@saniyesolak
|
Sellam✨ Yepyeni bir kurgu ile karşınızdayım. Kısa bir kurgu ve yazımı tamamlandı bu yüzden bölümleri düzenli olarak her gün gelecek ve iki hafta içinde de final vereceğiz❤️ Umarım sevdiğiniz bir kurgu olur, kalbimizin rengi soluk onu canlandırmayı unutmayın ve bol bol yorum yapın lütfen❤️ Yağmur damlalarının şiddetli darbeleri bedenimi döverken son araba da usulca gecenin karanlığında kaybolduğunda, ardına gizlendiğim ağacın arkasından çıkıp karanlık yolda mezarlığa doğru ilerledim. Kaç saat olmuştu? Kaç saattir sıranın bana gelmesini bekliyordum? Tek bir kuru noktası bile kalmayan kıyafetlerimden akıp hiçliğe karışan damlalar çok uzun zamandır beklediğimi söylüyordu. Sarsak adımlarla ilerlerken gözümün içine giren yağmur damlaları umurumda bile değildi. Hissetmiyordum ki... Ne ıslak kıyafetlerimi aşıp tenime değen rüzgârın soğuğunu, ne de saatler önce yediğim tokat yüzünden patlayan dudağımdaki yaranın acısını... Kalbimde öyle bir yangın vardı ki... Ömrümün sonuna kadar hiçbir kuvvet söndüremezdi o yangını... Mezarlığın kapısının önüne geldiğimde adımlarım jilet gibi kesildi. Zifiri karanlığın içinde, beyaz mermerden mezar taşları ay ışığının altında parlıyordu. Gözümden bir damla yaş daha kayıp tüm şiddeti ile yağmaya devam eden yağmur damlalarının arasına karıştığında, eşiğinden kovulduğum büyük demir kapıya baktım. "Senin yüzünden..." diye bağıran gür ses zihnimde bir kez daha yankılandığında, o yangın her hücreme sıçrayıp cayır cayır yaktı beni. "Burada olmayı hak etmiyorsun, o senin yüzünden öldü. Defol git buradan!" Başım yeniden önüme düştü ve göz yaşlarım daha da hızlandı. Bir adım daha atmaya zorladım kendimi... "Yaşadığımız her şey senin suçun!" "Sen istedin o lanet yere gitmeyi, bizi sen ikna ettin!" "Keşke sen ölseydin!" Mezarlığın kapısından içeri güç bela bir adım atarken "Keşke..." diye fısıldadım ağlamaktan boğuklaşan sesimle. "Keşke ben ölseydim." Tutunduğum duvardan elimi ayırıp mezarların arasına doğru yürümeye başladım. Yağmur niye hiç durmuyordu? Madem yağıyordu içimdeki bu acı, bu yangın niye sönmüyordu? Gördüklerim, şahit olduklarım öyle korkunç şeylerdi ki... Hiçbir kuvvet silemezdi onları hafızamdan, hiçbir güç bu yangını çekip alamazdı yüreğimin ortasından. Suçluluğumda boğulurken derin bir nefes almaya çalıştım, kollarımı bedenine sardım çaresizce. Eskiden karanlıktan korkardım ama şimdi, hiçbir karanlık içimi saran hisler kadar katrana bulanmış olamazdı. Taze toprakla örtülmüş ve başına tahta bir kazığın çakılmış olduğu mezarın önünde durdum. Toprak kokusu ilk kez huzurlu hissettirmiyordu. Tahta kazıkta yazan isme bakamadım, yüzüm yoktu o ismi dudaklarımdan dökmeye. Usulca çöktüm mezarın başına ve elim ıslak toprakta gezinirken "Özür dilerim..." diye fısıldadım hıçkırıklarımın arasından. "Çok özür dilerim..." Alnım toprakla buluşuna değin eğildim ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım... Bir karar almıştım. Sonuçları çok ağır olmuştu... Çok... Ve pişmanlığım yaşananları geri alamıyordu. O geri gelmiyordu. Hepsi benim suçumdu. Ama bedelini ben değil o ödemişti. Başladığınız tarihi alabilirim❤️ |
0% |