Yeni Üyelik
12.
Bölüm

11.Bölüm

@siren_

Ay merhaba merhaba

Nasıl mutluyum anlatamam sonunda o mükemmel bölüme geldim.

 

"Madem bir oyun oynanacak o halde ilk piyon ol ve oyunu öğren

"Madem bir oyun oynanacak o halde ilk piyon ol ve oyunu öğren. Rakibini tanıdıktan sonra kurucu ol ve tek hamlede yakıp yık. "

.
.
.
.
.
..............

"Hoşgelmişsen Gordania hanımım. Azad Ağam içeride seni beklerler. Buyrun."

Gordania Firaz'ı kafası ile onaylayıp bagaja valizlerini almaya gitmişti ki Firaz hemen kollarına sarıldı. Göz göze gelmelerinin ardından Firaz yaptığını fark edip hemen kollarını kendine geri çekti.

Mahcup bir gülümseme ile gözlerini kaçırdı Firaz. Ağızında sessizce bir küfür geveledi.

"Hanımım siz hiç zahmete girmeyin valizlerinizi çocuklar getirecek."

Gordania karşısında mahcup ve utangaç duran otuzların başında olan adamı rahatlatmak için gülümsedi. Türk misafirperverliğine bir kez daha bayılmştı. Eli ile koluna iki kez patpatladı ve göz hizası kurdu.

"Firaz bana hanımım demene gerek yok ve Gordania derken de ne kadar zorlandığının farkındayım. O yüzden bana Umay de zaten aramızda çok yaş farkı yok beni arkadaşın olarak görebilirsin. Yaptığın şeylerden dolayı da mahcubiyet duyman beni de mahcup hissettiriyor sana üstten bakmış gibi hissediyorum."

Kurduğu uzun cümlenin ardından derin bir soluk aldı neredeyse ilk defa takılmadan bu kadar uzun Türkçe bir cümleyi yanlışsız söylediği için kendini takdir ve tebrik etti.

Firaz biraz olsun rahatladı ve tuttuğu soluğu geri verdi lakin elleri hâlâ önünde bağlıydı. İleri zamanlarda yavaş yavaş alışırdı. Kafasını sallayarak anladığını belirtti ve konağın kapısını göstererek;

"Buyur hanı- yani Umay buradan. Kapı burası yani."

