@siyahbaykuss
|
Evlilik sadece seks değildi. Her türlü paylaşım gerektiriyordu. Hem ruhsal hem de bedenen ama sevişme de bunun önemli bir parçası olduğunu yakın zamanda deneyimlemiştim. Partnerinizle olan uyumunuz ne kadar iyiyse o kadar iyi iletişiminiz oluyordu aslında. Çevremde sorabileceğim kişiler olmasına karşın sormak istemediğim yegane konuydu. Çünkü özeldi. Sadece sizin görebildiğiniz mahrem bölgeleri başkasına açıyordunuz aslında. Kendi bedeninizde mahrem bölgelerinizi başka kişiyle paylaşırken aslında başka şeyleri de paylaşıldığını yeni deneyimliyordum. Altın günündeki ablalar ya da arkadaşlarım kendi özel anlarını paylaşırken bunlardan bahsetmemişlerdi. Balayımız bitmişti. Bu kadar eğleneceğim bir balayı olacağını düşünmemiştim. Özellikle Kenan’la biraz kırgın gittiğimizi de göz önünde alırsak. Bol bol yüzdüğüm, gezdiğim ve Kenan’ın her anlamda farklı yüzünü gördüğüm bir balayı olmuştu. Yenişehir Havalimanından Kenan’ın babası Rıdvan baba taksiyle dönmemizi istemediği için bizi almaya gelmişti. Açıkçası gerek yoktu ama bunu da yüzüne karşı söylemiyordum. Hem eski komşuluk bağlarından hem de Kenan’ın babası olduğundan dolayı. Gelindim sonuçta. Eve yeni gelen aile bireyi. Aslında buradan kendilerine gelmemizi istemişti Ümmügül anne ancak Kenan evde yapacak işlerimiz olduğunu söylediğinde de ısrar edememişti. Rıdvan baba bizi eve bırakırken ne kadar evde yapılacak işlerde olsa bizi eve bıraktığı için onu evde ağırlamasam ayıp olurdu. Günaydın yeni gelin, seninde balayı tatilin bu kadardı. Rıdvan baba salona geçerken Kenan’da eşyalarımızı yatak odasına götürmüştü. Bende çay koyup evde olan çayın yanında yenebilecek birkaç atıştırmalık koymuştum. Evde çok bir şey kalmamıştı. Evlenmeden önce Kenan alışverişe çıkmıştı ve birkaç günlük bozulmayacak az yiyecekler almıştı ve onlarda suyunu çekmişti. Acilen pazara ve markete çıkılması gerekiyordu. Rıdvan baba da akşam bizimle yiyeceği için yoğurt çorbası ve fırına sebze atmaya karar vermiştim. Hem uğraştırmayacak hem de gözü doyuracaktı. ‘’Canım, yardım edeceğim bir şey var mı?’’ Düşüncelerim arasından Kenan’ın sesiyle çıkmıştım. Başımı sağa sola sallayarak ‘’Yok, babana eşlik et’’ dedim. Kenan’ın bu canımlı cicimli konuşmaları da sevişmeden sonra gelen bir yükleme sonucunda oluşmuştu. Her erkekte mi böyleydi yoksa Kenan’a özel bir durum muydu bilmiyordum ama ben diyemiyordum ve diyemediğim içinde vicdan azabı hissediyordum. Erkeklere karşı bu tür şeylerde deneyimsiz değildim bu yüzden de diyemediğim için ileride tartışma konusu olacağından ister istemez korkuyordum. Kenan salona geçtikten sonra açık tonların hakim olduğu mutfağımda toplamak dışında yemek yapmaya koyuldum. En son ki girişim elimin kesilmesiyle sonuçlanmıştı ama üzerimde baskı kuran bir kişi olmadığı için hızlıca yemeklerimi yapmaya koyuldum. Sebzeleri çıkarmış, yıkıyordum ki Kenan mutfağa geldi. ‘’İçim hiç rahat etmiyor, ben orada oturup sen yemek yaparken. Yapılacak iş var mı?’’ dedi. Gerçekten sıkıntılı gözüküyordu bu durumdan. Kendi ev hayatımda gördüğüm bir profil değildi ama bundan şikayetçi de değildim. ‘’Çay demlenmiştir. Bardaklara koyup, babana götürebilirsin.’’ Kenan dediğimi yaptı. Hazırladığım tepsiye çay dolu bardakları koyup içeriye götürdü. Yaparken acemice değildi. Balayına gitmeden önce yatağı toplarken de eli acemi değildi ve iş yapmaktan da gocunmuyordu. Yani evde bana öğretilenin tam tersi diyebilirdim Kenan için. Patlıcan, kabak ve havucu soyduktan sonra sıra patateslere sıra gelmişti. Tam elime alıp soyacağım sırada Kenan mutfağa gelmiş ve ‘’Babam abdest alıyor sonra namaz kılacak… Patatesleri mi soyacaktın? Ben soyayım mı?’’ dedi. Kenan şuan gözümde bende yapıyım mı diye dolaşan küçük çocuklardan farkı yoktu ve gözümde çok sevimli bir hal alıyordu. Başımı sallayarak onayladım, çorba yapmaya koyuldum ve arpa şehriyeleri kavurmak için tencere arayışına girdim. ‘’Markete ve pazara çıkmamız gerekecek.’’ dedim. ‘’Biliyorsun iki gün sonra iş başı yapacağım. O zamana kadar evde ne lazımsa alalım, sen tek çıkmak zorunda kalma.’’ Sıvı yağı koyup şehriyeleri kavururken ‘’Sınavım yaklaştı.’’ diyerek konuyu açtım Kenan için. ‘’Evet, biliyorum.’’ ‘’Bildiğin üzere evlenmeden önce kütüphanede çalışırdım… Düzenimi bozmak istemiyorum.’’ dedim Kenan’a. ‘’Ben zaten bazı vardiyalarımda işte olacağım. Ev boş olacak… Ev, kütüphane ne fark eder? Evde çalışırsın.’’ Bu konuşmanın bir benzerini babamla yapmıştım ama o anlayışla karşılayıp hemen kabul etmişti. ‘’Nasıl ne fark eder? Ev rahat bir ortam, kütüphane de ise herkes çalışma halinde.’’ dedim. İster istemez sesim yüksek çıkınca Kenan patatesleri dilimlerken başını benim olduğum tarafa çekip ‘’Babam varken sesini yükseltme.’’ dedi. Bağırmadı ama ses tonu sertti. Bir şey demedim ama konuyu kapattığım için değil, Rıdvan babaya saygısızlık olmasını istemiyordum. Birde yeni evliyken kavga ettiler desin istemedim. Öyle biri değildi ama yine de hoş olmazdı. Kenan patatesleri dilimleme işini yapmıştı bende şehriyeleri kavurup sıcak suda haşlamaya bıraktım. ‘’Babanın yanına gidebilirsin.’’ Sesimin tonu nasıl çıktı bilmiyordum ama ruh halim keyifsizleşmişti. Bunu fark eden Kenan bana doğru yaklaştı. Bir elini belime atıp kendisine çekerken diğer eliyle de dudaklarımı büzüp dudaklarıma oldukça masum bir öpücük kondurdu. Masum bir öpücük kondurmuştu ama Kenan’ın hakimiyeti altına girmeme yetmişti. O an aklımda ne Rıdvan baba ne de yemekler vardı. Sevişmemizden sonra ikimizde hareketlerimizde bir tık daha özgürdük. Gözleri hala dudaklarımdayken bende ister istemez gözlerimi dudaklarına sabitlemiştim. ‘’Üzülmeni istemiyorum, babam gittikten sonra sakince oturup konuşuruz.’’ deyip dudaklarını dudaklarımla birleştirdi. Dudakları, üst dudağımı kavrarken eli de boynuma doğru gitmiş, ensem ve kulak mememin olduğu bölgeyi okşuyordu. Belimde olan eli de beni yönlendirip mutfak masasına doğru dayamıştı. Alt kısmını da dayayıp oluşan sertliğini hissetmemi sağlamıştı. Dili, dudaklarımın arasına sızdığında olduğumuz pozisyonu fark etmemi sağlamıştı. Kenan’ı o durumdaki son gücümle itmeye çalışıp aramıza mesafe koydum. Ayrılan dudaklarımızdan sonra ağzımdan ilk çıkan kelimeler ‘’Baban evde.’’ olmuştu. Babasının evde oluşunu Kenan’a hatırlattıktan sonra benden hızlıca uzaklaştı. Penisinin şişkinliği pantolonundan bile belli olduğu için ‘’Babamın karşısına böyle çıkamam. Lavaboya gidiyorum, bu konu içinde canını sıkma.’’ deyip gitmişti. Kenan lavaboda toparlayacaktı kendini ya ben? Yemeklere bakarken bile utanırken ben nasıl toparlanacaktım? * Yemekleri hazırlamıştım, Kenan’da mutfakta bulunan masaya sofrayı kurmuştu. İlk önce çorbaları servis ettim. ‘’Ellerine sağlık kızım.’’ dedi Rıdvan baba. Gülümseyerek ‘’Teşekkür ederim.’’ dedim. Yemeye başladık, evde televizyon sesinden başka bir ses yoktu. Sessizliği Rıdvan baba bozmuştu. ‘’Oğlum işe ne zaman başlıyorsun?’’ ‘’ İki gün sonra baba.’’ ‘’Hangi vardiyada olacaksın?’’ diye sordu. Kenan vardiyalı sistemle çalışıyordu ve açıkçası hangi vardiyada işe başlayacağını bende sormamış, aklıma gelmemişti. ‘’Gececi olacağım baba.’’ ‘’Gelin kızımız sen gittikten sonra evde tek kalabilecek mi? Kalamazsa bizde kalsın.’’ bu soru sorduğu kişi ben değil, Kenan’dı. ‘’Annemlere söyledim ben, bu hafta onlarda kalacağım.’’ dedim ama asla öyle bir şey yoktu. Annemlerin haberi bile yoktu ama bu durumdan bahsettiğimde hayır diyeceklerini düşünmüyordum. Orada yatıya kalmak istememiştim, bir de Kenan’sız? Asla olamazdı. Utanma, çekinme yada benimseyememe adı ne olursa olsun Kenan’sız gidemezdim. Kenan’ın bu ani lafa girişimde ne düşündü, hissetti bilmiyordum ama bana ayak uydurdu. ‘’Evet baba ama bir dahaki gececi vardiyamda size gelir. Sonra alışır zaten, değil mi hayatım?’’ ‘’Evet.’’ Gerilmiştim. Evlilikte evlendiğiniz kişiyle değil ailesiyle de evlenildiğinin farkındaydım ama bu kadar iç içe olmak zorunda mıydık? Kenan’dan hala kopamamış gibiydiler. Hala bir elleri Kenan’ın üstündeydi. Kamuran abi’ye de böyle miydiler acaba? Yoksa evin küçüğü olduğu için Kenan’a özgü müydü? Bu konuşmadan sonra kimse ağzını açmadı. Sessiz bir şekilde yemeğimizi yedik. Yemekten sonra geç vakit olduğu için Rıdvan baba eve gitmesi gerektiğini söyledi. Kenan mutfağı toplarken bende valizleri boşaltıp, kirlileri çamaşır makinesinde çalıştırmak için ayırmıştım. Tatile bir valiz gittiysek, iki valizle geri dönmüştük. Hem kendimize hemde sevdiklerimize hediye almıştık. Bu hafta sevdiklerimizi ziyarete el öpmeye gittiğimizde tek tek verecektik. İki valizi de boşalttıktan sonra banyoda bulunan çamaşır makinesinin yanına gittim. Çamaşırlar çok fazla olduğu için renklerine ayırdım; beyaz, koyu ve açık renkli. İlk koyu renklileri çalıştırdıktan sonra banyoya Kenan gelmişti. Belimden sarılıp kendisine doğru çekerken iki kolunu da belimde sabitledi. Boynuma doğru sokulup ‘’Birlikte duş alalım mı?’’ diye sordu. İlk defa böyle bir isteği oluyordu. Ki şurada birlikte olmaya başlayalı kaç gün olmuştu ki? Bedenimi Kenan’a doğru çevirirken iki koluyla sarmaya devam ediyordu. Ellerini kalçama doğru getirip aramızdaki az mesafeyi sıfıra getirdi. Vücudunun tamamını bedenimde hissedebiliyordum. ‘’Konuşmamız gereken şeyler var.’’ dedim uzaklaşmaya çalışarak ama Kenan izin vermedi. Başı boyun girintime doğru sokulup yavaşça öpücükler kondurmaya başladı. Çabuk etkisi altına giriyordum ve o da bunun farkındaydı. Boyun girintimden göğüs oluğuma kadar öpücükleri devam etti. ‘’Kenan durmalısın, konuşacaklarımız var.’’ diyerek engel olmaya çalıştım ama Kenan dinlemedi. ‘’Kenan- …’’ dudaklarını dudaklarımla buluşturmasıyla lafım bölünmüştü. Öpüşmesine karşılık verirken çoktan üzerimdeki bluzum üstümden çıkmıştı. Bir eli göğsümü okşarken diğer eli de kalçama gitmişti. Bu aşamadan sonra benimde aklımda konuşmak ve utanmak yoktu. Tamamen ana odaklanmıştım. Üzerimizdekiler bedenimizden ayrıldıktan sonra Kenan beni kucaklayarak duşa kabine soktu. Kucağından indirip bir elini belime sabitlerken diğer eliyle de musluk bataryasından ılığa çevirip suyun bedenlerimize akmasını sağladı. Bu vakitten sonra ikimiz içinde sadece sabaha kadar biz vardık. |
0% |