@sonbahar_ayazi
|
Komutanıma olan şaşkın bakışlarım açıktı.
" Torpilli değilim komutanım. Eğer torpilli olsaydım bu rütbeye kadar sağ gelemezdim. "
Komutanımla şimdiden elektiriğimizin uyuşmaması kötüydü. Gerginlik uzamadan Gökçe araya girdi.
" Asiye komutanım isterseniz gelin ben size üniformanızı veriyim. "
" Olur, gidelim. "
Gökçeyle birlikte oradan ayrıldığımızda türlü, türlü yollardan geçmiştik. Sonunda vardığımızda Gökçe ileri geçti. Kapıyı açtı, eliyle bana gelmemi işaret etti.
Yavaş adımlarla kapıya ilerlediğimde. Kokan bayrak kokusu dikkatimi çekti. Buram buram Bayrak , Vatan , Can ve nice Şehit kokuyordu.
İster istemez gülümsedim. En güvenli hissettiğim yer buras yani al bayrağın yanıydı...
" Benim bedenimden veriyorum. "
Başımı salladım, her tarafta her beden askere göre üniforma vardı. Dikkatimi çeken taraf ise Beyaz uniformalarin olmasıydı. Mardini pek araştırmamıştım ama anlaşılan kışları baya kar yağıyordu ve beyaz üniforma tercih ediliyordu.
Gökçe yanıma geldiğinde elinde iki tane üniforma vardı. Biri kar beyazı diğeri asker yeşili.
" Buralara çok kar yağar. "
Elindeki üniformaları aldığımda. Birlikte kapıdan çıktık.
" Gökçe buralarda işler nasıl biraz anlatırmısın, Samsuna göre baya farklı olduğu kesin. "
" Komutanım, buralarda bolca görev olur yani haftada 1 göreve gideriz ama tabi aldığımız mevla yüksek oluyor. Ve diğer yerlerden farklı olarak zor görevlere Yüzbaşı da isterse bizimle gelebiliyor. "
"Yani abim, pardon Yüzbaşı da bizimle gelicek öylemi? Desene bana rahat yok. "
Gökçe gür bir kahkağa attı.
" Yüzbaşıyla pek iyi anlaşamıyorsunuz anlaşılan komutanım."
" Aslında abi olarak zaten zor, bide komutanım olarak onu düşünemiyorum. "
Gerçekten zor olucaktı abim zaten zor bir insandı, öyle çoğu abi kardeş gibi sevgi sözcükleri kurmaz ve sarılmazdı. Ama yinede abimdi.
" Numarızı verir misiniz komutanım, guruplara eklerim. "
" Tamam. "
Telefonumu çıkarıp numarayı verdikten sonra bizim timde olan herkesi ekledim. Ve diğer üsleri. Albayla daha tanışmamıştım. Umarım yarın tanışabilirdim.
" O zaman yarın görüşürüz Gökçe gidip eşyalarımı yerleştirmem gerekiyor. Malum abimle benim için sadece bu günlük yemek yapmam lazım. "
" Tamam komutanım. Size iyi günler "
" Size de iyi günler Gökçe. "
Yanından ayrıldığımda hızlıca arabama doğru yürüdüm. Önüme çıkan çok az kadın asker vardı. Bu gururumu okşayan birşey olsada, vatanı korumak isteyen çok az kadının olması can yakıcıydı.
Arabaya vardığımda askerlerden hiçbiri bana selam vermiyordu ,bakalım yarında böylemi olucaktı.
Yandan geçen askerlerden birinin,
' Acaba kimin yâri? '
Dediğini duyunca yakasındaki ismi aklıma kazıdım.
Ne yani illa çantaya koyduğum üniformalarlamı gezmeliydim?
Askerliğin kadını veya erkeği yoktu, bunu ne kadar desemde, abim asker olacağım dediği zaman ailem abimi desteklemişti.
Fakat ben asker olacağım dediğim zaman herkes karşı çıkmıştı. Birtek abim desteklemişti beni.
O desteklemese bile ben yine kararımdan dönmezdim.
