Yeni Üyelik
8.
Bölüm

7. Bölüm

@siren_

Naber lan canını sevdiğim okuyucular ve diğerleri?
Umarım iyi bir gün geçirirsiniz.
İyi okumalar dilerim.

_nur_sude_yildizcan00retrouwaaggaallaattaalimonchesecake

 

"Hєr gülümsєmє mutluluk tαşımαz, mєsєlα вєnímkíndє αrkαdαşlαrımın cαnsız вєdєn kırıntılαrı vαr."

.
.
.
.
.
.
...................

Zilin çalması ile öğrenciler sınıflarından çıktılar. O sırada Gordania'da müdür ile yeni öğretmenlik yapacağı okulu geziyordu. İlk olarak öğretmenler odasına girdiler hocalar derslerinden yeni çıkmış diğer derse gireceği sınıflarda kullanacakları materyalleri ayarlıyorlardı. Müdürün içeri girmesi ile gözler onları buldu.

"Hocalarım. Bu yeni matematik hocamız Gordania. Türkiye'ye yeni gelmiş siz hocamıza alışmasında yardımcı olursunuz."

Ardından Gordania'ya döndü.

"Hocam birazdan bir öğrenciyi göndericem yanınıza size okulu gezdirmesi için.Görüşmek üzere."

Hafif bir baş selamı verdi.
"Teşekkür ederim müdür bey."

"Rica ederim."

Müdür çıkar çıkmaz yeni gelen öğretmenlerden en genç olanı soluğunu Gordania'nın yanında aldı. Elini uzatarak;

"Selam hocam ben Nefes. Resim öğretmeniyim."

Gordania ona uzatılan eli sıktı ve samimi bir gülümseme ile cevap verdi.

"Selam Nefes, bende Gordania matematik öğretmeniyim."

"Buraya orurabilirmiyim?"

"Tabi."

Onlar samimi bir sohbete kapılmışken müdürün gönderdiği öğrenci kapıda belirmişti. Nefes öğretmenin gözleri ona değdiğinde anice açıldı ve hışımla gözünü kapıdan geri çekip Gordania'ya yaklaştı.

"Nereye bakıyorsun?"

Gordania arkasına dönmeye çalışınca Nefes öğretmen kulağına yaklaşıp fısıldayarak;

"Hocam arkanıza dönmeyin."

Anlamak istercesine çatıldı kaşları. Aynı şekilde o da onun kulağına eğilip fısıldadı.

"Neden?" Nefes hoca bu sefer eğildi kulağına.

"Henüz yeni geldim bu okula senin gibi tam bilmiyorum bende ama dediklerine göre kapıda ki öğrenci 12'lerdenmiş. 2 senedir mezuna kalıyormuş değişik bir öğrenci ama bulaşılmaması gereken bir tipmiş. İlk geldiğim zaman müdür özellikle uyarmıştı beni. Burada ne arıyor acaba?"

Sonuna doğru kendi kendine mırıldandı. Çatışan kaşları düzelen Gordania arkasına döndüğünde çocukla göz göze geldi.

"Bence başkasından duyumlarla insanları yargılamamalısınız hocam."

Gordania bu cümleyi kurarken kapıdaki öğrencide onu duymuştu. Gordania'ya yaklaşıp ikilinin arasında durdu. Nefes hocanın kaskatı kesilen bedenini fark edince dudağının sağ tarafı yukarı doğru kıvrıldı ama bunu parmağı ile dudağını kaşıyormuş gibi yapıp kapattı.

"Bir şey mi söyleyeceksin..."

"Timur Karan"

"Ne?"

"Adım hocam, adım Timur."

"Anladım Timur bir şey mi söyleyeceksin?"

Tüm öğretmenlerin gözleri onların üstündeydi adeta. Bu durum Gordania'yı rahatsız etse de sesini çıkarmadı.

"Beni müdür gönderdi. Okulu gezdiricekmişim size."

Yanlarındaki onları dinleyen öğretmenlerden biri atladı söze. İnanamıyordu.

"Müdür? Seni gönderdi? Gezdirmek için? Okulu?" Cümleleri bile şaşkınlıktan devrik çıkmıştı.

Neredeyse 10 yıldır burada görev yapan öğretmen şaşkındı. Genellikle yeni gelen öğretmenleri sadece okul temsilcileri gezdirirdi.

Timur tek kaşını kaldırdı hesap sorarcasına. Çene kemiklerinden dişlerini sıktığı anlaşılıyordu. Hesaba çekilmek hoşuna gitmemişti.

"Evet, sorun mu var?"

