Yeni Üyelik
28.
Bölüm

28. Bölüm

@sahrakendirci

"Oha ne oluyor burada"

"Abi Ayten abla mı kucağındaki"

"Ayyy kadını mı öldürdünüz"

"Eee ama bu kadar öterse elbet biri kes-"

Kızların kapının önünde bize bakarak kendi aralarında konuşmaları ruhumu daha çok daraltırken aceleyle onları kenara iteleyerek kucağında Ayten abla bulunan Aslan'ı eve girmesi için iteledim. Allahım kadın oracıkta bayılmıştı ya. Nasıl oluyordu böyle bir şey hep mi benim başıma gelirdi anlamıyordum?

"Aslan şuraya yatır yavaşça ayy ne yapcaz ya" Aslan kanepenin üzerine Ayten ablayı bıraktığında hızla kenarda bulunan kolonyayı elime aldım. Bugidileri bir bir açılmış yüzündeki salatalık maskesi ve beyaz maske kadını resmen canavara çevirmişti. Tövbe Yarabbim değişik olmuştu kadın.

"Aslı su getirir misin lütfen kadın bi kendine gelsin ya" inşallah uyandığında hafızası gitmiş olsun ne olur ya. Acaba bizim tüm halimizi mi izlemişti kadın.

Nilüfer tepemizde dikilmiş şokla bizi izlerken Aslan koltuğa yaslanmış öylece -rahatça bize bakıyordu. Bu adamdaki rahatlık nerden geliyordu allasen.

"Zümra abla sen odandaydın hiç dışarı çıkmadın abim de bizim evdeydi" durdu bi gözlerini kartal misali kısıp ikimizin arasında dolandırdı "Oha abi siz kaçıyor muydunuz yoksa. Hii kadıncağız da sizi gördü kalbine mi indi ay aman evlerden ırak annemler öğrendi diye mi neden yaptınız günah değil mi? O kadın da oğlunun mürvetini görmesin mi ha abi ay komşularr-"

"Abim sus istersen saçmalama ben niye Zümra'yı kaçırayım biz konuşuyorduk " Aslan gülmemek için kendini tutarak cevap verdiğinde sinirle kadıncağızın bileklerini daha hızlı ovaladım. Ah Allahım ben ne günah işlemiştim ya.

"Zümra su dökelim direk yüzüne böyle olmuyor" Aslı kadının yüzüne suyu ben daha cevap veremeden boca etmişti bile.

"Ay noluyo aman aman" Ayten abla aniden fırlatılan su ile kendi kendine söylenerek ayılmaya başladı. Kadın ayılırken bile konuşuyordu yahu. Ayben uyanmasaydı bari kız zaten uyku ilaçları ile zor uyuyordu. Evet insan bu anlarda her şeyi düşünebiliyordu doğrusu.

Ayten abla söylenerek gözlerini açtığında yüzüme bakarak şöyle bir geri çekildi. "Kız Zümra tövbe bismillah ben bir rüya gördüm ay şekerim valla ahını almak istemem ama Aslan oğlumla sen -hah Aslan oğlumda buradaymış seni sıkıştırmıştı işte Aslan oğlum ama bak valla sen abim dediğin günden beri hiç konuşmamıştım sizin hakkınızda valla öyle böyle öpmüyordun Zümra kızımı Aslan oğlum." kadın ikimizin arasında gözlerini gezdirerek bir ona bir bana dert yakınırken dudaklarımı ısırarak geri çekildim. İşte şimdi yanmıştık.

"Aaa enişte hayırdır Zümra'nın hasretine dayanamadın da akşam bize çay içmeye mi geldin?" Ayben balım peteğim güzelim neden ama . Bir bak etrafına neden balım. "Yok artık Ayten abla mı o?"

"Ta kendisi " Ayten abla tabi ki anlamıştı olanları. Kanepeden kalkarak bugidili saçlarını şöyle bir savurdu. Ellerini beline koydu ve o mükemmel sırrı söyledi "Kız siz yoksa sevgili misiniz?" ah ne alaka ablacım ne sevgilisi olur mu hiç öyle şey Aslan hobi olarak öpüyordu beni inanır mısın bende öyle her gelene geçene göz hakkıdır diyerek öptürürüm öyle kendimi. Yazıktır.

