Yeni Üyelik
22.
Bölüm

22. Bölüm

@siyahbaykuss

Düğünden sonra ilk defa ailemi görecektim. Kenan’ın tatil için az vakti olduğu için el öpmeye gidememiştik ama bu benim içime dert olan bir konuydu ama belli etmemiştim. Kenan’ın gece vardiyası sayesinde annem, kardeşim ve babamla vakit geçirecektim.

Kenan, annemlerin mahallesine girerken ‘’Bizimkilerde de kalabilirdin,’’ dedi.

‘’Annemleri özledim, annenlerde de senle kalırız. Olmaz mı?’’ deyip geçiştirdim. Ailesinden özellikle de annesinden çekiniyordum. Saçma bir şekilde mesafeliydi bana. Oysa ailelerimizle bu yola baş koyulmuş, onlar öncelik etmişti.

Kenan, arabayı evin önüne çekip arabayı durduğunda ‘’Annem alınabilir, yarında onlarda kalırsın. Olur mu?’’ dedi.

Açıkçası sinirlenmiştim, sinirlendiğimi belli etmemeye çalıştım ama o an imkansız gibiydi.

‘’Ben çocuk değilim Kenan. Emanet edilecek biri de değilim, sana kendi ailemde kalalım demedim. Ben kalıyorum sadece. Vakti zamanında senin ailen içinde seninle kalırız.’’

‘’Senin ailen, benim ailem mi var Leyla?’’ tartışmamız alevlenmeye başlamıştı. Geri çekilirsem yarın hangi evde olacağım belliydi.

‘’Onu demek istemediğimi sende gayet iyi biliyorsun Kenan.’’

‘’Ne demek istiyorsun peki Leyla? Evlendiğimizde sadece ikimiz evlenmiyoruz, farkındasın değil mi? Zamanı gelince bende Mustafa babamlarda kalacağım ama sana gelip de böyle demeyeceğim.’’

‘’Bu tartışmayı evde neden yapmadın Kenan? Rıdvan babama bunu söylediğimde de, odaya çekildiğimizde diyebilirdin ama senin aklın fikrin başka şeylerdeydi.’’ Kavga da sınırı geçtiğimi farkındaydım ama o an kendimi savunma duygum ön plandaydı.

Kenan son sözlerime karşı hayretle ‘’Seninle tartışılmaz, gerçekten seninle tartışılmaz… Cinsel hayatımızı bu tartışmaya soktun ya. Sanki seni zorladım o an… İner misin arabadan? İşe gideceğim.’’ dedi.

‘’Annem ve babama merhaba demeyecek misin?’’ dedim. Sesim süt dökmüş kedi gibi çıkmıştı. Ne kadar ileriye gittiğimi farkındaydım ayrıca özellikle babamın Kenan’la aramın bozuk olduğunu hissetmesini istemezdim.

‘’Senin aksine ben senin ailene değer veriyorum Leyla. Arabayı park edip geleceğim, sen önden git.’’

Aramız tekrar bozulmuştu işte. Evlilik gerçekten böyle bir şey miydi? Küs – barış, küs – barış kısa bir döngü…

Kuzu kuzu arka koltuktaki çantaya uzanıp arabadan indim. Kenan’da arabayı park edip ben önden o da arkamdan gelecek şekilde evin kapısının önüne geldik. Zile bastıktan kısa bir süre sonra kapıyı annemin açmasını beklerken gülerek ablam açtı. Onu görmeyi beklemediğim için gülerek ona sarıldım.

Çok mutlu olmuştum, büyük ihtimalle sürpriz yapmak istediği için haber etmemişti.

Ablamla sımsıkı sarıldıktan sonra ablamın arkasında bulunan annemle sımsıkı sarıldım. Ablam ‘’Enişte, n’aber?’’ diyerek Kenan’la kısa bir tokalaştılar.

