katil edebilecek düzeyde.

Bahçede ki masanın üzerine bıraktığım poğaçalarla tekrardan içeri yönelerek salondaki masaya da diğer poğaça tabağını koydum. Sabah beşte kalkmış o kadar hazırlık yapmıştık ve o kadar erken kalkmamıza rağmen mevlutün öğleden sonra başlayacağını duymamla neredeyse hayal kırıklığından ölecektim .Yahu neden bu kadar erken kalkmıştık o zaman ? Zaten iki saat uyumuştum . Sağ olsun Nilüfer sabaha kadar susmamış kızlarla uyutmamışlardı. Sabahta Sevim Teyzeler kapıya dayanmış hamur yoğurulması lazım dediğinde kızlar asla ama asla kalkmamış kabak benim başıma patlamıştı.

Şimdi ise masaları kurmuş misafirlerin gelmesini bekliyorduk. Mutfağa yönelen ayaklarımı yukarı doğru yönelterek Aslı'nın odasına doğru ilerledim. Üzerimde her yanı kapalı dizlerimin altında biten sade ama şık bir elbise almış başıma ise rastgele bir şal örtmüştüm. Saçlarım hafif hafif şaldan çıksa da şöyle elimle düzelterek aynadan kendime baktım. Aslan'ı sabah her zaman ki takımlarıyla görmüş ve aklıma birden bütün mahallenin geleceği aklıma gelmişti.

Evet bütün mahallenin içinde Alev de vardı ve daha nice kızlar. Çok mu sönük kalmıştım acaba? İçimde bir kadın damarı vardı ve o kadar değişik zamanlarda ortaya çıkıyordu ki şaşırıyordum doğrusu. Çok farklı daha önce yaşamadığım parmaklarımın kaşınmasına neden olan bir histi bu.

"Zümra misafirler geldi annemler bekliyor" aynanın karşısında ne kadar kalmıştım bilmiyordum fakat Aslı'nın seslenmesi ile gözlerimin içine baktım ve kararsız halimi şöylece süzdüm. Sakin ol Zümra Aslan kimseye bakmaz ve o kadınlara dedikodu malzemesi vermeyeceksin.

Yasinler okunmuş dualar edinmiş sanki bir saat öncesine kadar kimse amin dememiş gibi hararetli dedikoduya tutulmuştu bütün herkes. Yemeğin ardından dağıtmaya başladığımız çaylarla bize yardım eden adını bile bilmediğim kızların yanına elimdeki boş tepsiyle mutfağa girdiğimde kendi aralarında bahçe kapısına doğru bakarak fısıldaşıyorlar cilve ile birbirlerine vuruyorlardı. O saçma hareketlerini görmezden gelirken demliklerin olduğu tarafa doğru ilerledim.

"Çok yakışıklı adam. Valla gelse düşünmeden giderim peşinden" sarışın bir kız başındaki şalı bahçeye bakarak çekerken değişik bir halde konuştuğunda köşedeki Nilüfer iğrenerek baktı kıza.

"Valla bende giderim bizim mahallede çok yakışıklı adamlar var hangisi gelse okeyim ben" yanındaki diğer kız da ona uyarken merakla baktıkları yöne doğru bakınmaya çalıştım. Kim hakkında konuşuyordu bunlar Allah aşkına.

"Kızım hele şu oturuşa siyah gömleğinden gözüken pürüzsüz tenine bakın içi gider insanın öyle değil mi " kızın tarif ettiği adama bakınmaya çalıştığımda Aslanın sabah üzerindeki siyah gömlek geldi aklıma. Lan lan bunlar Aslana mı yürüyor?

"Hele şu dağınık saçları ah be " sarışın kız kendinden geçerken hızlıca kapıya doğru yürüdü "Ay çayı mı bitmiş onun" ne yok artık. Ben o demliği boğazından sokarım senin.

