@selcanykazdal
|
KEYİFLİ OKUMALAR...💘
Kapının açılmasıyla beraber üç tane adam, korumaların kollarından kurtulmaya çalışıp, bağırmaya başladı.
‘’Balım! Balım buradasın biliyoruz! Çık ortaya!’’ dedi orta yaşlarda bir adam.
Kız panikle arkama saklandığında, Kerim eliyle korumalara, adamları bırakmalarına dair işaret etti.
‘’Siz kimsiniz de benim evime destursuz geliyorsunuz?’’dediğinde Barbaros elini beline atmış, hazırda bekliyordu.
Aynı adam öfkeyle, ‘’Asıl siz kimsiniz de kardeşimi kaçırıyorsunuz?’’dedi.
‘’Ne kaçırması lan? Ne diyorsun sen? Yolda baygın halde buldum ben o kızı.’’ diye adeta kükreyen Barbaros tam adamın üzerine hamle yapacakken, Kerim omzundan yakaladı.
Ben olan biteni büyük bir şok ile izlerken, arkamdan gelen kısık hıçkırık sesiyle hemen kıza döndüm.
‘’Yukarı çıkmak ister misin?’’ dediğimde kafam oldukça karışmış bir haldeydi. Başıyla onaylayınca, koluna girip onu hızla yukarıya çıkardığımda benim odama götürdüm.
‘’Bak… Biliyorum kötü haldesin ama konuşmak zorundasın. Seni bu hale kim getirdi? Bu adamlar neden bu kadar öfkeli?’’
Bu sefer sesli bir şekilde hıçkırarak ağlamaya başladığında odanın kapısı tıklatınca gidip açtım.
‘’Ne oluyor kızım? Ne bu gürültü?’’ diyen Canan Hanım, kafasını içeriye uzattığında gözlerini korkuyla kocaman açtı. ‘’Biz de anlamaya çalışıyoruz anne. Sen Cemre’nin yanına gidebilir misin? Aşağıya inmesin şimdi.’’
Dediğimi ikiletmeden beni onaylayıp, adımlarını Cemre’nin odasına çevirdiğinde kapıyı kapatıp kızın yanına döndüm.
‘’Balım… Adın bu değil mi?’’ dediğimde başını salladı.
Ellerimi iki yana açtım.
‘’Sana bunu kim yaptı? Söyle, söyle ki yardımcı olalım. Yoksa seni alıp götürecekler. Belli ki onlardan korkuyorsun…’’dedim ve yanına oturup eline uzandım, yine yumruk yapmıştı. ‘’Bak eğer sen istemezsen Kerim ve Barbaros seni asla onların götürmesine izin vermez…’’
‘’Ben…’’ dediğinde yutkunup kafasını bana çevirdi… Yüzünü ilk kez net gördüm. Yüzünde ki yara bereye rağmen o kadar güzeldi ki… Kocaman kahverengi gözleri vardı, kirpikleri öyle uzun ve kıvrıktı ki gören rimel sürmüş zannederdi. ‘’Onlar benim abilerim. Babam öldüğünden beri yapmadıklarını bırakmadılar bana. O yaşasaydı bunların hiç birine izin vermezdi.’’ dediğinde yeniden hıçkırmaya başladığında elini daha sıkı kavradım. ‘’Kumar borçları var.’’
O esnada kalkıp makyaj masamız üzerinde bulunan peçete kutusundan peçete çıkarıp ona uzattığımda gözlerini sildi.
‘’Beni kumar borçlarını ödeyebilmek için, yaşlı başlı bir adamla evlendirmeye çalışıyorlar. Bugün nikah kıyılacaktı, akşam istemediğimi söylediğim için beni dövdüler, sonra da odaya kilitlediler. Bende gece herkes uyurken, tel tokayla kilidi açıp evden kaçtım ama o kadar bitkindim ki, yemek yerine dayak yediğim için…’’derken sesi acı bir alayla doluydu. ‘’Bayılmışım. Sonrasını biliyorsun işte.’’
‘’Kaç para borçları varmış?’’ dediğimde, içim sızım sızım sızlıyordu. Bir kadına bunu yapmaya kimsenin hakkı yoktu… Fiziksel güçlerine sığınıp, zorbalık ediyorlardı ama hiç birinin ciğeri beş para etmezdi, üçü de dünyanın en aciz adamıydı.
