Yeni Üyelik
30.
Bölüm

30. Bölüm

@sahrakendirci

Mutluluk bahçede çiçeklerin açması değil de açan çiçekleri beraber koruyabileceğin birine sahip olman demişti babam bir gün bahçemizde bulunan gülü budarken. Asla anlamamıştım söylemek istediklerini. Ne demek istediğine kafa bile yormamıştım nereden bilebilirdim ki öleceğini.Benim nazarımda babalar ölmezdi çünkü.

Şimdi çok iyi anlıyorum seni baba. Çiçekler her zaman bahçemdeydi umutlarımla beraber ve ben o bahçeyi koruyabilecek bir adam buldum biliyor musun? Aynı senin anneme baktığın gibi bakıyor bana-kırmaktan korkarcasına, sevgi ile … Ve aynı senin yanında hissettiğim gibi hissediyorum onun yanında –güvende ve evimdeymiş gibi…. Anne teşekkür ederim sana ki seven bir kadın nasıl; sevilen bir kadın nasıl olur hepsini senden öğrenmiştim ve asla yanılmadım bu hisleri hissederken.

Mezarların kenarında bulunan yabani otları yavaşça çekerken konuşuyordum içimden . Elim usulca toprağı okşarken bir yandan Aslan’ı anlatıyor bir yandan da onlara olan özlemimi gideriyordum.

“Keşke yanımda olsaydınız “

“Keşke yanımızda olsaydınız ama Allah sizi bizden daha çok seviyordu demek ki. Neyse ki ben varım Zümra’ nın yanında “ hemen arkamdan gelen sert ses ile yerimde sıçrarken hızla kalktım oturduğum mezar başından. Hazırlıksız yakalanmamın vermiş olduğu korku ile yüreğim kanatlarını çırpmaya başlamıştı bile.

“Aslan ne nasıl geldin”

“Lütfen izin verir misin önemli bir konu konuşmam lazım ailenle” ciddiyetle mezarın ucunda ellerini önünde ilikledi. Başı aşağıda sanki gerçekten karşısında babam varmışçasına çekinerek durdu.

“Efendim nasılsınız . Yine görüştük. Ben size dediğim gibi kızınızı bir de Sevim Teyzelerden istedim.” Şokla yüzüne bakıyordum. Dediğim gibi mi demişti. “Biliyorum biraz daha bekleyeceğimi söylemiştim ama kızınızı çok seviyorum ve ona herhangi bir kötü bakış bile canımı yakardı. Bu yüzden nişanlandık biz ama düğünü nasıl isterse ne zaman isterse öyle yapacağız. “Başını kaldırmadan gözlerime baktı. “Kızınız bana emanet ve bende ömrümün sonuna kadar kızınızın elini tutacağıma söz veriyorum. “ gözlerimden akan yaşlarla titreyen ellerimi yüzüme kapattım. Ben böyle bir adamı ne yapmıştım da hak etmiştim hiçbir fikrim yoktu.

Orada mezarın başında Aslan biraz daha konuştu sonra mezarların üzerindeki yabani otları temizlememe yardım edip yanında getirdiği beyaz karanfilleri tek tek dikti.

“Aslan “

“Efendim güzelim” arabanın önünde koluna dokunarak yüzüne baktım. Gözleri gözlerimin en derinine bakıyordu sanki. Sanki karşısında on yıl önceki kız çocuğu duruyordu.

“Sen ne zaman gelmiştin ki buraya” aklımda o kadar çok soru vardı ki. Bu adam ne zamandır hayatımdaydı , beni ne kadar tanıyordu o kadar merak ediyordum ki .

“Akif Amca ile beraber gelmiştik güzelim . Akif amcanın ablası da buraya defnedildi biliyorsun öyle bir denk geldiğinde sizinkilerin de mezarına uğramıştık. Sonra tabi ben birkaç defa daha geldim.”

“Peki neden geldin” yüzünde oluşan tebessüm ile üzerime doğru bir iki adım attı. Elleri yanaklarımı buldu ve hafifçe başımı kaldırdı , gözlerimiz bir sarmaşık misali birbirine dolandı hızlıca.

“Çünkü bu benzersiz kadının ailesiyle tanışmak ve onlara seni iyi ki bu dünyaya getirmişler diye teşekkür etmek istedim.” Dolan gözlerimden çoktan akmaya başlayan yaşlar yüzümdeki elleri tarafından yakalandı.

