Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12. Bölüm

@siyahbaykuss

6 Ay Önce

Hayatta seçtiğimiz şıkları biz mi oluştururduk yoksa önümüze gelen şıklardan birisini seçmeye mecbur mu bırakılırdık hiçbir fikrim yoktu. Birkaç saat öncesine kadar ki Leyla’ya sorsak eminim bir fikri olurdu.

Kaç saattir burada hastane koridorlarında bekliyorduk bilmiyorum. Saat, zaman kavramını unutmuş bile olabilirim.

Oysa birkaç saat önce babam karşımdaydı ve onunla rahatça tartışabilmiştim. Şuan ki ben olsam o kadar çıkışır mıydım? Tabiki de hayır. Hatta son karar her zaman benim diyen ben için bile hayatımın iplerini babama vermeye bile hazırdım. Yeter ki o iyi olsun.

O şiddetli kavgamızdan birkaç saat sonra herkes yataklarına geçip uyumuştu ya da ben öyle sanıyordum. Tam uykuya daldığım sıralarda evde annemin acı bağırma sesine uyanmış ve yaptığım ilk şey yatağımdan hızlıca kalkmak olmuştu.

Sonrası zaten mağlumdu. Evimize en yakın devlet Kalp hastanesine kaldırılmıştı babam ardından da haberi alan ablam ve eniştem gelmişti. Şuan koridorda ben, annem, Semih, ablam ve eniştem; babamdan gelecek ufacık iyi haberi bekliyorduk.

Çok üzerine gitmiştim, kalbini kırmıştım. Biraz daha yumuşak olabilir bu kadar sert davranmayabilirdim ama kendimi tutamamıştım. Babam bu haldeyse sebebi bendim. Ona kötü bir şey olduğu takdirde kimsenin yüzüne bakamaz, kendimi asla affetmezdim.

Kimseden ses çıkmıyordu. Annem, ablamla birlikte bekleme koltuklarında oturuyordu, ben ise ayakta dikiliyor gelecek en ufak güzel haberi bekliyordum. Durumunu birazcık bilsem fikir yürütebilirdim belki ama yoktu.

Tam o sırada doktor odadan çıkmıştı. Doktor odadan çıkar çıkmaz hepimiz doktorun başına üşüşüvermiştik.

‘’Hastamız ilk geldiğinden daha iyi. EKG, ekokardiyagrafi ve kan testlerini yapıp kesin bir sonuca ulaşırız. Olay nasıl gerçekleşti?’’ diye sordu.

Annem ‘’Gece saat 1-2 gibi birden göğüs ağrısı çektiğini ve nefesin daraldığını söyledi. Göğüs ağrısının uzun ve şiddetli olunca da korkup hastaneye geldik.’’ dedi.

‘’Peki bu olay olmadan önce hastanın yaşadığı üzüntü, stres, kötü haber yada heyecan gibi durumlar yaşamış mıydı?’’

‘’Olay olmadan 1 saat önce falan babamla kavga etmiş, tartışmıştım.’’ demiştim.

Doktor ‘’Peki, teşekkür ederim. Hastanın durumunu sonuçlar çıkınca bilgilendiririz.’’ deyip yanımızdan ayrılmıştı.

Annem gözyaşları eşliğinde ‘’Hep o pis inadın yüzünden baban bu halde, biz bu haldeyiz!’’ dedi. Ablam kolundan tutarak ‘’Anne sakin ol, hastanedeyiz.’’ deyip uyarmasına rağmen onu dinlememişti. Dökmüştü içinde ki onu yiyip bitirenleri.

‘’Her zaman böyleydin. Elindekiler ile yetinmez her zaman daha fazlasını isterdin. O adam seni okuttu, sen hep en iyilerine layık olduğunu düşündüğü için elinden gelenin fazlasını yaptı. Sen ise her zaman burnunun dikine gittin.’’

Hayır öyle değil, öyle değil… Sakin ol Leyla.