‘’İki milyon… Nefret ediyorum hepsinden! Kendi hatalarının bedelini bana ödetiyorlar. Ya ben… Ben okula gidiyordum biliyor musun? Onların yüzünden kaydımı dondurup işe girdim ama yok ne yapsam onların arkasını toplamaya yetmiyor. Benim aldığım para zaten üç kuruş bir şey… Kredi çeksem taksidi maaşımın beş katı… Ölmeyi bile düşündüm…’’dedi yutkunarak, söylediği son şey içimi öfkeyle doldurdu.
‘’Sen neden ölecekmişsin? Genceciksin, o kadar güzelsin ki… Yaşamayı en çok sen hak ediyorsun. Çok güçlüsün, bak sesini çıkarabilmişsin… Onlara kafa tutup, evden kaçmışsın. Merak etme, sen burada bekle… Ben bizimkilerle konuşup geleceğim.’’dedikten sonra kapıya ilerleyecekken kapı tıklatıldı yeniden.
‘’Feride? Burda mısınız?’’
Kerim’in sesiyle kapıyı iki adımda açtım. Beni görünce eliyle çağırıp, gözünün ucuyla içeriye baktığında çoktan elimi tutmuş beni kendi odasına götürmüştü.
‘’Gittiler mi?’’ dediğimde sesim öfke doluydu.
Yatağın üzerine oturup, beni de kucağına çektiğinde başını boynuma gömdü. ‘’Gönderdim ama saçma sapan bir şeyler zırlayıp duruyorlar. Kızın başına bela olmuşlar belli.’’
‘’Kerim, kızı zorla evlendireceklermiş. Kumar borçlarını ödeyebilmek için kızı yaşlı bir adamla evlendireceklermiş. Aklım almıyor. İnsan kardeşine nasıl böyle bir kötülük yapabilir?’’ derken Kerim’in kafasını kaldırdığında bakışlarını duvara dikti. Gözleri öfkeyle yanarken, ‘’Orospu çocukları!’’ diye tısladı dişlerinin arasından.
‘’Bugün nikah kıyılacakmış o da geceden kaçmış ama öncesinde kızı dövmüşler.’’
‘’Sen merak etme, bunların derdi para… Ben halledeceğim.’’
‘’Para ama o parayı bitirir, yine kıza musallat olur bunlar.’’ Gömleğinin yakasına uzanıp düzeltmeye başladığımda, ‘’Ben diyorum ki en azından başka bir plan yapana kadar burada kalsa.’’ diye cümleyi bitirdiğimde gözlerine baktım. O da bana bakıyordu.
‘’Sevgilim, bizim bir kızımız var…’’dediğinde kalbim bir an için, bu cümleyle yönünü şaşırdı. ‘’Onun güvende olması benim en büyük önceliğim. Tamam kalsın ama bu adamlar burayı su yolu yapar…Ha, bizim elimiz armut toplamıyor tabii ama Cemre bir tanesine bile şahit olsa ne olacak? Kapı kapı pedagog gezeriz ondan sonra...’’
‘’Ne yapacağız Kerim, çaresizce bize sığınmış genç bir kızı sokağa mı atacağız?’’
‘’Ben önce bir soruşturayım. O arada Barbaros’un evinde kalsın. Kapıya koruma dikeriz iki tane, güvende olur merak etme. Ortalık yatıştıktan sonra da bakarız bir çaresine…’’
Başımla onayladım.
‘’Ama önce bir duş alsın, karnını doyursun. Ben ona benim kıyafetlerden küçük bir çanta yapayım. Sonra götürürsünüz.’’
‘’Tamam zaten benim şirkete geçmem lazım, bir müşterim gelecek. Dün gelecekti malum, iptal oldu bugüne sözleştik. Ayıp olmasın adama. İki saate dönerim.’’
‘’Tamam.’’ dediğimde ayaklanacaktım ki belimden yakaladı.
‘’Nereye?’’ dediğinde burnunu boynuma sürtüyordu. Bütün bedenim ürpermeye başladığında elimle yüzümü yellemeye başladım. Bu hareketim onun ufak çaplı bir kahkaha atmasına neden oldu.
