Yeni Üyelik
17.
Bölüm

17. Bölüm

@siyahbaykuss

Taksiden iner inmez farklı şehrin kokusu burnuma dolmuş ve gülümsememe yetmişti. Başımda güneş, karşımda güzel bir otel ve az ilerde olduğunu bildiğim deniz…

Kenan’la birlikte el ele otele giriş yapmış, resepsiyonun yardımıyla odanın yolunu tutmuştuk. Odaya ilk Kenan’ın girmesiyle ardından da ben adımımı atmıştım.

Gözüme ilk çarpan kapısı açık balkondu. Bembeyaz tül perdeler uçuşuyordu, ardından da bembeyaz yatak ve üzerinde bulunan kırmızı güller… Balayı odası olduğunu kimse söylemese bile oda kendini belli ediyordu.

Odaya göz gezdirdikten sonra girer girmez dikkatimi çeken yere, balkona, adımlarımı yönlendirdim. Kol çantamı da yanından geçmek üzere olduğum yatağın üzerine bırakıvermiştim.

Çok dar sayılamayacak bir balkondu ama güzeldi. Otelin arka tarafını ve denizi rahatlıkla görebiliyordum. Otel ve çevresinde sık ağaçların olması, havuzun başında birkaç aile çocuklarıyla eğlenirken mutlu halleri ve denizin otele sıfır olması nedeniyle denizi görebilmem beni huzurlu hissettirmişti. Nasıl evlendiğimi umursamadan burada olmaktan mutluydum.

Kenan’ın belimi saran kolları ve bedenini bedenimde hissetmemle daldığım yerden çıktım.

‘’Korkuttun beni.’’

Kenan aldırmadan belimdeki kollarını sıklaştırıp ‘’Beğendin mi?’’ diye sordu.

Başımı olumlu olduğunu belli edercesine sallayarak ‘’Çok güzel bir yere benziyor, teşekkür ederim.’’ dedim.

Kenan bedenimi kendisine doğru döndürerek çevirdi. Şimdi yüz yüzeydik. Kenan iki elimi de avuçlarının arasına alarak ‘’Sabahki tavrım için özür dilerim. Alınganlık ettim, seninde kalbini kırdım.’’ dedi.

Siyaha yakın koyu renk gözleri gözlerime bakarken gerçekten pişman olduğunu içimde bir yerde hissetmiştim.

Bakışmamızı kestim, ellerimi de avucumdan çekip aramıza mesafe koyarak ‘’Evli oluşumuzun daha ilk günleri ve alışmaya çalışıyorum. Seni de anlamaya çalışıyorum, sende biraz beni anlamaya çalışsan olmaz mı?’’ demekle yetindim.

Oysa daha anlatacak çok şeyim vardı ona. İçimi dökecek çok şeyim. Ona anlatmayı tercih etmiyordum. Aramızda olan bu evlilik, gerçekti. Anlaşmaya dökülüp, çıkarlarımızın bir ürünü değildi. Aile olmaya çalışmaya çalışıyorduk. Belki ilerde aynı çocuk ikimize de anne baba diyecekti. İkimizden de genler taşıyacaktı. İçimi döküp bu olmaya çalışan şeyi mahvedemezdim.

Aramızdaki mesafeyi kapatıp elleriyle kollarımı sıvazlayarak ‘’Seni anlıyorum, gerçekten. Sınav, düğün stresi, ilk gün annemlerin yaptığı terbiyesizlik ve belki de başka şeyler sinirini bozmuş olmalı… Hazırlanalım, kahvaltı yapalım. İstersen sonra da havuzda veya denizde yüzeriz.’’ dedi.

Kendimi tamamıyla ifade etmeden beni anlamaya çalışması, destek olmaya çalışması gözlerimin dolmasına neden olmuştu. Reglim yaklaşıyor olmalıydı, onunda vermiş olduğu bir duygusallık vardı.

‘’Neden ağlıyorsun?’’

‘’Duygulandım.’’ Kollarından kurtulup ‘’Ben hazırlanayım o zaman sende hazırlan sonra denize gireriz.’’ dedim.

Gülümseyerek başını salladı bende balkondan çıkıp valize doğru yürüdüm. Sadece mayomu ve pareomu alıp süitin içinde bulunan lavaboya gittim.

Bu durum benim içinde bir ilk olacaktı. Ailemden farklı biriyle tatil yapacak olmak farklı duyguya sahip oldursa da Kenan’la evlenmiş olduğum gerçeğini sürekli kendime hatırlatıyordum.

İlk önce kahvaltı yapacağımız için üzerimde bulunan elbisemin içine mayomu giymiştim. Lavabodan çıktıktan sonra Kenan’a baktığımda hazırlanmış bir şekilde yatağa uzanmış telefonuyla ilgileniyordu. Gelen seslere bakılırsa futbolla ilgiliydi.