Annem içini dökerken haksız olduğunu içimden biliyordum. Durumun verdiği korkuyla böyle laflar söylediğini ama beni kırmak istemeyeceğini de biliyordum ama her konuşmasında akan gözlerimden akan yaşlara söz dinletemiyordum.

‘’Gerçekten böyle mi düşünüyorsun? Tanımadığım biriyle 23 yaşında görücü usulü evlenmek istemediğim için ben suçluyum öyle mi? Peki öyle olsun... Herkesten de bu durumları yaşattığım için özür dilerim.’’

Orada daha fazla duramazdım. Hastaneden de gidemezdim ama burada duramayacağımı da biliyordum.

Ortamdan uzaklaşıp hastanenin kantinine doğru inmeye karar vermiştim. Gözyaşlarımı elimle silerek yeni gözyaşlarımın gelmesini engellemeye çalışıyordum ama ne yapsam da çare olmuyor gibi geliyordu.

Bencil biri miydim? Kendi isteklerimi önce tutup yoksa çevremi umursamıyor muydum? Beni onca okutmak için çalışıp didinen babama, anneme haksızlık mı ediyordum?

Kantine geldiğimde karton bardakta çay alıp boş bulduğum bir yere geçip oturmuştum. Üzerimdeki hırkanın kollarını çekiştire çekiştire sündürmüştüm ama bunu bile önemsemiyordum.

Annemin söyledikleri aklımın bir köşesinde dururken tek istediğim babamın iyileşmiş bir şekilde hastaneden çıkmasıydı.

Dakikalar sonra karşımdaki sandalyenin çekilmesiyle birlikte daldığım düşüncelerden kısa süreliğine çıkmıştım.

‘’Kenan?’’ şaşırmıştım. Kim haber vermişti? Ve benim burada olduğumu nereden bilmişti? ‘’Neden buradasın? Sana kim haber verdi?’’ diye sordum.

‘’Nasıl burada olduğumu sen boş ver. Asıl sen nasılsın? Mustafa ağabeyinin durumu nasıl?’’

At kuyruğu yaptığım saçımdan önüme gelmeyi başaran kısa saçları parmaklarımla kulak arkama attım. ‘’Babamın durumunu bilmiyorum. Gecenin bir vakti rahatsızlandı apar topar hastaneye geldik. Testlerin sonucundan sonra net bir şeyler söylerler.’’ dedim.

‘’İyi olur merak etme. Çok fazla vakit geçirme fırsatım olmadı Mustafa ağabeyle ama küçüklüğümden hatırlıyorum her anlamda çok sağlam bir adamdı.’’

‘’İnşallah dediğin gibi olur, her şey hallolur.’’ derken istemsizce yaşaran gözlerimi parmaklarımla sildim.

‘’Her şey düzelir merak etme. Baban eve gelince bir şey dedi mi?’’

‘’Yok, demedi.’’

Ona olan biteni tabi ki de anlatmazdım.

‘’Sıktığımı ya da ısrarcı olduğumu sakın düşünme. Sadece merak ettim.’’ dediğinde onaylarcasına başımı salladım. Kenan’la konuşabilecek halim de isteğim de yoktu.

Kendimi biraz toparlamış gibi hissediyordum artık annemlerin yanına çıkabilirdim. Hem annemin de siniri biraz daha yatışmıştır. Sonuna kadar sonuçta burada duramazdım

‘’Kenan babamın yanına çıkalım mı? Hem sonuçları da öğreniriz.’’ dediğimde Kenan’da beni onayladı.

Babamın yanına gelmiştik. Rıdvan Amca ve Ümmügül Yenge destek oluyorlardı. Çekingen adımlarla annemin yanında oturan ablamın yanındaki boş yere oturdum. Kenan ise yanımda ayakta dikili kalmak zorunda kalmıştı.

Ona ‘’İstersen Semih’lerin yanına git böyle ayakta dikili durma.’’ dedim.

‘’Yok iyiyim böyle rahatına bak sen.’’