Arabayla birlikte tekrar otomatik kapıya geldiğimde ister istemez güldüm. Kapı direk açıldı.
Abimle yaşicamız eve geldiğimde ister istemez market alışverişi yapmak zorunda kalmıştım. Buz dolabında sadece atıştırmalık namına birşeyler vardı.
Buz dolabına aldığım şeyleri yerleştirirken mesaj geldi.
Hızlıca telefonumu alıp mesaja baktım, abimdendi.
Abicim:
Akşama misafir var. Toplam 7 kişi olucaz haberin olsun abicim.
Ofladım. Geldiğim gün misafir mi çağırmıştı?
Siz :Askeriyeden mi abicim ? Ayrıca geldiğim günümü buldun çağıracak.
Abicim :
Sana mı sorcam lan git, zibidi. Ayrıca evet askeriyeden.
Siz : Dışarıdan mı soyleriz, basit bir şeyler yapıyımmı.?
Abicim :
Askeriyeyi zehirlemek istemiyorum abicim. Hepimizin can güvenliği için dışarısı daha güvenli olucaktır.😁
Alt tarafı ona yaptığım doğum günü pastasının içinden kağıt çıktı diye yapıyordu bunu.
Siz : Tamam abicim mesaj alındı pasta yapıyorum hadi iyi düzenlemeler sana.
Telefonu bırakıp tezgaha kaldırdım. Şimdi neredeydi benim büskivili pasta mazemelerim .
Akşama gelecekleri için pasta, ve kurabiye iş görürdü.
Hızlıca pastayı yapmaya başladığımda telefondan bir taraftan, tarife bakıyor diğer taraftan şarkıya eşlik ediyordum.
Şarkı ' Dolu Kadehi Ters Tut ' dan ' Madem '
Şarkının delicesine olan coşkusuyla biraz delicesine bir şekilde pastayı yapıyordum. Telefonda baktığımda, bisküvileri şimdi sütle ıslatmam gerektiği yazıyordu.
Hepsini teker teker ıslatıp dizdim . Krem şantiyi ve çikolata sosunuda döktüren sonra fırına attım.
Akşam kaçta geleceklerini bilmediğim için telefona uzanacaktımki ellerimin hep çikolata olduğu farkettim. Ve evet şuan ellerimi yıkamak yerine burnumla tuşlara basıyordum!
Tamam şimdi sağa kaydırsam olucaktı. Ve evet başarmıştır.
Çaldı , çaldı , çaldı ve dıd dıd dıd.
Ben geleyim burnumla ariyim o gelsin reddetsin, yok ya , varmı öyle bi dünya.
Hemen binbir uğraşla tekrar aradım. Ve tekrar
Çaldı , çaldı , çaldı ve evet bu sefer açıldı.
" Lan gargamel neden açmıyorsun telefonumu! "
Telefonun karşısında derin bir sessizlik .
" Abin şuan Albay la görüşüyor, ayrica müziğin sesini kısarsan seni daha iyi duyabilirim ."
Duyduğum ses, evet timin komutanı. Yani benim komutanım ve biraz önce Yüzbaşına söylediğim sözü duymuştu. Ve çalan şarkıyıda. Hızlıca spotifayı kapattım.
" Afedersiniz Yamaç Komutanım siz olduğunuzu bilmiyordum. "
"Sorun değil asker, ama birdahaki sefere abinin Yüzbaşı olduğunu unutma "
Ve telefon kapandı. Ona neydi ki abim değil miydi istediğim gibi konuşurdum . Ama bir yerde haklıydı, Yüzbaşıydı heran yanında önemli biri olabilirdi. Ve ben sürekli onu arayamazdım.
Hemen kurabiyeleri yapmaya devam ettim. Yaklaşık 3 saatte herşey hazırdı. Abim geri dönüş yapmadığı için kaçta geliceklerini bilemiyordum.
Televizyonun karşısına geçmiş film bakıyordum. Yani eyer ortam sarmazsa odama gider bilgisayardan film izlerdim.
Zil çaldığı an yavaşça ayağa kalkıp kapıya yöneldim. Hayır yani ,anahtarı yok muydu.
