@siyahbaykuss
|
Kenan elini uzatıp sol yanağıma koydu. Sol kolunu da belimi sarıp beni yakınına çekince de kokusunu daha yakından algılamıştım. Terden ziyade hafif odunsu hoş bir koku algılamıştım. Belime sardığı koluyla beni yakınına çekince göğsünü gelinliğin kumaşına rağmen göğsümde hissetmiştim. Koyu renk, ciddi gözlerine bakmak bir an tuhaf hissettirmişti. Gözleri sanki içimdeki düşünceleri okuyormuş gibi hissettirmişti. Bakışlarıyla içimi korkuyla beraber tuhaf bir duygu kaplamıştı. Hiç bilmediğim, tatmadığım bir duygu. Kenan yanağımdaki elini çeneme koyup başını kendine doğru kaldırınca ve başını bana doğru eğdiğinde aramızdaki mesafe çok yakındı. 23 yıllık hayatımda ilk defa hissettiğim duyguları hissediyordum. Dizlerimin bağı çözülmüştü sanki elim ayağım tutmayacak gibiydi. Dudaklarımızın arasında milimetreler vardı. Kenan’ın dudakları, dudaklarıma değdiğinde adeta düşecekmişim gibi kollarına tutunmuştum. Heyecan ve korkudan ne yapacağımı bile bilmiyordum. Birkaç dakika dudaklarımızı ikimizde hareket ettirmemiştik. Heyecanlıydım, ilk defa yaşadığım şeylerdi bunlar. Sonra Kenan dilinin ucuyla üst dudağımı yaladığında ne yapacağımı ve nasıl karşılık vereceğimi bilmiyordum. Karşılık verememiş, adeta put gibi durmuştum öylece ardından alt dudağımı dudaklarının arasına alıp alt dudağımı emdiğinde hiçbir şey yapamamıştım. Kenan dudaklarımı ben karşılık vermesem de kırmadan hatta severek diyebileceğim bir şekilde benim için uzun denilecek bir şekilde öpmüş aynı zamanda da saçımdaki tokaları çıkartıp saçıma adeta sabitlenmiş duvağımı çıkartmış, saçlarımı okşamıştı. Dudaklarımız ayrıldığında aramızdaki mesafeyi açmayıp yanaklarımı, burnumun ucunu boynumu sevip, öpmüştü. Böyle olmamız rahatsız etmeyip değişik bir şekilde hoşuma bile gitmişti. Kenan aramızdaki mesafeyi açtığında ilk defa yaşadığım duyguların yoğunluğundan Kenan’ın yüzüne bakamadım. Utangaçlığımdan ne yapacağımı bilemez bir şekildeydim. Kenan eğilmiş başımı çenemden tutarak kaldırıp ‘’Canım karım benim.’’ diyerek sarılmıştı. Bu kelimeden zevk alarak söylemişti adeta. Yada ben öyle düşünmek istedim. ‘’Geç oldu. Hadi, duş alıp uyuyalım.’’ dedi. Ee birlikte olmayacak mıydık? Boş bulunarak ‘’Birlikte mi?’’ diye sordum. Aklım o kadar çok sevişmede kalmıştı ki ne sorduğumu sorduktan sonra fark edebilmiştim. ‘’Zamandan ve sudan tasarruf edelim birlikte duş alalım diyeceğim ama…’’ durakladı emin değil gibiydi ama yine de söyledi. ‘’buna hazır olduğunu düşünmüyorum.’’ Bir şey demedim ağzımı açarsam saçmalayabilirdim. Özellikle bu saatte ve bu halde. ‘’İlk ben gireyim olur mu? Sana bir şey demedim ama annenin teklifini kabul etmen sinirimi bozdu.’’ ‘’İlk sen gir de ben ikimizin iyiliği için kabul ettim. Karnın açtı seninde fena mı oldu?’’ ‘’Gecenin bu vakti kavga etmek istemiyorum Kenan. Ben gidiyorum.’’ Gelinliğin eteklerini tek elimle toplamaya çalışıp giysi dolabının yanına gitmiştim. Dolapta özellikle bu gece için ayrılmış gecelik vardı ama hayatta giyemezdim. Elime bile almama gerek yoktu içeriğini çok iyi biliyordum. Gelin tarafı da damat tarafı da bu gece için özel hazırlanmıştı açıkçası ama saten kısa kollu düğmeli klasik pijama takımı, iç çamaşırlarımı elime almıştım. Kenan’a doğru bakmadan odadan çıkmıştım. Aniden sinirlenip sönen bir insandım ve hem bu gecenin yarım bırakılışımla hem de düğünden sonra Ümmügül annelere gitmemizi hatırlamam sinirlerimi bozmuş olmalıydı. Bu geceden bir şey anlamamıştım. Açıkçası evlendiğimde Kenan ile kardeş kardeş oturacağımı düşünmemiş ve kendimi de bu geceye hazırlamıştım. Ancak hiçbir şey olmaması streslenen bedenimi rahatlatsa da beynimin içindeki Leyla’yı huzursuz etmişti. Lavaboya geldiğimde ilk yaptığım şey saçımda kalan tokaları çıkartmak olmuştu. Aynadan baktığımdaki halimi hiç beğenmemiştim. Gözlerim yorgunluktan kısılmış, yanaklarım az önceki yaşadığım anlardan al aldı, makyajım akmış resmen ölü gibiydim. Bakışlarım dudaklarıma kaymıştı. Hafif ıslaktı. O anları hatırlayınca dudaklarımı yalamıştım aldığım tattan utanmış ve bakışlarımı aynadaki kendimden kaçırmak zorunda kalmıştım. Farklı bir tat algılamıştım, alışılmışın dışında ama kesinlikle kötü değil. Kalp atışlarım hızlanmış hatta haz bile almıştım. Bu ben miydim gerçekten? Kendimi tanıyamamıştım. Ya da bu halim bana yabancı geliyordu. Sonuçta onca yıllık yaşımda bir erkekle bu kadar ileriye gitmemiş haliyle bu tür duygular hissetmemiştim. Düşündüğüm ya da sandığım gibi hiçbir şey olmamıştı. Kalben yakınlık hissetmediğiniz yabancı birisinin size yakın olması ve sizin hayatınız boyunca ne olduğunu bile bilmediğiniz duygular hissetmeniz çok garipti. Kenan’ı arzulamıştım bunu inkar etmiyordum ama ilk defa yaşadığım şeyler beni korkutmuş ayrıca heyecanlanmıştı. Aklıma az önce yaşadığımız anılar gelmişti. Kenan’ın bana her yaklaşmasında karnımda oluşan garip his o kadar değişik ki… Sanki karnımı içten içe bir el sıkıyor gibiydi. Mayhoş bir histi. O an o mayhoş his bütün bedenimi ele geçirmişti sanki. Lavabonun kapısı tıklatılmasıyla düşünce aleminden çıkmıştım. Kapı açıktı ama Kenan girmemişti. İçten içe açıkçası minnettar olmuştum. Kapıyı açtığımda suçluymuş gibi duran Kenan’ı görmüştüm. Burda asıl suçlu aslında ben gibiydim. Her evli çiftin yaşadığı özel geceyi benim tutukluğum yüzünden olmamıştı. ‘’Bir şey mi oldu? Bir hata mı yaptım?’’ diye sormuştu. Yapılı saçları dağılmış, kravatı büyük ihtimalle ben odadan çıktıktan sonra da çekiştirmişti çünkü dağınıktı. Kısacası o da benim gibi dağınıktı. Gözlerine bakamıyordum. ‘’Yok, hayır.’’ ‘’O zaman ne oldu? Bana bakmadan çektin, gittin.’’ ‘’Bir şey olmadı. Duş almaya inmiştim, şimdi alacağım’’ ‘’Annemin dediğini kabul ettim diye kızdın değil mi bana? Özellikle bu gecede?’’ Kısmen evet, kısmen hayır… ‘’Açıkçası kızdım ama şuan duş almam lazım Kenan. Benden sonra senin alman gerek?’’ ‘’Haklısın.’’ Haklıydım, biliyordum. Kenan kapının önünden çekilmişti. Gelinliği çıkartmış, duşa girmiştim. Tazelenmiş gibi hissediyordum. Vücudum saç spreyinden, simlerden, makyaj kalıntılarından arınmıştı. Üzerimi giyinmiştim ama saçlarımı kurutacak zamanım yoktu. Çünkü Kenan’ında duş alması gerekiyordu. Bu yüzden saçlarımı alttan topuz yapmıştım ki ıslak saçlarım beni rahatsız etmesin. Banyodan çıkıp yatak odasının kapısının önüne varmıştım. Açıkçası neyle karşılaşacağımı bilmiyordum. Çünkü saat geçti ve ben duşa gireli de biraz geçmişti. Kenan uyuyor olma ihtimali vardı. Kapıyı açtığımda tahmin ettiğim manzarayla karşılaşmıştım: Kenan uyumuştu. Üzerindeki ceketini, gömleğini çıkartmıştı. Dikkatimi ilk çeken şey sıkı üst vücuduydu. Gövdesi çıplaktı ama altında kumaş pantolonu vardı. Şükür! Yoksa ben bu adamı nasıl kaldıracaktım? Ona da bir şey diyemiyordum saat epey geç olmuştu. Yatağa doğru Kenan’ı kaldırmak için eğilmiştim. Açıkçası çok fazla incelemek istemiyordum ama içimden bir ses incelememi, artık Kenan’ın kocam olduğunu söylüyorsun. O sesi dinlememiş ve hemen Kenan’ı kaldırmaya girişmiştim. ‘’Kenan, Kenan, Kenan…’’ kolunu dürtüp ‘’Uyan artık!’’ diyerek uyandırmaya çalıştım. Derin bir uykudaydı, belliydi. Birkaç dakika sonra irkilerek uyandı. ‘’Ben duştan çıktım. Sende gir çık, temiz bir şekilde uyu.’’ Başını sallayarak yatakta doğruldu. ‘’Tamam…’’ ayağa kalktı. Ben yatakta otururken o bana şimdi tepeden bakıyordu. Hafif sırıtarak ‘’Ben senin sırtını keselemedim ama istersen sen benim sırtımı keselemek için benimle duşa girebilirsin.’’ dedi. Resmen benimle dalga geçiyordu. O sırada elime geçen herhangi bir yastığı alıp Kenan’a doğru sert bir şekilde atarken ‘’Sen git, kendi sırtını tek başına kesele!’’ dedim. Benimle dalga geçmeye devam ederek ‘’ Neden ki ya? Bugün bana yarın sana karıcığım.’’ diyerek attığım yastığı bana sert olmayacak şekilde attı. ‘’Beni böyle utandırmaya devam edersen o yarınlarda olmayacak.’’ diyerek sitem ettim. Ellerini direk teslim oluyormuş gibi kaldırıp ‘’Tamam, sustum. Ben gidiyorum.’’ dedi. Amacım asla Kenan’ı beklemek değildi ama yatakta otururken ne ara uzanıp uyuyakalmıştım bilmiyordum ama deliksiz bir uykunun kollarında kendimi bulmuştum. * Gözlerimi yavaşça açmıştım. Bedenim ağrıyordu yorgunluktan. Nerede olduğumu hemen algılayamadım. Gözlerimi ilk açtığımda gördüğüm ilk görüntü Kenan’ın çıplak göğsüydü. Duştan hemen çıktığında üzerine bir şey almadan uyumuştu demek ki. Yüzümü hemen yukarıya, Kenan’ın yüzüne bakacak şekilde konumlandırmıştım. Uyuyordu. Gece uyurken Kenan’a doğru dönmüş, kolumun üstüne yatmıştım. Kenan’ın kolunu da çıplak belimde hissediyordum. Belim gömlekten sıyrılmıştı. Ya o sıyırmıştı yada ben gece uyurken belim açılmıştı. Yatakta tek başına yatmayı alışkanlık edinmiş biri için başkasıyla uyumak rahatsız edici bir durumdu ama kötü değildi. Mesela Kenan’ın kolunu, elinin ince belimi sahiplenişini hissediyordum. Elinin bulunduğu yer karıncılaşıyordu. Bedenlerimiz yakın konumdaydı. Buna alışmam gerekiyordu. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum ama yataktan da kalmak istemedim açıkçası. Bu yüzden Kenan uyanık olsa asla yapamayacağım bir şey yapmak istemiştim: Kenan’ı izlemek. Yüzünde ilk göze çarpan şey kesinlikle kirpikleriydi. Dikkatlice bakınca Kenan’ın kirpileri ne kadar da uzun ve siyahtı. Biz kızlar kirpik kıvırcı, maskara derken anca bu görünüme sahip olduğumuz kirpiklere Kenan doğal olarak sahipti. Açıkçası bir kadın olarak kıskanmıştım. Güzel adamdı Kenan. Saçıyla, cildiyle, kirpiğiyle. Elleri