Elindeki kahve bardağından şöyle höpürdeterek içine çekti Ayten abla. Saçını bu sefer de diğer yana savurdu. Tam bir saattir soru bombardımanına tutmuş nerde, ne zaman, neden, niçin ,gibi milyon tane soru ile ilişkimizin tüm detayını öğrenmek istemişti. Bu kadın daha bir saat önce bayılmıştı ama cin gibi bakıyordu gözleri maşallah.

Önümdeki kahveden bir yudum alarak sıkıntı ile kızlara baktım. Evet Aslan yoktu şuan çünkü ona kalsa Ayten ablayı tekrar bayıltarak evine yollamayı ve beni de kaçırmayı düşünüyordu. Evet şaka değil ciddi ciddi bunu teklif etmişti bana. Bu adam mı manyaktı Ayten abla mı anlamıyordum doğrusu. Zar zor göndermiştik evden. En sonunda yarın akşam için söz alarak çıkmıştı evden. Ne fırsatçı bir sevgilim vardı benim. Ah canım ciğerim doyamadan gitmişti adam. Tövbe et kız Zümra kendine gel ne arsız çıktın sende?

"Hayatım bana güvenin benim göbek adım sır tutandır. Ağzımdan hiçbir söz çıkmaz. Asla kimseye bir tek kelime bile etmem Aslan oğlum seni öpmüş falan hiç demem siz bana güvenin şekerim. "

"Aynen öyle abla sana sonsuz güvendik" Aslı gözlerini devirerek cevap verdiğinde Nilü çoktan uyku pozisyonunu almıştı koltukta.

Evden son sözleri bu şekilde söyleyerek çıktığında bu günün acısına ağrıyan başımı duvara sokmak istedim. Yatağına gidemeden kanepeye uzanmış Ayben'in üzerini örterek odama geçtim. Gün ola hayrola öyle değil mi?

"Ayşe sen gelen müşteriye bak canım ben bi hesap defterine bakıcam" kalabalık bir güne merhaba demiştik resmen. Dünün yorgunluğu hala sürüyordu evet ama en azından şu saate kadar kimseden bir ses seda çıkmamıştı. Ayten abla sanırım bu sefer ağzını kapalı tutmayı başarmıştı. Hayretti doğrusu. Kuaförü tatilin ardından açtığımız için bir sürü randevu vardı ve sabahtan beri iki dakika bile oturamamıştık kızlarla. Ayben kenarda dinlenmeye geçtiğinde Aslı da son müşterisini göndermekle meşguldü. Arkada kaynamakta olan çayın sesi günün yorgunluğuna bir huzur sesi katarken telefondan sevgilime rapor gönderip bardakları çıkarmaya geçtim.

Evet Aslan sabahtan beri mesaj atıyordu biri geldi mi bir şey dedi mi diye beni darlamıştı resmen. Bu adam gerçek miydi hala anlamıyordum. Biri bana bir şey diyecek olursa ona gönderecekmişim. Bak bak sözlere bak hele. Senin ağzını gözünü öperim adam diyemedim tabi ki de ama olsundu. Onun içi de böyle rahat ediyordu demek ki.

"Ayşe ablacım sende hesabını aldıktan sonra gel yorulduk çay içelim" masaya bardakları koyarak Ayben'in önünde bulunan bilmem kaçıncı kahve bardağını alıp yerine çay koydum. Sürekli kahve içmesi gözümden kaçmıyordu. Yemek yerine kafein tüketiyordu resmen.

"Ama bebeğim bitmemişti daha" gözlerimle önündeki bardağı işaret ettim.

"Bir bardak çay iç sonra yemek yiyeceksin hayatım böyle olmaz hasta olacaksın"

"Uğraşmayın benim güzelimle ben ona lahmacun aldım yer şimdi oh miss gibi kokuyor valla" Aslı sabah çıktığı düğün alışverişinden elinde mis gibi lahmacunlarla dönmüştü. Acıktığımı hissetmiştim kokusuyla valla.

