Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9.bölüm

@selcanykazdal

 

 

 

 

Ömer dakikalar önce, başından büyük bir felaket geçmiş olan genç kızı evine getirmişti... Kendisini yanlış anlayacak diye çekiniyordu aslında, ama onu orada öyle bir başına da bırakamazdı netice de. Kız hala korkudan titriyor ve Ömer'in üzerine bıraktığı ceketine sıkı sıkıya sarılıyordu... Salona geçtiklerinde endişeyle etrafı inceleyen kıza döndü.

 

''Ben şu nevresimleri değiştireyim de sen benim odamda uyu... Ben diğer odaya geçerim, gerçi istemezsen evde de kalmam ama korkma olur mu? Sana zarar vermem. ''

 

''Şey... Teşekkür ederim, benim yüzümden düzeninizi bozmayın. Ben şurada kıvrılır uyurum, yeterince zahmet verdim zaten.''

 

Ömer kız konuşurken hızla mutfağa gidip ona bir bardak su getirmişti bile.

 

''Olmaz öyle şey, şu suyu iç sen. Ben hemen nevresimleri halledeyim, güzel bir uyku çek. Yarın sabah da erkenden polise gideriz.''

 

Genç kız bardağı sehpaya bıraktığında bakışlarını Ömer'e çevirdi.

 

''Polis ne yapacak ki... Sorsalar tarif edemem. Zaten kimim kimsem yok, adaletin çarkı bana dönmez.''

 

''Nasıl yok? Öldüler mi?'' dediğinde karşı koltuğa oturmuştu bile.

 

''Bilmiyorum. Yetimhane de büyüdüm, 18'de şutladılar... Allah'tan orada hizmetli bir abla vardı da kapısını açtı bana... 2 sene yanında kaldım ama... Ama kocası, o hiç istemedi beni. Benim yüzümden kötü olsunlar istemedim evden kaçtım. Sonra da başıma bu iş geldi işte.''

 

''Vay şerefsiz!'' diyen Ömer yumruklarını sıkıyordu. ''Peki ya okul?''

 

''Lise mezunuyum, okutuyorlar ama başımdaki derde çare aramaktan üniversiteye giremedim tabii.''

 

''Bak ne diycem... Mahallemiz çok güzeldir. Hatta bizim kızlar seni görse bayılırlar, onlarla da arkadaşlık edersin. İstersen kal burada. Kendine sıfırdan bi' hayat kur, inan bana bu mahallenin insanından sana zerre zarar gelmez.''

 

''Ben kimseye yük olmak istemiyorum ama yine de çok teşekkür ederim.''

 

''Ne yükü kızım ya? Sen he de bak nasıl düzene sokarız her şeyi... Öyle bedavaya ekmek yok tabii.'' derken gülümsedi Ömer. ''Sana hemen bi' iş ayarlarız... Bu evde kalamam diyosan kızlar var bi' süre onlarla kalırsın sonra el birliğiyle küçük bi' de ev ayarlarız sana. Bu mahalle kimseye sırtını dönmez, tanıdıkça bana hak vereceksin.''

 

''Ben...''

 

''Tamam yeter bu kadar gevezelik, bu konu kapanmıştır. Bi' tanış bizimkilerle istemezsen kimseyi zorlayamayız zaten, çeker gidersin. Ama denemelisin. Hayat kimseye güzellik vaad etmez, sen zorla alacaksın ki ayakta kalabilesin.''

 

Miray hazırda bekleyen gözyaşlarını geri itelemeye başlayıp, başını tebessümle onaylarcasına salladı. Başına ne gelecek bilmiyordu, bu adama neden güvendiğini de... Ama küçük kalbi onu felaketten kurtaran adamın, ona kötülük etmeyeceğine inanıyordu.

 

*

 

Sabah'ın erken saatlerin de bizimkiler Ömer'in telefonuyla uyanıp onun evine doğru yola çıkmışlardı bile. Ömer ise kahvaltı hazırlarken Miray çekingen bir edayla çatalları masaya bıraktığın da bir şey söyleyecek ama söyleyemiyor gibiydi, adam onun karın ağrısını anlayınca gülümsedi.

 

''De bakalım ne diyeceksen sabahtan beri kıvranıyosun.''

 

''Şey... Ben korkuyorum, ya beni sevmezlerse?''

 

Ömer peynir tabağını eline alıp masaya yöneldiği esna da kızı cevapladı.

