"Kaptan nerede kaldı maç birazdan başlayacak"

"Geldim hocam geldim. Kunt lisesinin girişte sıkıntı oluşmuş onun için çağırmışlardı"

"Tamam Alev hazırsınız değil mi? Birazdan başlayacak. Hadi size güveniyorum"

"Hazırız tabi ki de"

Hastalığımın üzerinden neredeyse 3 hafta geçmişti. O günden sonra diğerleri ile bu konuşma konuşulmamamış tekrar ortaya çıkarılmamıştı. Bugün ise Kuntlarla olan rekabeti izin ilk aşaması oynanacaktı.

Voleybol....

Bizden ben, Oğuz, Sefa, Poyraz, Teo ve Efes olmak üzere 6 kişi oynayacaktı. Haftalardır antrenörümüzle bunun için uğraştık. Basketbolda cabası.

Bir yandan kalabalıkta atılan naralar da bizi gaza getiriyor . Bunu almamamız açılış için önemli. Motivasyonumuz bunun ile yükselip devamı getirecek. Kendimden eminim takımımdan hayli hayli emin.

Veee anons...

"Haydi arkadaşlar gazamız mübarek olsun"

Sefa
"Şu tipini sürahiye batırıp tuvalet pompasıyla vakumladıklarım karşımızda olmasa daha iyi olacaktı ama neyse. Bunada şükür."

"Tamam Sefa hazırmış. Siz?"

Hazırız kaptan

"Aferin aslanlarıma saldırın."

Oğuz
"Şey Alev kanka sen olayı yanlış anladın sanırım. Birisi Aleve anlatabilirmi"

Gülüşerek sahaya geçip yerlerimizi aldık.

Ben orta oyuncu
Sefa libero
Oğuz pasör çapraz
Poyraz sağ smaçör
Teo sol smaçör
Efes ise pasördü.

Yazı tura ile biz topu onlar ise sahada başlayacakları yeri seçtiler.

İlk hamle Sefadan geldi. Sefa topu kaldırıp karşıya fırlattı Murat topu manşetle yükseltti pars topa smaç basarak bizim tarafa gönderdi. Hızlı topu ortaya atlayarak yükselttim Teoya doğru giden top Teo'nun hızlı hareketi ile karşı tarafa giderek ilk sayıyı bizim almamızı sağladı.

Sevinen kalabalığın sesleri aynı zamanlı kulaklarımızı doldurdu.

"Kral Teo. Hadi bu maç bizim olacak."

Toplamda 4 set olan oyunun iki seti bitti. İlkini 25-18 ikincisini ise 25-20 olmak üzere biz aldık. Karşı taraf şansızdı çünkü bizim voleybol üzerine çok maç kazanmışlığımız, ödüllerimiz var. Üzgün değilim kısacası karşı taraf.

Eğer bu seti de alırsak cezanın ilk oyununu almış olacağız.

10 dakikalık molamız bitmiş ve yerlerimizi almıştık.

Düdük sesi ile top onların tarafından hızla yükselmiş bizim sahamızı bulmuştu. İlk sayı onlara ait oldu.

"Salmayın kendinizi. Hadi bu son set. Bunu alalım dileyin benden ne dilerseniz Sefa sen hariç"

Sefa dumura uğramış bir suratla
"Ben niye isteyemiyormuşum?"

Poyraz
"En son Alev böyle birşey dediğinde Unicornlu yat istemiştin. Hadi yatı geçtim unicorn ne alaka abi?"

Sefa
"Sanane yelloz"

"Maç bitmedi devam ediyor odaklanın"

Oğuz topu yükseltip Efese hak verdi. Efes bunu iyi kullanıp sert bir şekilde karşıya fırlattı ve 3. setin ilk sayısını alarak beraberliği yakaladık.

18. sayıyı onlar aldı şuan durum 18-17 onlar önde. Eğer alırlarsa bir set daha oynanacak. Pars topu hızlı bir şekilde Sedanın suratına gönderdi. Topun şiddetinden dolayı Sefa ilk başta şoka uğrayıp hemen ardından baş dönmesiyle yere düştü. Hakemin düdüğü ile birlikte sağlıkçılar Sefayı götürürken ortalık karıştı.