‘’Kızım ben varya ölüyorum sana, ölüyorum be!’’ dedi mahalle abisi tonuyla. Dudaklarıma uzandı. Uzunca bir öpücük bırakıp, geri çekildiğinde dudakları hala dudaklarımın üzerinde mırıldanırken, nefesim titredi. ‘’Bin kere de öpsem, hiç doymayacağım bu dudaklara…’’
Elimi sakallarına uzatıp, okşadım.
‘’Doyma zaten. Hep böyle bak, böyle kalbinden öp beni… Sensizlikten kahrolduğum günlerin acısı çıksın.’’
‘’Sensiz geçen her güne lanet olsun…’’ dediğinde o da eliyle yanağımı okşayıp, bu sefer burnumun ucuna öpücük bırakıp geri çekildi ve ayaklandı.
O esnada onun ağzından çıkan her söze mum gibi eriyen ben, yine pelte kıvamına gelmiştim.
‘’Ben ufaktan kaçayım, yoksa biz bu odadan akşama kadar çıkamayacağız…’’
Duyduğum cümleyle hem gözlerim, hem de ağzım kocaman açıldığından gülüyorum.
‘’Kerim! Çok ayıp! Aşk olsun…’’ derken çıkmadan önce bana döndü.
‘’Zaten tek gayemiz o. Aşk olsun, meşk olsun, Kerim Feride’sini kavuşsun. Bu yani.’’
Uzaktan attığı öpücükle odadan çıktığında sırıtıyordum. Dışarıdan bakıldığında buzdolabından hallice bir adam, bana karşı dünyanın en tatlı, en şefkatli, en çocuk ruhlu aşığı oluvermişti. Onca acı çekmiştim ama mükafatım çok güzeldi. Bu adam benim ruhumun da, kalbimin de şifasıydı. Bütün yaralarımın merhemiydi. Benim bir uzvum, bir parçamdı… O olmasa eksiktim, yarımdım ben. Düşüncelerimle aşık aşık gülümserken odadan çıkıp, iki adımda kendi odama girdiğimde, Balım eliyle başını ovuyordu.
‘’Başın mı ağrıyor?’’
‘’Evet… Çok ağrıyor…’’ derken yüzünü buruşturdu.
‘’Açsın, yorgunsun çok normal. Ben sana kıyafet çıkarayım, şöyle güzel bir duş al rahatla. Ben de aşağıya inip kahvaltı hazırlığına yardım edeyim, hazırlanıp gelirsin aşağıya olur mu?’’ Dolabımı açtığımda kıyafet çıkarırken bana doğru yaklaştığında ona döndüm, oldukça çekingen duruyordu.
‘’Şey… Abimler gitti mi?’’
‘’Gitmişler… Merak etme, burada güvendesin. Kimse sana istemediğin bir şey yapamaz.’’ Dediğimde, kolunu sıvazladım ama karşılığında acı bir şekilde inledi.
‘’Of… Özür dilerim, düşünemedim. Kahvaltıdan sonra bir bakalım da pansuman yapalım olur mu?’’
Sessizce onayladığında, beklemeden bir iki parça kıyafet çıkardım. Yatağın üzerine bıraktığımda, kıza gülümseyip odadan çıktım.
Gerçekten olaysız bir günümüz yoktu. Daha şimdiden kafam kazan gibiydi. *
Cemre, kahvaltı boyunca gözünün ucuyla Balım’a korkuyla bakınca duruma müdahale edip, kendi elimle hızlıca yedirip hazırladıktan sonra Barbaros’la birlikte okula göndermiştim. Biz de yarım yamalak bir kahvaltının ardından pansuman için salona geçtiğimizde Balım biraz daha toparlamış gibiydi.
‘’İyisin değil mi canım?’’ dedim çekinerek.
‘’İyiyim sağol. Ağrı kesici biraz rahatlattı ama kolumu rahat hareket ettiremiyorum.’’ dediği esna da Canan Hanım öfkeyle mırıldandı.
‘’Allah’ın cezaları, elleri kırılsın inşallah.’’
‘’Doktora mı gitsek? Bir baksın belki kırık, çıkık bir şey vardır.’’
Telaşla başını iki yana salladı.
‘’İşin içine polis karışır. Sonra da acısını annemden çıkarırlar.’’ dediğinde gözleri dolmuştu. Ağlamamak için dudaklarını ısırınca elimi omzuna koydum.
‘’Seni tehdit mi ettiler?’’
