Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm_ Kabulleniş

@sonbahar_ayazi

 

 

Uyandığımda nerde olduğum hakkında az çok fikrim vardı. Yatakhanelerin birindeydik.

 

Oturur pozisyona geldiğim an kimsenin burda olmadığını farkettim. Üstümde hâlâ şu gereksiz elbise vardı.

 

Kendimi zorlayarak ayağa kalkmaya çalıştım. Yavaşça yataktan kalktığımda her tarafım ağrıyordu.

 

Yavaş adımlarla odanın çıkışına yöneldim.

 

Kapıyı açtığım an kapının önündeki asker bana selam verdi.

 

" Komutanım ordan çıkmanız Yüzbaşı Bora Ege komutanım gelene kadar yasak. "

 

Derin nefes aldım.

 

"O zaman git bana Kıdemli Çavuş Gökçe Sökmez'i çağır"

 

" Emredersiniz komutanım. "

 

Odaya geri döndüğümde tekrar yattığım yatağa oturdum. Bu kadar ağırı normal değildi. Üstüme hemen yeni kıyafet giymem lazımdı.

 

Kıyafetin askıları çoktan kopmuştu onu ayakta tutan birtek bedenimdi. Boyu... Dememe bile gerek yok az daha yırtılsa elden gidecekmişim.

 

Kapı çalındı

 

" Gir "

 

İçeriye Gökçe girdiği an derin bir nefes verdim. Elinde benim kıyafetlerim vardı. Yaşasın pantolon.

 

" Duydum ki beni çağırmışsınız komutanım. "

 

" Tam zamanında geldin Gökçe şu elbisede acil kurtulmam lazım. "

 

Gökçenin elinden kıyafetleri aldım pantolonu hızlıca elbisenin altından geçirdim. Gökçeye arkamı döndüm.

 

" Açabilirmisin ? "

 

Gökçe yanıma gelip hızlıca fermuarı indirdi. Çıkarmama yardım ettiği an derin bir nefes verdim.

 

" İyi dayanmışsınız komutanım zırh gibi elbise "

 

" Bide bana sor "

 

Hızlıca asker üniformasını giydim.

 

Saçlarımıda at kuyruğu yaptığım an hazırdım.

 

" Komutanım ben yüz başından izin aldım. Sorgu odasında sizi bekliyor. "

 

Gülüşü büyüdü.

 

Hızlıca odadan çıkıp sorgu odasına doğru gittiğimizde gelen geçen bana bakıyordu. Hiç mi bayılan insan görmemişlerdi?

 

" Asiye komutanım iyi olduğunuza eminmisiniz. "

 

" Eminim Gökçe sorun yok ama istersen sen dinlenebilirsin. "

 

" Hayır komutanım bende iyiyim "

 

Sorgu odasına varmıştık kapıyı açtığım an gözüme ilk vuran sima Çağrı ve abimdi.

 

" Komutanım iyi misiniz?"

 

Elimden geldiğince gülümsedim.

 

" İyiyim merak etme Cagrı,asıl siz biryerlere gitmişsiniz."

 

" Valla komutanım o kısmı bizde anlamadık. Bizi alanlar acemiydi heralde, iki kurşunla hop gittiler. "

 

Abime döndüm.

 

" Komutanım izninizle sorguyu ben yapmak istiyorum. "

 

" İyi olduğuna emin misin? "

 

" Eminim komutanım. "

 

Başıyla beni onayladığı an kapıya yöneldim.

 

Bu adamı araştırmıştım. Pisliğin tekinden başka birşey değildi. Terörist olması yetmezmiş gibi birde 30 dan fazla çocuğun hayatına kıymıştı.

 

Çocuklar benim kırmızı noktamdı. Ve bunu biraz sonra çok net bir şekilde anlicaktı.

 

Kapıyı açtım.

 

En masum gülüşümü takındım.

 

"Yine ben, nasıl özledinmi beni "

 

Adamın moraran yüzü tamamiyle sevgisinin göstergesiydi.

 

" Bırakın beni benim ağzım kapalıdır hiçbir şey öğrenemezsiniz. "

 

" Aman canım... acelemiz yokki bizim, ne zaman istersen anlatirsin. "

 

Yavaş adımlarla ona yaklaştım.

 

" Teröristlerin hepsinden nefret ederim, ama bak en sevdiğim sensin. "

 

Adam bana anlamaz bakışlarını atarken aniden onun boğazını kavradım.

 

" 30 tane çocuğun canını kasteden bir terörist. Nekadar da alçakça "

 

Sağ yumruğunu yüzüne geçirdim. Sonra sol yumruğumu.

 

" Daha 10 yasina gelmemiş çocuklardan ne istedin lan !"