bile güzeldi adamın. Saçları gür, kirpikleri sık olsa da göğsünde rahatsız edici kılı da yoktu mesela. Çoğu kadının evlenmek isteyeceği türden biriydi kesinlikle. Böyle bir adamın aile isteğiyle tanımadığı bir kadınla evlenmeyi kabul etmesi açıkçası komik bana komik geliyordu. Babam’ın hastalığı, KPSS, ailevi sorunlar, düğün hazırlıkları derken kaçırdığım, görmezden gelmek istediğim kişi Kenan’dı. Gözlerini yavaşça açtığında uyuyor numarası yapmak için biraz geçti. Tamda onu izlerken yakalanmak pekte iyi değildi sanırım. ‘’Manzara güzeldi sanırım.’’ Yüzünde yine haylazlık, bir yaramazlık vardı. ‘’Hı?’’ ‘’Çok baktın, eskimiş olabilirim onu diyorum.’’ Utandığım için bakışlarımı kaçırdım. Emindim yanaklarım da kıpkırmızıydı. ‘’Eskimezsin merak etme.’’ dedim. Belimdeki kolunu daha çok sıklaştırıp yakınına beni kendisine doğru çekmişti, sanki aramızda az bir mesafe varmış gibi, bu hareketiyle bir erkekle bu kadar yakın olmamın verdiği heyecanla kalp atışlarım hızlanmıştı Muzip bir tavırla ‘’Eskitmem diyorsun yani… O da iyiymiş.’’ ‘’Sen, kendin eskime diyorum.’’ Usulca belimdeki elini yüzüme doğru çıkartmıştı. Önüme gelen küçük saçlarımı kulağımın arkasına doğru attı, elini yanağımı koyup hafifçe okşarken ‘’Eskitmem.’’ demişti ardından da ‘’Saçlarını kurutmamışsın.’’ demişti. ‘’Gece çok geç olmuştu.’’ Şuan Kenan ile tuhaf bir uyum yakalamıştık. İkimizde uysal, sessizdik. Bana göre bizim gibi evlenen biri için tuhaf bir durumken Kenan erkekçe bu yakınlığımızdan haz alıyordu. Hissediyordum. ‘’Kalkınca hatırlat, kurutalım.’’ Başımı sallayarak ‘’Kendimde kurutabilirim.’’ dedim. Yanağımdaki eli bende sarhoşluk hissi vermişti. ‘’Kendinde kurutabilirsin biliyorum ama kurutmak istedim bir an. Güzel olmaz mıydı?’’ ‘’Bilmem. Hiçbir başkası saçlarımı kurutmamıştı.’’ Aniden gülümsedi. Hoşuna gitmişti. Büyük ihtimalle klasik erkek egosuydu. ‘’İkimiz içinde ilk olur işte.’’ Kenan vücudunu tamamen bana döndürmüştü. Şimdi bir eli belimdeyken bir eli de yüzümü okşuyordu. Yüzümdeki elinden ne kadar hoşlansamda, belimdeki eli huylandırmıştı. Elim, belimdeki eline gidince okşamayı kesmişti ama hala ordaydı. Yanağımı okşayan eli, yanağım ve dudak çizgilerim arasında mekik dokuyordu. Öpmek istiyordu, farkındaydım. Bu da saç diplerime kadar elektiriklenmeye sebebiyet veriyor, alt karnımda bir şey iç organlarımı sıkıyor gibi hissediriyordu. Hiçbir şey yapamıyordum, yapmak istememiştim. Açıkçası kocamdı evliliği kabul ettiğimde de, imzayı atarkende aklımın köşesinden kardeş kardeşe uyumayacağımızı biliyordum. Ondan bunu istemeye hakkımda yoktu. Bu yüzden Kenan’ın dokunuşlarına izin veriyordum. Bir eli belim ve karnımı okşarken diğer eli de yanağım ve çenem arasındaki bölgedeydi. Gözleri ise dudaklarımda. Benim bakışlarım ise Kenan’ın koyu renk gözlerindeydi. Kenan’ı arzulamıştım, bunu dün zaten kendi içimde kabullenme yaşamıştım. Olay harekete geçirmekte olduğunu biliyordum. Gönüllü bir evlilik olmamıştı ama birbirimizi arzulamamız bu evlilik için büyük bir şans olabilirdi. Gözlerim dudakları ve gözleri arasında mekik dokuyordu. Kenan eğilip yavaşça dudaklarını dudaklarıma değdirdi. Dudaklarının