Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@sahrakendirci

"Zümra "

Kapının ardına yaslanmış gözlerim kapalı alnımda hala dudaklarının izi olan adamı düşünürken evin içinde yankılanan sesle kirpiklerimi aralamama bile zaman kalmadan sarılan kızlarla iki elim yanlara düştü şaşkınlıkla.

"Çok korktuk ,bir şey oldu sandık iyi misin hı var mı bir şeyin"

"Ah Zümra seni yalnız gönderen aklıma tüküreyim . İyisin dimi"

Ayben ve Aslı başlarını omuzuma koymuş ağlayarak konuşurlarken olayı kavrayarak yavaşça uzaklaştırdım bedenimden ikisini de. Ben tamamen unutmuştum kızları ve kim bilir ne kadar endişelenmişlerdi. Kafa mı bıraktı Aslan.

"Sakin olun iyiyim gelin oturalım öyle konuşalım, şu halinize bakın neden bu kadar korkmuşsunuz?" Kızarmış yüzleri ve ağlamaktan kanlanan gözleri ile üzerimde hasar tespiti yapan kızları kollarından çekerek salona doğru sürükledim.

"Gel yastık koyalım öyle otur" Aslı arkama yastık koymaya çalışırken Ayben ayakta uzaylı görmüşçesine hala bana bakıyordu.

"Doktora göründün mü travma falan geçiriyor gibi bakıyorsun kızım ne bu sakinlik" evet bir travma geçiriyor olabilirdim fakat bu tamamen aldığım darbeden değil öpücükten kaynaklanıyordu.

"Sakin olur musun, Aslan doktor bir arkadaşını çağırdı muayene etti beni bir şeyim yok oturun bi telaşa mahal yok" Karşımdaki koltuğa oturup beklentiyle yüzüme bakmaya başlamalarıyla başımdan gelen her şeyi-hatta Aslan'la yaşadıklarımızı bile en ince ayrıntısına kadar anlatmıştım.

"Allah korudu seni Zümra Aslan abiler orda olmasa düşünmek bile istemiyorum" Aslı kalktığı yerden gelerek tekrar sarıldı. Evet bende gerisini düşünmek bile istemiyordum ama olmuştu işte ve iyi ki oradan geçiyorlardı.

"Yahu kızım Samet Abi olmasa haberimiz bile olmayacak seni arıyorduk biz sabahtan beri" Ayben'in haklı isyanı ile başımı eğdim suçlulukla. Ben de yerinde olsam kızardım.

"Çok haklısın kuzum ama eve girdiğimizde bayılmışım zaten gözlerimi açtığımda da doktor muayene etmişti çoktan"

"Zümra neden uyandıktan sonra aramadın nereye gittiğinizi bilen yok Samet'e de söylememiş Aslan abi panikle hiç mi gelmedik aklına" Aslı sitem edercesine konuşurken daha da çok eğdim utançla başımı. Hiç gelmemişlerdi ki aklıma . Aslan'a o kadar çok odaklanmıştım ki unutmuştum tamamen kızları.

"Gelmediniz" mırıldanarak konuşup sessizce bakan kızlara çevirdim bakışlarımı. Kınayan bir tavır takınmışlardı. Ne yapabilirdim ama gelmemişlerdi işte. "Yalan mı söyleyim kızım ya gelmediniz işte. Aslan akıl mı bıraktı bende. Hem hem yaralıyım ben gelmeyin üstüme" acıtasyon yaparak dudaklarımı büküp masum bakışlar atmaya başladım. Hadi ama gerçekten yaralıydım ben.

"Vayyy be , vayy be satıldık .Anında satışa geldik Aslı ne kadara sattınız bizi Zümra hanım bari ucuza gitmeseydik" ellerini birbirine vurarak konuşan Ayben'e gülümseyerek cevap verdim.