“B-ben teşekkür ederim bu yaptığın çok özeldi. İyi ki sen sevgilim”

“İyi ki sen sevgilim”

Araba bizim sokağın olduğu yere girmeden devam ettiğinde elimi tutan adama baktım şokla. Aslan parmaklarımızı birleştiğimiz yüzüklerimizin olduğu elimizi tekrardan kaldırdı havaya doğru. Son üç gündür sürekli yapıyordu bunu. İlk sorduğumda inanamıyorum rüyada gibiyim demişti.

“Hala mı inanmıyorsun”

“Yavrum ben bugünü ne kadar bekledim tabiî ki rüya gibi geliyor da bu defa başka bir şeye baktım”

“Hmm neye baktın peki”

“Yüzük güzelim tek taş lazım bize “ evet hoş geldin odun Aslan nerelerdeydin sen bayadır yoktun çünkü ortalarda.Elimi çektim elinden sinirle.

“Evet bana evlilik teklifi bile yapmadığın yüzüğün “ uzanıp geri parmaklarını geçirdi parmaklarımın arasından.

“Yavrum hadi ama ben sürekli evlenelim dedim sana demedim mi”

“Aslan aynı şey mi benimle evlenir misin ile evlensek mi ne zaman evlensek annem düğünü ne zaman yapalım bunlar aynı yere mi çıkıyor” onun sesini taklit ederek konuştuğumda yandan bir bakış attı gülerek.

“Yavrum ne farkı var hepsi de evliliğe çıkıyor işte” Elimi geri çekmeye çalıştım ellerinin arasından

“Valla odunsun sen bende halt yemişim seninle nişanlanarak boşayacağım seni”

“Yok artık yavrum sen daha evlenmeden boşadın beni “

“Evet boşayacağım bak gör sen nafaka da alacağım”

“Yavrum varım yoğum yoluna feda olsun da çocukları bari almasaydın “

“Hiç de bile anneleri nerede çocuklarımız orada ayda bir görürsün”

“Ha çocuklarımızı yaptıktan sonra boşayacaksın beni “ muzipce parlayan gözleri kırmızı ışıkta durduğumuzda gözlerimde takıldı. Söylediklerim bir bir aklıma gelirken yanaklarıma dolan kanla yüzümün çoktan mora döndüğünü anlamıştım.

“Aslan sen sapık mısın ne alaka çocuklarımız “

“Yavrum ne demek sapık hem bak ben senden çocuk yapacak kadar yaklaşmışım sana iki cihan bir araya gelse yine bırakmam seni” aklından Hiç iyi, şeyler geçmediğini belli eden gözleri yüzümü tararken başımı yola çevirdim. Sıcak mı basmıştı arabayı.

“Aslan sen hala cezalısın unutma”

“Ya güzelim ben neden cezalıyım ya o Sakine sultan cezalı olmalı asıl doya doya-“ hızla dudaklarını kapadım elimle . Bu adamın gerçekten duru durağı yoktu iyice ayrı bir şey olmuştu.

“Ama hala bak. Hem nereye gidiyoruz biz sizinkiler bugün gidecek ya memlekete bizi akşama çağırdılar ya “ etrafa bakındım öylece pek geldiğim yerler değildi . Daha çok alışveriş merkezleri vardı ve beni sıkıyordu bu çevre .

“Zaten 3 gündür anca geldik yan yana onda da hep bir kaçma hep bir şikayet” mırıldanarak yeşil ışık yanmasıyla önüne döndü. “Neyse kaç bakalım eninden sonunda kedi gibi benim kollarıma gireceksin”

“Aslan bak hala valla inerim ya utandırma artık” dudaklarına götürdüğü elime buse kondurdu koklayarak. İçim titredi. Ve tabiî ki ellerim de. Kızım hemen bir heyecanlanmalar yok karıncalanmalar bir dur bir sakin ol hayır adama kızıyorsun kendin ne düşünüyorsun. Tövbe Allahım çok tövbe. Düşünme Zümra düşünme .

“Bu narin parmaklara senin istediğin bir tektaş almaya gidiyoruz.”

Evet dediğini yapmıştık. Tam 2 saat boyunca kuyumcu kuyumcu dolanmış ve en başta girdiğimiz yerden almıştık tek taşı. Aklımda kalmasın diye hepsini tek tek gezdirmiş bir de üstüne Aslan yazılı kolye almıştı bana. Evet evet bunu gerçekten yapmıştı. Her gün acaba bugün ne farklı özelliğini göreceğim derken yeni bir kilidi açılıyordu. Kıroymuş benim sevgilim. Normalde asla ama asla yapmam dediğim şeyi yapmış ve aldığı kolyeyi boynuma takmıştım.