Kenan annemle de hal hatır giderdikten sonra ‘’Mustafa babam içeride mi?’’ diye sordu.

Annem ‘’Sizi beklerken uyuyakaldı koltukta, bekleyin kaldırayım.’’ diyerek içeri gidecekken Kenan annemi zar zor durdurup ‘’Şimdi uyandırma Nur anne, ben sabah Leyla’yı almaya gelirken görürüm.’’ dediğinde annem zar zor ikna olup babamı uyandırmaktan vazgeçmişti.

‘’Ben gideyim, sizde içeri girin.’’ dedi Kenan. Ablam elimdeki çantayı alıp Kenan’la beni kapının önünde baş başa bırakıp gitmişti.

Arabadaki tartışmadan sonra ne diyeceğimi bilemediğim için boş kalan ellerimi önümde birleştirip parmaklarımla oynarken buldum kendimi.

Kenan’la birbirimize bakarken biraz mahcuptum ama aynı zamanda kendimi haklı da hissediyordum. Bu ne yaman çelişkiydi böyle?

Kenan’ın bakışları yumuşamıştı ama hareketlerinden taviz vermiyordu. Bu huyunu sevmediğimi fark ediyordum, hep ilk geri çekilmek zorunda kalan benmişim gibi hissediyordum. Dışarıda yaptığımız kahvaltıda da bunun bir benzeri yaşanmıştı, şimdi de…

‘’Hayırlı işler,’’ dedim kapı da böyle bakışarak saçma geldiği o saniyelerde.

‘’Allah razı olsun ya! Karımız kuru kuru hayırlı işler desin sadece.’’ diyerek hayıflandı. Bu seferde Kenan’ın kendini geri çekmesi çok iyi olmuştu. Yoksa karşılıklı tribimiz birkaç gün devam edebilirdi.

Uzatmamak adına Kenan’a doğru yaklaşıp sağ yanağına kısa bir öpücük kondurup ‘’Hayırlı işler, kendine dikkat et.’’ diyerek geri çekilmiştim.

‘’Kardeşiz sanki. Kocaya öpücük böyle verilmez,’’ diyerek sağına soluna kolaçan ederek bana yaklaşıp dudaklarıyla dudaklarıma kısa ama sert bir öpücük verdi. O an daha fazlasını isteyen bedenime lanet ederek arzularıma ket vurdum.

Kenan, aramızdaki mesafeyi azıcık açıp baştan aşağı beni süzerek etkilenen bedenimden zevk almıştı. Bakışlarından bunu görebiliyordum. ‘’Aklı fikri başka şeyde diyen karıma bakın hele.’’ dedi. O kadar kısık söylemişti yakınında olmasam duyamazdım.

Kenan’ın bedenini, bedenimden uzaklaştırıp ‘’El alem görecek şimdi.’’ diyerek uyardım.

Kenan bir şey demeden uzaklaşıp arabasına bindi. Çalıştırıp araba ortadan kaybolana kadar içeriye girmemiştim.

Kapıyı kapatıp içeriye girdiğimde derin nefes almak zorunda hissetmiştim kendimi. Bazen aramızdaki cinsel çekimin fazla olduğunu hissediyordum yada çoğu deneyimlerimin ilk sahibinin Kenan olması da olabilirdi. Tam bilmiyor, anlayamıyordum. Sanki bedenim kaldıramıyor gibiydi.

Ben kapının dibinde kendime gelirken ablamın sırıtarak beni izlediğini fark etmiştim. Sırtını duvara yaslamış, gülerek bana bakarken ‘’Kenan seni fazla heyecanlatmış belli,’’ dedi.

Ablamın imasını annemin duymasını istemediğim için hızlıca işaret parmağımı dudaklarıma götürüp sus işareti vermemle ablam sırıtmasını kahkaha çevirdi. Kendisi yeni evli olduğunda ben hiç böyle şeyler yapmamıştım, demek ki yapmam gerekiyormuş.