Çıkmadan önce son anda aklıma gelen orta boy çantayı çıkarmış ve içine denizden sonra giyecek eşyalarımızı, denizden çıktıktan sonra saçlarımı taramak için ayrı aldığımız tarağı, deniz kremi, bronzlaştırıcı krem, küçük bir kilim ve deniz havlusu koymuştum.

Tam Kenan’a eksik bir şeyin olup olmamasını soracakken telefonumun zil sesi odayı doldurdu. Kenan’ın bakışları anında bana sonrada çalan telefonuma çevrilmişti. Yakınında duran çantamdan telefonumu çıkartıp bana uzatıp ‘’Latife abla.’’ dedi. Ayağa kalkıp Kenan’dan telefonumu aldım.

Ablamı uçaktan inince arayacağımı söylemiştim ama aklımdan tamamen çıkmıştı. Bunu tahmin eden ablam büyük ihtimalle kendisi aramak istemişti.

Aramayı cevaplayıp kulağıma koydum. ‘’Efendim.’’

‘’Aramanı bekledim ama aramayınca dedim ki bu kız kesin beni aramayı unuttu.’’

‘’Yol yorgunluğuyla unutmuşum abla.’’

‘’Eniştem yanında mı?’’ ablamın sorduğu kişi Kenan’dı ama bir an kimi sorduğunu anlayamamış bocalamıştım.

‘’Kenan mı?’’ Kenan ismi geçince bakışlarını telefondan ayırıp bakışlarını bana çevirdi. ‘’Evet yanımda. Sana selam söylüyor.’’ aslında konunun ne olduğunu bile bilmiyordu, ne konuştuğumuzu çözmeye çalışır gibi yüz ifadesi vardı.

‘’Aleyküm selam. Sende selam söyle.’’

‘’Tamam söylerim.’’

‘’Bol bol gez, eğlen ablacığım. Bol bol fotoğraf çekinmeyi unutmayın.’’ nedense ablamın başka bir şey söylemek istediğini hissettim ama ablamı bozmadım.

‘’Senin yerine de gezerim abla.’’ diyip hafif kahkaha attım.

‘’Bursa’ya gelince ayrıntılı konuşuruz. Ben sizi daha fazla rahatsız etmeyeyim.’’

‘’Peki abla. Kendine çok iyi bak, enişteme selam söyle.’’ diyerek telefonları kapattık.

Kenan o sırada yatağın ucuna oturmuş suratıma tatlı tatlı bakıyordu. Tatlı mı bakıyordu bilmiyordum ama o an gözüme öyle gelmişti. İki dizine de ellerini vurup ‘’Hadi gel bakalım kahvaltı edelim.’’ dedi.

‘’Tamam, saçlarımı son defa tarayayım geliyorum.’’ diyerek valizin içinde bulunan tarağımı alıp son defa taramıştım. Omzuma da kol çantamı takıp Kenan’ın yanına gitmiştim. Kenan hazırladığım çantayı sol eline alıp sağ eliyle de elimi tutmuştu, bana da kapıyı açmak kalmıştı.

*

Kahvaltı ettikten sonra Kenan’la el ele otelden çıkıp, denize inmiştik. Otele bağlı şezlonglardan uygun olanlara yerleşmiştik. Deniz sakindi ve daha güneş tepe de belirmemişti. Yoğun bir insan kalabalığı yoktu ama yine de denize giren insanlar haliyle fazlaydı.

Kenan üzerindeki tişörtü çıkartıp deniz şortuyla kalmıştı. Haliyle benden de üzerimdeki elbisemi çıkartmamı bekliyordu. Utanarak da olsa üzerimdeki elbisemi çıkartıp moyamla kalmıştım.

Kenan’la evlenmişte olsak hala birbirimize alışabilmiş değildik, özellikle de ben. O biraz da olsa bana alıştığının sinyallerini verip hareketleriyle belli ediyordu ama ben hala çekimser davranıyordum. Gün içinde kendime sık sık Kenan’la evlendiğimizi hatırlatmak zorunda kalıyordum.

Kenan çantadan çıkartmış olduğu güneş kremini bana doğru gösterip ‘’Arkanı dön güneş kremi süreyim.’’ dedi.

Sabah ki atışmalarımızı ve evlilik üzerine olan konuşmalarımızı hatırlayarak başımı onaylarcasına sallamıştım. Kenan oturduğum şezlong da arkama oturduğunda daha rahat oturup, sürebilmesi için arkamı dönüp ona biraz yer açtım.

Kenan’ın parmaklarını mayomun açık kalan omuz kısımlarımda hissettiğimde bedenime elektrik yemiş gibi olmuştum. Yabancısı olduğum ellerin bedenime değmesi beni huylandırmıştı.