baskısını hissettikten sonra dudaklarını geri çekmişti. Gözleri, yeşil gözlerimi bulduğunda benden bir adım bekliyordu. Anlamıştım. Kararı bana bırakmış, benim isteğime önem vemişti. İstersem yataktan kalkabilirdim ve bu yakınlaşmayı burada kesebilirdim ama bu sadece ertelemek olurdu. Ani bir istek ve hormanlarımın etkisiyle başımı hafifçe kaldırıp Kenan’ın dudaklarına dudağımı değdirmiştim. Onun gibi uzun ve etkili değildi büyük ihtimalle ama değen dudaklarımızın etkisi bedenimde büyüktü. Elektrik akımı saç diplerime kadar yerleşmişti adeta. Benim başarısız öpme girişimimden sonra Kenan tekrardan dudaklarını, dudaklarıma değdirmişti. Dudaklarım kapalı da olsa onun dudaklarını ve dilini hissetmek bacaklarımı kapatma hissi uyandırmıştı. Kenan dudaklarımızı ayırdığında ‘’Karşılık ver.’’ demişti. ‘’Bilmiyorum ki.’’ Sesim kısık çıkmıştı. Sanki içine kaçmıştı. ‘’Sadece bana ayak uydur.’’ Tekrardan dudaklarıma yöneldi. Gözlerimi kapatmıştım. Alt dudağımı dudaklarının arasına aldığında bende beceriksizce karşılık veriyordum. Sabit duran ellerimi ensesine doğru koyduğunda ellerim siyah, gür saçlarında kaybolmuştu. Ensesindeki ellerimi biraz daha kendime çektiğimde vücudu artık tamamen üstümdeydi. Dudaklarımız ayrılmadan Kenan belimdeki kollarını çekip yataktan destek alıp üzerime doğru eğilmişti. Bedeni bedenimin üzerindeyken hiçbir rahatsızlık duymuyordum. Bundan güç alarak elimden geldiğince karşılık veriyordum. Dudaklarımız ayrıldığında kapalı olan gözlerimi açamamış, duyguların verdiği yoğunluğun içinde kalmıştım. Nefes nefese kalmış, nefesim bana yetmemişti. Kenan’ı bilmiyordum. Ne hissediyor, ne düşünüyor, o da benim gibi etkilenmiş miydi?... Umarım duygularımız karşılıklı olurdu. Kenan’ın dudaklarını yanağımda ardından da boynuma giden yolda sayısız öpücüklerini hissetmiştim. Her öpücüğü beni ayrı uçurumlara sürüklemişti adeta. Her öpücüğü ellerimin arasında bulunan saç tutamını bir kezda çekmeme sebebiyet veriyordu. Dudakları boynum ve kulağım arasındaki o hassas bölgeyi bulduğunda geri çekmiştim kendimi. Kenan başını boynumdan çekip gözlerini gözlerime değdirip sorarcasına baktı. ‘’Huylandım.’’ diye mırıldandım. Bir şey demeyen Kenan tekrardan boynuma yöneldiği sırada zil sesi çalınca kötü bir şey yapmışta basılmışız gibi Kenan’ı itmiştim. ‘’Leyla sakin ol, biz evliyiz.’’ Zil çalmaya devam ediyordu. ‘’Kim ki bu saatte?’’ diye sormuştum. Sesim az önceki yaşadığımız anlardan kısık ve titrek çıkmıştı. Kenan ise yataktan kalkıp toparlanarak ‘’Sen kal ben bakıp geliyorum.’’ dedi. Hızlıca üzerine kazak ve eşorfman geçirip odadan çıkmıştı. Ben ise meraklı bir şekilde burada bekliyordum. Birkaç dakika olmuştu, meraklanmaya başlamıştım. Kenan ise hala gelmemişti. Gelen kimdi ki Kenan’ı hala tutuyordu? Meraklı bir şekilde yataktan kalkıp odada bulunan beyaz boy aynasına doğru ilerlemiştim. Göze çarpan ilk şey beyaz tenimin etkisiyle hemen kızaran boynumdu. Ona bir şey yapamazdım şuan o yüzden hala kurumamış, nemli saçlarımı salmıştım. Kendime çeki düzen verip odadan çıkacağım sırada Kenan yatak odasının kapısını açıp içeriye girmişti. ‘’Annemler geldi.’’ |
0% |