Annem içerden babam uyanmaması için uyarırken bende duvarın kenarına konulmuş çantamı alıp evlenmeden önceki odama gitmek için hareketlenmiştim. Babamı orda koltukta sızmış halde bulduğumda ses çıkarmamaya özen göstererek odaya gittim.

Oda en son bıraktığım gibiydi, sadece biraz daha topluydu. Ablam evlendiğinde odayı direk kendime göre dekore etmiştim ama annem yapmamıştı. Yatağıma uzanır uzanmaz aklıma babamla yaptığımız tartışmadan sonra babamın hastaneye kaldırılışı gelmişti.

O zaman böyle uzandığımda Kenan’la olmaya uğraşılan ilişkimizi tamamen bitirmeye karar vermiştim ama evdeki hesap çarşıya uymamıştı.

Babamın hastaneye kaldırılması, annemin korkusu, benim pişmanlığım, keşkelerim derken bir anda Kenan’la evliliği kabul ederken bulmuştum kendimi. Her şey daha farklı olsa daha mı iyi olurdu acaba, diye sormadan edemiyordum.

Kenan’la evlendiğime pişman değildim, gerçi pişman olup olmamak için daha çok vakit vardı önümde. Buna şimdi karar vermek ne kadar doğru olur bilmiyordum ama değildim.

Ama daha başka olabilirdi her şey demeden de alamıyordum kendimi. Bilinmezlik korkutuyordu. Çoğu şeye ayak uydurmaya çalışıyordum ama kendimden taviz verme ihtimalimden de korkuyordum.

Kendimle iç hesaplaşmamı sürdürürken birden kapının açılmasıyla oturur pozisyona gelmiştim. Gelen kişi ablamdı. Tepsiyle içeri girmeye çalışırken elinden tepsiyi alıp yatağımın yanı başında bulunan komodine koymuştum. Bardaklara koyduğu soğuk kola ve çekirdek getirmişti.

Ablam odada bulunan halıya sofra bezi sererken ‘’Annem senin bu hafta geceleri onlarda kalacağını söyleyince fırsatı kaçıramazdım,’’ dedi.

‘’Eniştem bir şey demedi mi sen gelince?’’ diye sordum çünkü durumumuza rağmen Kenan bile son anda yan çizmişti.

‘’Ne diyebilir ki?’’ deyince bana da bir şey demek düşmemişti.

Yere oturup bacaklarımı bağdaş yaparak sofra bezinin ucunu kucağıma doğru çekiştirdim. Ablamda benim gibi oturduğunda avucumuza çekirdek almıştık bile.

‘’Seni balayında kaç defa aradım, bir müsait ortam yaratıp da iki çift konuşamadın benimle.’’ dedi ablam. Sesi sitemli çıkınca anlamayarak ablama baktım. ‘’Balayında ne konuşabilirdim seninle abla?’’

‘’Güzel miydi balayın?’’ diye sordu.

O anları hatırlayınca tebessüm edemeden edemedim. ‘’Güzeldi,’’

Ablam gözlerini imalı imalı kısarak ‘’Ne kadar güzeldi,’’ diye sordu.

Ağzımdaki çekirdek kabuğunu kaseye bırakırken ‘’Pislikleşeceksin değil mi?’’ diye sitem ettim.

Ablam ciddi haline büründü.

‘’Kapıda o hallerinize ufakta olsa tanık olmadan önce açıkçası ikiniz hakkında soru işaretleri vardı kafamda çünkü..,’’ ablamın devam edecek cümlesini kestim. ‘’Soru falan kalmasın aklında. Görücü usulüyle evlenmiş olabiliriz ama seviyoruz biz birbirimizi.’’ dedim. Açıkçası evliliği korumak için ağzımdan öylesine çıkmıştı. Yoksa ikimizin de birbirimizi sevdiği, aşık olduğu yoktu.