"Bir öpücüğe unuttum " Elindeki sigarayı yakmaya hazırlanan Aslı söylediklerimle durup yüzüme alık alık bakarak ayağa kalktı. Hareketlerini izlerken önümde durarak parmaklarını iki şekline getirdi "Kaç bu" sorduğu soruyla kahkaha atarak başımı geriye yasladım .Harbi manyaktı bu kız "Zümra cevap ver kaç bu" çok ciddi duruyordu.

"Aslı gözünü seveyim iki tabi ki travma falan geçirmiyorum iyiyim dedim"

"Kızım o zaman ne bok yemeye aramıyorsun bizi benim aklıma hafızanı kaybetmiş olabilme ihtimalin bile geldi sen geçmiş karşıma aklıma gelmediniz diyorsun." Bağırarak konuşurken ekleme yaptı Ayben arkasından "Bir de , bir öpücüğe sattım diyor, salak"

"Ya ne deyim yalan mı söyleyim zaten çok kalmadım bir şeyler atıştırıp yanınıza geldim, ben yaşadığım olayı bile unuttum biraz önce" dürüstçe konuşunca da suçlu çıkıyorduk arkadaş ne yapayım ben.

"Git yat Zümra. Allah aşkına zıbarsın bu Ayben yoksa valla ben sonsuz uykuya daldıracağım hiç uyanamayacak" şey sanırım biraz fazla sinirlenmişlerdi.

"Oldu o zaman ikinci bir darbeyi daha kaldıramam ben siz oturun kardeş kardeş rahatınıza bakın ben de zıbar-şey aman uyumaya gideyim" kaça kaça ardıma bile bakmadan odaya girdim. Hayır yapardı yani, Aslı'da dayak yiyen çocuğunu döven anne tipi vardı hiç gözümün yaşına bakmazdı valla.

Yatağa oturup gülmeye başladım. Yok gerçekten iyi bir psikolojide değildim şuan onu biliyorum da bunun nasıl birden bire olduğunu düşünüyordum. İki gündür şu başıma gelen olaylar ani oluşan durumlar ve duygu değişimleri alt üst etmişti psikolojimi. Ağlayacağım yerde gülüyordum salak salak.

Ama çok güzel öpmedi mi diyen diğer Zümra ile yatağa uzandım yavaşça öpmüştü tabi hem de çok güzel ve özel bir şekilde öpmüştü. Parmaklarımı neredeyse yarım saat önce dudaklarının dokunduğu yere değdirdim. Kırk gün yıkamasam yıkamazdım o derece hoşuma gitmişti. Acaba şuan ne yapıyordu. O da beni düşünüyor muydu. Salak salak konuşma Zümra ya neyi düşüsün adam yorgunluktan vurmuştur kafayı yatmıştır. Uyumuştur dimi yani. Belki de yeni geçiyordu daha eve. Yoksa annesine mi gitmişti. Düşündükçe sarpa saran zihnimi en azından bu günlük kapatarak ayağa kalkıp dolaptan kıyafetlerimi aldım. Bir duş alıp uyusam yarın dinlenmiş bir kafa ile düşünebilirdim öyle değil mi?

Kirpiklerimin arasından izinsizce sızan gün ışığıyla yatakta hafifçe sola doğru dönerek elimdeki yastığa sıkı sıkı sarıldım. Ne ara uyumuştum ne ara sabah olmuştu bilmiyordum fakat o kadar dinlenmiş ve huzurlu hissediyordum ki gülümseyerek gözlerimi aralayıp karşımdaki boş duvarla bakıştım. Çok mu güzel duruyordu boyası ?

İçeriden gelen hafif tıkırtılarla kızların mutfakta olduğunu tahmin ederek başımı sağ baş ucumdaki saate çevirdim. 09.00 iş, işi unuttum Allah'ım neden kaldırmamışlardı. Zaten Ayşe dokuzda gidiyordu nasıl yetişecektim. Yataktan hızlıca kalkarak odadan çıktım Aşk olsundu yani kahvaltı yapmamı istemeyecek kadar mı kızmışlardı bana.

Masanın başında kahvaltı yapan kızlar benim telaşlı halime kaşlarını çatarak bakarken sitem edercesine konuşmaya başladım.

