Üzgünüm. Cidden.
İyi okumalarrr
.
.
.
.
.
Kendimi izole altına alıp kafamda ki düşüncelerimi dinleyip bir yere varmamın üzerinden üç gün iki gece geçmişti. Gün geçmiyor ki buradan gitsem bir çiftlik satın alsam. İki inek, dört koyun belki bir kuzu bir kaç tane de tavuk. Ah ne saçmalıyorum kendimle baş başa kalmak iyi bir fikir değildi bence. Zaten bunlara yeterince sahibim. Aslında sadece insan versiyonu halindekilere...
Sefa'ya
Tavan ile o tutkulu bakışma anlarıma veda edip yatakta doğruldum hiç toplamakla uğraşamazdım şuan. Depresyondan çıkma vaktim geldi sanırım işler beni bekliyor sonuçta. Yapılacak işlerim aklıma gelince aslında yol yakınken geri mi dönsem?
Biraz yüzümü toparlayıp dolabımdan siyah birbirine uyum sağlayan bir badi ve pantolon seçtim üzerimi de onlara uyum sağlayan bir ceket attıktan sonra iyice bir süzdüm kendimi aynada. İntikamımı alana kadar siyah giyinecektim bir nevi duygularım için yas tutuyordum. Öyle dağıldım ki şu kısacık zamanda bir yandan okul bir yandan babam, Pars, okulu yakmam kardeş meselesi her şey üst üste geldi. Ama andım olsun benimle uğraştıklarına pişman olacak bir daha bırak yanıma yaklaşmayı adımı bile anmaya korkar olacaklar. Kapıma gelip dilenecek hale getirecektim hepsini.
Yani kısaca kedinin fareyle oynadığı gibi oynayacaktım.
Şu üç günde öyle şeyler planlamıştık ki bir ara acaba çok mu abartıyoruz dediğimiz yerler olmuştu ama çıkmıştık bir kere bu yola ve bir şeyler yok olmadan durmamaya karar vermiştik.
Sehpanın üzerindeki telefonumun çalması ile aynada ki bakışlarımı o yöne çevirip telefonumu elime aldım. Arama beklediğim kişidendi ve ondan alacağım cevap bir şeylerin başlangıcı olacaktı. Daha fazla bekletmemek adına arama işaretini yukarı kaydırıp çağrıyı onayladım. Telefondan gelen rüzgarın hışırtı seslerinden sonra özlem duyduğum o sesi kulaklarıma doluştu.
"Alev orada mısın güzel kızım?"
Güzel kızım...
Eğer bir gün birisi bana 'güzel kızım' diye hitap ettiğinde kalbimin tekleyeceğini söyleseydi ona bildiği tüm şeyleri unutturacak küfürler eder şoka sokardım ta ki şu zamana kadar.
"Buradayım seni dinliyorum"
Hım diyerek onu dinleyen beni onayladı, nefes alış verişlerinden bu işin olacağını anlasam da onun konuşmasını bekledim. Bu işi yapıp kendimi tehlikeye sokmamı istemiyordu ama yine de arkamdaydı ve benim intikamımı alışımı izlemek için sabırsızlanıyordu.
Dışarıda olduğundan kıstığını düşündüğüm sesiyle sonunda bana istediğim cevabı verdi.
"İntikamımızı aldığını izlemekten aşırı keyif alacağım sevgili kardeşim. İstediğin kişileri buldum sıra sende."
Sevgili kardeşim...
İnan bana bende keyif alacağım ağabey. Seni benden ayıranların intikamını görürken bende büyük zevk alacağım. Yerde acıdan kıvranışları, yarılmış kaşlarından çenelerine doğru yol çizen kanlarını, patlamış dudaklarını, aldığı darbelerden dolayı kısa süreli felç kalan bacaklarını gördüğümü hissedebiliyorum ağabey. Belki bunları düşünmek beni sağlıksız bir insan yapar bilmiyorum ama durmayacağım ağabey. Ben durmayacağım. Hak etmedim yemin ederim ben bunları hak etmedim.
"Görüşürüz."
Ona daha abi diyememiştim. Bunun için bile ayrı intikam alacaktım. Anne kulakların çınlıyor mu bilmiyorum ama seni defalarca andım. Rüyalarım da bile. Anne ben bugün sana yemin ediyorum. Sen ölmek için ayaklarıma bile kapanamayacaksın. Seni öyle bir hale sokacağım ki ben bile kendimden korkuyorum artık. Para yüzünden bize yaptıkların anne, onları unutma çünkü ben bugün yemin ediyorum sana kendi içimde ve yine bil ki ben kendime verdiğim sözleri daima tutarım, sen ölmeden onları hatırlatacağım ve anne yine unutma bu sefer tek değilim. Bıraktığın gibi değilim anne sen beni yalnız bırakıp gitmiştin. Ben kimsesiz kalmıştım o gün. İntikamımı alacağım gün kimsem ile geleceğim yanına ve bu sefer yalnız kalan sen olacaksın. Sen kendi kızına savaş açmıştın anne ben istememiştim dahil olmayı. Yıkımımı bildiğin halde beni sen kattın şimdi katlanmak zorundasın üzgünüm ya da hiç değilim.