Ses tonu sıkıysa sorun olsun der gibi çıkmıştı ağızından. Gordania öğrencinin üzerine daha da gelmesinler diye söze karıştı.

"Teşekkür ederim Timur ama seni dersinden etmek istemem zil çalacak birazdan. Ben Nefes öğretmeninle dolaşırım okulu sen de sınıfına git hadi."

Timur son kez Gordania'ya baktı baktı baktı. Upuzunca durdu sonra bir şey demeden gitti.

Nefes öğretmen aniden Gordania'ya döndü. Onun bu ani hareketlerine irkilmeden edemiyordu lakin alışacaktı.

"Bu neydi şimdi?"

"Bilmiyorum."

•••••••••••••••••••••

"Ve son olarak burası da spor salonu. Nasıl buldunuz hocam?"

Epeyce geniş bir alandı. Basketbol ve voleybol sahaları neredeyse yan yana olsa da kullanılmayacak gibi değildi.

"İskoçya'da ki liselerden oldukça farklı. Burada ki öğrenciler nasıl peki hocam? Nasıl davranmalıyım onlara, sizin fikrinizi almak isterim."

"Ne desem ki hocam bilemedim şimdi."

"Yani öğretmenlerine karşı tutumları nasıl. Onlarla öğretmen gibi mi arkadaş gibi mi olayım?"

"Ay hocam benden duymuş olmayın-"

"Kimden duyayım?"

"Ne, anlamadım hocam?"

"Benden duymuş olmayın dediniz ya hocam kimden duymuş olayım diyorum?"

Nefes hoca kendi aptallığına güldü.

"Hocam o lafın gelişi. Yani benden duyun ama birisi sorarsa ismimi vermeyin gibisinden demiştim."

"Ah pardon anladım. Lütfen siz devam edin."

"Neyse hocam siz yeri geldiğinde öğretmen yeri geldiğinde arkadaş gibi yaklaşın ama çokta yüz vermeyin sonra şımarıyor- ah kim attı o topu?"

Gordania kafasına top çarpmış öğretmenin kolunu tuttu düşmemesi adına.

"İyi misiniz hocam?"

"İyiyim hocam iyiyim."

Basketbol topu yerde sekiyordu hâlâ. Nefes hoca etrafına baktığında tek gördüğü şey Timur'un bakışlarıydı. Derince yutkundu hiç bulaşmaması gerekiyordu ona.

"Hocam emin misiniz? Sert çarptı bir revire gidelim."

"Sorun değil hocam iyiyim. Zil çaldı zaten ilk dersinize geç kalmayın, benim dersim boş öğretmenler odasında olacağım teneffüste görüşürüz."

"Görüşürüz."

......................

Türkiye de gireceği ilk matematik dersiydi. Heyecanlıydı epeyce hem de. Kapının önünde durdu çalmak için heyecanının gitmesini ya da azalmasını bekledi ardından bir ses;

"Ee içeri girecek misin? Hem senin üniforman nerede. Yeni hoca gelecek dediler seni böyle görmesin. Kızabilir."

Kapının önünden çekilip kıza yol verdi.

"Öğrenci değilim."

Öğrenci garipsedi. Kapının önünde deli gibi dikiliyordu kadın.

"Ayıptır sorması güzel ablam necisin o halde sen?"

"Yeni matematik öğretmeni."

Kız lakayıt tavrından sıyrılıp ciddi hale büründü. İyi ki dilinin ucuna gelen iki üç küfürü savurmamıştı buna şükretti.

"Pardon hocam bilmiyordum."

Öğrencisinin mahcupça gülümsemesine gözleri şefkatle parladı.

"Sorun değil hadi geç bakalım sırana tanışalım."

Kız kafasını sallayıp acelece sırasına yerleşti. Oturur oturmaz yanındaki arkadaşı ile fısıldaşarak konuşmaya başladı. O sırada öğrencilerin çoğunluğunun gözü içeri giren Gordania'daydı. İlerleyip öğretmenler masasına oturunca öğrenciler onun öğretmen olduğunu anladı ve seslerini bastırdılar.

Onları tanıyana kadar sert bir tutum da ilerlemeye çalışacaktı.

"Eveeeet. Merhaba ben yeni matematik öğretmeniniz Gordania Umay. Siz Umay diyebilirsiniz tabi Gordania biraz zor bir isim. Sormak istediğiniz sorular varsa alabilirim, bugün sadece tanışma yapalım."

En arkalarda oturan bir erkek öğrenci parmağını kaldırıp söz hakkı istedi.

Sungur...