"Aşk olsun yani neden kaldırmadınız yarım saat kalmış ben üstümü bile giyinmedim" evet kızgınlıklarını anlıyordum fakat bizim küslüğümüz en fazla bir saat sürerdi, kin tutmazdık ki biz.

"Zümra iyi misin kuzum ne yarım saati gel kahvaltını yap hadi " Aslı yanıma gelerek sandalyeye doğru ilerletip oturmamı sağladığında şüphe ile üzerinde gezdirdim bakışlarımı. Bugün salı mıydı ki?

"Salı mı bugün , tatilde miyiz" önüme koyulan çaydan bir yudum alarak menemene bandırdım ekmeği. Şu aralar çok düzensiz besleniyordum ve çok acıkıyordum.

"Hayır arkadaşım bugün perşembe ama sen işe gelmiyorsun evde dinleneceksin" Ayben ekmeğin üzerine reçel sürüp önüme bıraktığında söyledikleriyle yüzümü ona çevirdim. Ne demek işe gitmiyordum?

"Saçmalama lütfen ne yapacağım evde canım sıkılır benim hem bakın çok iyiyim bende geliyim" gerçekten iyiydim. Olağanüstü iyi ve huzurlu hissediyordum.

"Bak kuzum zaten dünden sinirliyim sana biraz daha işe geleceğim dersen çaydanlığı geçiricem kafandan aşağı" Aslı'nın dönmüş gözlerine hiç bakmadan sevimli olduğunu düşündüğüm bir ifade takındım yüzüme . Peki kalırdım evde neden sinirleniyordu, bir şey dememiştim ki zaten.

"Tamam canım sakin ol kızma ben de evde kalmanın iyi bir fikir olduğunu düşündüm birden " tabi ki çaydanlığı kafama geçirme ihtimalinden korkmuştum. Birden sinirleniyordu manyak .

"Aferin , biz şimdi çıkıyoruz kendini çok yorma hatta otur sen akşam yemeğini de ben gelince yaparım. Bir şey olursa da ara bizi tamam mı unutma" Ayben unutma kısmını vurgularken masumca başımı sallayıp onayladım. Birde ondan azar yemek istemiyordum.

Kızlar gittikten sonra bulaşıkları makineye dizmiş içerileri toplamış ve salonda boş boş oturuyordum. Bir saat geçmişti sadece ben bu işeri yaparken. Ve günün geri kalan saatinde yapacak iş yoktu. Bir ara yemek mi yapsam diye düşünmüştüm fakat sanırım tencereyi başımdan aşağı boşaltırlardı.

El mahkum televizyonu açmış Müge ablamızı izlemeye başlamıştım. Vay arkadaş ne insanlar vardı böyle. Kocasını aldatanlar, evinden kaçanlar , aynı anda üç kişiye aşık olanlar. Rahat mı batıyordu bu insanlara ben anlamıyordum ki. Arkadaşım oturun işte evinizde ne oradan oraya koşuşturuyorsunuz. Ne güzel anne -babanız hayatta sağlığınız iyi neyin derdini yapıyorsunuz . Hiç akıl yoktu valla.

Çalan zille oldukça heyecanlı giden programın sesini kısarak ayağa kalkıp kapıyı açtım. Ayten abla elinde üstüne peçete örttüğü bir tabak ve yanında da bir kaç defa mahalleden gördüğüm kadınla kapının önünde dikiliyordu. Hayda nerden biliyordu bu kadın evde olduğumu.

"Buyur Ayten abla" elimi kapının diğer pervazına yaslayarak merakla baktım. İnşallah düşündüğüm şey olmazdı.

"Kız Zümra baktım kızlar işe gitti sen çıkmadın evden dedim bu evde tatil yapıyor kesin, yalnız canı sıkılır ,bizim bakkalın karısı Melahat' i kaptım geldim Hadi kay kenara da içeri girelim " benim kenara kaymamı bile beklemeden kalçasıyla itekleyip içeri pata küte dalan kadının arkasından bakarken tepinmek istedim sadece. Allah'ım neden ben? Bir kaç dakika olduğum yerde dikilip sabır çektim. Evet pozitiftim bugün hiç bir şey bozamazdı moralimi.