 

''Neden sevmesinler? Onlara bi' kötülük etmedin ya... Bilmediğim bi'şey mi var yoksa?''

 

''Ha..hayır yemin ederim yok.'' diyen Miray yanlış anlaşılmaktan deli gibi korkuyordu. 20 yıllık hayatında hep yanlış anlaşılmış, hor görülmüştü... Yine aynı şeyleri yaşamak istemiyordu. Bu adam dün gece ona söyledikleriyle içine bir umut tohumu ekmişti... Ve o umudun kökünden koparılması ölümden beterdi şimdi.

 

''O zaman sorun yok... Bak geldiklerin de bu endişelerinin nasıl yersiz olduğunu göreceksin.'' dediğin de kızın aklını dağıtmak için konuyu değiştirdi. ''Şu çaya baksana kaynıyo mu?''

 

Diğer yanda bizimkilerin hepsi aynı anda anlaşmışlar gibi geldiklerinde zile uzanan Sinan'dı. Fazla beklemeden kapı açıldığında mülteci gibi içeriye dökülenleri Miray şaşkınlıkla izliyordu.

 

''Selam yakışıklı.'' diyen Kenan, Miray'ı her zaman görüyormuş gibi ses etmeden mutfağa ilerledi. ''Allah bee! Menemen var.''

 

Miray onun bu tavrıyla hafifçe gülümsedi.

 

''Oha! Bir içim su mübarek...'' dedi Elçin, direkt Miray'ın yanına ilerleyip kocaman sarıldı.

 

''Elçin bi' sal kızı, boğacaksın be!''

 

Elçin geri çekildiğinde Bahar'a çemkiriyordu.

 

''Kıskanma yengecim kıskanma!'''

 

''Kızı korkutuyosunuz şu an, ruh hastaları!'' diyen Zülal, Miray'a döndü. ''Sen bu delilerin kusuruna bakma olur mu? Zamanla alışırsın.''

 

Sinan bir elini dostça kızın kolunun üzerine koyup, ''Hoş geldin.'' dedi.

 

Miray şaşkınlığı bırakmış daha başka bir boyuta geçmişti adeta... Bu insanlar neden onu yıllardır tanıyormuş gibi sıcak davranıyordu ki?

 

''Seni de böyle ayakta bekletiyoruz kusura bakma... Acıkmışsındır hadi mutfağa geçelim.''

 

Son sözü söyleyen Tahir'le beraber çoktan Ömer'in büyük mutfağının masanın etrafına dizilmişler, kızlar ise kahvaltılıkları servis ediyordu. Bir süre her şey normal seyrinde ilerledi. Muhabbet, kahkaha, şamata derken konu sonunda Miray'a gelmişti... Ömer baştan sona her şeyi anlattığında top artık bizimkilerdeydi.

 

''Miray eğer istersen bizimle kalabilirsin ev arkadaşı oluruz fena mı?''

 

Zülal'i onaylayan Bahar devam etti.

 

''Zaten sıkıldım bunun yersiz uykularından, canım sıkılıyo valla evde ya!''

 

''Hadi be ordan...'' diyen Zülal'e çok gecikmeden Elçin cevap verdi.

 

''Bahar haklı bebişim kusura bakma... Eleştiriyi kaldıramıyorsan her fırsatta uyumayacaksın.''

 

''Pis nankörler... Sen bunlara bakma Miray abartıyolar.''

 

Miray onların bu sıcacık samimiyetlerine karşın neredeyse ağlayacaktı... Sanırım Ömer haklıydı. O bunları düşünürken sözü Sinan aldı.

 

''Biz de restorana garson arıyoduk aslında... Bu ara yetiştiremiyoruz, eğer istersen bizim orada işe başlayabilirsin.''

 

''Benim mobilya dükkanına da yardımcı lazım aslında ya.'' dedi Tahir.

 

''Hadi lan! Orada yardımcıya ne gerek var?'' diye karşılık veren elbette Kenan'dı... Zaten yemekten fırsat bulup ağzını ne ara boş bıraktı da konuşmaya başladı, herkes şaşkındı doğrusu.

 

''Lan sen özellikle mi bana çalışıyon? Tahir bi'şey dese de sataşsam diye hava da mı bekliyosun?''

 

''Kılım olum sana, gıcık oluyorum.'' diyen Kenan'ın ardından herkes kahkaha atmaya başladı. Miray ise hayranlıkla onları izliyordu... Emin değildi ama galiba yerini sonunda bulmuştu.