Kapıyı açtığımda karşımda birtek abimi görmeyi beklemiyordum.
" Lütfen bana gelmekten vazgeçtiklerini ve muhteşem pastamın bana kaldığını söyle. "
Aşşağıdan gelen tek tük gülme seslerini umursamadım, ama birkaç tane tanıdık ses aynı anda konuştu.
" Kusura bakmayın komutanım sadece mola verdik geliyoruz. "
" Muhteşem pastanızdan bir dilim alırım ama komutanım "
" İstemiyorsanız geri dönelim Bora komutanım. Malum Asiye komutanın pek isteği yok misafir ağırlamaya. "
" Gerçekten istemiyorsanız gidelim komutanım. "
Ve evet benim timimi çağırmıştı komutanımız hariç çoğu kişinin sesini duymuştum.
Gökçetin sesiyle abim aşağıya doğru bağırdı.
" Lan gelin saçmalamayın. Boşverin bu 'Gargamel' kardeşimi"
Derin nefes verdim. Herkes teker teker geldiğinde yüzlerinde aynı sırıtış vardı.
" Komutanım yalnız benim kriterlerim baya yüksektir. "
Çağrının damak tadının namını duymayan yoktu, biraz korka korka yapmıştım o yüzden pasta ve kurabiyeleri.
" Komutanım film izleriz dimi. "
" Tam da film bakıyordum birkaç film seçtim. "
" Komutanım yalnız ayıp oldu öyle bizsiz mi yicektiniz pasta böreği "
" Keşke erken gelip yardım etseydim komutanım, ayıp oldu böyle. "
Sorun değil anlamında Gökçe ye başımı salladım.
En sonunda komutanım geldiğinde ben kenara çekildim.
" Kural 1 hiçbir zaman yüksek sesli birşey yapılmaz, herhangibi bir saldırıda düşmanın nefes alışverişini bile duyman gerekir. "
" Emredersiniz komutanım. "
Hepimiz içeri geçtiğinde koltuklara rasgele yayılmıştık.
" Benim geleceğinizden haberim yoktu son anda oldu da. Görevle alakalı birşey mi konuşucaktınız? veya öylesine mi. "
" Bir nedeni yoktu yani komutanım, varsa bile bizim haberimiz yok, dimi Çağrı. "
Barışın sözüyle hepimiz Çağrıya baktığımızda , Çağrının gözü bizi görmüyordu. O şuan tamamiyle buz dolabıyla bakışmakla meşguldü.
" Valla komutanlarım kusura bakmayın mis gibi börek kokusu alıyorum, ben tutmadım sizde beni tutmayın"
Hızlıca ayağa kalkıp fırına koştuğunda aynı anda abimle ayağa kalktık.
" Çağrı ben vericem size "
Koşarak Çağrının önünü kapatmıştım.
" 4 dilim börek te anlaşmazsak gitmem komutanım "
Bu çocuk benim rızkını göz koyuyordu !
" Tamam, tamam 4 dilim sen otur ben vericem. "
" Kırk yılın başı güzel bişey yapmış sana bırakmam Çağrı"
Abim Çağrıyı zorla yerine oturttuğunda Gökçe de yanıma gelmişti, tabaklara yemekleri koyuyorduk .
Çağrının tabağına 4 dilim koymaya çalışsakta sürekli birine eksik kaldığı için olmuyordu en sonunda kendi payımdan vermek zorunda kalmıştım.
Ama pasta hakkımı asla kimseyle paylaşmicaktim.
Herkese teker teker tabakları verdikten sonra ister istemez Çağrıya kötü bakışlar atıyordum.
" Siz içerdeyken telefon geldi. Yarın bir veya iki günlük göreve gidiyoruz. Terör değil fakat yasa dışı bir görev. Guruba bina planlarını attım. "
Komutanın sözüyle herkes pür dikkat kesilmişti.
"Çağrı sen içerde olucaksın. Basit bir müşteri rolü tablolara bakıcaksın bizim korumamız gereken eser ' Sokak Aynası '
Onları kendi planlarıyla yenicez.
