Yeni Üyelik
20.
Bölüm
@sudesi

Arabadan inerken ayağımdaki topuklularla düşmemek için düzgün adım atmaya çalışıyordum ama heyecan mıydı ayaklarımı dolandıran yoksa kafa karışıklığım mıydı bilmiyorum.

Gelmiştim gelmesine ama ne söyleyecektim? Düşün Hazel, düşün. Kelimelerle aran iyidir senin, en azından iş hayatında…

Asansöre bindiğimde 10 katı düşünmek için kullanabilirdim ama nabzımı resmen kulaklarımda duyuyordum.

Bu pek de yardımcı olmuyordu.

Asansörden doğru katta olduğuma dair minik bir tık sesi geldiğinde kalbim sıkışır gibi oldu.

İndikten sonra dairenin önünde derin nefesler almaya çalıştım. Sanki apartmana girdiğimden beri saatler geçmiş gibiydi.

Elim kapı ziline gittiğinde gözlerimi bir an açıp kapattım.

Bir süre kimse açmadığında tekrar bastım, hadi ama!

Neyse ki sonra içimdeki paniği yatıştıran adım sesleri duydum, en azından evdeydi.

Kapıyı açtığında nefesimi tutmuştum, bunu ancak onun üstsüz bedenine bakarken nefes alma ihtiyacı hissettiğimde fark ettim.

Altında bir eşofman vardı ve saçlarından çıplak onuzlarına damlayan sulardan anladığım tek şey duştan yeni çıkmış olduğuydu.

Hatta ben zili çaldığımda muhtemelen yeni giyiniyordu.

“Hazel?” Dedi şaşkınca. Bir kolu kapıdaydı ve gerilen göğsü tam anlamıyla nefes kesici görünüyordu.

Hatırladığımdan daha seksi olması normal miydi yoksa bana eziyet etmek için miydi tüm bunlar.

Daha fazla bekleyemedim. Ona doğru uzandığımda bir adım çekildi ve içeri girmeme müsaade etti. Kapıyı arkamızdan kapatırken ikimize de biraz olsun mahremiyet sağladım.

Sonra aramızdaki iki adımlık mesafeyi kapattım ve onun bedeninin sıcaklığını her yanımda hissedecek bir şekilde durdum.

“Bu sefer şarap getirmedim ama seninle konuşmam gerekiyor”

Yüzüme bakarken hala şaşkın olduğunu görebiliyordum.

“Tamam, gel hadi” dedi. Sesinden ne hissettiğini ya da düşündüğünü anlayamamıştım.

“Önce bir şey yapmalıyım” dedim.

“Nedir?”

Uzandım, onun güzel gözlerini biraz daha net görebileceğim kadar, dudaklarımızın arasında tenimi karıncalandıracak kadar bir mesafe bulana kadar uzandım.

Sonra gözlerinde yanan ateşin sönmesine izin vermeden açlıktan öleceğimi hissettiğim ve tek doyum noktam olan dudaklarına yapıştım.

Hiç tereddüt etmedi, bir an bile hareketsiz kalmadı ve bu anı bekliyormuş gibi dudaklarımı dudaklarına adeta mühürledi.

Öpüşmemiz ne kadar sürdü bilmiyorum ama bacaklarımı beline doladığımda nefessiz kalmıştım. Geri çekilmeme yalnızca bir anlık dayanabilmiş gibiydi çünkü eli boğazımı yakaladı ve beni sert olmayan ama baştan çıkarmaya yetecek bir tutuşla tekrar dudaklarına yapışacağım kadar çekti. Elini boğazımdan mükemmel bir yavaşlıkla kalçama indirdi. Vücudum adeta bana dokunması için çırpınıyordu, ona doğru eğimlenen bedenim beni tutması için yalvarır gibiydi.

Ellerim sert omuzlarını tutarken teninin dokunuşum altında titrediğini görmek içimde daha önce haberdar bile olmadığım bir şeyleri tetikledi, onun için resmen yanıyordum. Alt dudağımı dişlerinin arasına sıkıştırdığında kalçalarımı tutan elleri sıkılaştı ve benim ağzımdan engel olamadığım bir inleme kaçtı.

Beni salona taşıdığını ancak geri çekildiğimde gözlerimi açınca görebildim.