Titrek bir nefes bıraktığında, başıyla onayladı. Yüzüne düşen saçlarını kulağının arkasına itelediğimde, Canan Hanım, bir koşu gidip peçete getirdi ve Balım’a uzattı.
‘’Teşekkür ederim…’’ derken Canan Hanım’a baktı. Ardından bana döndü. ‘’Annemi benimle, beni de annemle tehdit ediyorlar. Gidecek kimsemiz yok ya, o yüzden bu kadar rahatlar. Kim bilir ona neler yapıyorlardır şimdi.’’
Ağlamaya başlayınca Canan Hanım’a hüzünle baktım. Onun da gözleri dolmuştu.
‘’Arayalım anneni hemen. Numarası ezberinde mi?’’ dediğimde elinde ki peçeteyle göz yaşlarını sildi.
‘’Abimler yanındadır şimdi. Açsa da konuşturmazlar ki…’’
Tam söze girecektim ki kapı çaldı, ayaklanmak üzereyken Ayşe abla el edip, açmaya gittiğinde yerime oturdum.
Sıkıntılı bir nefes bıraktım.
‘’Böyle olmaz, seni annenle konuşturmamız lazım.’’
O sırada bakışlarım salona giren Şahin’e kaydığında, bakışlarından her şeyi bildiğini anladım.
‘’Hoş geldin…’’ dedim, Balım benim sesimle birlikte kafasını kaldırdığında Şahin’e baktı.
‘’Hoş buldum diyemeyeceğim…’’ derken cümlesi yarıda kaldı. O da bakışlarını Balım’a çevirdiğinde, uzun süre gözlerini ayırmadan öylece kaldı. Balım da aynı şekilde kalınca, araya girme ihtiyacı hissettim.
‘’Siz tanışıyor musunuz?’’
Gözlerini aceleyle çekip beni cevaplayan Şahin, hipnozdan çıkmış gibiydi.
‘’Hayır. Kerim arayıp buraya çağırdı. Birazdan gelecek o da, kafa kafaya verip bir çare düşüneceğiz.’’
‘’Anladım, sen gelsene bir benimle mutfağa…’’ dedikten sonra cevap beklemeden ayağı kalkıp, Şahin’in koluna girdim ve mutfağa sürükledim.
Ayşe abla mutfağı toplamış, tezgahı silerken ona seslendim.
‘’Ayşe abla, bize biraz müsaade edebilir misin?’’
‘’Tamam kuzum.’’ deyip mutfaktan çıkınca, kollarımı birbirine dolayıp tek kaşımı kaldırdığımda Şahin güldü.
‘’Ne oldu?’’
‘’Sen anlat.’’
‘’Ne anlatacağım Feride?’’ dediğinde iyi rol yaptığını düşünüyordu ama yanılıyordu.
‘’Sen bu kızı tanıyorsun…’’ der demez ağzını açmıştı ki işaret parmağımı ona çevirdim. ‘’Hiç itiraz etme, bakışlarından anladım.’’
Ellerini suçlu gibi havaya kaldırıp söze girdi.
‘’Yakalandım…’’
‘’Nereden tanıyorsun?’’
Ellerini ada tezgaha yaslayıp, bütün ağırlığını bıraktığında yüzünü sıvazladı.
‘’Staj için bizim şirkete gelmişti geçen ay. Sonra ay sonu kayboldu ortadan. Durum bu yani.’’
‘’Durum tam olarak ondan ibaret değil bence…’’dediğimde sesim imalı çıkınca keyifsiz bir şekilde sırıttığında, duyduğum sesle kafamı mutfağın kapısına çevirdim. Kerim ve Barbaros gelmişti.
‘’Hangi durum?’’ diyen Kerim’le beraber, Barbaros ne olduğunu anlamaya çalışır gibi kaş göz işareti yapıyordu.
‘’Hoş geldiniz…’’ dedim neşeyle. Kerim tüm heybetiyle adımlarını bana doğru çevirip, sarıdı. Ardından boynumu öpünce, Barbaros kısa çaplı bir şok geçirdi. O esna da Şahin, kahkahayla karışık bir ‘’Vay!’’ sesi çıkarınca ben de sırıttım.
‘’Ne oluyor lan?’’ diyen Barbaros’un ensesine, Kerim her zaman ki gibi bir tokat yapıştırdı.
