Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Kedi̇

@siyahbaykuss


15-16 yaşlarında iken bir performans ödevi için yazdığım hikaye aslında. Birazda öğretmen gözetiminde yazdığım için buraya atma cesareti bulabildim. İnşallah beğenirsiniz. Bir yerlerde kaybolup silinmemesi için burada kalıcı olarak atmaya karar verdim.



Yorumlarınızı çok merak ediyorum. Daha iyi hikaye ve bölümlerde görüşmek umuduyla, hoşça kalın.


KEDİ

" Ay, kedi! " diyerek toplu bir kadının kendisinden kaçtığını gören kedi gözlerini devirerek kuyruğunu kadına inat daha yavaş bir şekilde sağa sola sallamaya başlayarak sanki görmemiş gibi ilerlemeye başlamıştı.


Her gördüğü insana saldıran bir kedi değildi. Sanki çok meraklıydı iki ayaklı yürüyen insanların onu sevip okşamalarına.


Asabi bir kediydi. Her kendisini sevmek isteyen insana gelmek ve onu takip etmek gibi huyları yoktu. İnsan adını verdikleri iki bacaklı canlıların 'kediler nankördür' demesini hiç sevmezdi. Kendisi nankör değildi ki, kendisini sevdirmedi diye nankör mü olacaktı yani.


Kaldırım kenarında yürürken burnuna en sevdiği koku gelmişti. Balık! Sanki inadına daha çok kokmuştu burnuna. Hızlı adımlarla balığına doğru adımlamaya başladı. Balık, onun balığı olmalıydı.


Balık kokusu onu tenha bir sokak arasında küçük bir balıkçının çöp kutusuna getirmişti. Şimdi balık kokusu daha keskindi. Az önce karnı acıkmayan kedinin birden bire balık kokusuyla açlıktan karnı guruldamaya başlamıştı.


Tam gri rengine sahip klasik belediyenin gönderdiği çöp kovasının ağız kısmına zıplamış iken çöp kontenjanın birkaç santimetre ötesinde duran soluk kırmızı ve bazı kısımları rengi dökülmüş demir kapı gıcırtılı bir şekilde açıldı.


Kedi hissettiği tedirginlik ile sağ patisi herhangi duruma karşı kendisini resmen hazırlamıştı. Kendisine gelen ve zarar vermek isteyen insanın tam yüzüne atlayabilir ve sağ patisi ile kendisini koruyabilirdi.


Lakin beklediği şey olmamıştı. Karşısında dik durmakta oldukça zorlanan, insanın saç dediği ama kendisi için birer tüy-kıl parçasından ibaret olan tüyler yeri siyah ve beyaz renklere bürünmüştü.


Kadın kendisine doğru bakarak "Kemal, bak misafirimiz geldi!" diyerek sevinçle içeriye doğru seslenmişti.


Kedi her an gitmeye kendisini hazırlamıştı ama ya balık? Başka yerden bulamaz mıydı? Gayet de bulurdu, bu balığa kalmamıştı değil mi? Tam kaçmaya hazırlanıyordu ki kadın kendisinin tam bel kısmından tutmuştu. Ne kadar çabalasa da kaçamamıştı. Kadının ellerini ve kollarına tırmalamasına rağmen kadın sanki hiç canı acımıyormuş gibi kendisini içeriye sokmuştu.


Havada ki soğuğa rağmen içeriye girdiğinde hissetmişti aslında üşüdüğünü veya bir sokak kedisi olarak ısınmayı bile unutmuş olabilirdi. Kış aylarını hiç ama hiç sevmezdi kedi. Üşümek onun fobisi haline gelmiş bile olabilirdi.


Yaşlı kadın, kediyi lokantanın sıcak olan kısmına getirmişti. Kedinin patilerinde bulunan tırnakları bile ısınmıştı. Üzerinde bulunan rahatlama hissi ile her an arka bacaklarını kendisine çekip uyuyabilirdi.


Yaşlı kadının önüne hem süt hem de balık koymasıyla yaşlı kadını sevmeye başlamıştı. Kadın yanına oturup kendisi balığı ile uğraşırken sırtındaki tüyleri sevmesine ses etmemişti ama sabah olduğunda ilk işi gitmekti. Bu iki bacaklı insanların arasında kalamazdı.


Bu insanların iki bacakları ile nasıl yürüdüklerini doğduğu ve hayatı öğrenmeye başladığı zamanlar hiç anlayamazdı. 'Düşmekten hiç korkmazlar mı?' diye düşünürdü. Sonra anlamıştı ki aslında onlar doğası gereği böyle olduklarını, kendisi nasıl dört ayaklı ise onlarda iki ayaklıydı.


Balığını bitirmiş ve sütün yarısını midesine indiren kedi üzerindeki rahatlama ve Yaşlı Kadın'ın tüylerinin okşaması ile uyuya kalmıştı.