Sergi başladıktan yarım saat sonra ışıklar beş saniyeliğine gidecek o sırada Asiye tablonun arkasında olucak ve elindeki diğer tabloyla değiştiricek.
Plan duruma göre degisebilir kulaklıktan haber veririm. "
Polat başını salladı.
" Tamam komutanimda diğerleri napıcak. "
" Diğerleri tamamiyle görev anında anlatabilecegim şeyler "
" arkadaşlar bu akşam iş yok sadece keyif yapıcaz. "
" Aslansınız komutanım! "
Barışın ani bağrışıyla hepimiz gülmeye başladık.
" Komutanım, film türü ne olucak ben dram çekemem baştan söyliyim. "
" Ağlamaktanmı korktun Gökçe komutan benim oyum duygusal. "
Herkesin ağzından ayrı bir film türü çıkarken oylama yapmayı sundum.
Sonuç, Yaşasın aksiyon filmleri
" Benim çok sevdiğim bir film var onu izleyelim. "
Herkes başıyla onaylayınca filmin ismini arattım .
' Tetikçi'
Aksiyon filmlerini zaten severdim, fakat içine silah girince ayrı bir muazzam oluyordu.
~~~
Yüzüme vuran ışık süzmesiyle gözlerimi kırpıştırdım daha yeni sabah oluyordu. 6 falan olmalıydı saat
Etrafa bakmaya çalıştığımda aklımda tek bir soru vardı.
' Ben nasıl yere düşmüş ve uyanmamistim.'
Biraz ses çıkararak kalkmaya çalıştığımda Yamaçtan da sesler geldiğini fark ettim.
" Asker ayaklarını üstümden 5 saniye içinde çekmezsen olacaklardan ben sorumlu değilim. "
Hızlıca ayaklarımı yukarı kaldırdığımda nerede olduklarını anca görmüştüm ayaklarım Yamaç ın göğsündeydi.
" Yamaç ? "
İkimizde diklenmiştik ve ben komutanıma ismiyle hitap etmiştim.
" Eyer birdaha bana İsmimle hitap edersem seni balıklara yem ederim asker. "
Komutanımın bunu gülerek demesi aklımı karıştırsada normal bir cevap verdim.
" Siz nasıl isterseniz komutanım "
" Çok geç kalmışız, Açelya sen Gökçe Askeri de al hazırlanın bende bunları halledicem. "
Lavaboya doğru yürümeye başladığımda zerre uyanamamıştım.
Lavaboya elimi ve yüzümü yıkadığımda az çok kendimdeydim.
içeriye gittiğimde Gökçeyi zorla ayağa kaldırdım.
" Hadi Gökçe hazırlanmamız lazım. "
İçeri geçip giyinmeye başladığımızda, herkesin çantasında üniforma olduğunu anlamıştım.
Üstümü giyindiğimda forma üstüme cuk diye oturmuştu. Üniforma benimle bir bütün olmuştu yeşil bana yakışıyordu. Ama asker yeşili bana ayrı bir hava katıyordu saçımı at kuyruğu yaptıktan sonra aynada kendime baktım.
" Çok yakışmış komutanım. "
" Herkese yakışır Gökçe ,Asker üniforması herkese yakışır. "
Abimede yakışıyordu, askeriyede gördüğüm herkesede çok yakışmıştı.
Odadan çıktığımızda erkeklerde üstlerini giyinmişti.
İçeri girince abimin gözleri bana takılmıştı. Aklında ne olduğunu biliyordum ama şuan olmazdı. Herkes bursayken olmazdı.
" Yüzbaşım yine yakıyorsunuz. "
" Sizde Asiye asker, sizde. "
Komutanımda dahil herkes bu görüntü e alışmaya çalışıyordu.
" Şimdi araba bolluğuna gerek yok Komutanımla benim arabam yeter. "
" Benim Çağrıyla işim var siz senin arabayla gidin Aytun "
Herkes onaylayınca işlerini sorgulamadım. Aşşağı kata inerken asansörü dün neden kullanmadıklarını bilmiyordum.
Asansör 7 kişilikti ama benim en büyük düşmanım olan klostrofobi karşıma çıkmıştı.