‘’Ağzını kapat oğlum, sinek kaçacak…’’ derken keyifliydi.
‘’Dayım aşk olsun! Benden sakladınız ha? Çiroz? Hele sen kardeş değil miyiz biz?’’
‘’Ya birtaneciğim benim, valla dün gece oluverdi bir anda. Bu sabah söyleyecektim sana ama olayları biliyorsun. Fırsat mı oldu?’’ dediğimde yanına gidip ona sarıldım. ‘’Yoksa ben hiç senden saklar mıyım? Hatta ilk sana söylerim yani.’’
Kafamı kaldırıp, yüzüne baktığımda gülüşü iyice yayılınca rahatladım.
‘’Aferin kız Çiroz, sonunda tavladın dayımı he!’’
Göğsüne yapıştırıp, geri çekildim.
‘’Ben ne tavlayacağım be? Asıl o beni tavladı.’’derken şımarık bir gülüş attım.
Bakışlarımı Kerim’e çevirdiğimde, elleri cebinde beni izliyor ve gülümsüyordu.
‘’Tebrik ederim Kerimoğlu, iyi bile dayandın…’’ diyen Şahin elini uzattığında, tek hamlede elini sıkan Kerim söze girdi.
‘’Eyvallah, eyvallahta… Siz hangi durumdan bahsediyordunuz?’’
Kerim’in sorusuyla, leylek gibi seke seke resmen yanına uçtum. Beklemeden eliyle belimi sarıp beni kendine çektiğinde hevesle anlatmaya başladım.
‘’Şahin Balım’ı tanıyor. Onun şirketin de stajyermiş. Ama benim aklıma başka bir şey takıldı…’’ derken sesim imalıydı.
Şahin gülerek başını iki yana salladı.
‘’Yani… Koskoca bir şirket, yüzlerce çalışan falan… Şirketin patronu tek tek bütün çalışanlarla muhattap olabiliyorsa vallahi tebrik etmek lazım.’’
Barbaros kahkaha attığında, kafasını iki yana salladı.
‘’Çiroz’uma bak sen… Çöpçatanlık işine mi girdin kız?’’
Kerim de erkeksi bir kıkırdamayla, alnıma bir öpücük bıraktığında sözü aldı.
‘’Benim Feride’m ne düşünüyorsa yüzde yüz haklıdır. Altına imzamı atarım.’’
‘’Ooo Kerim Bey, çok hanımcı gördüm sizi…’’ dedi Şahin, sesi alaylı çıkmıştı. Bir an için, bu anı dondurup sonsuza kadar saklamak istedim. Hepimiz öyle keyifliydik ki… Şahin ilk kez, Kerim’e soyadıyla değil adıyla hitap etmişti. Kerim ona öldürücü bakışlar atmıyordu… Barbaros ona karşı tetikte beklemiyordu. O an dua ettim, umarım eski günlerde ki gibi olurlardı… Böyle çok iyi görünüyorlardı. Üç yıkılmaz dağ…
‘’Söz konusu Feride olunca, kimseyi tanımam…’’ diyen Kerim aynı alayla karşılık vermişti. ‘’Dökül bakalım Şahin efendi…’’ diye devam etti.
‘’Ya dökülecek bir şey yok… Dikkatimi çekti işte, dikkat çekmeyecek bir kız değil sonuçta.’’ deyip ağzında geveleyince, kısık bir çığlık atıp yerimde zıpladım.
‘’Ay sen ondan etkilenmişsin!’’ derken ellerimi çırptım.
‘’Geçmiş olsun… Çiroz’un diline düştün. Şimdi sizi evlendirene kadar rahat edemez.’’ dedi Barbaros, sırıtıyordu.
‘’Ama yakışırlar…’’ dediğimde Kerim gülerek kafasını iki yana salladı.
Barbaros eliyle beni gösterirken, Şahin’e döndü.
‘’Al işte…’’
‘’Neyse ne… Şimdi ne yapacağız onu düşünelim.’’ diyen Kerim’in suratı ciddi bir ifadeye büründüğünde herkes kendini toparladı.
‘’Dayım ben biraz soruşturdum… Bu kumar borçları olan adamın adı Suphi, kumarhanenin sahibiymiş zaten… Bunları da borca sürükleyen o.’’diye konuya giren Barbaros’u Şahin yanıtladı.