 

İçimdeki sinir büyüyordu çocuklar zaafımdı bir gülüşleri için dünyayı yakardım. Bu adama nasıl bir gülüşü bir umudu söndürebilmişti.

 

" Sizin gibiler oldukça biz durmicaz. "

 

Bu sefer adamın göğsüne sert bir tekme attım. Sandalyeye bağlıydı yere yuvarlandı.

 

Tekme savundum birkac kere.

 

" Şimdi şöyle bana öldürmek için beklettiği çocuklar nerede! "

 

Adamın gözleri döndü bunu bildiğimi tahmin etmiyordu anlaşılan. Tekrar tekrar ve tekrar tekmelerimin gerisi gelmezken burnundan ağzından kanlar geliyordu.

 

Belimden silahımı çıkarıp ona doğrulttum.

 

" Ya şimdi söylersin yada seni ölmekten beter yaparım duydunmu beni. "

 

Gözleri titreyen adamın korkusu yüzünden okunacak haldeydi.

 

Emniyeti açtım. Bir kere daha tekme savurdum.

 

" Tamam tamam. Çukur mahallesi var çoğu kişi bilmez ordaki fabrikadalar. Lütfen brak beni "

 

Ardarda tekmeler attım, taki biri beni iki kolumdan tutup arkaya götürünceye kadar.

 

" Sorgunun amacı adamı konuşturmak, öldürmek değil biliyorsun dimi"

 

Komutanın bu sakın halleri dehşet sinir bozuyordu. Çocukları acımasızca öldüren bir pislikten bahsediyorduk. Yaşaması umrumdaydı fakat ölmesi zerre umrumda değildi.

 

Bu hayatta çocuklara zarar verenler en cağni en pislik insanlardı.

 

En kötüsüde onları öldürmekle kalmamalarıydı .

 

" Komutanım çocukları öldürmüş, okumamışsınız anlaşı-. "

 

" Okudum. Ve emin ol tepkim seninkinden çok daha fazla oldu. Çağrı ! Açelya komutanını dışarı çıkar. "

 

Çağrı yanıma geldi.

 

" Hadi komutanım çıkalım biz "

 

Çağrı kolumdan tutup çekiştirince çıkıştım.Elimi hızlıca çektim.

 

Hızlı adımlarla dışarı çıktığımda.

 

Her yer bana dar geliyordu. İlk defa orman bile bana dar geliyordu.

 

Arabama doğru giderken saatte baktım . Çıkış saati gelmişti.

 

Görmediğim şeyle ağzım açık kaldı arabam yoktu. Komutanın arabasıyla geldiğimizi tamamiyle unutmustum.

 

Çıkışa ilerledim. Kapıdaki askere selam verip telefonumu çıkardım taksi uygulamasından taksi çağırıp beklemeye başladım.

 

5 dakika sonra taksi gelmişti. Hızlıca taksiye bindim.

 

Nereye gidicektim? Taksiyle eve gidemezdim. Zaten abimle yüzleşicek moralimde yoktu.

 

Sahi abim ben çıktığımda neredeydi. Çökçe de ortalıkta yoktu.

 

Araba hareket etmeye başladığı an kendi düşüncelerimden sıyrıldım.

 

" Pardon ben nereye gideceğimizi soylememistim."

 

" Arkamızda araba vardı çekilmek zorunda kaldım nereye gideceksiniz hanım efendi. "

 

" Yetiştirme yurduna gidelim. "

 

Her zaman buraya gelmezdim. Yani Mardine taşımadan önce çok nadir giderdim. Ama ordaki her çocuğu tanırdım .

 

Yetimhaneye vardığım an taksiye yüz lira verip indim.

 

Kapıda duran çocukları görünce istemeden gülümsedim.

 

" Unutuldum mu yoksa. "

 

Bağırışımla beni tanıyan çocuklar bana doğru koştular.

 

" Açelya abla gelmiş koş "

 

" İlk ben sarılcam "

 

" Bugün ne hikaye anlatıcan Açelya abla "

 

" Abla Zeynep düştü. Ağlıyordu şimdi gülüyor. "

 

Hepsine sarıldım, hepsini öptüm. Masumluklarını teker teker kucakladım.

 

" Hadi bakalım masal saati. Herkez pofuduklara. "

 

"İlk ben gidicem. "

 

" Yooo ben gidicem. "

 

" Siz konuşa durun ben gittim bile. "

 

Tüm çocuklar masal saati için gitmişken arkadan gelen araba sesiyle arkaya döndüm.

 

Tanıdık hatta çok tanıdık bir arabaydı.

 

Komutanın arabasının burada ne işi vardı?

 

♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♤♤♤♤♤♤♤

Yeni bölüm için sorularınız varsa buraya yazabilirsiniz.

Hepinizi çok sevdiğimi söyleyip bitiriyorum.

 

Sevgilerle ~E~

 

 

Loading...
0%