Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@sahrakendirci

Kirpiklerimin arasından izinsiz sızan güneş bilincimin açılmasını sağlarken yavaş yavaş araladım göz kapaklarımı. Aklımdan hiç çıkmayan adamla boş boş karşımdaki perdeden içeri giren ışığa gülümsedim yeni uyanmış olmanın mahmurluğuyla. Günler eskisine göre daha güzel aymaya başlamış, güneş benim için kendini gösteriyordu sanki.

Dışarıdan gelen kuşların cıvıltıları ve çocukların sesleri bir şarkı misali kulaklarımın içerisinden sızarken gözlerimin önünden hiç gitmeyen adamla yavaşça kalktım yataktan. Önceden sadece işe gitmek için kalkarken hayatım bir anda tepe taklak olup yüreğimde fütursuzca yer edinmiş adam için açıyordum gözlerimi yeni güne. Bu elimde olmayan his tüm hücrelerime işlemişti resmen. Evden çıkarken bile onu görme ihtimali sarıyordu her yanımı.

Oturduğum yerden gülümseyerek ayağa kalkıp camı açtım. Mutluluk istemsiz ruhumu teslim alırken bugün evlerine gidecek olmam daha da panik yapıyordu beni. Onun uyandığı , kahvaltı yaptığı eve gitme düşüncesi parmaklarımın karıncalanmasını sağlıyordu. Aynadan saf saf gülümseyen halime baktım. Dağılmış saçlarım ve yeni uyandığım için mahmur bakan gözlerimle bile bir ayrı güzel gözüküyordum sanki.

Ayna ile bakışmamızı keserek odadan çıktım. Tatil olmasına rağmen erkenden kalkmıştım durduk yere. Mutfağa geçip sessizce kahvaltı hazırlamaya başladım. Dün olanlar gözümün önüne gelirken yüzümdeki gülümseme daha da büyüyerek kahkahaya dönüşürken anlamsızca başımı salladım. Ne yapacaktım bu adamla ben? Öyle ansız ve yersiz çıkıyordu ki karşıma en hazırlıksız halimle yakalıyordu beni. Halbuki milyon tane şey kurmuştum kafamda onu görünce nasıl davranacağımla ilgili ama hiç biri hayata geçemeden bir bir yıkılmıştı.

"Günaydın kuzum " Ayben mutfağın kapısından girince toz misali dağılan düşüncelerimin ardından ona çevirdim başımı

"Günaydın , hadi elini yüzünü yıka ben de çayları koyayım" mutluluk demiştim ya etrafımı sardı diye. Gerçekten de öyleydi çayın bardağa akması bile içimde çiçeklerin filizlenmesine neden oluyordu.

Ellerini yıkayıp gelen arkadaşım bir masaya bir bana baktı tuhaf tuhaf. "Zümra masada her şey neden kalp şeklinde?" söyledikleriyle şaşkın şaşkın sanki ben hazırlamamışım gibi masaya baktım. Zeytinleri bile kalp şekline getirmiş tabağa öyle koymuştum. Birden kahkaha atarak geriye yaslandım. Allah'ım neler oluyordu bana böyle? "Ben senin şu haline hiç alışamadım kızım ne oldu benim yontulmamış odunuma" Ayben de bana katılarak gülmeye başladığında ekmeği kalp şekline nasıl getirdiğimi bilmediğim menemene bandırdım.

"İnan ben de alışamadım "

Kahvaltımızı yapmış hazırlanmak için odalarımıza dağılmışken çalan kapıyla elbiseleri etrafa saçtığım odadan çıkıp kapıyı açtım. Aslı giydiği lila rengi boydan elbisesi ve yandan ördüğü saçıyla tam bir yeni gelin misali kapıda dikiliyordu.

"Aslı iyi ki geldin ya ne giyeceğim ben bulamadım" sabahtan beri tüm dolabı boşaltmış fakat giyebilecek tek bir elbise bile bulamamıştım. Hiçbiri olmaz gibi geliyordu gözüme.

"Gel bakalım nasıl bulamadın " ellerini omuzlarıma bastırarak kendisiyle beni odama yönlendiren arkadaşımın önünden başım eğik üzgün üzgün yürüyordum. Yoktu işte hiç uygun kıyafetim.

"Sen biraz gergin misin bana mı öyle geliyor" elbiseleri kenara iterek yatağıma oturdu. Evet gergindim sonuçta onun evine gidiyordum ve annesi ile her ne kadar anlaşsam da ya bir sorun çıkarsa diye düşünmeden edemiyordum.