"Baksana nasılda uyuyor!" dediğini duymuştu Yaşlı Kadın'ın sadece.


"Hera görürse kıskanır." diyerek cevap vermişti Kemal. Yaşlı Kadın'da biliyordu kıskanacağını ama kedileri çok seviyordu ne yapabilirdi ki.


Kedi sabah uyandığı zaman gerinmiş ve ön ayağını ileriye doğru gerginleştirerek esnemişti. Ortam çok sessizdi ve bu kedinin işkillenmesine sebep olmuştu.


Aklına diğer kedilerin nasıl öldüklerini duyduğu zaman gelmişti. Ya kendisinin başına da böyle bir şey gelirse? Sokakta kendisi koruyabilirdi ama ilk defa gördüğü bir ortamda nasıl koruyacaktı? Dün kendisine iyi davranan Yaşlı Kadın'ın tavırları sadece kandırmacaysa o zaman ne yapabilirdi?


Uzandığı yerden kalkıp dün ki içeriye girdiği soluk kırmızı kapının önüne gelmişti. Demir kapıyı nasıl açacağını bilmiyordu bu yüzden de kapının önünde oturmaya karar vermişti.


Birkaç dakika sonra arkasında bir ses duyan kedi irkilmiş ve başına bir şey gelmesi durumunda kendisini daha rahat korumak için ayağa kalkmıştı.


Kedi karşısında duran Yaşlı Kadın'ı görünce biran olsun rahatlamıştı. Bilmediği yerde başka bir yabancıyı kaldıramazdı. Yaşlı Kadın, kediyi kucağına almış ve içeriye taşımıştı.


O sırada da Kemal yeni gelen balıkları temizlemek için mutfağa götürmüştü. Bir tabak da pişmemiş balıkları kediye götürmeye karar vermişti.

Kemal, Yaşlı Kadın ve kedinin bulunduğu kısma gelince elindeki tabağı kedinin önüne koyup oturmuştu. Kediyi sevmek için elini kaldırsa da kedi kendisinin koruma dürtüsüyle geri çekince Kemal elini indirmişti.


"E ne yapacaksın anne bu kediyi?" diye sormuştu Kemal.


Yaşlı kadın başındaki örtüyü düzeltmiş ve "Valla hiç bilmiyorum oğlum. Eve götürmek istiyorum ama Hera olay çıkartır diye korkuyorum."

Kemal ise geçen gün haberlerde duyduğunu annesine anlatmaya başladı.


"Geçen gün haberde gördüm. Sahibi eve başka kedi getirince diğer kedi evden kaçmış ve hala bulamamışlar. İstersen gel kedi bizde kalsın hem Nurcan sevinir."


Nurcan, Kemal'in karısıydı ve evleneli 2 sene olmasına rağmen daha ellerine çocuk alamamışlardı. Gitmediği doktor kalmamıştı. İkisinde de sorun olmamasına rağmen bir türlü çocukları olmamıştı.


Kedi ise duyduklarına rağmen hiçbir tepki vermemişti çünkü aklı önünde duran balıktaydı.


Kedi, Kemal tarafından kucağa alındığı zaman gitme vaktinin geldiğini düşünmüş ve sevinmişti ama Kemal'in aklındaki fikir bambaşkaydı. Arabanın arka koltuğuna oturtulan kedi nereye gideceğinden bihaberdi ve bunu korkutmuştu.


Huysuz bu insanın kendisine zarar vereceği endişesiyle sessiz kalmıştı ama bu gitmeyeceği anlamına gelmezdi. Arabanın koltuğu yumuşak olsa da içindeki tedirginlik sayesinde soğuk zeminden farksızdı.


Bir apartmanın önüne gelmişlerdi. İkinci katı veteriner olan yer kediyi huysuzlaştırmıştı. Birkaç hayvan görse de yeterli gelmemişti ona. Hepsi kutu gibi bir kafesin içinde durmuş hiç ses çıkarmıyorlardı yoksa artık alışmışlar mıydı kutu gibi yere sığmaya çalışmaya? Kemal'in kucağında sıra beklediği için şanslı saymıştı kendisini kedi.


1 saat sonra sıra kendilerine gelmişti. Kemal, kediyi ortada konulmuş olan ılık mermerin üzerine koymuştu. Üzerinde önlük, yüzünde maske ve ellerinde maske olan doktor kedinin gözünde korku filminden çıkmış karakterden farksızdı.


Doktor bir türlü yerinde durmayan kediyi sonunda kontrol edebilmişti. Doktor, Kemal'e doğru dönüp "Yılda bir defa aşı yaptırmak için gelin. Kedide bir sorun yok." dedi.