 

''Ben hepinize teşekkür ederim, bana içinizden biriymişim gibi yaklaştığınız için... Ben hiç sizin gibi insanlar görmedim.'' dediğinde gözlerindeki yaşlar inci tanesi gibi süzüldü Miray'ın yanaklarından.

 

''Sen bizdensin zaten... Kabahatin olmadığı halde sana hoyrat davranan hayat utansın.''

 

Elçin'in sözlerini masadaki herkes onayladı.

 

''Gönül isterdi ki sen kötü şeyler yaşamadan karşılaşalım ama kaderin de vardır bi' bildiği...'' diyen Bahar'ın eline uzandı Sinan, çok şanslıydı ki bu koca yürekli bir kadına sığınmıştı kalbi.

 

 

''Benim için Elçin neyse, sende osun bundan sonra.''

 

Miray, Sinan'ın söyledikleriyle bakışlarını Ömer'e çevirdi... Ömer ise 'ben sana demedim mi?' diyen gözlerle ona bakıyordu o sırada.

 

''Al benden de o kadar.'' dedi Kenan.

 

''Biz bi' aileyiz, sende ailemizin yeni üyesisin... Merak etme artık yalnız değilsin.'' diyen Tahir'in peşinden Zülal söze girdi.

 

''Gülsüm annem seni görse varya, alır içine sokar yeminle.''

 

''Anamın bi' kızı daha oldu, hayde gözümüz aydın.'' derken Ömer'e bakıyordu Sinan. Ömer ise kaşlarını çatmış, arkadaşının imasını geri püskürtmeye çalışıyordu.

 

''Ben ne diyeceğimi bilemiyorum...''

 

''İlla bi'şey diyeceksen bana abi diyebilirsin... He tabii Ömer'e ne demek istersin onu bilemem.''

 

''Sinan ne biçim konuşuyosun, kızı utandırmasana!''

 

''Bırak Bahar bırak, ben ahiret sorgusuna çekip bi' düzelticem onun façasını.''

 

''Sen önce...'' dediğinde sustu. ''Neyse kendin de farkında değilsin ki.''

 

''Yalnız yalandan parlama Ömer, Sinan'ın ön görüleri kuvvetlidir bilirsin.'' diyen Kenan'la bu sefer Zülal cırladı.

 

''Aaaa ama yeter he! Kızın nevrini döndürdünüz. Daha durun bismillah ya! Miray kalk kız bize gidiyoruz.'' dediğinde tüm kızlar ayaklandı. ''Siz de buraları halledersiniz artık.''

 

Erkekler birbirlerine şaşkınca bakarken, Bahar o arada Sinan'ın yanağına öpücük kondurmuştu bile.

 

''Ama sen iyice çöp çatanlara döndün Sinan! Neyse bunu sonra konuşucaz... Görüşürüz aşkım.'' dedikten hemen sonra evde kızların esamesi kalmamıştı.

 

''Eee hadi bakalım... Ben yedim Allah arttırsın, sofrayı kuran kaldırsın.''

 

''Bi' akıllı sensin dimi Kenan? Tut lan şu tabakları!'' diyen Ömer onun eline servis tabaklarını kitlemişti bile, ardından Sinan'la Tahir'e döndü.

 

''Sinan sen bardakları al, Tahir sen makinayı boşalt. Ben de şu kahvaltılıkları dolaba dizeyim.''

 

''Peki kocacım.''

 

''Tahir gevşeme, hadi lan daha restoran da bi' dünya işim var, kimsenin keyfini bekleyemem ben.''

 

''Olum siz ayvayı yemişsiniz... Bu kızlar sizi parmağında oynatır da oynatır. Allah'ım çok şükür bugün de aşık olmadım, gidip sadaka vereyim.'' dediğinde kaçmaya hazırlanan Kenan'ı anında fark ettiler ve aynı anda kükrediler.

 

''Kenan!''

 

*

 

''Miray bak bu oda boş, yani öylesine bi' giysi dolabı atmıştık buraya yazlık kışlık kıyafetleri mevsime göre ayırınca diziyoduk içine, ama boşaltır bazaların altına hurçlarız hepsini. Bi'de Tahir abiden yatakla baza aldık mı miss.'' dedi Zülal.