"Ya bak sen ne güzel tam hanım kız olmuşsun ben ne giyeceğimi bilemedim" renkli kıyafetleri iki elime alıp havaya kaldırdım. Çok güzel kıyafetlerim vardı ama hiçbiri uygun değildi işte.

"Bak kuzum önce sakin ol " kalktığı yere bedenimi itekleyen Aslı kıyafetlerimi bir bir eline alarak incelemeye başladı. En sonunda kenarda duran çiçek detaylı volanlı elbiseyi uzattı "Ya bu çok yakışıyor sana bunu giy" etek boyuna bakarak başımı sallayacakken devam etti cümlesine "Hem Alevler de gelecekmiş iddialı ol" Alev mi? Ne işi vardı o kızın neden geliyordu yani. Kendi kendine konuşmaya başlayan diğer yanımı rafa kaldırıp Aslı'nın elinden elbiseyi aldım. Gelsindi bakalım. Geleceği varsa elbet görmesi gerekeni gösterirdim ben ona.

Elbiseyi giydikten sonra saçlarımı hafifçe dalgalı hale getirip açık bıraktım. Elbisenin tonunda yaptığım makyajıma ek olarak pembe ve lila arasında rujumu da sürerek aynaya baktığımda tüm savaş bıçaklarını çekmiş bir Zümra vardı karşımda.

"Bak şimdi kuzum büyük ihtimalle biz akşam yemeğine de kalacağız .Yani bu durumda Aslan abiyle karşılaşacaksın." Aslı gayet normal bir şeymiş gibi konuşurken çektiğim savaş bıçakları geri girdi içeri.

"Ne demek yemeğe kalacağız?" ben daha hazır değildim ki.

"Sakin olur musun biraz. Bugün senin günün. Aslan abi sana ne yapıyorsa nasıl davranıyorsa sende aynısını ona yapacaksın şekerim. Şoka girmek neymiş biraz da o görsün değil mi?" Aslı'nın söyledikleri bir kulağımdan girmeden diğerinden çıkarken hüsranla aynadan kendimle göz göze geldim. Ben bugün bitmiştim.

Songül Teyzelerin evinin önüne geldiğimizde heyecanla titreyen parmaklarımı çantamın ardına saklarken kapıyı çalan Ayben'le bir adım geri çekildim. Allah'ım ne kadar zormuş bu durum. Kapıyı açan Nilüfer'e elimdeki cevizli keki uzatarak içeri girdim hızla. Evet kek yapmıştım çünkü. Nedeni yoktu işte sadece öyle hamarat görünmek istemiştim birden. "Abla ne zahmet ettiniz abim de bayılır cevizli keke" Nilüfer her zamanki Nilüferdi işte. Salona girdiğimizde neredeyse mahallenin tamamı ve hatta sadece erkeklerin eksik olduğu kadınlara baktım şokla. Aslı'nın nişanını mı tekrarlıyorduk bu ne kalabalıktı böyle.

Genç kızlar bir kenara oturmuş manken gibi giyinmişlerdi maşallah. İyi ki Aslıya uyup üzerimdekileri giyinmiştim. Podyuma gelir gibi olmuşlardı. Alev'le birleşen gözlerimiz dudağımın sinsice havaya kalkmasına neden olurken gözlerimle selamladım onu. Demek Aslan'dan hoşlanıyordun ha.

"Ay işte bizim kızlar da geldiler hoş geldiniz ay parçalarım" Songül teyze sevinçle yanımıza gelerek hepimizle bir bir öpüştüğünde elini belime koyarak salonda tek boş kalan sandalyelere ilerletti bizi. Kadınların üzerimizde gezen kimisinin hayranlık dolan , kimisinin-ki özellikle Alevin annesinin olduğu tarafın sinsi bakışları eşliğinde yerimize oturduğumuzda uzaktan selamlaşmıştık hepsiyle. "Gülüm valla tek tatil gününüzü de ben çaldım ama dedim bizim kızlar olmadan neşesi kalmaz günün" ağzından bal damlamaya devam eden kadınla daha da oturduğum yerde dikleşerek kendinden emin bir bakış takındım. Sen böyle konuş Songül teyze ben sana ne istersen yaparım.