"Aslı hoş geldin bebeğim gel çay koyayım sana " elindekileri masaya bırakıp montunu çıkardı.

"Kız bacım evlilik ne zormuş ya Ayşe hadi gel ablam valla açlıktan ölüyorum. Donuma kadar aldılar biliyor musun yeniden. Dedim donum var benim diye ama annem sağ olsun dinler mi" poşetlerin içinden bir lahmacun çıkarıp dürüm yaparak Ayben'e uzatırken hala konuşuyordu. "Dedim öyle mi alın ulan donumu"

"Kız diyeydin ya şöyle afili dantelli falan alın diye" Ayben sohbete dahil olduğunda lahmacundan bir dilim aldı gülerek.

"Ay valla saçmalık ben niye donumu kaynanam ile seçiyorum ya nişanlım gelsin"

"Abla ayıpmış ama" Ayşe de konuya dahil olmuş lahmacun yemeye başlamıştık bile.

"Ay Zümra seni düşünemiyorum sen ,annem ,Songül teyze, Aslan abim, düğün alışverişi ahahah valla şimdiden komedi"

"Ay Aslı aklına neler geliyor valla senin ya ne düğünü kızım dur bir hele erken daha" hadi canım hadi dercesine kafa sallayarak Ayben'e ikinci dürümü verdi Aslı. Sohbetin arasında ona yemek tıkıştırıyordu bir yandan da.

"Valla ben onu bunu bilmem bugün belli olur her şey zaten" lokmaları arasından konuştu.

"Nasıl bugün belli olur Aslı ne demek kız o"

"Aaa sizin haberiniz yok mu Ayten abla anneme geldi sabah komşuları alıp hayırlı olsuna Songül ablaya da geçti sonra annemlerde onlar gittikten sonra ailecek akşam yemek yiyelim böyle olmaz dediler. Kız helal olsun kadına yüzümüze baka baka dedikodunuzu yaptı manyak" başımdan aşağı dökülen kaynar sularının sesini duydunuz mu ben çoktan duymuştum bile.

"Ay yok artık hani kimseye söylemeyeceğim demişti " Ayben sen tüm masum duygularımın tercümanısın bebeğim.

"Ay bebeğim saçmalama söz konusu fitne, fesat ,dedikodu eşittir Ayten abla susar mı hiç"

"Aslı sen bunu bana şimdi mi söylüyorsun ya saat kaç oldu aklın nerde kızım senin" sinirle elimdeki lahmacunu daha çok sıkıştırdım ağzıma. evet sinirlenince hırslı yemek yiyordum.

"Ay ben valla unutmuşum cağnım sevdiceğim, nişanlım, mükemmel müstakbel kocam gelmişti ay Zümra bakma şöyle unuttum işte ne yapayım" bu kızdaki rahatlık beni öldürecekti resmen. Hadi Aslı söylemedi Ah be Sevim teyze sende mi bana söyleme gereği duymadın?

"Ooo abla valla sen yarın söz yaparsın benden söylemesi" Ayşe gel ablam sende gel. Acaba Aslan biliyor muydu? Resmen ona da emrivaki olmuştu. Olaylar o kadar benden habersiz hızlıca gelişiyordu ki anlamıyordum. Yarın beni nikah masasına oturtup düğünün var diyecekler diye korkuyordum resmen . Eh be Ayten abla yaktın beni.

"Bebeğim sıkma canını aileler konuşacak bunda bir şey yok sakin ol" Ayben gerginlikten buz tutmuş elimi avuçlarının arasına aldı. Söylemekle olmuyordu ki. Resmen ben köşeden izliyordum olanı biteni. Telefonum çalmaya başladığında üzerinde yazan isme baktım. Sevim teyze nihayet aklına gelmiştim.

"Alo sevim teyze"

"Ay Zümra kızım seni aramayı unuttum ben bir saate eve gelin tamam mı akşama Songüller gelecek şu sizin iş için"

"Sevim teyzecim sence de çok erken haber vermedin mi bana böyle olur mu hiç."