 

''Aynen bende Ankara'dan annemin zoruyla 4 tane nevresim takımı getirmiştim. 2 tanesini değiş tokuş kullanıyorum zaten diğer ikisini de sana veririz.''

 

''Tamam bi'de bugün sana alışverişe çıkar, iki parça bi'şey alırız. Oldu bu iş, bak ne kadar kolaymış.'' diye kızları destekledi Elçin.

 

Miray onlara minnetardı ama o kadar utanıyordu ki, yapacaklarının altında daha şimdiden eziliyordu.

 

''Ben size zahmet vermek istemiyorum gerçekten... Ben koltukta da uyurum, hem bu kıyafetle uzun süre idare ederim.''

 

''Aaa delinin zoruna bak... Kızım ne zahmeti ya! Zevkle yapıyoruz zevkle.''

 

''Zülal haklı. Allah bize bi' kız kardeş göndermiş, el üstünde tutucaz tabii.'' dedi Bahar.

 

''Teşekkür ederim... Gerçekten.'' Onun bu duygusal halinden bir an önce sıyrılması için Elçin olaya el atmaya karar verdi.

 

''Miray bana bak... Şimdi sen bizdensin artık, o yüzden sana bi' sır vericem. Hatta birden fazla.''

 

''Tabii... Bana güvenebilirsiniz.''

 

''Şimdi yan daire de Leyla kartolozu var, biz ona aşırı gıcığız... Çünkü gözü Sinan abimde. Yani tahminlerimiz o yönde. Aman diyim güvenip arkadaşlık edeyim deme seni de batırır valla.'' dediğinde kızlar Elçin'in tavrına gülüyor Miray ise ciddiyetle dinliyordu. ''He bi'de biz Tahir'le sevgiliyiz ama Sinan abim bilmiyo bak aramızda!''

 

''Tamam, söz aramızda.'' dediğinde kızların gülüşü kahkahaya dönüştü.

 

''Allah iyiliğini vermesin Elçin ya...''

 

''Ne var kızım baştan söylüyorum ki bilsin kızcağız, artık oda aileden.''

 

''Bana bunca iyilik yapıyosunuz, asla size yanlış yapmam merak etmeyin.''

 

''Kızım ondan demedim ya! Daha ne sırlar paylaşıcaz birbirimizle, belki ileri de sende bizimle paylaşmak istersin.'' dediğinde imalı bir edayla sırıtıyordu Elçin.

 

''Al işte, abisi kılıklı...''

 

''Abim kılıklı olcam tabii kardeşiz biz Baharcım.''

 

Onlar konuşurken Miray neyden bahsettiklerini bile bilmiyordu. Şu an tek odaklandığı şey daimi olarak Allah'a şükretmekti. Karşısına böyle güzel insanlar çıkararak onu ödüllendirmişti.

 

''Neyse ben okula geç kalmadan çıkayım... Sizde alışverişe çıkarsınız heralde. Ayy bana da fotoğraf atın ama he merak ederim ben.''

 

''Okul? Üniversite mi okuyorsun?'' derken gözleri parlamıştı Miray'ın.

 

''Miray beni o kadar genç gördüğün için teşekkür ederim canım benim. Ama yok, öğrenci değilim öğretmenlik yapıyorum.''

 

''Ne güzel...''

 

''Tamam o zaman hep beraber çıkalım evden madem.'' diyen Zülal'le hazırlanıp çıktılar.

 

*

 

''Sinan...'' derken kapıya tıklatıp içeriye girmişti Bahar.

 

''Hoş geldin kadınım benim... Hoş geldin.''

 

''Oooo beni *Nazım*'la mı tavlamaya çalışıyorsun?'' dediğinde Sinan'ın yanına ulaşmıştı bile.

 

''Zaten çoktan tavlamadım mı? Şimdi sıra gönlünü hoş tutmakta.'' diyen Sinan, içine sokar gibi sarılıp daha sonra yanaklarından öptü sevdiği kadını.

 

Bahar Sinan'ın karşındaki koltukta oturduğunda çantasını da masaya bıraktı.

 

''Kızlar Miray'a alışverişe çıkmışlardı döndüler mi acaba?''

 

''İyi yapmışlar, boş ver arama gezsinler az daha. Sen onları düşüneceğine, sevgiline ilgi göster biraz.''

 

''Ay kıyamam, ilgisiz mi kaldın sen?''

 

''Hemde nasıl... Utanmasam ağlarım.'' derken gülüyordu Sinan.