"Ah hiç öyle şey olur mu şeref duyduk" imalı ses tonum ağızlardan bir kaç değişik nidanın çıkmasına sebep olurken Ayten abla ne kaçırdım bakışı atıyordu etrafa. Sen daha çok bakarsın Ayten abla diyen diğer yanımla bakışlarımı tekrar Alevlerin olduğu tarafa çevirdim. Kızıl saçlarıyla aynı tonlarda giyindiği elbisesi ve kırmızı rujuyla ben buradayım diye bağırıyordu resmen. Fazla iddialı diyen yanımla hafifçe başımı sallayarak çayları dağıtan Nilüferle ayağa kalktım birden. Hadi Zümra at üzerinden çekingenliği "Bende yardım edeyim canım tek başına uğraşma" kadınların hayret dolu bakışları eşliğinde mutfağa doğru ilerledim. Gayette hanım hanım bir kız olabilirdim istersem. Ve bunu göstermekten de çekinmeyecektim tabi ki.

"Kız abla valla sana bir haller olmuş" arkamdan koşa koşa gelmiş Nilüferle gülümseyerek hazırlanmış tabakları elime aldım.

"Her zamanki halim bebeğim" saçımı savurup içeri girerek kadınlara tek tek tabakları dağıtırken Songül teyzenin beğeni dolu bakışlarıyla yerime oturdum tekrardan. Salonun diğer ucundaki kızların üzerinde gezdirdiğim bakışlar Aslı'nın söyledikleriyle ona bakmamı sağlarken tek kaşımı kaldırdım yavaşça.

"Bak bu kızların çoğu Aslan abiyi potansiyel eş adayı olarak görüyor kuzum ve sana parçalayacak gibi bakıyorlar"

"Baksınlar bakalım. Ben onlarla yarışmıyorum anca bakarlar " nerden geliyor bu özgüven dediğinizi duyar gibiyim fakat şuan önemli olan benim varlığımı kabul etmelerini sağlamaktı. Çünkü Aslan'ın potansiyel gelin adaylarıyla işi yoktu. İçimdeki kendinden emin kadın kırmızı tırnaklarıyla çoktan benliğimi eline geçirmişken bana yöneltilen soru ile gözlerimi konuşan kadına çevirdim.

"Kızım sizin var mı birileri " elli yaşlarında , hafif beyazlamış saçlarıyla konuşan kadına gülümseyerek "Yok teyzecim" dedim .Şimdilik yoktu .Songül teyze üzerimde gezdirdiği bakışlarıyla elindeki bardağı işaret edince anında ayağa kalkarak elinden aldım çay doldurmak için. Mutfağa girip çay doldurduğum bardağı içeri geri götürürken kadınlar çoktan Ayten teyzenin anlattıklarına dalmışlardı bile.

"Eee Sevim Aslı'yı evlendiriyorsun hayırlısıyla diğer iki kızına mı geliyor sıra hıı" Ayten ablayı aratmayacak tonda konuşan bakkalın karısı Melehat ablaya tek kaşımı kaldırıp baktım. Bu kadınların merakları yüzünden abi demiştim dimi ben Aslan'a.

"Hayırdır gülüm kızlarımın derdi sana mı düştü" gülümseyerek konuşan Sevim teyze tek gözünü kırparak tekrar kadına döndüğünde yanımdaki Ayben "oohh haketti valla" diye fısıldadı hafifçe.

"Ay Sevim sende, mahallemizde bir sürü delikanlı var düşünür müsün diye dedim hani birini senin kızın kaptı ya ayarlar kendi aralarında gençler diye " ima ile konuşmaya devam eden kadının başından aşağı çayı dökmek isteyen diğer Zümra'yı sakince yerine oturttum. Sırası değildi bugün konumuz Alev'di.

"Olursa biz söyleriz kuzum ağzımızı aramanıza gerek yok" gel kadın gel bir öpeyim ben o mübarek ellerini. Böyle sustururlardı işte.

"Ay Nilüfer' cim Alev'de bayadır görmüyormuş seni nasıl özlemiş eskisi gibi olmayı anlatamam" Alev'in annesinin kaleyi içten fethetmek üzerine kurduğu oyuna

"Evet Nilüfer' cim bayadır gelmiyorsun yanıma bir ara kız kıza sohbet mi etsek eskisi gibi" diyerek Alev de dahil olduğunda eteğimi düzeltirmiş gibi çaprazımda oturan Nilüfer'e baktım. Hani onlara tek bir güzel şey söylerse harbi oklavayla döverdim ben bu kızı. Ona baktığımı fark eden Nilüfer başını bana doğru çevirdiğinde hızla geri Alev'e döndü.

"Alev abla ben ne zaman seninle sohbet ettim hatırlamıyorum ama müsait değilim şu aralar inanır mısın ödüm kopuyor kalıcam derslerden diye" ödüm kopuyor diye vurguyla konuşması Aslı'nın kıkırdamasına neden oldu.

