Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10. Bölüm

@siyahbaykuss

 

Merhaba arkadaşlar :)

 

Kısa bir bölümle karşınızdayım biraz geçiş bölümü gibi ama 11. Bölümü okuduğunuz an anlayacaksınız.

 

9. Bölüm 31 Okuma ve 2 Oy almış. İlk önce o 2 kişiye çok teşekkür ederim emek verdiğimin farkındalar. Her gün bölüm attığım için mi, hikayeyi beğenmediğiniz için mi yoksa oy vermeyi unuttuğunuz için mi bilmiyorum ama 29 kişi oy kullanmamış. Yorum isteme hakkım çok yok o tamamen sizin tercihiniz ama bölüm devamlılığı olması açısından oy isteme hakkımın olduğunu düşünüyorum.

 

Dolu dolu geçirdiğimiz günün sonuna gelmiş bulunmaktaydık. Kenan yavaşça arabayı evin önüne çekmişti. Saat akşam 10’a geliyordu. Dolu dolu eğlendiğim bir gün olmuştu ve bunun karşılıklı olduğunu düşünüyordum.

Arabadan inmeden Kenan’a dönüp ‘’Teşekkür ederim.’’ dedim.

‘’Asıl ben teşekkür ederim.’’

Tebessüm ederek ‘’ İyi geceler.’’ diyerek arabadan ineceğim sırada Kenan bileğimden tutup inmeme engel olmuştu. ‘’Benim hakkımda bir fikir edinmişsindir umarım.’’ dediğinde bileğimi avucundan kurtarmıştım.

‘’Evet, edindim. Tekrardan iyi geceler.’’ tebessüm edip arabadan inmiştim.

Evin içerine girene kadar gitmemiş benim eve girmemi beklemişti. Ayakkabılarımı çıkartırken arabanın motor sesi duyuldu, gitmişti.

Salona geçtiğimde babam koltukta uzanıp televizyondan maç yorumlarını izlerken annemde tekli koltuklardan birine oturmuş örgü örüyordu. Görüş açılarına girdiğimde babam ‘’Naptınız?’’ diye sordu.

‘’Gezdik, napabiliriz baba?’’ sesim sitemkar çıkmıştı. Kenan’ın iyi biri gibi gözükmesi içimdeki isyankar Leyla’yı zaptedemiyordu.

Kenan ile kimse beni zorla dışarı çıkartmış sayılmazdı ama Kenan’ı tanımam için arkamda hayalet gibi beni izleyen psikolojik baskıyı göz ardı edemezdim, zaten etmemiştim.

Babam uzandığı koltuktan oturur pozisyona geçmiş, avuçlarını da diz kapaklarına dayamış ‘’Kenan’ı tanıdın, geçti mi ön yargın he kızım?’’ diye sordu.

Beni anlamıyordu. Ya ben kendimi anlatamıyordum yada babam anlamamakta ısrar ediyordu. Düşüncelerimiz, kafa yapılarımız o kadar farklıydı ki… Bunu tabiki garipsemiyor hayat şartlarına, aile yapısına ve o zamanki döneme bağlıyordum tabiki.

‘’İyi biri baba evet ama birini tanımak için 1 gün yeterli gelir mi insana?’’

‘’Ailesini ailecek tanıyoruz, kötü insan değiller. Kenan’ın da iyi yetiştirildiği yüzünden belli. Ben kızımı, canımdan parçayı nasıl kötü olsun isterim kızım?’’

Gözüm anneme çarpmıştı. Örgüsünü örmeye devam ediyor, asla lafa atlamıyor, destek çıkmıyordu bana.

‘’Baba elime tam anlamıyla mesleğimi almadan kimseyle evlenmek istemiyorum ki evlenmek istediğim kişiyi de kendim seçmek istiyorum!’’ gözüm anneme kayınca ‘’Anne sende bir şey desene!’’ diyerek destek istemiştim.

Annem ise beni şaşırtmayarak ‘’Baban haklı kızım.’’ diyerek babamın tarafında olduğunu belli etmişti.

‘’Kendiniz bilirsiniz. 18 yaşını geçmişim zaten zorla nikah masasına oturtamayacağınıza göre sorun yok.’’ diye karşılık vermiştim. Babamın cevabını beklemeden salondan ayrılmış ve odama gitmiştim. Babam ise arkamdan ‘’Leyla, çabuk gel buraya! Kime diyorum Leyla?!’’ diyerek sesini yükseltmişti.

Şuan korktuğumu inkar etmeyecektim ama şuan bedenimde salgılanan adrenalin hormonu beni korkuya teslim etmiyordu.

Ayakta dikilmenin bir faydası olmayacağını bilerek yatağın köşesine oturmuştum. Omzumda kendini hissettiren çantanın askısını da omzumdan sıyırıp yatağın köşesine bırakmıştım.

Babamın sesi hala geliyordu. Annemle konuşuyorlardı ve babamın benim iyiliğimi istemesiyle birkaç cümle duyuyordum. Babamla ilk defa bu kadar yüksek sesle birbirimize karşı çıkıyorduk ve bu beni istemsiz bir şekilde korkutmuştu.

Kendimi yatağa bırakmış ve serin yatak örtüsü biraz da olsa rahatlatmış, bugün ne kadar yorgun olduğumu fark ettirmişti. Bu bile Kenan’ı hatırlatmıştı bana.

Telefonun bildirim sesi dikkatimi dağıtmaya yetmişti.

Mesaj Kenan’dandı.

İyi geceler.

Kenan’ın mesajıyla kendime gelmiştim.

Ne yapıyordum ben şuan? Bugün sabah telefon numaramı Kenan’a vermiş, akşam da babama Kenan ile evlenmeyeceğimi söylüyordum.

Yaptığım hatayı fark edince elimi alnıma götürüp sıkıntılı bir şekilde oflamıştım. Gözüm bileğimde ki bilekliği fark edince de daha çıkmaza girmiştim.

Kenan’a belki de ümit vermiştim. Belki değil kesinlikle ümit beslemişti ve bunu ben kendi ellerime sağlamıştım. Telefon numaramı vermem, bilekliği almasını kabul etmem ve bugün yaptığı bütün jestler…

O an doğru gibi görünen hareketler şuan nasıl da yanlış yaptığımı fark ettiriyordu bana. Bunu en yakın zamanda, uygun bir dille kendimi doğru bir şekilde ifade etmeliydim Kenan’a. Sonuçta onun hiçbir suçu yoktu.

Loading...
0%