Hoşça git, dedi tilki. Vereceğim sır çok basit:
İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez.
Küçük Prens unutmamak için tekrarladı.
Gerçeğin mayası gözle görülmez.
Hayal kurmanın eksi ve artı yönleri nelerdir? Nelere hazırlar bizi? Ya da nelere savunmasız bırakır? 23 yaşına kadar hayatım boyunca idealist, korkusuz, kendi doğrularından vazgeçmeyen bir insan olduğumu sanıyordum, yada olmaya çalıştığımı. Ta ki bu babamın emrivaki ile evlenmemi istediğini söyleyene kadardı.
Asıp kesip evlenmeyeceğim, diyebilirdim ya da sizin doğrularınız ile benim doğrularım aynı doğrultuda değil, diyip aile büyüklerimin kesinlikle beyninde yer etmeyecek onca kelime de sarf edebilirdim belki.
Tamam, kabul ediyorum. Kuzu kuzu gidip evleneceğim demedim; ilk önce inkâr, sonra kabullenememe gibi yollardan geçtim. Allah aşkına 23 yaşında bir birey olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin bana 18 yaşımda verdiği hak hukuklara sanki sahip değilmişim gibi üzerimde hak kurmalarına nasıl izin verebilmiştim?
Kolay olmadı tabi ki de ama sanırım onlar için kolay olmuştu çünkü şuan bir evlendirme dairesinde kendisi ile ilgili sayılı bilgiler bildiğim kişi ile nikah masasında oturuyordum.
Tamam, hadi ben bir şekilde nikâh masasına oturtulmuştum ama sen nasıl oturdun be adam!
Sanırım bunun için en başa dönmek gerekiyor. Olayların başladığı o güne…