"Eee öncelikle merhaba yeni best hocam. Ben Sungur yarışmaya Urfa'dan ka- ah ikizim niye vuruyorsun abe heyran. Yapma böyle şeyler canım hocamın önünde, ayıp. Neyse hocam sorumu soruyorum."

Gordania bir şey anlamasa da kafasını salladı.

"Kadınlara yaşı sorulmaz ama çok merak ettim kaç yaşındasınız acep?"

"26 yaşındayım."

Cam kenarından başka bir öğrenci söze atladı.

"Hocam nerelisiniz konuşmanız biraz değişik."

"Ben İskoçya da doğmuşum buraya geleli iki hafta oldu."

"Doğmuşum? Emin değilsiniz sanırım."

"Ah evet orası biraz karışık. Başka sorusu olan yoksa biraz da sizi tanıyalım."

"Hocam bekar mısınız?"

"Kime?"

Sınıf hocalarının yanlış anlaması ile kahkahaya tutuldu. Gordania kızacak gibi olsa da o da dayanamadı onun da güldüğünü gören sınıfın kahkahaları birbirine karıştı. Bir kaç saniyenin ardından elini masaya vurarak sessizliği tekrar sağladı.

"Evet başlayalım."

Masasının önünde ki kız kalkıp kendini tanıttı.

"İsmim Nergis Kuloğlu. 18 yaşındayım burada doğdum."

Ve bir sonrakine geçti.

......

......

......

"Han Karakurt. 18 yaşındayım bu kadar." Han yerine geri oturdu ardından ikizi ayağa kalktı.

"Sungur Karakurt 18 yaşındayım bekarım. Ama isterseniz siz manevi durumumu değiştirebilirsiniz hocam."

Sınıf tekrardan kahkahaya tutuldu. Gordania;

"Aa teklifin için teşekkür ederim Sungur bunu düşünücem. Neyse devam edelim."

Eliyle sırada ki öğrenciyi gösterdi devam etmesi için.

"Timur Karan 20 yaşındayım."

Timurun konuşması ile sınıf sessizliğe büründü ve ders boyunca bu sessizlik daha da bozulmadı.

.....................

"Hocam bundan da yiyin."

Öğle teneffüsü son hızla ilerleyip bitiyordu lakin Sungur'un öğretmeni Gordani'nın ağızına zorla tıkacağı yiyecekleri bitmiyordu. Öğretmeni de onu kırmamak için sesini çıkartamıyordu.

Yeni matematik öğretmeninin geleceğini önceden bilen Sungur okul öncesi kendi elleri ile pasta yapıp getirmişti. Amacı bu sefer ki matematik hocası ile eski matematikçi gibi olmayıp samimi olacak ve bu sayede matematikten geçmek için bir şansı olacaktı. Lakin ah Allah'ım bu pasta Buğra ve Alp ile yaptıkları yanık pastadan bile beterdi.

Pasta kremasından bahsedemiyordu bile. Şeker koymak yerine karıştırıp tuz koymuştu sanırım. Sungur'a dayanamayarak sordu biraz daha yerse kusacaktı çünkü.

"A Sungur. Acaba tuz ile şekerin yerini karıştırmış olabilir misin?"

Sungur elindeki havada kalmış çatalla hayal kırıklığı içerisinde öğretmenine baktı. Arkadaşları gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmış tabaklarında ki yiyemedikleri pastayı eşeliyorlardı.

"Hocam bizde yanlış olmaz."

Eli ile kalbine vurdu. Acıtasyon başlıyordu. Tabakta ki pastadan bir çatal pasta alıp ağzına attı. Çiğnedi, çiğnedi tuzun ağızındaki dağılışını hissetti. Bir de o kadar fazlaydı ki yüzünü buruşturmamak için kendini zor tuttu. Başaramadığını çaktırmayacak bir cevap aradı kendine.

"Hocam biz pastayı tuzlu yiyoruz."

Arkadaşları onun kendini savunma cümlesine bastılar kahkahayı. O sırada Gordania'nın telefonu çaldı ve bakmak için yanlarından ayrıldı. Han hemen söze girdi.

"Valla helal olsun hiçte çaktırmadı Sungur mahcup olmasın diye." Arkadaşları onu sessizce baş sallayarak onayladı.

"Size diyorum cazibeme kapılmaktan pastanın tadını fark edemedi."

Han, Sungur'un ensesine şaplağı geçirdi. İkizi akıllanmazdı. Kesinlikle.

 

........................
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.........................

Eğer hatalarım varsa kusura bakmayın.
Yorumlarınız beni çok mutlu ediyor yazma hevesimi arttırıyor teşekkür ederim.

 

Loading...
0%