...........
Son bir kaç saattir ertelediğim işlerimi hallettim artık daha sık çalışacaktım. Daha doğrusu zorundaydım. Gözlerim mi daha çok bitmişti yoksa belim mi bilmiyorum ama yapıştığım koltuktan artık kalkmam gerektiğine eminim. Telefonumu alınca çocuklarla olan gruptan baya bir yazıştıklarını görmüştüm. Onları okumak bana moral vereceğinden sohbete girdim. Yine grup adı değişmişti Sefa değiştirmeyi çok seviyordu anladığınız üzere. Bizimkiler bu seferki ad'a nasıl bir şey demediklerini anlamasam da okumaya başladım konuşmalarını.
-Sefa'nın Hatunları-
Sefa: Acilllllll
Sefa: Lan hemen buraya bakın çok önemli bir şey olduuu
Efes: Ne oldu gülüm
Sefa: Ay hoşt ulan gülüm ne keko
Oğuz: Umarım bildirimlerimi taciz etmenizin önemli bir sebebi vardır
Oğuz: Yoksa ben de sizin bildirimlerinizin sahiplerini taciz etmek durumunda kalıcam
Poyraz: Altında gizli bir tehdit algıladım
Sefa: Gizli olduğuna emin miyiz?
Sefa: Neyse herkes burada mı?
Sefa: Teo ile Alev yok mu?
Teo: Ben burdayım
Oğuz: Alev dönmedi hala
Sefa: Tamam o zaman
Sefa: Söylüyorum (13.27)
Efes: Söylesene ln artık (13.32)
Sefa: Annem çağırmıştı geldim
Sefa: Söyliycem ama kızmayın tamam mı?
Oğuz: ben söz veremem
Sefa: Ya ama Oğuz yaaa
Oğuz: Beklettiğin her bir dakika senin aleyhine
Teo: Söyle sen de artık amk
Sefa: Tamam durun atıyorum
Sefa:
Sefa: Şey benim canım bundan çekti
Sefa: Nasıl yaparız
Oğuz: Sefa Allah için bir yoluma çıksana
Oğuz: ne olur bak çok ciddiyim
Poyraz: Gün geçmiyor ki kafası çalışsın
Poyraz: Ama Allahta onu böyle yaratmış
Poyraz: o yüzden susuyorum
Efes:
Sefa: Sensin bok
Sefa: Pislik seni
Sefa: Söyle şimdi ben değil sensin bok
Sefa: Söyleseneeee
Efes:
Teo: dhfdrguvhfnfkjnkjrjnf
Sefa: ya ama üstüme çok geliyorsunuz
Sefa: Keşke Alevaşkım olsaydı şuan
Sefa: Götünüze cıss iğne vururdu
Sefa: Alevvvvv seni çok özledim bunlardan hayır yok
Poyraz: Sefa senin şu hoşlandığın kızın işi ne oldu buluştunuz mu
Sefa: Yok kanka ben o kızdan hoşlanmıyormuşum
Sefa: Başka kızdan hoşlanıyorum ben
Teo:
Oğuz: Bu iyiydi
Efes: Fotoğrafı var mı
Efes: Hangi salaksa aynı oksijeni solumamaya çalışacağım da
Sefa:
Sefa: Şaka şaka
Sefa: knk kızın resmini galeride bulamadım
Oğuz: o kadar kız arasında nasıl bulabilirsin ki zaten (14.21)
Oğuz: Sefa evine geldim annen çıktı dedi nerdesin? (14.32)
Sefa:
Sefa: Dayılarla kahvedeyiz
Sefa: Yeni imam gelmiş onu çekiştiriyorlar
Efes: Oğlum günah lan
Sefa: Oğuz sen nerdesin şimdi
Oğuz: senin evindeyim
Oğuz: Oğlum bu kuşunun hali ne amk
Oğuz: dfbefhrbdjnjsdn
Sefa: Kuşuma ne olmuş
Oğuz:
Oğuz: lan hayvan
Oğuz: diyecek bir şey bulamıyorum ben artık sana
Oğuz: bir kuş sahibine nasıl bu kadar benzeyebilir
Teo: cdhefrfbjdnjsndj
Poyraz: bu ne amk effydubrrnfr patlıycam
Efes: Bu görüntü beni götümden bıçakladı rhuvbghyjg biz alamıyoruz pahalı diye kuş kafaya dikliyor
Teo: Matcı sınavları girmiş kaç aldınız
Efes: 02 almışım
Poyraz:
Sefa: Hep poyraz yüzünden
Poyraz: Ben ne alaka amk
Sefa: sen
Sefa: demedin mi
Poyraz: ohooo sen böyle hep ağlayacaksan işimiz var
Sefa:
.
.
.
Konuşma uzadıkça uzuyordu. Yüzümdeki gülümseme ile telefonu kapattım saat geç olmuştu artık eve dönme vaktiydi. İşler buradan itibaren çirkinleşmeye başlayacaktı.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.......................................................................
Umarım beğenirsiniz.
Yıldıza basmayı unutmayınnn.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
2.51k Okunma |
151 Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |