@sahrakendirci
|
"Annem düğünü ne zaman yapalım diyor sevgilim" Dudağımın üzerinde tekrar hareketlenen dudaklar duyduklarımı idrak etmemi engellerken kapanan gözlerime engel olamadım. Yaşadığım hislerin yoğunluğu vücudumu uyuşturmuş kafamın tamamen bulanmasına neden olmuştu. Ne isterse yapabilirdim ve- bir dakika ne demişti? Kelimeler zihnimde tekrar yankılanırken hızla gözlerimi açarak başımı yana çevirdim. Aslan dudaklarının yönünü yanaklarımdan boynuma doğru sürdürürken yaşadığım hisleri dizginlemeye çalıştım. Annem mi demişti o? Hani bizim Songül Teyze olan? "A-aslan b-bir dakika "kendimi arabada olduğunca geri çekerek gözlerine bakmaya çalıştım. Memnuniyetsizce geri çekilerek gözlerime baktı. "Annem mi dedin" titreyen sesime aldırış etmeden konuştum. Lanet olsun Zümra kendine gel pamuk şeker gibi eridin. "Yavrum biraz daha seveyim seni" tekrardan yaklaşan dudaklarını hızla elimle kapattım. İçimde kaynayan yanımı ve arsız kadını susturmaya çalıştım. Biraz daha mı öpseydim acaba ? "Aslan durur musun ciddi bir şey soruyorum şuan sana " Aynen kızım böyle ahulu ahulu konuş. Kaybet kendini tamam mı irade falan bırakma adamda. "Yavrum bende ciddi bir şekilde sevicem zaten" parmaklarımın üzerine minik buse bırakırken gözlerimi kapatıp sözlerine kapılmamaya çalıştım. Bu adam bende akıl bırakmıyordu. "Aslan dedim" biraz daha kendime gelebilmiş bir halde konuştuğumda gözlerindeki muzip pırıltıların ardından bakındı yüzüme . Üzerimdeki etkisinin o kadar farkında ve bunu o kadar güzel kullanıyordu ki. "Tamam yapmıyorum bir şey" olduğu durumdan gayet memnun bir şekilde geriye çekilerek bana alan tanıdı. Onun geriye çekilmesiyle ne kadar süredir içimde tuttuğumu bilmediğim nefesi bıraktım. Ben ölüyormuşum ya nefessizlikten. "Seni yanlış anlamadım dimi annem dedin düğün dedin bir şeyler söyledin" cümleler kesik kesik çıkıyordu resmen ağzımdan. Hem nasıl ya Songül Teyze kabullenmiş miydi bu durumu. "Evet yavrum gayet normal olarak oğlunun sevdiği kadınla ne zaman evleneceğini sordu" sokak lambasından arabanın içine giren ışık yüzünün yarısını aydınlatırken utançla başımı karşıya doğru çevirdim. Yani Songül Teyze biliyordu. E o zaman Sevim Teyze de biliyor oluyordu değil mi. Allahım nasıl bakacaktım yüzlerine? Birde Sevim Teyzenin bana soracağı hesap vardı. Bacaklarımı kıracaktı . "Sen beraber olduğumuzu mu söyledin annene" kafam karışmıştı. Yani sonuçta Aslan herkesin içinde biraz da olsa niyetini belli etmişti. Orda kendi çözmüş olabilir miydi. Yoksa Nilüfer mi-hayır saçmalama kız neden söylesin ya saçmalama Zümra. "Yavrum bana bakar mısın bir, sen niye kaşlarını çattın. " çenemden tutarak naifçe kendine çevirdiğinde gözlerime çarpan dudaklarından bakışlarımı hızlıca geri çektim. İnsanlar öpüştükten sonra nasıl birbirlerinin yüzlerine bakıyordu. Çok utanmıştım. "Yani annen o gün mü öğrendi. Ne dedi. Kızdı mı. Ne söyledi. Beğenmiş mi beni. Yani şimdi düğün dediyse sevmiştir dimi. Ya ben nasıl bakıcam yüzlerine Aslan neden gülüyorsun şuan?" Erkeksi kahkahası arabanın içini doldurduğunda kaşlarımı çatarak kollarımı bağladım hızlıca. Hayır gülmesi gereken bir şey mi vardı şuan. Çok güzel gülüyor dimi? Evet güzel gülüyor , o yanağında beliren gamzesi ve kıvrılan dudakları çok güzeldi ama şuan konumuz bu değil. "Güzelim sen yine başladın soru yağmuruna. Hem neden bakamayacaksın yüzlerine anlamadım." küskünce omuz silktim. Anlamıyordu işte. Bu önemli bir şeydi. "Yavrum küstün mü sen bana " tekrardan omuz silkerek başımı diğer yöne çevirdim. Acaba benim yerimde olsaydı o nasıl tepki verirdi. Komik değildi. "Tamam söz gülmücem hadi bak bana" birleştirdiğim kollarımdan tutarak tekrar kendine çevirdiğinde gergince yüzünde dolandı gözlerim. Sen bu kadar güzel bakmasan ben bilirdim yapacağımı da. "Dua et merak ediyorum yoksa cidden küsmüştüm sana" çocukça birazda isteyerek nazlandım. Ona karşı davranışlarımı kontrol edemiyordum. En çok ona nazlanmak en çok ona gülmek istiyordum. "Neyse hadi söyle şimdi nasıl öğrendi annen" o da benim gibi derince nefes aldı ve başını arabanın koltuğuna yasladı. Biraz önceye nazaran dağınık duran saçından bir tutam alnına düşmüştü. "Annem zaten biliyordu. Sadece senin hazır olmanı bekledi. Yani bana öyle söyledi. Ki seni ne kadar sevdiğini biliyorsun. Hem yavrum seni neden sevmesin. Seni ben sevmişim tabiki annemde sevecek." tepkimi ölçmek ister gibi yüzümü tarayan gözleri gözlerimde durduğunda gülümsedi yavaşça "normal olarak da düğünü sordu biliyorsun Sevim Teyzelerle aile gibiyiz kimse konuşmadan adını koyalım istiyorlar" sözleri yerimde mayışmamı sağladı. Bu adam dikkatimi çok güzel dağıtıp toparlıyordu. -lar mı? "Lar derken Nilüferle mi lar kim" çoğul olarak söylediğine göre ah tabiki de Nilüfer olacak değil mi yani. "Yok yavrum Nilüfer de var tabi ama buna babam babaannem ve tüm aile dahil oluyor" sanki çok normal bir şey söylüyor gibi konuştuğunda şokla gözlerine baktım. Tüm aile. Babaannem dedi. Hani şu elimden tutup seni torunum Mustafaya alıcam diyen kadın. "Yavrum yine daldın gittin sen uzaklara " Aslan'ın sesi kendime gelmemi sağlarken içimdeki tartışmaya bir son verip dudaklarımı tuttum tekrardan şokla. Hayır ben buna dakikada bir şoka girerdim yani ne ara duymuşlardı bu tüm aile. "Aslan tüm aile diyorsun"Allahım cidden bitmiştim ben kesin utançtan ve heyecandan ölecektim. "Valla yavrum biz karadenizliler böyleyiz ha birde ben en büyük torunum malum düğün telaşı ne kadar erken öğrendiler o kadar iyi" Ah Zümra mezar taşına çok aşktan vefalı sevgiliden karadenizlilerin gelin sevdasından gitti yazacaklar kızım. Malum şuan aklın gibi kalbin de durdu. Üzerimdeki şok etkisini üç saatin ardından atamamıştım hala. Aslanla konuşmanın üzerine beni eve bırakmasını rica etmiştim. Kafamı toparlamam lazımdı çünkü her şey o kadar hızlı yayılmıştı ki ben kendim bile ne olduğunu anlamamıştım. Hem nasıl bu kadar kabul ederlerdi