Nefes nefese ona bakarken inmek için hareketlendim ama beni bırakmadı.

Benimle birlikte koltuğa oturduğunda kucağında düzgün durabilmek için bacaklarımı iki yana açtım.

“Uzaklaşmana izin vermiyorum, ne anlatacaksan burada anlat. En azından kaçacak bir yerin olmayacak” kelimeler ağzından çıkarken odaklanabildiğim tek şey hareket eden ağzıydı.

“Kaçmak istemiyorum zaten, şu an olmak istediğim başka bir yer yok” dedim.

Yüzünde gerçekten uzun zamandır gördüğüm en güzel gülümseme oluştu.

Gözleri hafifçe kısılırken benim de kalbim sıkıştı.

Bacaklarımın arasında hissettiğim sertlik kesinlikle bana yardımcı olmayacaktı.

En azından üstüne bir şey giyseydi ya..

“Nereye kayboldun bir anda?” Dedim merakla.

Bir eli elbisemden içeri girmiş ve uyluklarımda daireler çiziyordu. Diğeri kalçamdaydı, her dokunuşuyla ürperiyordum.

“Yoruldum” dedi.

Sonra elbisemi süzdü. “Bu gece bu kadar güzel olman da işime yaramadı, tüm gece sana bakmaktan işime de odaklanamadım”

“Nihayet barışıyoruz yani” dedim gülümserken.

“Ben sana zaten küsemiyorum Hazel” dedi. Sesi öyle ciddiydi ki elimde olmadan utanarak ellerimle oynamaya başladım.

Bir süre konuşmadım, kafamın için cümlelerimi toparlamaya çalışıyordum zaten.

“O gece söylediklerim için üzgünüm, kaçıp gitmen beni çok sinirlendirdi” dedi.

“O an yapacak daha iyi bir şey bulamadım” diye cevapladım.

“Senin için deli olduğumu bilmene rağmen aklına başka şeyler gelmesine sinirlendim” dediğinde kalbim daha fazla hızlanabilir miydi acaba?

“Aynı şeyleri hissediyor olmamız seni rahatlatır mı?” Dedim. Dudağınun kenarı biraz yukarı kıvrıldı, yakışıklı yüzü karanlıkta bile midemi kasacak kadar güzel görünüyordu.

“Aynı kelimeleri senin ağzından duymayı tercih ederim” dedi beni kucağında biraz daha kendine çekerken.

“Senin için deli oluyorum” dedim dudaklarına doğru fısıldarken, ellerimi ondan daha fazla uzak tutamazdım.

Saçlarından tutup onu kendime çekerken iki eliyle belimi yakalayıp beni kucağına daha çok bastırdı.

Bacaklarımın arasında hissettiğim sızı beni çıldırtacak boyuttaydı.

Dudaklarımı bırakıp boynumu öpmeye başladığında kesik bir nefes aldım.

“Bu şekilde sana anlatacaklarımı unutacağım” dedim.

Boynumdan aşağıya, elbisenin açıkta bıraktığı göğüslerime indiğinde bir an durdu.

Çocuk gibi sızlanmamak için dudaklarımı birbirine bastırmak zorunda kaldım.

“Unutmazsın” dedi. Göğüslerimin üstünü öperken diliyle hafifçe dokunup emdiğinde neredeyse tüm bedenim titredi. Bunun hoşuna gittiğini gerilen dudaklarından anladım.

Başımı geriye atarken ona daha fazla alan açtım, açıkta kalan tenimi tamamen ıslak öpücüklere boğduğunda salonda sadece nefes nefese kalmış sesimi duyuyordum. Islak saçları tenime değdikçe ürperiyordum, bu tamamen onun etkisiydi.

Tırnaklarımı kollarına geçirdiğimde Çağan’ın hırıltılı soluğunu işittim.

“Beni çıldırtacaksın”

Asıl çıldıracak olan bendim. Konuşmak mı? Kalabilirdi, şu an o da bunu pek umursuyor gibi değildi zaten.

Karşılık olarak yalnızca onu kendime çekip öpüşmemize kaldığımız yerden devam etmeyi seçtim.