‘’Suphi Şahan mı?’’
Barbaros başıyla onayladı.
‘’Evet…’’
Kerim Şahin’e döndüğünde kaşları çatıldı.
‘’Sen nerden tanıyorsun?’’
Elini havaya kaldırıp, söze girdi.
‘’Siz de tanıyorsunuz. Bundan altı, yedi sene önce Açelya diye bir kıza musallat olmuştu ya senin şirketten. Gidip ağzını burnunu kırdık hani…’’
Barbaros elini alnına götürdü.
‘’Tamam, ben hatırladım.’’ dedikten sonra Kerim’e döndü. ‘’Dayım hani kahvehane gibi bir yer, mahalle arasındaydı hatta.’’
‘’Hatırladım… Biz bu adamı tövbe ettirmedik mi o gün? Yeminler etti, bir daha hiçbir kadına musallat olmam diye…’’ diyen Kerim’le ben söze girdim.
‘’E zaten Balım’a değilde, abilerine musallat olmadı mı?’’
‘’Yok Çiroz’um, borca karşılık kız kardeşlerini istemiş.’’
‘’Karı düşkünü pezevenk!’’diye dişlerini arasından tıslayan Şahin’le, kafamı Kerim’e doğru kaldırdım.
‘’E ama Balım’ı nerden gördü ki bu adam?’’
‘’Görmüş illa ki, onların yanında…’’ dediğinde beni cevapladı. Ardından Barbaros’a ‘’Kız, kumarhanenin olduğu mahallede mi oturuyor?’’ diye sordu.
Barbaros başıyla onayladığında durumu az çok çözmüştük.
‘’Bilerek onları borca soktu, karşılığında kızı alabilmek için…’’ dediğimde Barbaros beni onaylarken, Şahin sakin gözüküyordu ama sinirlendiği belliydi.
‘’O işi ben halledeceğim…’’ dedi.
‘’Biz kızı Barbaros’un evine gönderip başına koruma dikecektik ama bu durumda sana sormak icap eder…’’derken konunun ciddiyetinden sıyrılan ilk kişi Kerim olduğunda gülmemek için dudaklarımı ısırdım, zaten onun sesi de muziplik doluydu.
Barbaros genişçe sırıttığında, söze girdi.
‘’Aynen… Gerçi bana fark etmez, benim evde durduğum yok.’’
Şahin ne yapmak istediklerini anlayınca sinirle karışık güldü.
‘’Düştüm dilinize şimdi, uğraşın durun anasını satayım…’’
‘’Yok, estağfurullah…’’ diyen Barbaros, bıyık altı gülmeye devam ediyordu.
‘’Bu gece sorun olmayacaksa burada kalsın. Yarın annem gidince, ben bakacağım hâl çaresine…’’ dedi Şahin.
Barbaros, eğlendiğini belli eder bir vaziyette, sırıtıp sakallarını kaşırken onu cevapladı.
‘’He, sana gelmesin diyorsun yani…’’ derken kendinden bahsediyordu.
Kerim, sahte bir kızgınlıkla Barbaros’a döndü.
‘’Ulan bokunu çıkartma sende şimdi.’’
‘’Seni de göreceğiz, canım…’’ dedim ben de Barbaros’a bakarak. Özellikle son kelimeyi bastırarak söylemiştim.
‘’Aman görmeyelim, ben aşk değil meşk adamıyım canım.’’ dediğinde o da benim gibi son cümleyi bastırarak söyleyince suratımı büzüp, taklidini yaptığımda Kerim’in kahkahası neredeyse tüm evi inletmeye yetmişti.
*
‘’Yorulmuşum…’’ dediğimde yatağa oturmuş, kafamı sağa sola eğip boynumu rahatlatmaya çalışıyordum. Kerim uzandığı yatakta elindeki telefonu komodinin üzerine bırakıp, bana yaklaştı. Elleri boynuma ulaştığında, ağır ağır masaj yaparken, bütün bedenim elleriyle birlikte ürperdi… Kalbim kuş gibi çırpınırken, arayıp bulduğum sesimle söze girdim.
‘’Şahin’in potansiyel bir tehlike olmadığını anladın mı şimdi?’’
Ensem de hissettiğim nefesiyle tenim alev alev yanarken, enseme yumuşak bir öpücük bıraktı.