"Zümra istersen hiç girmeyelim o konuya kızım en yakın arkadaşımın oğluyla aylardır görüşüyormuş ta bende yeni öğrendim. Neyse hadi benim hazırlık yapmam lazım öptüm sizi " yüzüme kapanan telefon ile öylece kala kaldım. İşte ben şimdi naneyi yemiştim.

 

"Kapattı . Ay öylece kapattı kızlar ben ne yapıcam şimdi" elimde telefonla öylece kalakalmıştım.

"Yavru sen bir sakin ol bir şey yok bunda siz zaten sevgilisiniz aileler de bir konuşsun hemen söz nişan mı olacak sanki kaç yaşında insanlarsınız canım" Aslı çok bilmiş bilmiş konuşmasına yemek yerken devam ederken önümde bulunan turşudan fırlattım sinirle. Bu kız gerçekten dayak istiyordu.

"Sus Aslı sinirliyim sana sabahtan beri beni arasaydın böyle panik olmazdım ben"

"Aaa ben ne yaptım canım ben mi dedim arka bahçelerde öpüşün koklaşın diye kabahat bana patladı gene" pis kadın. Öyle sinsi sinsi gülerek konuşuyordu ki suratının ortasına çakmak istiyordum resmen. Hiç utanması yoktu yahu. Sanki ben senin o ilk hallerini bilmiyorum da neyse.

"Abla siz o yüzden mi aaa" Ayşe sen dur bebeğim aradan çekil kaynama bak yapmayın.

"Bence Aslan'ı ara sen bi sor bakalım haberi var mı belki onun da haberi yoktur." aralarında çok şükür mantıklı bir fikir söyleyen arkadaşım Ayben vardı Allahtan. Sözlerini onaylayarak masadan kalktım hızlıca. Aslan da bilmiyordu büyük ihtimalle . Ayıp olmuştu resmen.

"Yavrum" tek çalışta açılan telefonla yerimde sıçradım. Mübarek telefon kulağında mı geziyorsun be adam.

"Aslan ne yapıyorsun"

"Seni özlüyorum. Biraz daha seni seviyorum. Azıcık hasretinden tutuştum ama bunların arasında da işlerimi hallediyorum sen ne yapıyorsun güzelim." yapma adam dur aklımı başımdan alma. Hayır o koca dağ gibi adamdan romantik bir kedi çıkacağını söyleseler ben de inanmazdım hayat neler yaptırıyorsun resmen.

"Aslan bu akşam annenler ve Sevim teyze bizim şu işi konuşacaklarmış. Biliyor musun Ayten abla ötmüş bugün "

"Biliyorum yavrum niye öyle tedirgin geliyor sesin bakalım senin biri canını mı sıktı" yahu adam. Allahım biri değil hepsi manyaktı bana da hepsini aynı anda veriyorsun ama teker teker yollasan uğraşırdım ben.

"Aslan sen niye bana söylemiyorsun ben neden bunu iki saat kala hatta bir buçuk saat kala öğreniyorum acaba" tırnak kalmamıştı yemekten. Sıkıntıdan stresten tırnak bırakmadım.

"Yavrum stres yapacaktın akşama kadar hem zaten Ayten abla ötmeseydi ben de bugün olmasa da yarın konuşalım diyecektim. Ne var bunda" ne mi var bunda.

"Aslan hani konu sen ve ben bizim ilişkimiz ya benim de haberim olması gerekmez mi"

"Sevgilim sen lütfen papatya çayı iç ve sakinleş emin ol böylesi çok daha iyi kaçak göçek ilişki yaşamak çok yıprattı seni sen bana adamına güven bak öpüyorum seni iki saate yanındayım" bugün yüzüme kapanan ikinci telefon ile öylece kalakaldım ayakta. Ben sanırım rüya falan görüyordum.

"Haberi var mıymış"

"Kız inme indi Zümraaa"

"Ben akşama ne giyeceğim kızlar?" evet ölmüşle olmuşa çare yoktu asıl sorun usturuplu ve güzel bir gelin adayı olmamdı öyle değil mi. Ay Mesut amca Akif amca adamların yüzüne nasıl bakacaktım şimdi ben?