Kucağında ona doğru daha fazla kendimi bastırırken aklımı ciddi anlamda kaybetmiş gibiydim, bunu ne kadar uzun zamandır istediğimi, hatta ihtiyaç duyduğum şeyin tam olarak bu olduğunu şu ana kadar bilmiyordum.

Geri çekildiğimde dudaklarıma minik bir öpücük daha kondurdu, bu hareketi midemdeki kelebeklerin tekrar kanatlanmasına sebep oldu.

“Şimdi konuşalım” dedi.

Kendimi biraz geri çektim, en azından onun karşısında kekelemeyeceğim bir mesafeye kadar.

“Bu belki sana bencilce ya da fazla klasik gelecek ama” durdum ve sıkıntılı bir nefes aldım. “Senden önce benzer bir konuda pek de hoş olmayan bir şey yaşadım”

Devam etmem için bekledi.

“Önceki çalıştığım yerdeki müdür” adam aklıma geldiğinde bile bozulan sinirlerimi belli etmemeye çalışıyordum. “Bir süre bana ilgi gösterdi, hatta bu 1 seneye yakın bir zamandı belki de. Benden hoşlandığını belli etti, başlarda gerçekten iyiydi. Yavaş yavaş ne yazık ki ben de bir şeyler hissetmeye başladım ve sevgili olmayı kabul ettim” dedim. Çatılan kaşları ve belimi tutan ellerinin sıkılaşmasını görmezden geliyordum.

“Bir süre her şey yine iyiydi. Firmada pozisyonum da iyiydi ama o dönem büyük bir projeyle tek başıma uğraşıyordum, sonucu da çok güzel oldu. Böylece pozisyonum değişti ve kıdem atladım. Şirkettekiler bunun tamamen sevgilimle yani müdürle ilgili olduğunu konuşmaya başladı. Torpili onun sayesinde aldığımı falan işte klasik, çok şaşılacak bir dedikodu değil. Kulak asmadım zaten, kendi başarımı biliyordum, bunu patron da biliyordu. Müşteriyi bu olaylar başlamadan çok önce kendim bulup anlaşma sağlamıştım zaten, kimseyle ilgisi yoktu.”

“Sonra?” Yüzü memnuniyetsiz bir edayla çarpılmıştı, anlattığım hiçbir şeyden hoşlanmadığı belliydi.

“Sonra ilişkimize çok adapte olamadım, daha doğrusu bir yere varmayacağını anladım çünkü birlikte eğlenmiyorduk, fazla ciddiydik. Tek yaptığımız iş konuşmak, yemeklere katılmak, bana ne kadar güzel olduğumu söylemesiydi. O da çok uzun sürmedi, onun da ilgisi o dönem pek bende değildi. Bu kısımları geçiyorum, ayrılmak istedim ama bunu pek hoş karşılamadı. Onu kullandığımı, şirkettekilerle aynı düşündüğünü ve pozisyonumun tamamen onun etkisi ve beni iyi göstermeleri yüzünden olduğunu söyledi. Aslında bunu söylemedi, insanlar böyle düşünüyorken bunu doğrulamak için, sırf hırs yaptığı için böyle düşünülmesine izin verdi ve bu dedikoduları daha fazla büyüttü, şirketin ortasında benimle hiç de profesyonel olmayan bir kavgaya tutuşup onu kullandığımı, istediğimi alınca da ortada bıraktığımı söyledi.” Omuz silktim, artık umurumda bile değildi.

“İş hayatında bu tarz şeylerle uğraşamazdım, hele ki bu artık firma sahibinin kulağına gidip de gerçekten bu karar sorgulandığı için orada daha fazla kalamadım.” Dedim.

Kaşları öfkeyle çatılmıştı ve iki kaşının ortasında parmaklarımla düzeltmek ve onun sinirini almak istediğim bir çizgi oluşmuştu.

Yine de sessiz kaldı.

“Aslında bu bile sorun değildi, ama en başında zaten işten biriyle ilişki yaşamanın profesyonelce olmadığını biliyordum. Sonra kendi tabularımı yıkmak konusunda çok düşündüm ve ne olacak ki dedim? Sonunda da bu olunca en başında kendi kararlarıma aykırı davranmamam gerektiğini anladım” dedim.

“Sen de beni o piçle bir mi tuttun?”