‘’Olmaz öyle içim rahat etmiyor böyle benim yüzümden ayakta durmana.’’ dediğimde kabul etmiş gitmişti. Kenan gidince de ablam hafif bana doğru dönüp ‘’Nasılsın ablacığım.’’ diye sordu.

Omzumu silkip gülümsedim. Konuşmak istemiyordum, ablamda bunu farkındaydı. Üzerime gelmemiş, beni anlayışla karşılamıştı.

Onların yanında sessiz bir şekilde otururken kısa bir süre içinde doktor da gelmişti. Doktor gelir gelmez doktorun başına resmen üşüşmüştük.

‘’Hastamızda kalp krizinden şüpheleniyorduk ama yaptığımız testler sonucunda bunun kırık kalp sendromu olduğunu anladık.’’ dediğinde annem ilk defa böyle bir hastalık ismi duyduğundan ‘’Doktor Bey kırık kalp sendromu nedir?’’ diye sordu.

‘’Kalp krizi ile benzer bulgulara sahip aslında ama kalp krizi gibi kalp damarların tıkanmasından değil, yoğun stres sonrası hormonal dengedeki bozukluk sonucu ortaya çıkar.’’

‘’Peki ölümcül bir tehlikesi var mı?’’ diye sordu ablam.

‘’Nadiren ölümcül olabilir.’’ diyerek cevap verdi ve ardından ekledi Doktor. ‘’ Sabah taburcu olabilirsiniz. Bir kişinin refakat etmesi yeterli. İyi geceler.’’

Doktor gitmişti. Kimse daha ağzını açamadan hızlıca ‘’Ben babamın yanında kalırım. Zaten benim yüzümden burada.’’ dedim.

Ablamda bana ‘’Saçmala.’’ dedi ve anneme dönerek ‘’Sen Leyla’yla git ben Kemal’le burada kalırım. Zaten çok yıprandınız.’’ dedi.

Annem de ‘’İçeride yatan benim kocam farkında mısınız? Herkes gitsin ben burada kocamın yanında duracağım.’’ diyince kimseye açıkçası laf düşmemişti.

‘’Anne ben seninle kalayım.’’ dedim. Açıkçası annemin hastane köşelerinde tek durup benim evde, rahat ortamda olmam açıkçası içimi hiç rahat etmezdi.

Annem teklifimi reddetmiş ‘’Hayır sende eve gidiyorsun ve dediklerimi düşünüp kafanda tartıyorsun.’’ demişti.

Annemi babamla bırakıp biz parka, arabaların olduğu yere inmiştik. Ben, ablamlarla gidip onlarda kalacaktım. Bana kalırsa evde tek başıma da kalırdım ama ablam istememişti. Büyük ihtimalle annemin bugün üzerime biraz fazla geldiğinin o da benim gibi farkındaydı. Bu yüzden de evde bunları düşünmemi annemin aksine istemiyordu.

Kenan ise anne ve babasıyla birlikte evine gidecekti.

Herkes arabalarına doğru gidecekken Kenan dirseğimden tutup ‘’Leyla 5 dakika yalnız konuşabilir miyiz?’’ dediğinde bu yanımda duran ablama bir uyarı gibiydi. Bunu anlayan ablam ‘’Ben arabadayım, gelirsin.’’ demişti.

Ablam yanımızdan ayrıldıktan sonra Kenan ‘’Bana şeffaf değilsin ve bu canımı sıkıyor.’’ dediğinde açıkçası anlamamıştım. Aramızdaki ilişki şeffaflık derecesinde değildi.

‘’Anlamadım.’’

‘’Bana kantinde gerçekleri açıklamadın. Eve gittiğinde baban sana benimle alakalı, bugünle alakalı sorular sordu ama sen cevaplamak istemediğin için aranızda kavga çıktı. Hatta belki de baban bu yüzden fenalaştı?’’

Sanki oradaymış gibi kendinden emin görünen tavrı, koyu renk gözleriyle sitemkarlığı ve benim bu geceki dolmuşluğum… Üçü bir arada hiç olmamıştı.