Ablamdan laf çıkacağına değildi ama şuan hazır hissetmiyordum.

‘’Öyleyse pekiii… Kenan’ın ailesiyle aran nasıl? Gerçi ailelerimiz yakınlar kötü olacağını düşünmüyorum.’’ dediğinde içimden bende öyle sanıyordum demeden edemedim.

‘’İyiyiz ama sanırım Kenan son çocuk olduğu için biraz üzerine titriyorlar o kadar.’’

‘’Nasıl yani?’’ diye sordu ablam merakla.

Demekle dememek arasında gidip geldim ama hala o anları hatırlayınca sinirim ortaya çıkmıştı. ‘’Düğün sabahımızda annesi kapımıza dayandı.’’ cümlemin sonuna uyarı mahiyetinde ‘’ Ama anneme veya babama söyleme.’’ demeden edemedim.

‘’Yoksa… çarşaf falan mı bakmaya gelmiş?’’ dedi. Ses tonu inanmak istemiyor aynı zamanda da olayın saçmalığını vurgular gibi değişik bir hal almıştı.

‘’Yok, onun için gelmemiş. Ya da geldi de söylemekten vazgeçti onu bilemeyeceğim.’’ dedim.

‘’Ee yeni evlilerin evine ilk günden neyine dadanırsın anlamadım. Tuhaf mı bu kadın? Öyle huyları da yoktu en son. Demek ki ele karışmak gerekiyormuş bunları görmek için.’’ dedi. O da benim gibi sinirliydi. Ben hala o anları hatırlayınca sinirlenmeden edememiştim ki üzerinden kaç gün geçmişti.

En son tekrardan uyarmak için ‘’Kimseye söyleme tamam mı? Sonra Kenan’ın kulağına gider aramız tekrardan bozulmasın,’’ dedim.

Ablam cümlemin içinden kelimeyi adeta cımbızla çeker gibi ‘’Tekrardan derken? Aranız mı bozuktu? Gerçi kapıda hafif tartışır gibi oldunuz ama sonra cilveli halinize dönünce şüphelenmemiştim ama bir sorun mu var?’’

Ablamla sohbet koyulaşınca şunu fark etmeden edememiştim. Sohbet sarınca içimde daha fazlasını anlatmak için yanıp tutuşan bir Leyla vardı. Eğer kendimi tutamazsam ablama, Kenan’ın giydiği boxer rengine kadar söylemekten korkmaya başlamıştım.

‘’Her yeni evli çiftin yaşadığı bir takım sorunlar,’’ diye geçiştirdim ablamı.

‘’Bak eğer bir sorunun varsa söylemekten çekinme. Annem ve babam başımızda sağ olsunlar ama onun dışında kardeş olarak birbirimizden başka kimse yok.’’ ardından gülerek ‘’Semih de varda aklı bir karış onun,’’ dedi gülerek. Bende ablamın gülmesin hafif gülümsemeyle eşlik ettim.

*

Sabah gözlerimi açtığım ilk saniyeler nerede olduğumu anlayamamış sonra nerede olduğumu fark etmiştim. 23 sene bulunduğum odam bir anda bana yabancı gelmeye başlamıştı. Kenan’la odamızı özlediğimi fark ettiğimde hızlıca yataktan kalkıp silkelenmem gerektiğini fark ettim.

Saate bakmadan üzerimdeki pijamalarla odamdan çıktığımda annemin kahvaltı hazırlamaya çalıştığını gördüm. Annem hariç daha kimse kalkmamıştı.

‘’Kolay gelsin anne,’’

Annem elindeki patatesleri suda tutarken ‘’Günaydın kızım, kocanı karşılamak için mi bu kadar erken kalktın?’’ diye sordu.

Annem bunu sorduğuna göre daha Kenan gelmemişti demekti. Anneme bir şey çaktırmadan başımı sallayarak onayladım. ‘’Evet, lavaboya uğrayıp geliyorum hemen.’’ der demez salonda bulunan duvar saatinden saate bakmıştım.