Kapının önünde soğuktan buz tutmuş ellerimi birbirine sürttüm. Sevim teyze eve bile geçmeden bize gelin demişti çünkü. Üzerimde eski bir kot pantolon çalışmaktan boyalanmış bir tişört ile öylece kabanı çekmiş gelmiştim işten. En azından üzerime bir kaç kıyafet getirseydim ah Sevim teyzecim ah ne hallere soktun beni. Açılan kapının ardından çıkan Akif amca ile nefesimi tuttum hızla.

Akif amcayı tamamen unutmuştum ben. Babacan bir tavırla içeri doğru kenara çekilince yüzündeki tripli ifade gözümden kaçmadı. Utançtan yerin bin metre dibine nasıl girilirse o kadar girmiştim resmen.

"Geçin bakalım içeri önce biz konuşalım sizinle" düz bir halde konuşurken bir yandan da öylece başımızda bekliyordu. Üçümüzde suç işlemiş çocuklar gibi başlarımız önümüzde ayakkabılarımızı çıkarıp içeri yöneldik. Ellerim titriyordu kalpten gidecektim sanırım. Aslı Samet abiyi söylerken böyle olmuştuk en son . Aynı gün tekrar yaşanıyordu.

"Oturun bakalım üçünüzde" koltuğa oturup gözlüklerini taktı gözüne. Yüzümüzde tek tek dolanan gözleri en son bende durduğunda başını salladı usulca "ee kızım anlat bakalım neler oluyor"

Terleyen ellerimi ovuşturdum. Bu kadar zor olmamalıydı. "Şimdi Akif amca öncelikle çok özür dilerim önceden söylemem gerekirdi ama malum bende önce kendim emin olayım istedim. Tabi mahalle dedikodu ağını unuttum ben biraz." gerginlikle eğdiğim başımla yüzüne bakmadan yerleri incelemeye başladım. Hava birden çok mu ısınmıştı acaba. Birden kahkaha sesi ile yerimde dink ettim. Gülen Akif amcaya boş boş bakmaya başladım. Tüh valla adam bizim yüzümüzden kafayı üşütmüştü resmen. Ah ah dağ gibi adamdı vesselam.

"Gel kızım gel bir alnından öpeyim seni beni kırk yıllık arkadaşımla akraba ediyorsun resmen. Hem kaldır başını neden utanıyorsun bakayım. Aslan oğlum ve Mesut amcan benimle çok önceden görüştüler zaten sizin hazır olmanızı bekliyorduk. Ben senden duymayı isterdim ama işte malum benim kızlar son dakika haber vermeyi adet edindiler bana." ne zaman olmuştu tüm bunlar. Herkes biliyordu da benim mi haberim yoktu yani. Ben nasıl bir oyunda düzendeydim ya. Aslan nasıl bu kadar planlı olabilirsin benim ayaklarım yere basmıyor midemde kelebekler uçuşuyor derken Aslan resmen gayet akıllı ilişki yürütebiliyordu. Nasıl yapıyordu bunu bu adam?

"Ya ben çok özür dilerim söylemek isterdim ama biliyorsunuz" mırıldanarak başımı eğdim tekrardan . Söylenecek söz kalmamıştı. Benden önce gidip icazet almıştı demek. Vay anasına Aslan da demek ki icazet alıyormuş değişikti doğrusu.

"Ay tamam gelicekler birazdan Akif sende o gazetelerini topla kızlar sizde mutfağa Zümra gel kızım sen benimle yukarı" Sevim teyze telaşla içeri girip hepimizi dağıtarak herkese bir iş verip çekiştire çekiştire odasına çıkardı beni. Kukla gibiydim resmen. Çok fazlaydı herşey en son ne zaman düşünmeden hareket ediyorum diye geriye bir baksam son iki üç ay derdim herhalde. Devrelerim yanmıştı çünkü.