Kemal ve Huysuz arabaya bindikleri zaman kedi yolları izlemişti. Daha önce görmediği bir mahalleye girmişti araba ve tek katlı bir evin önünde durmuştu.


Kedi, Kemal'in kucağında eve girmişti. Bir kadının seslendiğini duydu.


"Kemal geldin mi!"


"Evet!" diyerek seslenmişti Kemal.


Nurcan elinde mutfak beziyle çıkmıştı ve kocasının kucağında duran kediye anında bir empati kurmuştu. Aklına çocukluğu gelmişti Nurcan'ın, kediler için az para toplamamıştı küçükken, rahmetli babası da az kızmamıştı bunun için.


Anında kocasının kucağından kediyi alan Nurcan "Bu sevimli dostumuz kim Kemal? " diye sormuştu bir yandan kedinin başını okşayan Nurcan.


"Ailemizin bir parçası artık."


Bir sene geçmiş ve kedi, Kemal ve karısı Nurcan'a alışmıştı. Karı koca da kediye alışmıştı. Kedi ilk zamanlarda genç çifte az yaramazlık çıkarmamıştı ama sonradan bu iki insandan zarar gelmeyeceğini öğrenmişti. Sevgiden biraz şımartılmış bile olabilirdi.


Kedi geldikten 2 ay sonra Nurcan hamile olduğunu öğrenince maaile çok sevinmişlerdi. Karı kocanın mutlu olduğunu gören kedide sevinmişti.

9 ay geçtikten sonra bebek doğmuş ve evde gelen giden eksik olmamıştı. Bu çoğu zaman iyiydi, bazı zamanlar ise kötü. Çünkü bazı zamanlar kedi tüyüne alerjisi olan insanlar veya kendisinden korkan insanlar geliyor ve Kemal onu dışarı çıkarmak mecburiyetinde kalıyordu.


Kendisinde ve tüyünde ne sorun olabilir diye düşünüyordu çoğu zaman. O insanların kafasında olan saçlardan korkmuyor ve alerji olmuyordu ki.

Kış gelmiş ve kömür sobası kurulmuştu. Küçük çocuk için zararlı olsa da maddi durumu çok iyi olmayan çiftin elinden bir şey gelmemişti ama gelecek yazda bir doğalgaz yaptırmak Kemal'in aklındaydı.


Küçük bebek üşümesin diye fazla kullanılan odun, bebek bezi, maması derken masraflar artsa da buna da şükür ediyordu çift. Bu zor zamanlarda gelir geçerdi Allah mutluluklarını daim etsindi.


Gece olmuş ve herkes uykuya dalmıştı. Kömür sobası olduğu için dört kişi bir odada uyumak mecburiyetindeydi. Karı koca açılmış koltukta, bebek beşikte ve kedide yerde sobanın yanında kıvrılmış uyuyordu.


Saatler geçiyordu, bebeği için bir iki defa kalkan Nurcan sönmeye yüz tutmuş sobayı fark etmemişti içerisinin sıcaklığından. Soba sönmüş ve üzerinden birkaç saat geçmişti ve içerisi soğuk olmuştu. Üzerinde kalın yorgan olan çift fark etmese bile kedi fark etmişti.


Soğuktan uyuyamayan kedi beşiğin üzerine çıkmış ve bebeğin yanına kıvrılıvermişti. Bebeğin sıcak nefesi tüylerine gelen kedi biraz daha yaklaşmıştı kediye ve öylece birden mayışıvermişti


Sabah uykusundan uyanan Nurcan esneyip sıcak yatağından kalkmıştı. İçerisinin soğuğunu hisseden Nurcan bebeğine baktıktan sonra sobayı yakmaya aklına not etmişti. Yatağın yanı başında duran beşiğe doğru eğilmişti.


Bebeğinin küçücük bedeni yerine üzerine oturmuş kediyi görünce adeta kan beynine sıçramıştı Nurcan'ın. O anki panikle kediyi kucağına alıp yere atarmış gibi koyan Nurcan bebeğine bakmıştı.


Bebeğinin suratı adeta mosmor olmuştu. Nurcan gördükleriyle gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Titreyen elleri bebeğine uzanamadan hıçkırarak ağlamaya başladı.


Kedi ne olduğunu anlayamamıştı. Kadının ağlamasını görünce yatağa çıkmıştı çıkmasıyla kadının "İn koltuktan!" diye bağırmasıyla korkarak inmişti kedi.


Karısını hıçkırarak ağlamalarına uyanan Kemal bedenini yarı oturur bir biçimde almış karısına bakakalmıştı. Şaşkınlıktan dili tutulmuştu adeta. Hiçbir tepki veremiyordu ama tek bildiği bir şey vardı.


Bebeği hayatını kaybetmişti.


SON


Beklenen son değildi sanırım :(

Loading...
0%