"Siz asansörden inin ben merdivenlerden inerim."
Hepsi bana anlamaz bakışlar atarken abim bana başını salladı.
" Asiye bekle. "
Arkamdan gelen Gökçetin sesiyle ona döndüm.
" Herhalde okadar erkekle asansöre biteceğini düşünmedin değilmi?"
Gülümseyip hızlıca merdivenlerden indiğimizde. Onlarda inmişti.
Komutanın bana yan bakışlarını umursamadan dışarı çıktığımızda komutanı takip ediyorduk, arabayı neden en arkaya çekerdiki?
Araba görüş hizamıza girdiği anda ayaklarımı hızlandırdım.
" Komutanım ama ön koltuk benimdi ! "
" Kusura bakma Barlas artık benim! "
Gülüşmelerin arasında komutanımız kapıyı açtı hepimiz teker teker bindiğimizde. Hemen kemerimi taktım.
Yaklaşık 10 dakikada askeriyeye geldiğimizde yolun boşluğu hep dikkatimi çekecekti.
Yol boyunca şarkılar dinlemiş hiçbir şey konuşmamıştık.
" Komutanım birşey sorucamda biz neden bunları giydim zaten burdan kıyafet almicakmıyız.
" Alıcaz fakat güne forma ile başlamak işin ciddiyetini gösterir. "
Arabadan indiğimizde abimlerin arabası burda yoktu. Umarım erken gelirdi. Gitmeden onu görmek iyi olurdu.
Askeriyeden içeri girdiğimizde herkesin gözü bizim üzerimizdeydi, nasıl olurda dün gördükleri kızın bugün Başçavuş olarak burda askeri üniformayla ile gezdiğimi anlamıyorlardı.
Ve evet dün önümden geçen askerde beni görmüştü ve evet onunda ağzı açık kalmıştı.
Ana lobiye geldiğimizde içeri girdik önümüze aniden çıkan adamla hepimiz pozisyon almıştık. Bunu nasıl bir refleksle yaptığımı bende bilmiyordum.
Önümüzde Albay duruyordu.
" Tim göreve mi "
" Evet Albayım. "
" Sen, Kimsin "
Albay bana bakınca bir adım öne çıktım.
" Açelya Asiye Çakmak Albayım Emrinizdeyim. "
" Bora Yüzbaşının kardeşimisin "
" Evet Albayım "
Albay güldü.
" Okuldaki ve Samsundaki başarılarını çok duydum Varolasın Asker "
" Sizde var olasınız Albayım "
Albay yanımızdan geçtiğinde kendimi fazlasıyla verdiğimi yeni fark etmiştim. Sesi gür ,yenilmez ve kararlıydı.
Derin nefes verip tekrar yürümeye başladığımızda çeşitli koridorlardan geçiyoduk, gerçekten büyük bir lobiydi.
İki tane karşılıklı kapıda durduğumuzda. Komutanımız konuşmaya başladı.
" İstediğiniz gibi giyinin, ama unutmayın önemli bir sergiye gidicez. "
Başımızı sallayıp içeri girdiğimizde burda birçok kıyafet vardı. Komutanımız herşeyi wassap gurubuna atmıştı.
Ben Sena Zengin dim. Saç rengimiz aynı olduğu için peruk zorunluluğum yoktu.
Kısa ve çarpıcı bir elbiseye gözüm takıldı Sena Zengin çok süslü bir kadındı. Soy adı kadarda zengin.
" Buna ne dersin? "
Diyip elbiseyi Gökçeyi tuttum derin bir göğüs dekoltesi vardı, siyah göz alıcı rengiyle aslında güzeldi. Ama yer yer olan çoğunlukla mücevherler abartıya kaçıyordu.
" Tam Sena Zenginlik bir elbise, denemen lazım. "
Hızlıca üstüme geçirdiğimde çok şık duruyordu.
Ve bolca Abartılı makyaj masasında yüzümü Sena ya benzetmeye çalışırken oldukça başarılı olmuştum.
Gökçe gazeteci rolündeydi. Fular ve gözlük takması çok tatlı gözükmesini sağlamıştı.