"Bacım hele dur sen misafirsin ben bakarım çaylara" evet bu Anadolu kadını misali konuşan kadın bendim. İçimdeki yükselen sahiplenme duygusu her yanımda dolanırken. BENİM olan SADECE BENİM olan adama baktım. Karşısındaki arkadaşlarının anlattıklarına o kadar dalmıştı ki bizden tarafı görmüyordu. Rahatça nefes alarak üzerimi düzeltip boş bir tepsi aldım elime. Evet bu ortamlarda çok fazla bakışmalar yok kızına oğluna eş seçmeler olurdu ama bununda adabı vardı canım daha ben öyle bakmamıştım adama. Benim sevgilimdi ben öyle süzmemiştim. Kudurdunuz mu mübarekler ya.

Bahçeye adım atmamla üzerime anında çevrilen bakışlarının altında boş bardakları toplamaya başladım. Yüzüne bile bakmadan onların masadaki bardakları da toplayarak içeri girmek için arkamı döndüğümde "Çay yok muydu Zümra" diyen sesle geriye dönerek gözlerine baktım. Tam bir gündür ilk defa konuşmuştuk . Yani şey yapmamdan beri. "Taze bitmiş abi " abi kelimesine bastırarak konuştuğumda yerinde gerilirken hızlıca içeri girdim. Neden yaptın Zümra diyen yanıma kızarak tepsiyi sertçe mutfak tezgahına vurdum. Kızlar mutfağı boşaltmıştı Allah'tan. Tamam Aslan suçsuzdu ama neden bu kadar yakışıklıydı. İnsan mahalle içinde bile takım giyer miydi yani .Hem 3 düğme açmış neden açıktı o düğmeler bakiyim. Ayıptı yahu hem havalar da serindi üşütürdü mazallah.

"Zümra gelsene kızım ne yapıyorsun burada tek başına" Ayben kapıdan seslenirken yüzümü sıvazlayarak ona doğru döndüm.

"İçeri fazla kalabalık bebeğim ya " herkes üst üste oturmuş milyon dedikodu yapılıyordu.

"İyi öyle diyorsan da seninki de girdi arkadaşlarıyla içeri haberin olsun hani" imayla kaşlarını kaldırdığında hızlıca toparlanıp üzerime çeki düzen verdim "düşündüm de haklısın ayıp olmasın geleyim ben de "

Salona girdiğimizde neredeyse tıklım tıklımdı. Aslanlar yemek masasının önüne sandalyeleri çekmiş Akif amcalarla sohbete katılmışlar kızlar kenardan ağızlarındaki sularla onlara doğru bakıyorlardı. Nilüfer kenardan göz kırparak zaten gergin olan sinirlerime yenisini eklerken Aslı kaynanasının ve annesinin ortasından bir şeyler konuşuyordu. Ayben ve ben kapıdan içeri adım atamamıştık öylece köşeden bakıyorduk.

"ee Songülcüğüm valla Aslan oğlum gittikçe mahallenin gözdesi oluyor bakmıyor musun hala helal süt emmiş bir kız " kenardan lafa atlayan ellili yaşlarının başındaki kadınla hızlıca gözlerimi yüzüne çevirdim. Teyze sanane neden takılıyorsun sen neden açıyorsun konuyu.

"Valla bende çok severim Aslan oğlumu herkes böyle damat ister" diye başka bir kadın konuşmaya başladı.

"Hele şöyle huyu huyuna suyu suyuna bir aile olmalı değil mi" diğer bir kadın da sohbete dahil olduğunda istemsizce başımı yere eğdim. Ama neden sizi ilgilendiriyordu teyzecim bu konu? Kadınlar kendi aralarında kızlarını övmeye başlamış Songül teyzenin gözüne girmeye çalışan kızlarda oturdukları yerden kırım kırım kırılıyordu. Ah be Zümra ah be kızım sen mi abi dersin adama . Sen mi kimse bilmesin dersin dilini eşek arıları soksun Zümra hah işte böyle şak diye oturursun götünün üstüne. Onlar da güzelce konuşurlar böyle karşında aferin sana kızım.

"Zümra" kendi içimde yine derin hesaplara dalmışken adımın seslenilmesiyle kafamı sese doğru çevirdim. Aslan . "Zümra hadi çay koy da demlenelim.Ellerinden bir bardak çay içesim geldi. "

Ne yapıyorsun yiğidim. Öyle ölmem füze at.

Loading...
0%