ki beni. Ailem yoktu. Annem babam ölmüştü kendi akrabalarım bile bana yüz çevirmişlerdi. Bir adam sevince böyle mi oluyordu yani. Aslan ben sevdim onlar da sevdi demişti dimi. Bu kadar yıldır eksik hissetmemin sebebi bir adam olurken. Mahcup hissetmemin sebebi kendi akrabalarım olurken başka bir adam beni tamamlamış ve onun ailesi akrabaları beni gelinleri mi ilan etmişlerdi. Hayat gerçekten vicdanlı ve güzel seven adamlarla rastlanmamış kadınlar için kötü bir yerdi. Çünkü ihtimal vardı , benim kim olduğuma ne olduğuma bakmadan sevebilecek insanlar ve beni yargılamadan sadece ben olduğum için kabul edecek insanlar vardı. Gerçekten yaşıyor muydum ben şuan? Rüya mıydı bu olanlar. "ya susar mısın duyamıyorum bir şey" "Yine kendi kendine konuşuyor sanırım" "Ay hep yapar mı bunu anneme deli gelin mi alcaz biz, gece kalkıp kesecek bizi" kapının ardından gelen fısıltı sesleri ile camın önündeki perdeyi çekerek yağan yağmurdan gözümü çektim. Kızlar kapıyı mı dinliyorlardı. "sustu mu" "sanırım çözdü sorununu" "kız bu sorun olunca mı deliriyor böyle" Nilüferin hayret dolu sesi kulaklarıma çarptığında gülerek yavaş adımlarla kapıya doğru ilerledim. "Valla ben ayak sesleri duydum gibi" "Ya Ayben çekil ben duymuyorum" "Bence ambulansı arayalım bir saattir kendi kendine konuşuyor normal değil " kapıya yaslandıklarından emin olduğumda yavaşça kulpa uzanıp hızlıca açtığımda dengelerini kaybetseler de toparlandılar. "Ben de tam seni çağıracaktım." "duvarlarınız harika renkte bayıldım" "ya özenle seçtik" eli havada kalan Ayben başını havaya kaldırmış Aslı ve duvarı okşayan Nilüfer aynı anda konuştuklarından tek kaşımı kaldırarak yüzlerine baktım. Hay Yarabbim millet deliye hasret ben akıllıya. "Numara yapmayın yemem kapı mı dinliyordunuz çok ayıp." aralarından geçerek mutfağa doğru yürüdüm. Evet geldiğimden beri odaya girmiş bir türlü çıkmamıştım çünkü ben hala olayın şokundaydım. "Ama Zümra sende odaya bir girdin hiç çıkmadın kendi kendine konuşuyordun " "Valla ben dedim dinlemeyelim doktor çağıralım diye. Abla sende var biraz dimi" ellerini havada deli işareti ile döndüren Nilüfere gülerek baktım. Ben bu aileyi seviyordum ya. Annesi babası kardeşi gerçekten de güzel insanlardı. Kalplerinde kötülük yoktu. "Bir şey söyleyim mi net sıyırdı. Bana ne kadar güzel bakıyor normalde şuan kafama terlik yemem lazımdı korkuyorum acil FBI 'yı arayın" mırıldanarak olduğu yerde gözlerini bile çekmeden konuşan Nilüfer cidden korkmuşa benziyordu. Ben çok mu kaba davranmıştım acaba bu kıza ? Kıyamam ya bakışları yavru kedi gibiydi resmen. İçimde engel olamadığım sevgiyle yanına doğru giderek sarıldım. Abisi gibi çok tatlıydı bu kız. "Zümra heyy kızım ne oldu " "Ay bu hülya olmuş kız Aslan abi ne dedi de böyle oldun sen" "Bakın abim ne dedi bilmiyorum ama bana sevgiyle sarıldı ya ağlayacağım valla " geriye doğru çekilerek yanaklarını sıkıp mutfağa girdim. İçimde sanırım martı değil kelebekler uçuşuyordu. Ya