" Nasıl oldum komutanım. "
Gülümsedim.
" Çok güzel oldun Gökçe. "
" Komutanım sizde az değilsiniz mükemmelsiniz. "
" Sağol Gökçe "
Kapıyı açtığımızda karşımız diğerleri vardı. Takım elbise giyen vardı. Ve evet oda komutanımızdı. Klasik giyinen Polat ,Artis gibi giyinen Barış ve onlara sonradan katılıp Gömlek altı pantol giyen Çağrı, hepsi birbirinden ayrı ama mükemmel görünüyordular.
" Mükemmel gözüküyorsunuz beyler ve tabi sizde komutanım. "
" Sizde yakıyorsunuz komutanım. "
Çağrının beğeni sesine karşılık gülümsedim bu askere alışmıştım .
" Görevde üşüdüm diye yanıma gelme asker."
Komutanımız yine pot kırıyordu.
" Baya iyisiniz kadın komutanlarım. "
Polat ikimizde övgüye bulunuyordu.
" Mükemmelsiniz hanımlar. "
Komutanım lafını kullanmasada sorun değildi. Aniden gözleri açıldı.
" Pardon komutanım. "
" Sorun değil Barlas. "
Dışarı çıktığımız an tüm gözler bize dönmüştü. Açıkta kalan yerlerim. Hafif rüzgarla titresemde hemen normale döndüm.
" Ben ilk önce yüz başına uğricam komutanım. "
Bana başıyla onay verince hızlı adımlarla abimin yanına doğru gittim.
Kapısını birkaç kere çaldıktan sonra ' gir ' sesi geldi girdiğim an ayağa kalktı.
" Nasılsınız yüzbaşı. "
" Lan zibidi bu ne güzellik "
Koltuğa oturdum.
" Göreve gidiyorum gitmeden uğriyim dedim. "
" İyi yaptın dikkat et, arkanı kolla ' Son göz kırpan sen ol'."
Bu ikimizinde en sevdiği kitaptan bir alıntıydı. Yani her zaman arkanı kolla demekti. Ve bu malesef sadece bi kitap alıntısından ibaret değildi.
Odadan çıktığımda bildiğim o söz yine kalbimi durduracak şekilde hızlandırmıştı. Hızlı adımlarla arabaya giderken şuan Sonuna kadar Asiyeydim.
Gözlerinden yaşlar boş almak istesede alev saç ayı bırakmıyordu. ön koltuğa bindiğim an araba çalıştı. Komutanımın yine anlamsız bakışlarından başımı dışarı çevirerek kurtuldum.
Komutanımın telefonu çaldı. Ve tek bir cümle edip kapattı.
" Bana emanet, "
Tahmin etmesi zor biri değildi. Yaklaşık yarım saattir ben hariç herkes gülüyor eğleniyordu.
" Komutanım siz neden kötüsünün ben burda Barışın üstünde olmama rağmen mutluyumda siz neden ön koltukta mutsuzsunuz. "
" Boşver gereksiz bir konu. "
Etini cimciklemeye başlamıştım kötü anlarda iyi geliyordu.
Kural 1 eyer canın çok yanıyorsa acıyı başka bir acıyla dengele diğer acıyı unutursun.
Aniden kulağımda bir ses yankılandı.
" Kendini morartma asker görünürse hoş olmaz. "
Komutanım kulağıma eğilip bana kendimi morartmamamı söylüyordu, bu komutan beni neden salmıyordu.
Araba durduğu an kemerimi çıkardım.
Kendime defalarca kez söylemem gerekse bile unutmicaktım. Unutmamalıydım.
'Sen şuan Asiyesin, Açelya ağlarsa Asiye nin gözü döner ve şuan Açelya hıçkırarak ağlıyor ateş ol yak buraları Asiye. Ateş seni çağrıyor ateş seni istiyor.'
Arabadan indiğim an llduğum role bürünmüştüm kulağımda küpe şeklinde kulaklık vardı.
" Ben hızlıca yerime geçiyorum Kibritler çalışsın Ateşler atılsın. " 2. Bölümün sonu... Yorumları bekliyorum
|
0% |