Saat 07.25’di. Annem damadı için sabahın erken saatinde kalkıp kahvaltı hazırlamaya girişmişti demek. Kenan’ın adına anneme içimden bir teşekkür ettim. Kenan’ı kısa zaman içinde oğlu gibi benimsemişti.

Kenan tahminen birazdan gelmiş olurdu. Tuvalete gidip ihtiyaçlarımı giderdikten sonra lavaboda ellerimi yıkarken bir kolun belimden tutup kendine doğru çekmesiyle yaşadığım korkuyla kalp krizi geçireceğimi sandım. Başımı kaldırıp aynadan baktığımda kollarını bedenime saran kişinin Kenan olduğunu görmemle ellerimi hızla durulayıp ona doğru döndüm.

‘’Ödümü koparttın,’’ diyerek ıslak ellerimi göğsüne doğru vurdum. Islak ellerim göğsünde iz bırakırken o belimden tutup aramızdaki mesafeyi sıfıra indirdi.

‘’Karımın burada olduğunu öğrenince gelmeden edemedim,’’ dedi ve dudaklarımdan başlayarak küçük öpücüklerini boynuma kadar devam ettirdi. Hissettiğim yüksek arzuyla ellerimi Kenan’ın göğsünden beline doğru indirirken daha çok öpmesi için boynumda daha çok yer açmıştım.

Elleri üzerimde bulunan tişörtün eteklerinden çıplak tenime sızarken, kulağıma ‘’İşteyken bile sürekli aklımda sen vardın. Kokun, sesin, varlığın…’’ diye fısıldadı. Sessiz kalmıştım. Ne diyeceğimi bile bilemiyordum çünkü Kenan’ın dokunuşları altında esirmiş gibi hissediyordum, gönüllü bir esirlik.

Elleri çıplak belimden göğsüme doğru yavaşça yol izlerken parmak uçlarının değdiği yerler karnımın biraz daha kasılmasına yol açıyordu. Diliyle boynuma son darbelerini yaptıktan sonra başını boynumdan kaldırdı ve dudaklarını dudaklarımla buluşturdu.

Kenan’a karşılık verirken belimde tişörtünü sıkan ellerim ensesine doğru yol izledi. Ensesinde bulunan saçlarını ellerimin arasına geçirirken onu biraz daha kendime doğru çektim. Sütyenimin üzerinden göğüslerimi okşamaya başladığı an öpüşmemiz daha ateşli bir ana dönüşmüştü.

Lavabonun kapısı iki üç defa sert bir şekilde vurulması hareketlerimizi durdurmuştu. Benim halim nasıldı bilmiyordum ama Kenan’ın şuan ki hali o kadar baştan çıkartıcıydı ki… O an ki ilkel duygularımla onu kimsenin görmemesini bile istemiş olabilirdim.

Kapıya son birkaç defa tıklatıldığında sesimi zar zor bulup ‘’Dolu,’’ dedim.

‘’Leyla çok tuvaletim geldi, kapıyı aç.’’ diyen ablamla ne yapacağımı bilemedim.

Aklımı toplamak ve cümlelerimi doğru kurmak için Kenan’dan uzaklaştım. ‘’Abla çok acil bir işim var, açamıyorum kapıyı.’’ dedim.

‘’Saçmalama Leyla, benden utanma aç kapıyı. Çok tuvaletim geldi bak!’’ dedi. Babam veya erkek kardeşim olsa onları daha kolay buradan uzaklaştırabilirdim ama ablam ikna olunması zor biriydi. Ablama göre ikimizde kızdık ve en önemlisi kardeştik. Yani kısacası birbirimize karşı ayıp denen şey yoktu.