‘’Söz konusu sen olunca, gözüm bir şey görmüyor…’’ dediğinde biraz daha aşağıya indi dudakları. ‘’Ayrıca o şerefsiz de rahat durmadı. Damarıma nerden basılacağını iyi biliyor.’’
Yanan bedenim, ürpertiyle titremeye başlarken konuşmakta zorlanıyordum. Farkında olmadan gözlerimi kapattım.
‘’Senin yüzünden…’’ dedim tek solukta. ‘’Sen duygularını benden saklamasaydın bunların hiç birini yaşamayacaktık.’’
Cümlemi bitirdiğimde, omuzlarımdan tutup beni kendine doğru çevirdi. Göz gözeydik.
‘’Seni korumak zorundaydım, hala öyleyim.’’ dediğinde üst dudağımı öptü. ‘’Tırnağına zarar gelse, bu dünyayı tersine çeviririm.’’
Elimi sakalına uzattım.
‘’Beni böyle güzel bir sevgiden mahrum bıraktın ama…’’ dediğimde gülümsedi.
‘’Seni öyle güzel, öyle çok seveceğim ki… Bütün yaralarından tek tek öpeceğim… Seni iyileştireceğim…’’
‘’Peki ben seni iyileştirebilecek miyim?’’ derken geçmişinden bahsediyordum, zaten hemen anladı. Yanağımı okşamaya başladığında, gözlerimini içine öyle bir baktı ki… O anda içimden bir şeyler akıp gitti sanki.
‘’Bilmiyor musun Feride’m?’’ dediğinde yutkundu. ‘’Beni iyileştirebilecek tek şey sensin. Varlığın…’’ derken gözlerini kapatıp, kokumu içine çekti. ‘’Kokun…’’
Dudaklarıma uzanmadan önce fısıldadı. ‘’Benim ilacım sensin…’’
Dudaklarım onun onun dudaklarıyla buluştuğunda sızım sızım sızladı… Kerim öpülmeyi bilmeyen dudaklarımı, çölde su bulmuş Bedevi gibi kana kana içti… Toprağına kavuşan bir çiçek gibi filizlendi kalbim o anda. Hissettiğim duyguyu asla tarif edemezdim. Güzel olan her şeyin bir tık fazlasıydı… Elleri bedenimde gezinmeye başladığında karnımda karıncalanmaya başlayan hisler şaha yükselmişti. Ne yapacağımı bilmememin şaşkınlığıyla öylece bekliyordum… Bir eli üzerimdeki gömlek yaka pijamamın düğmesine uzandığında, titreyen bedenim pelte kıvamına gelmişti. Neredeyse bayılacaktım. Öpüşleri gittikçe sertleştiğinde yarım yamalak karşılık vermeye başlamıştım. Düğmelerin tamamını tek eliyle açtığında bedenim yay gibi gerildi. Beni istediğini anlamamak için aptal olmak gerekirdi. Öpmeye devam ederken yatağa uzandığımızda çalan telefonla duraksayıp, bir küfür savurdu. Sonra vazgeçmiş olacak ki yeniden dudaklarıma uzandı ama bu sefer onu ben durdurdum. O sırada çalan telefonda susmuştu.
‘’Bu saatte biri arıyorsa, eminim önemlidir.’’ dedim. Sesimin nasıl çıktığına hayret ediyordum çünkü nefes nefeseydim.
‘’Sonra geri dönüş yaparım.’’ dedikten sonra üzerime eğilmişti ki telefon yeniden çalmaya başladı. Küfürler eşliğinde üzerimden kalkıp ayaklandı ve telefonu eline aldı. Bakışlarımla onu takip ederken, o sırada nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum. Ekrana bakınca, değişen yüzüyle kendimi doğrulttum. Açmadan önce bana kısa bir bakış atıp, daha sonra hızla odadan çıktığında öylece kalakalmıştım.
BENCE TERS KÖŞE YAPTIM! 😁 HERKES BALIM'I BARBAROS'A GELDİ DİYE DÜŞÜNMÜŞTÜ DEĞİL Mİ? 😁 BAKALIM İLERLEYEN BÖLÜMLERDE NELER OLACAK...🤷🏻♀️ SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZ!👋🏻 ŞİMDİLİK HOŞÇAKALIN...💘
|
0% |