 

''Ama ben seni yerim ya!'' derken yeniden kalkıp Sinan'ın yanına gitti, tabii bu sefer yanaklarını sıkmak için... Sinan ise fırsattan istifade kızı kucağına çektiğinde halinden oldukça memnundu, tek sorun Bahar'ın kızaran suratıydı.

 

''Ne oldu? Utandın mı sen? Az önce yiyecektin ya hani beni?''

 

''Ya Sinan çok kötüsün!'' dediğinde kafasını Sinan'ın göğsüne yaslamıştı.

 

''Sen kötü görmemişsin... '' dediğinde bir eliyle kızın kafasını kaldırıp burnuna öpücük kondurdu. ''Hadi gidiyoruz.''

 

''Nereye?''

 

''Kaçırıyorum seni. Yetti artık.'' dediğinde ikisinin de kahkahası birbirine karışmıştı.

 

Diğer yandan kızlar alışveriş işini halletmiş, soluğu Tahir'in mobilya dükkanın da almışlardı.

 

 

''Selaaaaam!'' diyen Zülal'in peşinden ellerinde poşetlerle Elçin ve Miray girdi içeriye.

 

''Oooo hoş geldiniz kızlar.'' dediğinde ayaklandı Tahir, tabii ilk işi sevdiğinin yanına gidip sıkıca sarılmaktı.

 

''Güzelim...''

 

''Aşkım biz yatak ve baza almaya geldik Miray için.'' diyen Elçin elindeki poşetleri yere bıraktı.

 

''İyi ettiniz, yataklar ve bazalar arka tarafta dilediğinizi seçin. Geçin, buyrun...'' dediğinde Zülal utangaç olan Miray'ı çekiştirip arka tarafa doğru ilerlerken peşlerinden giden Elçin'i kolundan yakaladı Tahir.

 

''Sen nereye?''

 

''E baza?''

 

''Boş ver onlar halleder... Ben burada iki gündür sensizim, hiç mi acımıyosun?'' dediği an Elçin'e fırsat vermeden dudaklarına kısa ama ateşli bir öpücük bırakmıştı bile.

 

''Tahir, kızlar görecek.'' derken allanan yanaklarını gizlemeye çalışıyordu o sıra.

 

''Kimse görmez merak etme... Abinle artık konuşayım ha sevdiğim?''

 

''Tahir korkuyorum.''

 

''Güzelim korkuyosun da nereye kadar saklıycaz biz bunu böyle? Kendimizi Kadir'in insafına mı bırakıcaz?''

 

''Biraz daha... Lütfen.''

 

''İyi tamam.''

 

''Kızma bana ama...''

 

''Yahu kızmıyorum da böyle gizli saklı zoruma gidiyo Elçin, biz yanlış bi'şey yapmıyoruz. Neden gizliyoruz ki hala?''

 

''Haklısın aşkım, ama hazır değilim anla beni.''

 

''Peki, buna da tamam.''

 

Elçin uzanıp sevdiği adamın yanağına öpücük bıraktığında, onu sinirlendirdiğini biliyordu ama aynı kabusu yeniden yaşamaya henüz hazır değildi.

 

''Özür dilerim.''

 

''Özür dileme Elçin, tamam.''

 

Bu sefer Tahir'in yüzünü iki elinin arasına alan Elçin, adamın dudaklarına uzandı.

 

''Söz veriyorum her şey güzel olacak, sadece biraz daha zamana ihtiyacımız var.'' dediğinde becerebildiği kadar öpmeye çalıştığında amacına ulaşmıştı, Tahir çoktan kıvama gelmiş karşılık veriyordu ki arkadan yaklaşmakta olan kızların sesleriyle geri çekildiler.

 

Zülal, ''Tahir abi, bi' baksana biz seçtik ama hemen gönderebilir misin sen bizim eve?'' dediğinde konu tamamen kapanmış hepsi birlikte arkada ki bölmeye ilerlemişlerdi. Tahir gösterilen mobilyaların ardından, ''1 saate gönderirim.'' deyince kızlar da apar topar onayladılar.

 

''Tamam biz de o zamana kadar odayı falan temizler, toparlarız zaten.'' diyen Zülal'le dükkandan çıkmışlardı bile.

 

*

 

''Yavrum... Allah çarpsın Leyla'nın orada olduğunu bilmiyodum ya! Ben çocuklarla her zaman takıldığımız yeri gör diye götürdüm seni oraya.'' diyen Sinan direksiyonu sağa çevirdiğinde uzun bir gezmenin ardından akşama doğru mahalleye girmişlerdi.