Helal kızım Zümra aferin sana sen gerçekten de bileziklerini sallayarak yengen kurban olsun diyen gelinlerden olucaksın. Ah Zümra neyi kınadıysan hepsini yapacak gibisin kendine gel kızım.

“Şaka değil ya gerçekten de almış adam”

“Oha valla bunu bende beklemiyordum”

“Abim resmen kıro çıktı ya inanmıyorum” Ayben Nilüfer ve Aslı mutfakta yüzük bahanesiyle beni sıkıştırmış ve içime sakladığım kolyenin ucunu görmeleriyle de çeneleri açılmıştı. Ah Aslan yani ne deyim sana ben dalga geçiyorlardı işte.

“Tamam ya şey yapmayın sevgilimi adam görünce alası geldi işte” savunamıyordum çünkü savunulacak bir hareket değildi Aslan.

“Ay Zümra yemin ederim bak şurda bir yıl önce deseler ki Zümra böyle yapacak götümle gülerdim ama demek ki gerçekten aşık olmuşsun kız sen”

“Aslı seni de biliyoruz konuşturma beni istersen.” Bende inanmazdım ama ne yapayım yani oluyordu işte. Demek ki neymiş öyle her şeyi kınamayacakmışız.

“Ay o değil de ben büyü falan yaptığınızı düşünüyorum Nilüfer artık” Ayben bahçe kapısının sigara içerken konuştu.

“Yok artık yani Allahtan korkarız biz de yenge sende pek meraklıymışsın yani abime geçen de Sakine Sultan bas- öhö öhö ay noluyo be “ böğrüne attığım dirsekle susmak zorunda kalan Nilüfere tehditkar bir bakış attım. Öyle olmaz ablam sen şey yap mahallenin camisine çık anons yap haykır .

“Neyse kızlar hadi çay götürecektik” akşamın ilerleyen saatlerine kadar tüm aile Songül teyzeler de oturmuş çaylar içilmiş düğün tarihi bile konuşulmuştu resmen Allahtan Aslan onu biz aramızda hallederiz demişti de kapanmıştı konu. Gerçi hiç güvenmiyordum da Aslana. Her an hadi bu nikah memuru bu da nikah masası diyebilirdi sonuçta.

Arada Sakine Teyze imalı bakışlar atmış hatta bu işi uzatmayalıma getirmişti lafı. Kadın babaanne değil de evlilik programı sunucusu gibiydi resmen. Hiç ben yaşlıyım aman böyle şakalar yapmayım demiyordu. Hep bir bel altı şakalar. Ah be teyzem senin gençliğini hiç düşünemiyorum ben.

Sonunda misafirleri gönderdik . Bir ara hiç gece bitmeyecek gibi gelse de bitmişti çok şükür. Yok nenesi yok kuzeni amcası halası dayısı teyzesi derken hepsi bir bir akıl vermiş hepsi de merakla sorular sormuşlardı. Kuruyan boğazımla yutkundum ve Songül teyzelerin eve girdik gidenleri gönderdikten sonra.

O kadar farklı hissediyordum ki sanki bir oyun oynuyordum ve yeni bir karakter özelliğim açılmış gibiydi. Ah bir de ultimi atabilecek kadar büyük bir tek taşım vardı. Salonda bulunan tabakları mutfağa götürürken hevesle Dubai çikolatası kalmış mı diye baktım . Herkes mi yemişti mübarek ya. Resmen utanmaktan elimi kahvenin yanındaki çikolataya bile uzatamamıştım. Ah çok güzel görünüyordu.

“Kız valla bak ben sana ye dedim dimi” Aslı tabağı elimden aldı e tabi onun tuzu kuruydu Samet abi kendi hakkını da ona vermişti benim hakkımı da Ayben yemişti. Nilüş desen hiç daha mutfaktayken hoplatmıştı midesine. Zümra kim ki Zümrayı düşünen nerdeee. Ah kızım ah tırnağın varsa başını kaşı yani.

“Abla ben hemen geliyorum bahçedeyim” Nilüfer ışık hızıyla yanımdan geçtiğinde arkasından öylece bakakaldım. Bir şey mi olmuştu.

“Nilüfer miydi o bir şey mi olmuş” Ayben elinde bulunan tabakları makineye dizmeye başladı. Aklıma gelen gece ile ne olduğunu az çok kestirirken olumsuzca salaldım başımı.

“Yok bir şey” bu kızla da konuşmanın vakti gelmişti öyle kaçamak bakışmalar arada kaybolmalar falan baya göze batıyordu.