‘’Beş dakika daha sık dişini lütfen. Gerçekten açamıyorum kapıyı sen annemin yanına in ben sana haber edeceğim.’’ dedim. Biraz daha kalırsa ablama yalvarabilirdim o kadar zor duruma düşmüştüm.

Benim bu halimde Kenan’ı eğlendiriyordu.

‘’Tamam ben mutfağa iniyorum ama sana beş dakika veriyorum sadece.’’ dedi ve parkelerde ayak seslerinin uzaklaştığını duyduğumda ablamın gittiğini anladım.

Kenan’a bakışlarımı çevirdim. ‘’Ablama yakalanıyorduk,’’ dedim. Kenan’a da kızamıyordum. Onu itme, aile evinde olduğumuzu hatırlatma şansım vardı ama hatırlatamadım. Kenan’ı ne zaman yakınımda görsem, varlığını bedenimde hissetsem onun çekimine kapılıyordum. Anladığım kadarıyla onun içinde durum farksızdı.

Kenan bir şey demezken bakışlarında muziplik hakimdi. Dağılmış halimin onun eseri olmasından haz bile alabiliyor olabilirdi.

Lavabo kapısının kilidini açıp son defa Kenan’a bakıp oradan uzaklaşıp kimseye görünmeden kendimi odama attım. Odamda kendime çeki düzen verdikten sonra adımlarımı mutfağa çevirdiğimde Kenan’ı mutfakta gördüm.

Hayret! Ne çabuk kendini toparlayıp gelmişti hemencecik. Sanki o anlar benim hayal ürünümdü, hiç yaşanmamıştı.

Kahvaltı sofrasına oturduk. Eskisi gibi herkes buradaydı, tek farklılık evin yeni üyesiydi: Kenan. Babamla Kenan evlenmeden önce de sık sık karşılaşıp konuşuyorlarmış bu yüzdende aralarından su sızmıyordu. Evin yeni bir üyesi değildi de ben dünyaya geldiğimde Kenan’da benimle promosyon olarak gelmiş gibiydi. Kimse yabancılamamıştı Kenan’ı.

Kahvaltıdan sonra annem ve ablama yardım ederken Kenan’da babamla beraber salonda televizyon karşısında koltukta oturuyorlardı. Ben içeriye gideceğimizi haber vereceğim sırada babam, Kenan ve bana bakıp ‘’Evlilik nasıl gidiyor? Birbirinizi kırıp incitmiyorsunuz değil mi?’’ diye sorduğunda ikimizde aynı anda konuştuk.

‘’Estağfurullah baba,’’

‘’Estağfurullah Mustafa baba,’’

Babam halimizden memnunmuş gibi ‘’Evlilikte kavgalar, tartışmalar tuzu biberidir derler ama her tuzun biberin bir ayarı vardır. Sizde o ayarı iyi tutun çocuklar.’’ dediğinde ikimizde sessizce onayladık.

Babam, Kenan’a ‘’Akşam gelmişsin oğlum ama koltukta maç tekrarları izlerken uyuyakalmışım, kusura bakma.’’ dediğinde Kenan hemen ‘’Ne kusuru Mustafa baba estağfurullah. Leyla’yı bırakırken seni de görmek istedim sadece.’’ dediğinde babam başını sallayarak onayladı.

‘’Babacım kalkalım bizde. Malum Kenan gececiydi uyusun ben zaten bu gece tekrar geleceğim,’’

‘’Burada uyur kızım, gidip gelmekle uğraşmayın.’’ diye ısrar etti babam.

‘’Ev tek bırakmaya gelmez,’’ diyerek gitmek için saçmalamıştım. Sanki ev canlıydı da kontrol etmeye gidiyormuş gibi. Bunu fark edince cümleme devam ettim ‘’… gaz falan açık kalmıştır. Allah korusun.’’ Zeka fışkıran cümlelerim karşımda babamda bir şey dememiş ve bizi arabaya kadar uğurlamışlardı.

Loading...
0%