Şapşalca kurduğu ya da kurduğunu zannettiği cümleyi Gordania tatlı buldu ama karşısında ki adamı daha fazla utandırmamak adına ses etmeyip baş selamı verdi ve gösterdiği yere ilerledi.


~~~~~~~~~~~~~~~~

"Azad ağam ben nere- ah dede ne vuruyon ya?"

Sungur'un cırlamasına karşın tekrar ve tekrar derin nefesler aldı Azad Ağa. Geldi gelesiye 'Ağam ağam' diye ağız alıştırması yapıyordu sanki çocuk. 'Sabır et' dedi Ağa kendi kendine 'o senin torunun onu götünden tüfekle vurmayacaksın'. Torununu düşündüğünden değildi bu düşünce eğer onu vurursa bir de nazı katlanacaktı çenesine. O kadar da sabırlı değildi.

"Hele bak sen şu eniğe hele. Bir kere daha Ağam de sen çocuk bak bir kere diyom. Bir kez daha söyle ki seni mirastan red etmek için iyi bir bahanem olsun."

Kafasına aldığı darbe ve işittiği laflar ile doğrulduğu koltuğa sinip kamburlaştırdı kendini iyice. Duygu sömürüsü vaktiydi. Büzdüğü dudağı ile dedesine küskün bir bakış atıp gözlerini kaçırdı bir yandan da onları yalandan doldurmasıyla Kayra'nın şaşkın bakışları altına girdi. Abisi tam bir oyuncuydu lakin dedesi de az değildi yemezdi bu oyunları.
Yemedi de. Kafasının arkasına ikinci şaplağı yedi Sungur. Vatan sağolsun.

"Boş boş durma burada. Git bak hele Boran abine uyanmış mı? O beceriksizlere sadece uyutun getirin demişti deşmişler oğlumun kot kafasını."

"Uyandım dede."

Sungur ayaklanmadan Boran'ın sesi merdivenlerden duyulmuştu. Erim ile Azad Ağa'nın sağındaki üçlü koltuğa kuruldular. Azad Ağa gözlerini Boran'ın sargısında tuttu biraz, iyi olduğundan emin olduktan sonra rahatça geriye yaslandı.

Eee? Niye buraya gel- kaçırılmıştı bu çocuklar?

"Dede?"

Azad Ağa yaylandığı koltuktan baygın bakışlarla kendisine seslenen Sungur'a çevirdi gözlerini. Umarım mantıklı bir şey söylerdi çünkü tüfek şuan oturduğu koltuğun altındaydı.

"Torunum?"

"Ay ne güzel torunum diyon dedoş birdaha desene."

Azad Ağa ellerini koltuğun altına sokunca Sungur durumu anlayıp ayaklandı geri geri giderek;

"Şaka şaka valla dede. ŞAKA DEDE VALLA CİDDEN. Bu yaşta torun katili mi olacan yaşlı kurt kendine gel. Ağasın sen boru mu?"

"Valla beni sınıyorlar. Allah'ım bu imtihan bana fazla her ailede çürük çıkardı bu kadarı olmaz yani. Hani anlatabiliyom mu?"

"Dede ayıp oluyor yanlız ben duyuyom bak."

Boran'ın kafa almış darbesi bir de Sungur yüzünden daha beter olmuş yüzünü buruşturtmuştu. Erim bunu fark etti.

"Sungur abinin başı ağırıyor zaten bir de sen ağrıtıyorsun otur şuraya asabımı bozma."

"Sen istersin de susmam mı aslan yelelim."

Yanlızca sabır...

Çokça sabır Allah'ım...

Herkes zeki olmak zorunda değil, kardeşini anlayışla karşılamalıydı.

"Dede biz neden buradayız?"

"Özledim."

Erim güler gibi olmuştu.

"İnsanlar birbirini özlediğinde kaçırmaz dede arar, çağırır."

"Sanane lan keyfimin kahyası mısın? Hesap mı vercem it oğlu it?"

"Estağfurullah Ağam. Sadece merak."

Azad Ağa alayı bir kenara bıraktı ve yayıldığı koltukta kambur omzunu olabildiğince dikleştirdi. Yıllar ve beraberinde getirdiği sırlar yük yapıyordu.

"Sizi biriyle tanıştıracam."

Salondakiler gözleriyle etrafı taradı görünürde kimse yoktu. Tedirginde olmuştular bir yandan dedeleri gizlice onları buraya getirdiklerine göre önemli biri olmalıydı tanışacakları kişi.

Kayra;

"Kim dede?"

"Um-

Hah kızım hoş geldin."

"Hoş buldum Azad Ağa."

Kapıdan içeri giren Gordania'ydı.

"Hocam?"

"Dede biz zaten Gordania hocamı tanıyoruz. Matematik dersimize giriyor."

"Evet dede."

Azad Ağa nasıl anlatsa bilemedi. Buraya getirene kadar kolaydı ya açıklaması?

"Siz onu öğretmen kimliğiylen tanıyonuz sadece."

Boran;

"Başka ne olacaktı ki dede? Hem çocukların öğretmeninin burda işi ne?"

Sabırsız ve meraklı duran çocuklara şefkatle gülümsedi. Bahtsız yavrularım yıllar geçmiş anca tamamlanacaklardı. Birden söylemekti en iyisi.

"Gordania sizin öz mü öz ablanız."

"Ay büyük zort yani."

"SUNGUR!"

"Pardon dede."

Yapısı buydu onun da tedirgin zamanlar da saçmalayarak yatıştırırdı hem kendini hem de çevredekileri.

Han ve Kayra dona kalmıştı, dedesinin ağzından çıkan cümleyi idrak etmeye çalışıyorlardı. Lakin olmuyordu.

Boran, Han'ın ellerini kavradı yeni bir kriz olmazdı böyle gergin bir zamanda, sırası hiç değildi. Erim tahmin ettiği şeyden dolayı diğerleri kadar etkilenmedi Gordania adını duyunca çocuklardan şüpheleri oluşmuştu ama gözleri ona ihanet ederek acıyla doldu.

Neden 24 sene sonra? En başından birlik olsaydı böyle mi olurdu. Dert dökebilirdi sırt yaslayabilirdi ablasına. Karşısında görünce doluştu ihtimaller. Geç oldu lakin güç olmasaydı bari.

"Büyük bir problemimiz var."

"Ne zaman olmadı ki?"

~~~~~~~~~~~~~~~~

.

.

.

.

.

................................

Ufaktan bir sıkıldım yazıverdim. Keşke sanayide çalışsam...

Baba ehehe. Şaka.

Büyük büyük insanlar, hepsi de masum ayrı büyümeleri onların suçu değil.

Diğer aile kitaplarında olduğu gibi yüksek önyargılı karakterler olmasını istemedim hepsi birer leydi ve beyefendi kuzularımın. Zaten uzun zaman birbirlerinden ayrıydılar fazla uzatmak olmazdı vakit birlik vakti normal bir durumda değiller.

Ama yine de ilk başta biraz soğukluk olacak o da tanışma aşaması diyebiliriz enayi değiller neticesinde hemen birbirlerine güvenemezler.

Her neyse kendinize iyi bakın çünkü değerlisiniz.

Yorumda atın konuşak az be ne ruhsuz şeylersiniz. Bu sıralar çok gerginim Keloğlanın oro**u balkız tarafından zorbalandığı bölümü izledim yanlışıkla. Kırıldı helikopter pistli kafası olan yavrum.

Vote atın bakem yavrular -_-

Görüşürüzzzz...Allah'a emanet.

 

Loading...
0%