da hepsi toplanmış horon tepiyorlardı. Olabilirdi sonuçta Karadenize gelin gidiyordum. Bir bardak çay alırken şaşkın şaşkın beni izleyen arkadaşlarıma döndüm. Ve her zaman söylemek istediğim şeyi söyledim. "benim yarın düğünüm var ben evleniyorum." tabiki de bu repliği yapmak istemiştim. Kulaklarımda kadının sesi çınladı resmen. "Ne" "Hangi yarın" "Ay sen abimle onu mu konuştun bende dedim kafasına saksı falan mı düştü aman ya bir şey oldu sandım bende valla" Nilüfer hevesi sönmüş bir şekilde sandalyeye bedenini bıraktığında kapıda hala bana şokla bakan dostlarıma döndüm. Hangi yarın mı demişti Aslı? "Aslı Ayben kız ben böyle şoka girmedim valla duyduğumda hem şakaydı hani dizide replik vardıya onu yaptım. Arada bende şaka yapabiliyorum hem yarın nasıl evleneyim Sevim Teyze keser beni" tuttukları nefesi geri bırakıp onlarda masaya kuruldular. "Ay bende dedim bunlar ailelere söyledi." Aslı gülerek bacaklarını Ayben'in üzerine doğru uzattığında Ayben elimdeki bardağa uzanıp yudum aldı çaydan "Kız bende dedim Aslan abi net istemeye gelecek ahhah " önlerine çaylarını bıraktıktan sonra karşılarına oturup masanın üzerindeki paketten bir dal sigara çıkardım. "Yarın evleniyorum kısmı şakaydı kızlar Aslan Songül teyze ve diğer Ordudaki tüm Hancıoğullarına benden bahsetmiş." yüzüme birden püskürtülen çayla sönen sigarama baktım. Ama bir sigara zevkimiz vardı ha. En sonunda sabaha karşı kızları zorla yataklarına gönderip bende yatağıma gömüldüğümde tüm günün yorgunluğunu hissetmiştim. Ne gün yaşamıştım ya. Mahalledeki kadınlar Aslan kızlar.... Ooo ben bugün gerçekten de ne çok şey atlatmıştım ya. Histen hise sevinçten sevince şoktan şoka girmiştim resmen. İçimdeki heyecan her yanımı sarmış ve ben bu heyecanla ne yapacağımı bilemiyordum. Tek bildiğim yarın Sevim teyze ile konuşmam gerektiğiydi. Herkesin duyup onun da duymadığı ihtimali saçma geliyordu. fakat o bilse de benim gelmemi bekliyordu büyük ihtimalle ki bu konuda da çook haklıydı. Ayıp mı olmuştu acaba . "Günaydın Sevim Teyze" "Anne kalktım valla uyandım bir sal artık beni ya" "Sevim teyze Zümra ablam hala yatıyor ya onunla uğraşsana sen " kızların uzaktan gelen sesleri rüyamın en güzel yerinden uyanmamı sağladığında huzursuzca başımı çevirdim. Hem gece uyutmuyorlardı hem de sabah bıdır bıdır konuşuyorlardı. Kafamı yastığın altına soktum ve o tatlı rüyama geri dönmeye çalıştım. Evet Aslan ve onun o güzel omuzları... "Zümra hadi kızım kalk" uzaktan tekrardan gelen sesler yine ve yeniden rüyamı baltalarken sinirle homurdanarak yorgana daha sıkı sarıldım. Ama çok yorulmuştum beni bi salın ya. "Valla benden günah gitti" başımda konuşan kadını anlayamadan yüzüme birden dökülen soğuk su ile ne olduğunu bile anlamadan yerimden kalkarken odanın içinde sinirle dolandırdım gözlerimi. "Hay anasının -" Sevim Teyzenin tek kaşı kalkmış ve oldukça ciddi yüzü duraksamamı sağladı. Hayda sabah sabah neye sinirlenmişti ki bu kadar. "Aaa