 

''O nereden biliyo orayı ya?''

 

''Güzelim biz beraber büyüdük, bilmesi normal değil mi?''

 

''Sus Sinan, savunma onu bana!''

 

Sinan, çaresizlikle sakalarını sıvazladı... İlk defa birine böylesine açıklama yapıyordu. Ulan zordu be! Bu kadın milleti, bir şeye kafayı taktı mı takıyordu.

 

''Savunmuyorum hayatım, sordun söyledim işte.''

 

''Ben Levent için olumlu bi'şey desem mahalleyi yakarsın ama söz konusu Leyla olunca çıt yok.''

 

''Bak yaa! Bak yaa! Lan Levent nereden çıktı şimdi?''

 

''Lan mı? Bi' de argo konuşmaya başladın benimle o kız yüzünden. Aferin Sinan, bravo!''

 

Sinan daha fazla dayanamayıp arabayı köşe de bir yere çektiğinde Bahar'a döndü. Ama Bahar öyle bir haldeydi ki, dokunsa ağlayacaktı yani.

 

''Bahar'ım... Kalbini kırdıysam bin özür. Allah şahit senden başkasını görmez artık bu gözler. Leyla sıradan biri, Levent'te öyle. Önemli olan biziz. Elalem yüzünden aramız bozulmasın ha güzelim?''

 

Bahar bakışlarını Sinan'a çevirdiğinde, Sinan hemen kızın iki elini birden kavrayıp öpücükler dizmeye başladı.

 

''Sinan o kızı hayatımızda istemiyorum. Bak anlamıyosun ama o kız da beni rahatsız eden bi'şey var.''

 

''Hayatımız da değil ki zaten, ama düşman da değiliz be güzelim. İnan bana aramıza girecek son kişi bile olamaz. Benim sevdam basit bi' sevda değil. Sen bana güven, gerisini boş ver.''

 

''Demesi kolay tabii. Şimdi Levent...'' diye başlayıp cümlesini bile bitiremedi Bahar, çünkü Sinan artık deliriyordu yavaştan.

 

''Ulan başlıycam Levent'ine de ya! İki de bir niye onun adını ağzına alıyosun sen?''

 

''Bak adını duymaya bile tahammülün yok. Benim için de Leyla öyle anla bi' şunu artık!'' dedi Bahar, sesi titremişti. Emniyet kemerini çözüp arabadan indiği gibi koşarak uzaklaştı.

 

Sinan sızlayan vicdanına mı yansın, yoksa birden ortaya çıkan lanet öfkesine mi bilemiyordu. Dua ediyordu ki sevdiği şu an ağlamıyor olsundu... Hayatların da toz kadar değer görmeyen insanlar için şu hale gelmişlerdi ya deliriyordu! Biraz daha bekleyip, daha sonra arabayı çalıştırdı. Eve gitse iyi olacaktı, Bahar'a biraz zaman vermeliydi bir kaç saate gidip gönlünü alacaktı zaten.

 

 

 

 

 

 

 

*NAZIM* : NAZIM HİKMET RAN, YA DA KISACA NAZIM HİKMET, TÜRK ŞAİR, OYUN YAZARI, ROMANCI VE ANI YAZARI.

 

AYY BU LEYLA'YI BEN YOLUCAM ARTIK HİKAYEYE DAHİL OLUP... İSTENMEYEN OT GİBİ HER YERDEN ÇIKIP GÜL GİBİ ÇİFTİMİN ARASINI BOZDU SONUNDA İYİ Mİ? KENDİME DE AYRI SİNİRLENİYORUM BOK VARDI DA KAVGA ETTİRDİM DİYE AMA ARADA BÖYLE UFAK SÜRTÜŞMELER İLİŞKİLERİN TUZU BİBERİ YA BİŞEYCİK OLMAZ BENCE. :D

 

ONU BİR ES GEÇELİM DE, MİRAY HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ? SİZCE NELER OLACAK? BEN BİLE AŞŞŞŞIRI HEYECANLANIYORUM VARYA... AKLIMDA ÇOK GÜZEL PLANLAR VAR. :D

 

BİR DAHA Kİ BÖLÜME KADAR ESEN KALIN. :D SEVGİLER... XXX

 

 

Loading...
0%