Salona geçip çoktan yerleşmiş kadınların karşısına dikildim." Ne iyi yapmışsınız abla bende vakit nasıl geçecek diyordum. Canım sıkılmaz artık" hayır ben çok boş konuşuyordum kendi kendime. Biraz önce yalnız evde zaman nasıl geçecek diye ağlarken nolur yalnız kalayım diye yalvarıyordum şuan. İnsan işte nerde ne dua edeceğine dikkat etmeliydi. Allah büyüktü her an kabul olabiliyordu çünkü. "Çay kahve ne ikram edeyim size"

"Bir çayını alırız gülüm" hay o gülün dikenleri ablacım. İnşallah diline batar. Çay koyup tekrar yanlarına gittiğimde aralarında konuştukları konuyu kapatarak ikisi de bana dönmüş bakıyorlardı. Şey ne diyecektim şuan.

"Zümra kızım geçmiş olsun ne oldu başına" peki hazırlıksız yakalanmıştım. Gözlerini kısmış sinsi sinsi bakan Ayten ablayla birden kahkaha attım.

"Ay sorma ablacım ya merdivenlerden düştüm dün akşam sen birden kay ayağım işte" aklıma ilk gelen yalanı uydurarak devam ettim "Sakarım da ben biraz düşüverdim birden"

"Hangi merdivenlerden düştün güzelim benim bildiğim kadarıyla sizin dükkan girişte, e malum evde tek katlı" vay Melehat teyze sende ha. Sanırsın dedektif .

"Şey aa şeyden düştüm .Hah malzemeler, ben dün akşam malzemeleri almaya çıktığımda mağazada düştüm işte hani AVM ya orası büyük merdivenleri falan var" ikna olmuş bir biçimde ikisi de arkalarına yaslandı. Siz kimin ağzından laf almaya çalışıyorsunuz Zümra'yım ben Zümra.

"Çok geçmiş olsun gülüm Aslan oğlumda oraydı sanırım " Ayten abla sakin ol yavaş yavaş atın golleri .Sırayla geliyorlardı arkadaş.

"Evet ya sağ olsun o da oradaymış " titreyen ellerimi birleştirip öğretmenine hesap veren öğrenci moduna girmiştim. Vay arkadaş kopyadan yakalanınca bile bu kadar gerilmemiştim ben.

"Allah'ın işine bak sen hiç gitmez Aslan oğlum da öyle yerlere nasıl bir tesadüfse bu" şüpheci tavrını elinden bırakmayan Sherlock Melehat'a döndürdüm başımı adam görse saygı duruşuna geçerdi be teyze. "Yoksa zaten biriyle mi buluşmaya gitmişti" kafalarında kurup inanıp bir de sahici sahici soruyorlardı ya ne diyeceğimi şaşırıyordum resmen.

"Bilemiyorum tabi Aslan ABİ neden orada siz kendisine sorarsınız" abi kelimesinin üzerine vurgu yaparak attığım yemi yutmalarını beklerken heyecanla parlayan gözleri sönerek tekrar arkalarına yaslandılar. Yaa ben size laf verir miyim hiç. Gururla göğsümü kabarttım. Akıl küpüydüm mübarek. "Çayları getireyim ben"

Aradan geçen üç saatin ardından mahallenin tüm günahlarını almış bir şekilde evden çıktıklarında yığılırcasına kanepeye attım bedenimi. Bir insan nasıl her gün bu kadar konuşacak konu bulabilirdi? Bir ara bizim kızların dedikodusunu bile bana yapan kadınla pes demiştim artık. Neymiş Aslı Samet'e büyü yapmış, Ayben de hocayı bulmuş ... Ayy neydi öyle . Hayır nereden geliyordu akıllarına bütün bunlar . Keşke sana yapalarmış böyle maharetleri varsa belki dilin bağlanırdı. Şebekeleri vardı bunların kesin, imkansızdı herkese bu kadar yetişebilmeleri.