Kenan saçlarımı tek elinde toplayıp tek omzuma verirken ‘’Denize girerken istersen saçlarını topla. Saçların çok yumuşak, deniz tuzuyla zarar görsün istemem.’’ dediğinde onaylarcasına başımı sallayıp ‘’Toplarım.’’ dedim.

Kenan’ın sıcak, kreme bulanmış ellerini omuzlarıma koyup masaj yapar gibi kremi yedirirken karnımdan kasıklarıma doğru rahatsız edici duygular hissettim.

Bu duyguyu kısa bir zaman önce daha hissetmiştim. Düğün sabahında yaşadığımız o kısa yakınlaşmamda hissettiğim duyguyla benzerdi. Derin bir nefes alma zorunluluğu hissettim üzerimde ama bu isteği bastırdım.

Kenan’ın elleri ensemdeki saç diplerimden mayonun altında kalan köprücük kemiklerim arası mekik dokurken dudaklarını mayonun açık bıraktığı omzumda hissettim.

Yaşadığım duygu yoğunluğun fazlasıyla Kenan’a doğru dönüp ellerini üzerimden çekmesini sağlamıştım. Nasıl görünüyor bilmiyordum ama büyük ihtimalle dağılmaya yakın gözüktüğüm kesindi.

Zar zor çıkan sesimle ‘’Sürmen bittiyse bende senin sırtına süreyim.’’ dedim.

‘’Daha kollarına ve bacaklarına sürmedim.’’ dedi muzipçe. Ne yaptığını ve beni ne hala getirdiğini çok iyi biliyordu. Kenan açıkçası erkeksi cazibesini çok iyi kullanan ve kadınların üzerinde hangi etkiye sahip olduğunu bilen bir erkekti.

Büyük ihtimalle bende onun gözünde tecrübesiz, oynaması kolay bir kadın.

Böyle düşününce Kenan’dan sonra kendimden nefret ettim. Acilen böyle zehirli düşünmeyi bırakmalıydım. O benim eşimdi ve bu hareketler olağandı. Bunu da kendime hatırlatmalıydım.

‘’Onları kendimde halledebilirim. Güneş kremini ver.’’ diyerek elinden güneş kremini aldım ve Kenan’ın arkasına geçmek için oturduğum yerden kalktım. Kenan yer ayırıp arkasına geçip elime güneş kremi alarak geniş omuzlarından başladım.

Kenan gibi işi erotikliğe vurmayarak hızlıca sürüyordum.

‘’Eğer istersen sosyal medyadaki kadınlar gibi sırtıma güneş kremiyle evli ya da sahipli yazabilirsin. Kızmam hatta hoşuma gider.’’ dedi alaycı bir sesle.

Onunla uğraşmak için ‘’Neden? Senin bakışlarından da eşinin ben olduğumu anlayamazlar mı?’’ dedim. Ağzımdan kaçmış düşünülmeyen bir cümleydi.

‘’Anlarlar, anlarlar tabi ama evli olduğumu dinlemeyip bana yaklaşmak isteyen kadınlar olacaktır o yüzden dedim.’’ diyince sırtına bir şaplak atıp ‘’Pislik.’’ dedim.

‘’Aa, acıttı!’’

Tamda o sırada sırtını bitirmiştim. Güneş kreminden biraz alıp kutusunu kucağına atarak ‘’Al geri kalanını kendin hallet.’’ diyerek yan tarafta bulunan, onun şenzlonguna oturmuştum.

‘’Vicdansız eş.’’ diyerek diğer bölgelerine kendisi sürerken kollarıma ve bacaklarıma güneş kremi sürdüm.

Kremleri sürmemiz bitirince çantadan aldığım tokayla saçlarıma dağınık topuz yapmıştım. Kenan’ın alyansını alarak kendi alyansımla birlikte çantanın derinliklerine koymaya çalışarak çalınmaması için kısa bir dua okumuştum. Annemden gelen küçük bir alışkanlıktı.

Kenan’la yan yana giderken ‘’Ben pek yüzmeyi bilmiyorum. Kıyılarda yüzsek olur mu? Mümkünse ayağımın yetiştiği yerlerde.’’ dedim.

Kenan şaşırarak ‘’Gelmeden neden söylemedin? Başka bir yere giderdik.’’ dedi. Aslında yüzme tamamen bilmiyor değildim. Denizin içinde kalabilirdim ama ayaklarım yere basmalıydı.

Ailecek gittiğimizde genelde ablamda bize dahil olur eniştemsiz gelirdi. Sanki hiç evlenmemiş, kendisine yeni aile kurmamış gibi. Çocuğu da yoktu daha bu yüzden gelmesi daha kolaydı.

Ablamla birlikte yüzme simidiyle birlikte yüzerdim. Ablam küçüklükten beri yüzme biliyordu ama ben öğrenememiş ve simide mahkum olmuştum.

