@siyahbaykuss
|
Evlilik karşıdan kolay görünen ama içine girince dipsiz bir kuyuya benziyordu. Sadece evlendiğiniz kişiyle değil ailesiyle de evlendiğinizi daha evliliğimin ilk gününde öğrenmiş, öğrenmek durumunda kalmıştım. Nasıl davranmam gerektiğini bilmediğim için bana yapıldığını bildiğim saygısızlık esnasında sessiz kalmıştım. Ümmügül anne ve Rıdvan baba gittikten sonra ben gideceğimiz balayı için geceden kıyafetlerimizi hazırlamıştım. Kenan ise salonu toplamakla görevlendirilmişti. Ne kadar beni bekle, birlikte hazırlayalım dese de tek isteğim vaktinde uyumaktı. Bu evlilik, rayına oturmuş düzenimi de ister istemez bozmuştu. En kötüsü de kimseye bunun için şikayet edemememdi. İçime ata ata dolmuş, patlamaktan korkar hale gelmiştim. Şuan en yakınımda Kenan vardı ve ona şuan patlamak istediğim en son şey olabilirdi. Umarım bu tatil bana bir nebze iyi gelirdi. Kenan’ın eşyalarına ne koyacağımı bilmediğim için ilk önce kendi eşyalarımı gideceğimiz yere göre hazırlamıştım. Gideceğimiz yer Antalya’da çok güzel bir oteldi. Yerini öğrendiğimde Kenan’a bununla ilgili bir şey sormamıştım ama otelin yorumları, resimleri ben çok pahalıyım diye adeta bağırıyordu. Balayı adı altında gideceğimiz için bir şey söylemek istememiş, soru falan da sormamıştım. Bu evliliğin nedeni sonuca bakmaksızın hayatımda belki de ilk ve son balayım olacaktı. Ben kendi eşyalarımı A’dan Z’ye kadar ne lazım olabilirse her şeyi koymuş ve valizin yarısını doldurmuştum. Tam o sırada Kenan’a başka bir valiz çıkartmak için ayağa kalktığımda Kenan yatak odasına girmişti. ‘’Topladın mı salonu?’’ diye sorduğumda başını onaylarcasına salladı. ‘’Sen n’apıyorsun şimdi?’’ ‘’Kendi eşyalarımı hazırladım. Şimdi senin eşyaların içinde ayrı bir valiz alacağım. Sende eşyalarını o valize koyarsın olur mu?’’ derken çift kişilik bazanın altını kaldırmaya çalışıyordum. Kenan benim eşyalarımın olduğu valizin içine açıp dikkatle bakarken ben çoktan valizi çıkarmıştım. ‘’Onu çıkarmana gerek yok. Zaten 4 gün kalmayacak mıyız? Benim eşyalarımda sığar bu valize. İki tane valiz taşımaya hiç gerek yok.’’ dedi Kenan. Kenan’a ‘’Emin misin? Rahatsız olmaz mısın?’’ diye sordum. Sonuçta hakkında çoğu şeyi bilmediği, yeni evlendiği kadın ile çoğu eşyalarının bir yerde olması onu rahatsız hissedebilirdi. ‘’Neden rahatsız olayım ki? Sen benim karım değil misin?’’ ‘’Rahatsız olursun diye söylemiştim. Peki öyle diyorsan, kendin bilirsin.’’ diyerek çıkardığım valizi bazanın altına geri koymuştum. Saatin kaç olduğuna bakmaksızın ‘’Sen eşyalarını hazırlarsın olur mu? Ben çok yoruldum, uyumak istiyorum.’’ dedim Kenan’a. Aile evindeki düzenimden farklı bir düzen vücudumu da yormuştu. ‘’Keyfine bak.’’ dedi Kenan gülümseyerek. Gayet sakin hatta valizin başında koyu saçları dağılmış, gri eşofmanlarla gayet tatlı görünüyordu. Kenan’a bir şey demeden sabah üzerimden çıkartıp kenara düzgünce katladığım pijama takımlarımı alıp lavaboya gitmiş ve hızlıca giyinip yatak odasına geri dönmüştüm. Yatak odasına geri döndüğümde Kenan valize koyacak eşyalarını seçmeye çalışıyordu. Çok yorgun olmasam Kenan’a yardım bile edebilirdim. Gerçi Kenan bensizde gayet işini halledebilirdi. Gayet temiz ve dağınık olmayan bir adamdı. Pikeyi kaldırıp yatağın içine girerken Kenan ‘’Parmağın nasıl, iyi mi?’’ diye sordu. Yatakta oturacak rahat bir pozisyon aldıktan sonra da ‘’İyi, teşekkür ederim. Kullanmazsam sorun yokta kullandığımda sızlıyor. Sabaha kadar geçer o da.’’ dedim. Seçtiği eşyalarını katlayıp valize koyarken ‘’ Annemler geldiği için streslendin büyük ihtimalle.’’ dedi. ‘’Yo, hayır. Ne alakası var? Dalgınlığıma geldiği için kestim elimi. Bunun ailenle bir ilgisi yoktu.’’ ‘’Sabah sana annemlerin geldiğini söylediğimde bir anda öyle sinirlendin ki karım olmana rağmen bir an ben bile korktum.’’ dedi gayet ciddi bir sesle. Yüz ifadesi ve sesi ciddi olsa dalga geçiyor gibi hissediyordum. ‘’Şuan benimle dalga geçiyorsun?’’ sesim tereddütlü çıkmıştı. Sinirlenmiş ama ona da belli ettiğimi açıkçası düşünmüyordum. Ki belli etsem bile Kenan benden korkmazdı. ‘’Yo, hayır. Ne alakası var?’’ Bir anda ağzım açılmıştı. Sabahki içimde kalanları ona anlatmak için içimde büyük bir istek uyandı. ‘’Ama haklı değil miydim sinirlenmekte? Yeni evlilerin ilk sabahına gelinir mi canım? Anladık oğlun var.’’ dedikten sonra aklım başıma gelmişti. Ağzımı direk tek elimle kapattım. Amacım daha fazla içimdekileri dökmemekti. Kenan bir anda kahkaha attı. Yanımda ilk defa bu kadar yüksek kahkaha atıyordu. Ses tonunun güzelliğinden midir nedir gülüş sesi bile çok hoş gelmişti şuan. Regl günüm mü yaklaşıyordu? Ne bu Kenan’a birden yükselme? Düğün hazırlığında hakkında hiçbir şey düşünmediğim kişiye neden aniden ilgi alanıma girmişti anlamış değildim. Hala gülerken ‘’İçin rahatlasın, açıl diye konuyu açtım ama annesini de oğluna şikayet edebileceğini hiç düşünmemiştim.’’ dedi. Yanımda duran, onun yastığını, alıp sinirimden hem de gülmesi kesilsin diye yüzüne doğru isabet edip atmıştım. ‘’Gülme artık ya sinirimi bozuyorsun.’’ Attığım yastığı valizin yanına, kenara koymuştu. ‘’Tamam, gülmüyorum.’’ deyip derin nefes aldı. Ellerini çenesine koyup ‘’Zaten gülmekten çenem ağrıdı.’’ dedi. ‘’Moralimi bozdun.’’ dedim. Oturur pozisyonumdan yatar pozisyona çekip pikeyi iyice boynuma kadar çekerken ‘’Ben uyuyorum çok ses çıkartma.’’ dedim ve sırtım Kenan’a doğru olacak bir şekilde döndüm. Kenan uyumak istememe hemen itiraz etti. ‘’Yerleştirmem az kaldı. Uyumadan önce bekle beni de birlikte uyuyalım.’’ dedi. Ona verdiğim tek cevap boyun çevreme kadar örttüğüm pikeyi kafama kadar çekmemdi. ‘’Leyla!’’ diyerek adımı seslendi. ‘’Kime diyorum ben… Dünde beni beklemeden uyudun zaten.’’ sesi çok fazla itiraz yüklüydü. ‘’Kenan, susar mısın? Uyuyacağım. Sabah erken kalkacağım.’’ ‘’Bende erken kalkacağım. Beş dakika bekle geliyorum.’’ demesini kulak asmadım ve gözlerimi uyumak için kapattım. * Zzzzzz… Zzzzzz… Zzzzzz… Dırırı… Dırırı… Dırırı… . Kulağıma karışık sesler geliyordu. Kulağım algılıyor ama beynim bedenime kalk komutu vermiyordu. Ayrıca bedenimde de çözemediğim büyük bir ağırlık da vardı. Kulağımın içini işgal eden sesi kapatmak için elimi uzattım kolumun uzanabildiği yere kadar ama bana yakın komodinde elime ses kaynağı hariç her şey geldi. Belki de gözlerini açmanın vakti gelmiştir Leyla, diyerek gözlerimi açtım. Tavanla bakıştığımda alarm sesleri kapanmış beş dakika sonra çalmak için otomatik ayarlanmıştı. Oysa uyumadan önce alarm kurmadığımı çok iyi hatırlıyordum. Bedenime uygulanan ağırlık için bedenimi kontrol edecekken Kenan’ın bana bir kol boyu kadar mesafesine rağmen bir kolunun belimi çevrelemesiydi. Ben Kenan’a tam alışamamış olmama rağmen Kenan’ın bana bu denli alışması beni şaşırtmıştı. Ancak uykudan yeni uyandığım için bunun üzerinde pek duramamıştım. Kenan’ın kolunu belimden çekip yatağa bıraktım. Yataktan doğrulduğum sırada Kenan’ın uyku mahmurluğu sebebiyle hırıltı sesini duydum. ‘’Uyandın mı?’’ Yataktan çıkarken ‘’Hadi sende kalk, daha uçağa yetişeceğiz.’’ dedim. Dün geceden giymek için hazırladığım eşyalarımı elime alıp lavaboya giderken Kenan’ın ‘’Burada da giyinebilirdin ben bakmazdım.’’ dediğini duydum. Ona doğru dönüp ‘’Ne kadar rahatsın ama ben senin kadar rahat olamıyorum.’’ dedim. Kenan yatakta oturur pozisyona gelip ‘’Benim bu rahatlığımın sebebi evli ve karım oluşundan geliyor. Sende senin kocan olduğumu hatırlayarak rahat olabilirsin.’’ dedi. Diyecek bir kelimem yoktu, haklıydı. Ama güçlü bir duygusal bağ hissetmediğim kocama karşı rahat olamadığım için kendimi suçlu hissettirmeyecektim. Özellikle daha evliliğin ikinci günündeyken. Odadan çıkıp hemen lavaboya gittim. İlk önce tuvalet ihtiyacımı karşılayıp, dişlerimi fırçalayıp, saçlarımı taramıştım. Ardından da dün hazırladığım halter yaka, fitilli, bedenimi saran haki renginde elbisemi giymiş saçlarımı da açık bırakmıştım. Nasıl evlendiğimin sebebine değil de sonucuna bakarsak balayına giden yeni evli bir kadın olarak birazcık süslenmem gerekiyordu. Bu yüzden kapatıcı, rimel, eyleyner, pudra gibi makyaj malzemelerimle göz alıcı ama sade bir makyaj yaptım. Aynadaki halime baktığımda kendimden gayet memnundum. Lavabodan çıktıktan sonra Kenan hiçbir şey demeden hızlı bir şekilde lavaboya girmişti. Hazırlanırken onunda tuvalet ihtiyacını unutmuştum tabi. Keşke hatırlatsaydı. Yatak odasına girip makyaj malzemelerimi çantama koyacağım sırada Kenan’ın yatak odasını topladığını da görmek açıkçası beni mutlu etmişti. Annem ve babamın ilişkisinde babam dağıtan, annemde toplayan taraftı. Bu yüzden kadının her daim toplamaya hazır halde olmasına alışkındım ama Kenan benim bildiğim doğruları kendi doğrularıyla değiştirmeye hazır gibiydi. Kenan babam gibi olsa da garipsemez, neden dağıttın demezdim ama Kenan’ın babam gibi olmayışı da beni mutlu etmiyor demem yalan olurdu. Makyaj malzemelerini valize koyup, fermuarını çekerken Kenan geldi. Hazırlanmış değildi demek ki kıyafetlerini alıp tekrardan lavaboya gidecekti. O işini hallederken bende uzanıp telefonuma girebilirdim. Yatağa uzanmış sosyal medyada takip ettiğim kişilerin ne yaptıklarına bakarken Kenan da üstündeki tişörtünü çıkartmasıyla burada giyeceğini anlamıştım. Telefonumu daha çok odak noktama alırken Kenan’a ‘’Neden burada giyiniyorsun?’’ dedim. Sesimin sitemkar çıkmasına aldanmamış, lakosunu giyerken ‘’Yatak odasında giyiniyorum başka nerede giyinebilirim ki?’’ dedi. ‘’Lavaboda mesela!’’ ‘’Diş fırçaların, havlunun, şampuanların arasında giyinmektense karımın yanında giyinmek daha cazip geldi.’’ ‘’Yine de orada giyinsen daha iyi olurdu.’’ Kemerin tokasının sesini duyarken ‘’Peki bir dahakine artık banyo da giyinirim. Bakışlarını telefonundan çekebilirsin artık, giyindim.’’ dedi. Ses tonundan anlaşılacağı üzere alınmıştı ama kendisinin de anlayış göstermesi gerekmez miydi? Yoksa ben mi her şeyi abartıyordum? İkinci günümüzdü. İkimizde en baştan severek evlenmemiştik. Biliyordum ikimizin de birbirimize itiraf etmesek de farklı amaçlarla evliliğe evet demiştik. Benim bu evliliğe ait hissedemem normal olmalıydı? Asıl anormal davranan Kenan’dı. Evden çıkıp, taksiye binebilmiştik. Yenişehir Havaalanına yarım saatlik yolumuz vardı. Birde orda erkenden olmamız gerekiyordu bu yüzden bir saat varken evden çıktık. Kahvaltıda etmemiştik orada ederiz diye. Bir saat yirmi dakika bende Kenan’la dayanabilirdik bence. Yolda ikimizde sessizdik. İkimizin ağzından tek bir kelime çıkmamıştı. Arabanın içinde sadece nefes alışverişlerimiz duyuluyordu. Arabanın içinde canım sıkılmıştı. Kenan’a saygısızlık olur diye kulaklık bile takmamıştım. Oysaki kendisi yola pürdikkat odaklanmıştı ama yine de yolun bitmesini sabırla bekledim. Sabahın erken saatinde trafiğin yoğun olmamasıyla zaten yarım saat olmadan hava yoluna varmıştık. Taksiden indikten sonra sağ eliyle valizi çekerken elimi de sol elinin arasına almasıyla bana karşı mesafeli duruşunun kırıldığını tahmin ediyordum. Uçakla ilgili işlemleri kısa sürede hallettik, valizimizde kontrolden geçmişti. Uçağın kalkmasına ortalama 20 dakika varken Kenan’la bizim için ayrılan koltuklara oturmuştuk. Bazen ellerimiz ayrılsa da bugün çoğunlukla elim, Kenan’ın avucunun arasındaydı. Şuanda da elim hala Kenan’ın avucunun arasındaydı. Ses çıkarmamış, şuana kadar da itiraz etmemiştim. Bu tavrı ya bana ya da kendisine bir ispattı. Acaba sabah ki tavrım yüzünden mi böyle davranıyordu? O şakacı, uyumlu adam gitmiş yerine ciddi, huysuz bir adam gelmişti. Aramız daha kötü olmasın, evliliğe alışmaya çalıştığımın sinyalini vermek için elimi avucunun arasından çekmemiştim. Telefonumun çalmasıyla ikimizin de dikkati çantamın içinde çalan telefonumdaydı. Elimi avucundan çekip telefonumu çıkarttığımda ablamın aradığını gördüm. Büyük ihtimalle gidip gitmediğimizi merak etmişti. ‘’Ablam arıyor.’’ dedim Kenan’ında bilgilenmesi için. Açıkçası bunu neden sesli bir şekilde söyleme gereği duyduğumu bilmiyordum. Evli olduğunun bilinci insanın bilinçaltına yavaşça yerleşiyordu. Kenan bir şey demedi, zaten bende beklemedim. Telefonu açtım. ‘’Efendim abla.’’ ‘’Nasılsınız Leyla, havaalanına vardınız mı?’’ ‘’İyiyiz abla. Uçağa yerleştik, kalkmasını bekliyoruz. Sen nasılsın? Eniştem nasıl?’’ dedim. ‘’İyiyiz, seni merak ettim. Uçaktan inince beni ara olur mu? Habersiz bırakma.’’ ‘’Tamamdır abla, bırakmam. Sende kendine çok dikkat et. Şimdi telefonu kapatacağım, açtığımda ararım.’’ ‘’Tamam, kendinize iyi bakın.’’ ‘’Bakarız abla, sizde. Görüşürüz.’’ diyerek telefon görüşmesini sonlandırdık. Telefonu tamamen kapatırken Kenan ‘’Ablan neden aramış, bir şey mi olmuş?’’ diye sordu. ‘’Yok, olmamış. Sadece merak etmiş.’’ dedim. Kenan’da bir şey demedi. Koltukta daha rahat bir pozisyona gelmeye çalıştı. Bende cam kenarında olmanın verdiği rahatlıkla dışarıyı izledim. İkimizden de ses çıkmadı. Bakalım bu küslüğü ilk kim sonlandıracaktı? Yaklaşık 10 dakika sonra hostes gelmiş, uyarılarda bulunup kemeri nasıl takmamız gerektiğini gösterip gitmişti. Kısa bir süre sonra da havalanmıştık. Bu uçağa ilk binişim değildi ama kalkış anında ister istemez her defasında geriliyordum. Bunu Kenan’a belli etmemeye çalışmıştım, sanırım belli edememiştim. Çünkü uçak kalkış anından birkaç dakika sonra elimi avucunun içine alıp güven verici bir şekilde sıkmıştı. İtiraf etmem gerekirse rahatlamıştım. Çoğunlukla cam kenarından gökyüzünü izlediğim bir yolculuk olmuştu ama Kenan sık sık uyumuştu ama elim hala avucunun arasındaydı. |
0% |