Telefonumun sesiyle yattığım yerden kalkıp isimsiz numaraya baktım. Valla telefondan da Ayten abla çıkarsa çığlık atacaktım artık.

"Efendim" gerginlikle konuşarak geri koltuğa bıraktım başımı.

"Zümra benim Aslan" Aslan? Elimden heyecanla kayan telefon yerle bir olurken tutacağım diye bende arkasından gitmiştim. Fark etmemesini umarak hızlıca elime aldım.

"Aaa Aslan ,merhaba nasılsın" sakin tutmaya çalıştığım sesimle konuşurken salonun ortasında bir o yana bir bu yana yürüyordum.

"Sen biraz önce düştün mü" ne kulak var sende de mübarek hiçbir şeyi kaçırmıyor.

"Yok canım ne düşmesi masa ,masaya çarptım ben çok çekmiş Ayben masayı ortaya hep diyorum çekme diye de işte Ayben dinler mi dinlemiyor " saçmaladığımın farkında olarak devam eden dudaklarımın üzerine dikiş atmak isteyen yanıma hak verip sustum . Ben neden bu adamın karşısından sakin kalamıyordum?

"Hmm öyle diyorsan" dalgaya vuran ses tonu kulaklarıma çarparken başımı yavaşça duvara vurdum. Evet kırılabilirdin şuan çünkü bu adamın karşısında bir işe yaramıyordun. "Nasıl oldun evdeymişsin ne yaptın bakalım" sanki kırk yıldır arkadaşmışız da telefonda konuşuyormuşuz gibi sohbet ediyordu.

"İyiyim kızlara da iyi olduğumu söyledim ama işe götürmediler beni dinleneyim diye gerçi bir işe de yaramadı Ayten abla sağ olsun misafirliğe geldi" gerçekten keşke işe gitseydim bu kadar yorulmazdı zihnim .

"Sevmiyor musun Ayten ablayı" ne diyeceğimi bilemedim bir an .İnan bende ona karşı ne hissettiğimi bilmiyordum

"Hayır çok tatlı kadın da işte ayaklı gazete gibi her güne ayrı bir manşet atıyor" telefonun ucundan yankılanan gülümseme sesi ile kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarparken elimi göğsüme bastırdım. Sakin ol Zümra sadece ilk defa güldüğünü duydun. "Gülme lütfen her şeyi görüyor kadın dün senin beni doktora götürdüğünü bile biliyor nerden gördü ne yaptı hiç anlamıyorum."

"Mahallede mi duymuş olayları" birden ses tonu değişerek konuştu. Bu adam çok anlık değişebiliyordu. Tatlı tatlı konuşuyordu ne olmuştu birden.

"Yok ben merdivenden düştüm dedim ama senin bıraktığını gördü sanırım değişik değişik imalar yaptı sürekli Allah'tan ben kapattım üzerini konunun" cidden alnımdan öpmeliydim kendimin yani güzel kapamıştım .

"Hmm nasıl kapattın bakalım benim bildiğim Ayten abla kolay kolay unutmazdı " tekrar eski haline dönen sesiyle gülümseyerek cevap verdim

"Aslan abim dedim direk arkalarına yaslandılar bir görsen çok komiklerdi." o halleri aklıma geldikçe gülüyordum. Hüsrana uğramışlardı resmen . Kıyamazdım.

Telefonun ucundan uzun süre ses gelmeyince kapandı mı diye baktım. Yoo gayette açıktı hala. "Alo, Aslan orda mısın ?" Gülümseyen yüzüm solarken çekmediğini düşünerek mutfağa geçtim hızla "Şey Aslan orda mısın" Telefonun ucundan gelen sert solukla rahatlayarak yerimde kaldım. Aslan bir kaç dakikanın ardından oldukça sinirli bir şekilde konuştu

"Yavrum, ne demek Aslan abi?"

Loading...
0%