“Ay kızım ben hallederim hadi bırakın siz” Songül teyze peştemalini kenara bırakıp elimdeki bardakları almaya çalıştı.

“Olur mu öyle şey yaparız biz” bardakları kendime doğru çektim.

“Ay Allahım hep gönlüme göre gelin isterdim bak nasılda güzelini verdin “

“Anne güzel gelinini çalayım biraz ben “ Aslan mutfak kapısından kafasını uzattı. Ayben ve Aslı ooo ları çekerken utançla bardağı bıraktım tezgaha. “Bak bak hiç hayır diyor mu dünden hazır” Sevim teyze de Aslanın arkasından mutfağa girdi. Utançla gülümsedim. Hayır neden hayır diyeyim yani sonuçta üç gündür uzak tutuyordum hazır herkeste girmişken bir kere öpebilirdim yani özlemiştim.

Ay Zümra kız sen yine farklı frekanstan konuşmaya başladın yani. Tövbe tövbe iyice arsız oldun kızım sen ya.

“E ben bi bakayım”

“Hadi bak bakalum” Aslanın arkasından bahçeye çıktım bende . Üzerindeki montu çıkarıp omzumun üzerine bıraktı.

“Bir şey mi oldu” montundan yayılan odunsu kokuyu ciğerlerimden içeri çektim . Resmen yanımdayken özlemiştim adamı.

“Yavrum montun cebinden sigaramı uzatır mısın” bahçeden bulunan masaya yaslandı . Uzattığı bacaklarının tam önünde durdum. Adam öylece otururken bile yakışıklı olur muydu. Oluyordu yahu. Dikkatli bakışlarının altında montun cebine elimi attım. Elime gelen paketi dışarı çıkardım.

“Aslan bu Dubai çikolatası” paketin içinde kalan iki dilim çikolataya baktım sevinçle .

“Öyle mi yavrum Allah Allah nerden gelmiş” kıstığı gözleriyle çapkınca bakış attı. Kalbim hele dur hele sakin ya nereye gidiyorsun. Dur bi ne olur .

“Ya sen bana mı ayırdın”

“Nilüfer saklamış bende baktım sen yememişsin çaldım işte “ açık bacaklarının arasına sızdım usulca. Karıncalanan elimle çikolatayı dudaklarımın arasına alıp bir küçük bir ısırık kopardım. Gözleri gözlerimden dudaklarıma indi. Karnıma yumruk yemiş gibi hissetsem de geri çekilmeden öylece gözlerine bakarak ısırdığım çikolatayı dudaklarına uzattım. Gözleri dudaklarımdan geri gözlerime çıktı.

Allahım sana geliyorum heyecandan ve onu öpme isteğinden ölecektim. Sanki o benim son damla kalan suyumdu ve ben onu kana kana içmeliydim.

“Yavrum bak böyle yaklaşıyorsun sonra neden öptün Aslan diyorsun” fısıltısı dudaklarımızın arasından kayboldu. Çikolatayı ısırdı benim gibi.

“Hmm öyle mi “ açıkçası ne dediğimi bilmiyordum Diyorum ya bu adamın etrafında ben salaklaşıyordum. Bana her şeyi yaptırabilecek gücü vardı resmen üzerimde.

“Öyle eğer çekilmezsen yine öperim” iyice soluğu soluğuma karışmış çikolatayı tutan elim aşağı inmişti bile. Elleri bir yılan misali belimi sardı. Sertçe bedenlerimiz arasındaki mesafeyi kapadı.

Allahım sana gelmiyorum sana geldim. Evet bu adamın dudakları cennette akan bir şaraptı çünkü . Bu adam cennetti çünkü. Kokusu cennet kokusuydu resmen. Gözlerim kapandı istemsizce.

Artık çırpınan yüreğimi bile hissetmiyordum. Dudaklarıma değmesini beklediğim sıcak dudakları gelmedi. Kapadığım gözlerimi açtım dalga mı geçiyordu yoksa öpmeyecek miydi.Sinirle gözlerine baktım. Kıstığı zeytinleri arkamda bir yere sabitlenmiş kıpkırmızı olmuştu. Belimi tutan elleri yumruk olurken aklıma gelen şeyle içimden bir küfür ettim. Benim küfrüme Aslanın dışından kükreyişi eşlik etti

“Lan sen kardeşime ne yapıyorsun “ diş ameliyatı yapıyor sevgilim. İşte şimdi yandık Nilüfer seni ben bile kurtaramam.

Loading...
0%