"Zümra yanda zebani gibi dikiliyor demiyor da ödüm kopuyor diyor .Kız sen çok fena gelin olacaksın" Aslı sessizce konuşurken Alev'in bozulan suratından bakışlarımı çekerek önüme döndüm. Sen daha benim o çizdirdiğim kolumun hesabını vereceksin kızım dur sen.

Gençler mutfağa girmiş hep bir elden bulaşıkları hallederken inatla makinenin başında bekleyen Alev'e bıraktım tabakları. Canıma minnetti yediklerini temizlesindi. Tanımadığım kızlardan izin alarak bahçe kapısını açarak çantamdan çıkardığım sigarayı yakıp dumanı çektim içime. Hepsi bir şeyler konuşuyor Ayben de bir kaç kızla anlaşmış üniversite anılarımızı anlatırken başımı kapıya doğru yaslayarak tekrar Alev'e çevirdim bakışlarımı. Geçen ki halinden eser kalmamış hanım hanımcık bir kız olmuştu resmen.

"Eee tatlım tanıdın mı bizi" Adının Fatma olduğunu hatırladığım o gün kuaförde Alev'in yanında üzerime yürüyen kızın sözleri ile sigaradan bir nefes daha çekerek kıstığım gözlerimi üzerine çevirdiğimde "cık" dedim umursamazca. Neyin kuyruk acısı bu diyen yanıma gülerken sinirle bana bakan kızın konuşmasıyla başımı hafifçe eğerek gülümsedim.

"Tanıdın bence " inatla gıcık gıcık konuşan kıza Alev 'de eklenince kenardan ayaklanan Ayben'i gözlerimle durdurdum. Sakin, o burada olay çıkaramazdı. "Umarım bir daha sahipli olanlara bakmazsın" Alev sözlerine devam ederken külü hafifçe çırparak yaslandığım kapıdan tamamen ona döndürdüm bedenimi

"Çok yazık gerçekten de" Dudaklarımdan çıkan kelimelerle anlamayarak tezgaha yaslanan kızla konuşmaya devam ettim "Mal olan sahiplenilir Alev çok şükür kimsenin malında da gözüm yok " aşağılayıcı bakışlarımın altında yüzü kızarmaya başlarken içimdeki kadın daha da çıkardı tırnaklarını " ha sen dersen ki ben malım sahiplenilmeyi severim o ayrı tabi, kimsenin malına karışmam" içeri doğru adımlayarak yanındaki masanın üzerindeki küllüğe sigarayı bastırdığımda üzerime doğru gelmesiyle kaşlarımı kaldırıp dikleştirdim bedenimi

"Sen var ya kızım kork benden" nefret kokan sözleri dudaklarımın kıvrılmasına sebep olurken başımı salladım hafifçe . Bir adım geri çekilerek boyu benden kısa olan kızın üzerinde gezdirdim bakışlarımı .

"Deli gibi koktum. Bak korkudan bacaklarım titriyor." dudaklarımı büzerek konuşmamla tekrar üzerime doğru gelen kızı elimle durdurdum. Bu kadar güler yüz çoktu bile ona. "Ben beni tanımana müsaade bile etmeden adımı hafızana kazırım Alev. Ayağını denk al, mahallede gördüğün kızlara benzemem ben. Kafama seni takarsam doğduğun mahallede barındırmam seni. Geri bas şu tasmasını tuttuklarının önünde kemik atmayım daha fazla sana" kırmızıdan mora dönen suratı ile ardımı dönerek salona doğru yürürken kızlarla göz göze geldiğimizde göz kırptım çaktırmadan. Aferin kızım sana Zümra diyen diğer yanımla kendimden emin bir halde salona girdim.

Kadınların neredeyse iki saat sonunda gitmeleriyle Songül Teyze akşam yemeğine kalmamızı istediği için eve geçmemiştik. Kendi aramızda kahve içerek sohbet ederken çalan kapıyla etrafa bakındım yavaşça .Nilüfer mutfakta, kızlar da kendi aralarında bir şeyler konuşuyorken Songül teyze bana çevirdi bakışlarını "Zümra kızım sana zahmet olmazsa açar mısın bizimkiler gelmiştir." Birden panik saran bedenimi ayağa kaldırdığımda yavaş yavaş kapıya ilerlemeye başladım. Korkulacak bir şey yok Zümra o senin üzerinde nasıl hakimiyet kuruyorsa sende aynısını yapacaksın. Kendin gibi olacaksın . İçimde ayaklanan kadın tekrar tırnaklarını ruhuma geçirirken kapıyı araladım hafifçe. Sıra bendeydi.

"Hoş geldin Aslan"

Loading...
0%