Sevim teyze günaydın hoş geldin sen mi geldin" uyku sersemliği halimi atmak ister gibi dağılan saçlarımı ıslak yüzümden çekmeye çalıştım. Yüzünde gram mimik oynamadı. Ay en son bana böyle baktığında terlikle hepimize de girişmişti. Yok artık kaç yaşına geldik dimi ama yapmaz. Yapar mı ki. Valla yapar gibi bakıyor. "Mutfağa gel kahvaltını yap konuşmamız gereken şeyler var" sinirli sesi ile hızla odadan çıkarken "Hemen" diye eklediğinde yatağın üzerinden inerek başımı eğdim. Şimdi sıçtın Zümra. Mutfağa girdiğimde kızlarda aynı benim gibi masanın etrafına oturmuş başlarını eğmiş korku dolu gözlerle Sevim teyzeyi izliyorlardı. Kaş göz işareti yaparak bir şeyler sormaya çalışsam da "Otur Zümra sizde bakmayın birbirinize" Diyen Teyzemle el mahkum karşısına oturdum. Hayır kızlarla da konuşmama izin vermiyordu birazdan soru da soracaktı . Allahım ne yalan söyleyim nasıl bir bahane bulayım. Ama öyle güzel gecenin böyle sabahı mı olur . Ben ne suç- ay dur evet evet tamam dur hatırladım özür dilerim Yarabbim ben hak ettim. Ah ah ben artık o eski Zümra değildim ayy aklıma gelenlerle kızarmaya başlayan yanaklarımı saçlarımla saklamaya çalıştım. Birde kadın neden kızardın ne geldi aklına der tövbe tövbe koru Allahım ne derdim. "Yapın kahvaltınızı uzun zamandır anne yemeklerinden anne sözünden anne gözünden uzak kaldınız biraz yakınlaştırayım sizi ben, hatırlatayım kendimi" dakika bir gol bir . Bittin kızım sen valla yandın. Keşke helalleşseydim Aslan ile ya ben bu savaştan sağ çıkamam. Yarım saatin sonunda tabak çatal sesinden hariç hiç ses çıkmamış ve biz zorla evet zorla Tüm masadaki kahvaltılıkları yemiştik. Ne kadar kahvaltı faslını uzatabilirsek o kadar kardı bizim için. Son zeytini de ağzıma atıp masadaki boş tabağıma bakındım. Midem patlayacak gibiydi. Allahım korkudan panikten kusabilirdim. "Evet Aslı çay koy bakayım sen bir bardak daha bize doyduğunuza göre sorguya başlayabilirim. Dua edin vicdanlı bir anayım ben. Ne dedim duydunuz dimi anayım ben ana" ikinci golü hızla kaleme çarparak sahalarda yankılandı. Annelikten vurdu. Kahretsin hiçbir savunmam yoktu şuan. "Aile meselenize dahil olmayım ben yavaştan-" Nilüfer sıyrılmak için güzel bir taktik kullanmaya çalıştı ve masadan yavaşça kalkmaya çalıştığında Sevim teyze hızla masaya vurdu elini. Ay yüreğim hopluyordu. "Nilüş otur valla ilk seni alırım ayağımın altına" ilk mi ay ilk dediyse sonuncuda vardı yani hepimiz sıra dayağı yiyecektik. Nilüfer hızla eski yerine geçerek Aslı'nın uzattığı sıcak çaydan bir yudum aldı. Kaynardı o güzelim. Yakmasaydı dilini. "Zümra ben senin de annen değil miyim kızım" ama hala aynı yerden vuruyorsun topa Sevim teyze baktın güzel açık var gel burdan tabi. Başımı aşağı yukarı salladım suçlulukla. "Benim senin üzerinde emeğim yok mu" yine aynı şekilde başımı salladım . "Bir anne evladının sevgilisi olduğunu herkesle aynı anda mı öğrenmeliydi peki." başımı bu sefer olumsuzca salladım. "Peki