‘’Yüzme simidiyle yüzebiliyorum ama hiç aklıma gelmedi.’’

Kenan adımlarını durdurup önüme geçti ve ‘’Artık bu yüzme işini bugün hallediyoruz.’’ diyerek aniden eğilip ayaklarımdan tutarak beni omzuna almıştı. Ani gelen bu hareket karşısında sesli bir çığlık atmak zorunda kalmıştım.

Çevrede ki bakışlar bize doğru çevrilince ellerimle Kenan’ın beline, omzuna artık elim nereye gelirse vurmaya başladım. ‘’Kenan herkes bize bakıyor, indir beni!’’

Kenan beni dinlemeyip denize doğru ilerlemeye başladı. Beni denize atma korkusuyla Kenan’a baş aşağı olduğum halimle beline zar zor sarılmaya çalışırken ‘’Kenan bak, beni sakın atma! Sakın,sakın!’’ diyordum.

Kenan kıkır kıkır gülerken denize doğru ilerliyordu. Birden omzundan yavaşça beni kucağına alırken ellerimi düşmemek için boynuna sardım. Başımı sağa sola çevirip çevreye bakınca birkaç ailenin bize doğru bakarcasına görmüştüm. Büyük ihtimalle bizi ayıplıyorlardı.

‘’İnsanlar bize bakıyor.’’ derken Kenan’ın pek umurunda değildi. Kenan denize giderken yavaşça denizi ayaklarımdan tüm bedenime doğru hissetmeye başladım. Deniz ılıktı ama uzun zaman sonra ilk defa girdiğim için beni ürpertmişti.

Kenan beni denize yavaşça bırakırken ayaklarımın yere sağlam bastığından emin olana kadar Kenan’ın ellerini bırakamamıştım.

‘’Şimdi sakin ol, korkma ben varken sana hiçbir şey olmaz.’’ dediğinde suratım asılmıştı.

‘’Yüzme öğrenmem şart mı? Öğrenemiyorum ben gerçekten. Hiç vakit kaybetmeyelim kıyılarda yüzeriz.’’

‘’Buradayken yüzme öğrenmen şart. Kocan varken öğrenememe gibi bir şansın olamaz.’’ dediğinde boyun eğmek zorunda kalmıştım. Ayağım suya bastığı için biraz daha rahattım.

‘’İlk önce suyun üzerinde süzülmeye çalış. Ben sana yardım edeceğim.’’ derken beni sırt üstü denize doğru uzandırdı. Ellerini sırtımda ve belimde hissediyordum. ‘’Bugün şanslısın üzerine çok gelmeyeceğim. Sadece denizin üzerinde simidsiz durmaya alıştıracağım.’’ dediğinde sessiz kaldım.

‘’Ellerimi bıraktım.’’ derken paniklemeye başladım. Bunu fark eden Kenan ellerimi tutup ‘’Ellerini tutuyorum, ben varken sana zarar gelmez.’’ dedi.

Ellerini sıkıp, ‘’Ellerimi bırakma, tamam mı?’’ derken o da başını sallayıp ‘’Tamam,’’ diyerek onayladı beni. Birkaç dakika denize alışana kadar denizin üzerinde süzüldüm.

‘’Şimdi kollarını bırakacağım. Ciğerlerini havayla doldur, kollarını genişçe aç. Merak etme ben buradayım.’’ derken bir öğretmen edasıyla yaklaşıyordu.

Bir şey demeden başımla onaylandım. Kenan’a güveniyordum, batacağım zaman beni kurtarırdı. Kenan’la ellerimizi ayırıp kollarımı genişçe açıp, derin nefesler alıyordum.

Denizin üzerinde böyle durabilmek beni hem rahatlattı hem de bir şeyleri uzun zaman sonra başarmış olabilme hissi içten içe beni tatmin etmişti.

Birkaç dakika böyle dururken Kenan ‘’Dersimizin bugün sonuna geldik.’’ diyerek beni kollarımdan tuttu.

‘’Sadece bugünlük burada olmamıza izin veriyorum. Yarın biraz daha derinlere gideceğiz, yarın tam anlamıyla yüzmeyi öğrenmiş olacaksın.’’ dediğinde asker selamı verip ‘’Tamamdır, komutanım.’’ dediğimde ikimizin de yüzü gülmeye başladı.

Kenan’a bugün biraz daha alışıyordum, aynı zamanda o da bana. Sabah ki tartışmamızdan sonra şimdi bu halde olmamız bana imkansız geliyordu. Çünkü annem ve babam en ufak bir şey de tartıştığında küslükleri birkaç gün sürerdi ama Kenan’da öyle değildi.

Sanırım bizim evliliğimiz annem ve babamdan gördüğüm evlilikle farklı olacaktı.

Loading...
0%