"Ay dur bakalım bak beğenecek misin ben aldım" yatağın üzerine bırakılmış bebe mavisi elbise o kadar zarif ve şık duruyordu ki yavaşça yaklaşarak önde bulunan düğmelerine dokundum. Kollarındaki balon kol detayı zarifliği ve asilliği resmen beni benden almıştı. Ben böyle güzel bir elbise seçemezdim sanırım bugün için.

"Sevim anne bu çok güzel" dolan gözlerime engel olamadım. Her şey aslında o kadar güzel gidiyordu ki hayatımda müdahale etmek bile istemiyordum. Sanki ben bir masala konuk olmuştum. Evet hızlı gelişiyordu olaylar ama ben daha önce hiç bu kadar mutlu olduğumu hissetmemiştim. Sahipsiz değildim artık.

"Zümram bak bakalım bana bi güzel kızım sen ağlıyor musun" ellerimi avuçlarının arasında aldı ve yatağın üzerine oturduk beraber. Bu kadın anne şefkati göstermişti bana. Ödenemezdi hakkı. O yüzden o ne derse tamam diyordum bana kötü bir şey olsun istemezdi çünkü.

"Ben çok duygulandım ne diyeceğimi bilemiyorum" başımı eğerek akan damlalara izin verdim. Çok bile tutmuştum sanırım .

"Bana bak kızım. Sen bu dünyada herkesin sahip olmak isteyeceği bir evlatsın. Hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmadın bizi. Hep aklın başındaydı bizim o iki aklı havada gibi de değilsin abla oldun onlara da. Ama senin de hayatın ilerliyor ve geri kalma hiçbir şeyden. İlerle diye uğraşıyorum." yüzümü kaldırdı usulca ve saçlarımı okşadı bir anne edasıyla "sen şimdi diyorsun bu kadın niye bana sormadan bunları yaptı diye ama sana kalsa adım atamayacaktın kalbinde tabular var görüyorum ve ben ellerim ile kıracağım onları. Sen mutlu ol diye elimden ne gelirse yaparım ben kızım ağlama sakın tamam mı . Kız yoksa Aslan oğlumu mu sevmiyorsun" duygu değişimi birden sesine yansıyan kadınla utançla gülümseyerek başımı salladım.

"Aslan benim bu hayatta sizden sonraki en büyük mucizem" mırıldanarak konuştuğumda yaşlı gözlerini sildi ve ayağa kalktı hızla.

"Hem ağlarım hem giderim diyorsun yani. Hadi hemen hazırlan sen kızları da yollayım ben her şey hazır içini ferah tut yarın mükemmel bir güne açacaksın gözlerini bana güven tamam mı "

"Peki Sevim anne" başımdan öperek odadan çıktığında elbiseye doğru döndürdüm bedenimi. Çok güzeldi.

Çalan kapı ile aynadan şöyle bir kendime baktım. Tüm aile kapının önünde dikilmiş ve karşı evden çıktıklarını bildiğimiz Aslanları bekliyorduk. Yüzümün çoktan kırmızı olduğu bilinci ile yavaşça kapıyı açtım. Haydi hayırlısıydı.

Açtığım kapının ardında bulunan yaklaşık otuz kişiye karşı geri kapıyı kapatma isteği ile donup kalırken Aslan'ın bütün ailesinin karşısında öylece kala kaldım.

Daha ilk gün beni Mustafasına almayı kafaya koyan Sakine Teyze gururla şöyle bir üzerime baktı. Gözlerinde bak ben sana ne dedim alırım demedim mi gibi bir ifade ile içeri girerek hızla bedenimi kendine çekti ve sarıldı.

"Kizum ben sana Mustafama seni alacağum demadum mi bak işte almağa gelduk seni"

Kadının sözlerinin ardından kapıda en arkada kalmış sevgilime baktım. Gülerek göz kırptığında kızarmaktan ton değiştiren suratımla gözlerimi belerttim. Bana ailelerin tanışacağını söyleyen sevgilime baktım. İsteme olacağından söz etmemişti çünkü kimse bana.

Yaktım çıranı Aslan.

Loading...
0%