sen neden söylemedin bana üzmedin mi beni sen" başımı yine salladım. "Valla kırarım başını ha cevap versene ne sallıyorsun başını " birden bağırdığında yerinde zıplayan Nilüferle sinirlerim bozuldu. Gülme gülme. "Ama Sevim anne sende cevabı olmayan sorular soruyorsun biliyorsun bir kere seni ne kadar sevdiğimi" hah sevim anne güzel bir noktasıydı. Biz yetimhanede hep böyle istediklerimizi yaptırırdık. Şirin de gözük kızım Zümra bük dudaklarını. "Sus cevap verme bana " yemedi. Çok sinirlenmiş. "Sevim anneymiş sen beni mi kandırmaya çalışıyorsun hı . Olmaz Zümra hanım yemezler dudak büküyor birde kaç yaşındasın sen beş mi" sinirle çayından bir yudum alarak yerinde dikleşti. Gözlerine bakma gafletinde bulundum istemsizce. "Kızım cevap versene çıldırtacak mısın beni" ateş çıkıyordu gözlerinden kadının nasıl cevap verebilirdim. "Yirmi altı" mırıldanarak konuştuğumda birden bardağı masaya vurdu. Ay Allahım valla sana geliyorum. Şu genç yaşımda ölücem. "Bak bir de cevap veriyor karşımda" "Ama anne sende kıza bir cevap ver diyorsun verince de kızıyorsun anlamıyorum seni valla" Aslı haklı bir isyan girişiminde bulunsa da isyanı çok sürmemiş ve Sevim Teyzeden ilk kurşunu yemişti. Kolunu cimcikleyen Sevim teyze ile yerinde hopladığında gülmemek için dudaklarını ısıran Ayben ile göz göze geldim. Yapma kızım etme kızım. "Siz konuşma hakkınızı önceden kullanacaktınız hanımefendi, gülme kız sende sana da gelicek şimdi beşkardeş " Ayben dudaklarını hızla düz çizgi haline getirse de yerinde duramıyordu. "Sevim anne valla söyleyecektim ben hem daha çok yeni bak en fazla bir ay oldu çok bi-" "Ne bir ay mı bir ay oldu ve siz söylemediniz öyle mi gel buraya gel kaçma az dövücem, Zümraaa" Sızlayan kalçamla yerime oturdum . Yanıyordu resmen. Vicdansız kadın terlikle öyle bir vurmuştu ki bence izi bile çıkmış olabilirdi. Kaç yaşında kızlardık çocuk gibi götümüze terlikle vura vura dövmüştü bizi . Şaka yapmıyordum cidden dövmüştü. "Acıyor mu çok annem" yaptıktan sonra da sevme aşamasına geçiyorlardı. Bu kadın valla çok dengesizdi ya. "Valla sen daha iyi bilirsin güzel dövdün" hafif yan bir şekilde oturdum kanepeye. Sağ tarafım resmen çürümüş olabilirdi. "Oy oy kıyamam ben size hadi barıştım ben sizinle bakın süt yaptım çikolatalı" elindeki sütleri masaya bıraktığında düşman gözlerle bakan Nilüfere döndüm. En çok dayağı o yemişti evet. Kaçma demesine rağmen en çok o kaçmıştı. "Valla Sevim teyze 38 numara yazısı çıkmış götüme sen bir de barıştım diyorsun dava edicem seni bir annem bir sen nedir iki gündür çektiğim benim ah güzel götüm" kıyamam yüz üstü yatmış korkarak konuşuyordu hala. "Anne cidden hadi Zümra hak etti de bize neden işkence yaptın ya" Aslı da kolunu tutarak konuştuğunda sinirle yüzüne baktım. Hain bir de satıyordu beni. "Sus kız hepiniz aynı oranda suçlusunuz hatırlatıp sinirlendirme tekrardan beni" "Ama Sevim sultan hiç değişmemiş elinin ayarı yıllanmış şarap gibisin hatta