‘’Sana ne Kenan?! Sana ne oluyor? Ailemiz aramızda bir şeyler istiyor yada bugün güzel bir gün geçirdik diye bana hesap sorma hakkını nasıl kendinde buluyorsun ya? Sana bu hakkı kim veriyor?!’’ diyerek istemeden çıkışmıştım Kenan’a.

Dediklerime alınmamış gibi sadece kendi söylediklerinin doğruluk payına odaklanarak ‘’Söylediklerim o zaman doğru?’’ demişti.

‘’Doğru olup olmaması seni ilgilendirmiyor. İşine bak Kenan.’’

‘’Peki öyle olsun…’’ alınmış gibiydi. ‘’Bir şey olursa beni aramaktan çekinme. Senin aksine ben sana değer veriyorum.’’

‘’Bende sana değer veriyorum ama senin yaptığın gibi sınırımı aşmıyorum.’’

Tebessüm etmişti ama tebessümü gözlerine ulaşamamış gibiydi. ‘’Sen sınırını aşsan ben sana yine de bir şey demezdim.’’ dedi.

‘’İyi geceler Kenan.’’

‘’İyi geceler.’’ diyerek arkasına dönüp arabasına doğru gitti. Gerçekten bugün hiç iyi bir gün olarak ilerlemiyordu.

Akşam babam, gecenin bir köründe annem şimdi de Kenan… Derin nefes alarak bende ablamın yanına doğru döndüm.

Araba yolda belli bir hızda ilerlerlen ablam ‘’Kenan’la ne konuştunuz yalnız?’’ diye sordu.

‘’Hiç öylesine aklına birtakım şeyler takılmış onu söyledi. Önemsiz bir şey.’’

Eniştem ‘’İyi çocuk ama ben sevdim. Yanından ayrılmadı bu gece, gözleri de senin hep üstündeydi.’’ dedi.

Ablamda, eniştemin lafının üzerine ‘’Sağolsunlar. Ailesiyle geldiler destek oldular.’’ dedi.

‘’Babasıyla babam eski arkadaş değil mi? Bir zahmet destek olsunlar.’’ diyerek ablama doğru konuşmuştum. Ablam bir şey dememişti ve sessiz bir şekilde eve gitmiştik.

********

Saat 09.15’ti. Sabahın erken saatinde eve gidip üzerimi değiştirmiş ablam ve eniştemle birlikte hastane yolunu tutmuştuk. Babamı arabayla götürmek daha iyi olur diye eniştem sağ olsun işten izin almıştı.

Hastaneye vardığımızda babam hazırlanmış, taburcu bile olmuştu. Sadece ablam ve benim son defa Doktor’la konuşmamızdı. Benim alanım kalp olmasa da birkaç şey biliyordum tabiki ama Doktor’la konuşmak daha farklıydı.

Babam, Doktor daha gelmeden ‘’Herkes çıksın ben Leyla’yla yalnız konuşmak istemiyorum.’’ demişti. Odadakiler çıkınca babam yatağa vurup yanıma oturmamı işaret edince usulca onun yanına oturmuştum.

‘’Baba çok özür dilerim. Sana o kadar sert çıkışmamalıydım.’’ diyerek babama sımsıkı sarılmıştım.

‘’Senin hiçbir suçun yok. Bende sert çıkıştım senin damarına bastım. Sende haklısın.’’ diyerek sırtımı sıvazlamıştı.

Babamdan ayrılıp ‘’Baba ben çok düşündüm.’’ Hayır hiç düşünmemiştim. ‘’Senin söylediğini kabul edeceğim. Evleneceğim Kenan’la.’’ demiştim.

Babam inanamazcasına ‘’Şaka yapmıyorsun değil mi?’’ diye sorduğunda başımı sağa sola sallayıp ‘’Hayır.’’ dedim.

‘’Annen ben hastane odasında kaldığımda aranızda geçen konuşmayı anlattı. Eğer onun dedikleri bu kararı vermende etkiliyse sakın kızım.’’

‘’Hayır baba, asla değil. Kenan’la gerçekten evlenmek istiyorum.’’

Loading...
0%