Oğuz
"O**pu çocukları"

"Allah kahretsin. Yine yaptın yapıcağını Pars"

Pars
"Ne yaptım ki güzelim? Murat ben bir şey mi yapmışım?'

Arsız arsız bir de sırıtması yok mu?

"Bir şey yapmamışmış bilerek attın resmen çocuğun suratına p*ç"

Pars üstüme yürüdü.

Pars
"Ağzını topla Alev. Bir daha bana o şeyi dersen"

"Ne yaparsın Parsçık. Çok mu zoruna gitti? Üzüldüm şimdi. Ama bir saniye falan"

Pars daha da sinirlenerek sahanın bizim tarafımıza ait olan yere geldi ve kolumu sıkmaya başladı. Sakince uyarmama rağmen dinlemeyen Parsın ilk karnına vurdum kıvrılıp iki büklüm oluncada ters dönüp sağ dirseğimi suratına geçirdim.

"Bak ne güzel eşitlenmiş olduk şimdi. Hakem devam ediyoruz biz"

Hakemin içinden 'ben nereye düştüm' düşünceleri geçirdiğine emindim şuan. İşin garip kısmı ise Pars'a vurmama ses çıkartmayı bırak üstüne gülen,sırıtan Kunt okulu beni biraz şaşırttı. Ya da vazgeçtim Pars bu onu kim sever ki?
...

Yüksek sesli alkışlar ve sevinç naraları aynı zamanda hayal kırıklıkları ve küfür seremonisi ile sahadan çıkıp üstümüze giyinmek adına soyunma odalarına gittik. Son seti 25-22 almıştık. Zaten kazanacağımızı bildiğimden o kadar da çok sevinmemiştim.

(Kıyafetleri)

Kısa bir duş aldım ve üstümü giyindim saçlarımı havluyla kurularken kapıdan bir ses geldi.
Benden başkası yok ki bu ses ne o zaman?
Adım sesleri iyice yaklaşınca gelen kişi kafasını uzattı.

Pars....

Burnunda kan olmuş pamuk ve sinirli bir sırıtış aynı zamanda endişe içeren bakışları ile karşımda duruyordu. Endişe mi? Karşılık vereceğini bekliyordum zaten ama burada şuan değil. Kapıyı hızlıca kilitledi.

"Ne yapıyorsun? Kapıyı aç hemen Pars fena olur yoksa"

"Ne olur mesela Alev anlatsana biraz. Şu halime bak bunun hesabını vereceksin sevgili kardeşim"

Dedikleri ile yaptıkları birbirini tutmuyordu. Bunları söylerken etrafını yarıyordu aynı zamanda.

Bir dakika...

NE.

Kardeşim mi?...

"Ne saçmalıyorsun Allah aşkına. Kafana çokta sert vurmamıştım ki?"

Ben mırıldanırkrn o aradığını bulmuş ve zaferle sırıtmıştı.

Telefonumu elimden alıp dolaba kapattı. Bana daha da yaklaşıp;

"Alev beni iyi dinle. Daha ailenin kim olduğunu bilmiyorsun. "

"Ne saçmalıyorsun yine. Saçmalıklarını kendine sakla"

"Saçmalık mı değilmi onu ileride anlarsın Alev. Dinleniyoruz telefonu o yüzden oraya koydum. Şunu bil ki bize oyun oynuyorlar fazla vaktim yok. Özür dilerim sana böyle davranmak zorunda olduğum için güzelim. Her şeyi anlatıcam ama şimdilik gitmem gerek. En kısa sürede tekrar görüşüceğiz. Kendine iyi bak" dedi.

Kafamı öpüp hızlıca kilidi açtı ve beni arkasında binlerce soru ile bırakıp gitti.

Ne demek dinleniyoruz?

Ne oyunu?

Kardeşim?

Ve daha onlarca soru....

Pars neden birden bire değişti. Dedikleri doğru ise ben, Pars ve Murat üçüz mü oluyoruz. İyyy o zaman Murat üçüzüne mi aşık. İğrenç bir şey olurdu bu. Ne oluyor Allah aşkına. Annem babamı aldatmış mı oluyor. Offffff. Pars eğer bu da oyunsa o zaman benden kork aslanım.
.
.
.
.
.
.
.
.

Pars Kunt (Belki de Kunt değildir??????)
.
.
.
.
.
.
.
.