artmış bile bir güç kuvvet gelmiş sana nasıl atladın sen öyle kanepenin üzerinden üstüme ya " Ayben de gaziler kervanına katılmış başını tutarak konuşurken istemsizce kıkırdadım. Hadi bizi terlikle dövdü de Ayben'in kafasını neden ısırmıştı. Kızlar birden kahkaha atmaya başladığında çikolatalı süte uzanarak ağrıyan tarafımı havaya kaldırdım. Yeminle normal biri yoktu aramızda. "Yavrum gerçekten dövdü mü Sevim teyze sizi" Aslan hayret dolu sesiyle telefonun ucundan konuştuğunda yüz üstü uzandığım yatakta yana doğru döndüm. Şaka yapar gibi bir halim mi vardı. "Valla terlikle yer misin yemez misin yaptı yani kalçamın acısı yeni yeni geçiyor" şortun kenarından kızarık olan yere baktım. Hiç acımamıştı resmen. "Kıyamam öpeyim de geçsin mi" gülerek konuştuğunda eğlenen ses tonu sinirlerimi bozmuştu. Ah sen de yeseydin keşke o dayağı. Öpeyim diyor birde. "Aslan ne kadar ayıp canım yanıyor diyorum sende dalga geçiyorsun." küskünce omzumu silktim sanki görecekmiş gibi. "Yavrum bende ciddi ciddi öpeyim geçsin dedim niye dalga geçeyim kıyamam sana ben" sesi hala güldüğünü belli ederken yataktan kalktım usulca. "Neyse seninle bu konuyu konuşmayacağım daha fazla , sen ne yapıyorsun " aynadan dağılan saçlarımı düzeltmeye çalıştım. Sabahtan beri böyle mi geziyordum ben evin içerisinde. "İşteyim yavrum bir projem var ona yoğunlaştım şu aralar , seni özlüyorum birde " sonlara doğru boğuklaşan sesi salak salak aynada gülmemi sağlarken elimi dağınık saçlarımdan geçirdim. "Yaa öyle mi" "Zümra kızım hadi yemek yicez Aslan oğluma söyle bıraksın seni" Sevim teyzenin içeriden gelen sesi ile aynadaki yansımamdan gözlerimi çektim. "Aslan kapatmam lazım yemek hazırmış" "Tamam yavrum güzelce doyur karnını. Dikkat et kendine, kalçanı ve seni çok öpüyorum en içten hislerimle" cevap vermeme fırsat vermeden gülerek telefonu kapattığında yüzümdeki tebessümle hızla yatağa bıraktım bedenimi. ah ama hayır ya yeni geçmişti sızısı. Ah Aslan ah. Saçlarımı küçük bir tokayla tutturup odadan çıktığımda mutfağa yöneldim. Yediğim dayağa değmişti en azından. Sevim teyze sinirini üzerimizde atmış ve anlatmamıza izin vermişti. Olsundu yani. Yine güzel yırtmıştık sonuçta dövdükten sonra da küs kalabilirdi değil mi. "Valla Sevim teyze ne değişik kadınsın önce dövdün sonra sevi-" mutfağa konuşarak girdiğimde karşımda oturan Songül teyzeye baktım. Hayır, bir güne bir hesap yeterdi ikincisi fazlaydı Allahım vallahi fazlaydı . "Sevim sen dövdün madem ben sadece sorguya çekeyim. Bakalım benden neden saklamışlar" karşılıkla kahkaha atarak güldüklerinde boyunlarını bükmüş kızlara baktım. Bu iki kadın çok kötü ikili olmuşlardı. Çok fenalardı. Gazamızda mübarek olsundu. Ben sizi iyi bilirdim. Mezar taşıma kaynanası olamadan kaynana olma adayı tarafından öldürüldü yazın. Tüm gelinler el ele tutuşalım ve protesto edelim öbür dünyada kaynanaları . "Gel bakalım müstakbel gelinim otur şöyle karşıma " ya gelinim mi dedi o bana. |
0% |