Sesi yine de öfkeli değildi.

“Bir tutmadım, o saçmalıktan sonra iş hayatından biriyle, en azından sürekli birlikte çalışmam gereken biriyle romantik bir şeyler yaşamamın kendime karşı bir hata olacağını düşündüm. Hem nereden bilebilirdim Çağan böyle olacağını?”

İkimizi işaret ettim. “Nasıl olacağını?”

“Böyle işte, sana gerçekten aşık olacağımı nereden bilebilirdim sanki?” Sonra bir an durdum, o da durdu.

“Tam olarak öyle demek istemedim” dedim toparlamaya çalışırken, adama şak diye ben sana aşık oldum demiştim ve bunu da ondan özür dilemeye çalıştığım anda yapıyordum.

“Öyle demek istemedin mi?”

Kısık sesi bir an gözlerimi ona çevirmeme sebep oldu.

“Öyle demek istedim ama-“

“Ben sana senin tahmin ettiğinden çok daha önce aşık oldum Hazel, belki de seni ilk gördüğümde. Hırslı gözlerine ilk baktığımda ya da benimle kavga etmek için ağzını ilk açtığında, ben bile hatırlamıyorum ama senin bile düşündüğünden çok önce sana aşık olmuşum”

Kalbim eridi, vücudum resmen ellerinin altında bir kuşun ürkekliği gibi titriyordu. Sözlerinin ağzından çıkarken bile hayatım boyu zihnimin en değerli köşesine kazındığını biliyordum. Belki de bu şu ana kadar bana söylenmiş en güzel sözlerdi.

Saçlarımdan birini kulaklarımın arkasına attı, eli tenimi okşarken başımı bir an eline doğru bastırıp gözlerimi kapatma ihtiyacıyla tutuştum.

“Bizin aramızda asla böyle bir şey geçmeyecek Hazel, ben senin başarının yalnızca senin eserin olduğunu görecek kadar tanıyorum seni. Bunu senden almak gibi bir aptallık yapmam, kimsenin de almasına izin vermem” dedi.

İçim yumuşadı, o zamana kadar düşündüğüm her şey silindi.

“Yine de böyle bir şeyden beni sorumlu tutman beni çok kızdırdı” dedi. “Bahar o gece anlattı”

Gözlerim şaşkınlıkla aralandı.

“Nasıl?”

“Anlattı işte, bu kadar detay vermedi ama konunun önceden yaşanan bir şey olduğunu anlattı. Ben senin anlatmanı beklerdim Hazel. Bana güvendiğini düşünüyordum”

“Konu güvenmek değildi. Bu olay olurken daha başında bana mantıksız geliyordu iş ortamından biri olması, sürekli çalışacak olmamız. Ama sonra sırf hoşlandığım için böyle bir şeyin olmasına izin verdim ve boyumun ölçüsünü de aldım. Yine aynı şey olsun istemedim”

“Benimkinin basit bir hoşlantı olmadığını biliyordun” dedi.

Başımı salladım, elbette değildi.

Sonra beni kendine çekti, bana kızgın olduğunu görebiliyordum.

“Bu basit bir şey değildi, hiçbir zaman değildi. Seninle ilgili hiçbir şey basit olamaz. İşin sonu kötü biterse de umrumda değil, ben senin her ihtimalin olmak istiyorum. İyi ya da kötü, içinde ben olduğum her ihtimali istiyorum seninle.”

Gözlerim dolduğunda gülümsemeye çalıştım.

“Şu an böyle sözleri benim sana söylemem, gönlünü almam gerekiyordu” dedim.

“Aramızda yeterince uzaklık oldu, daha fazlasına katlanabileceğimi düşünmüyorum”

Dedi. “Senden uzak kalmak işkence gibiydi”

Bu adam beni öldürecekti!

Ölümümden sorumlu olacak gülümsemesi yerini koruyordu.

“Her şey için üzgünüm” diyebildim sonunda. Gerçekten öyleydim.

“Olma, bu her şeye değerdi” dedi. Dudaklarıma uzandığında onu nefesim kesilene kadar öptüm.

 

Yeni bölümde görüşmek üzere, yorum bırakmayıı unutmayıın ❤️❤️❤️❤️❤️

Loading...
0%