24. Bölüm

23. Bölüm

Sude
sudesi

Hayatım tamamen normalinden farklı bir düzendeydi, hatta bir düzende olduğunu söylemek bile yanlış olurdu. Benim kadar dakik ve işkolik birinin işe birazcık geç kalmayı ya da işten kaytarmaya çalıştığı anlar nadirdi ve kesinlikle 3 haftadır tek yaptığım buydu. Yaptığımız...

Çağan'ın da benden farklı olduğu söylenemezdi zaten. Her boş vaktimizde birlikte bir yerlere gidiyor, yeni yerler deniyor ve bolca, bolca birbirimizin tadını çıkarıyorduk.

onun yanında bu kadar rahat olmak beklemediğim bir şeydi ama kesinlikle hiçbir şey umurumda olmuyordu, zamanın nasıl geçtiğini de anlayamıyordum. Yine o anlardan birinde, gece onun evinde film izliyorduk. Bacaklarım onun kucağındaydı ve benim kucağımda da kocaman bir parlamış mısır kasesi vardı.
Çağan'ın elleri bacaklarımda tahrik edici olmaktan çok rahatlatıcı bir şekilde geziniyordu, bakışlarım bu hareketine odaklandığıda bu yaptığının farkında olup olmadığını anlayamadım. Sanki hep böyleymiş gibiydi, her zaman birlikteymişiz gibi bir alışkanlık ve doğallık vardı hareketlerimizde. Bu çok uzun zamandır bir ilişkide yaşamadığım türden bir samimiyetti bu yüzden belki de kendimi olduğumdan daha rahat hiseediyordum.
çağan bana döndüğünde gülümsedi.
"ne oldu?"
"hiç" dedim omuz silkerken, son 10 dakikadır onu izlediğimi yeni fark etmiş gibiydi.
"Yüzün hiç de hiç der gibi değil" dediğinde siyah saçlaro gözlerinin üstüne düşmüştü.
"Düşünüyordum"

İlgiyle bana döndü, bacaklarımı tutan elleri sıkılaştı. Bu haline güldüm

"Ne düşünüyordun"

"Bilmem, birlikte çok rahat olmamızı. Kendimi bu kadar rahat hissedeceğimi düşünmezdim"

"bu iyi bir şey" dedi tek kaşını kaldırarak, sorarcasına.
"evet, elbette iyi bir şey. Ama korkutucu da"

"Neden?"
"Çünkü buna çok çabuk alıştım" dedi. Gülümseyerek. O da gülümsedi. Sonra dudaklarıma uzanıp içli ve tenimi ısıtan bir öpücük kondurdu. Onu kendime çekerken ellerim istemsizce saçlarına daldı, yumuşak tutamları çekiştirirken Çağan bana daha çok sokuldu.
O sırada telefonum çalmaya başladığında memnuniyetsiz bir şekilde inledim.
"Bu saatte gelen aramalardan daha çok nefret etmeye başladım" dedi Çağan.
"Ben de öyle" telefonumu aldığımda arayanın Göksu olduğunu gördüm. Saat 20.00'ı biraz geçiyordu. Şirketten çıkalı daha 1 saat olmamıştı:

"efendim Göksu?"

"hazel hanım iyi akşamlar, rahatsız ediyorum kusura bakmayın ama mail şimdi gelince aramak durumunda kaldım. Yarın için bir davete katılmanız gerekiyormuş. Çağan beye de ilettim davetiyeyi zaten." Dedi. Bilgileri ilettiğinde ben çoktan telefondan maile bakıyordum.
Ödül gecesi gibi bir şeydi ve şirket olarak davetiye gelmişti, firma sahibi ve eşi de katılacaktı. Reklam biriminden Çağan ve benim adıma davetiye vardı.
"Şirketten bir çok kişi orada olacak zaten" dedi.
"Tamam canım teşekkürler, Çağan yanımda zaten iletirim ben" dedim. Göksu ilişkimizi biliyordu, hatta bilen sayılı insanlardan biriydi ve onun mükemmel sırdaşlığı ile hala ilişkimizi tamamen etik biçimde yaşayabiliyorduk.
Onunla telefonu kapattıktan sonra Çağan'a döndüm ve söylediklerini anlattım.
"Geçen sene de katılmıştık zaten, firma sahibi ödül almıştı" dedi. Patronumuzdan bahsediyordu.
Biraz daha ödül gecesiyle ilgili konuştuktan sonra filme döndük.

Karnımın fazlasıyla aç olduğunu hissettiğimde ona döndüm. “Karnım acıktı”

bacağımda duran eli hafifçe tenimi okşadığında telefonunu eline aldı.
“bir şeyler mi yapalım yoksa dışarıdan mı yemek istersin?” Diye sordu ilgiyle.
yüzümü onunkine yaklaştırdım. “Gidip Bora’nın yemeklerinden yemek daha iyi bir fikir bence”

Ela gözlerini devirdi, bu haliyle bir çocuk gibi görünüyordu.

“Sayenizde o herifi her gün görmeye başladım”

“Bizden önce en yakın arkadaşınla yılda bir görüşüyorsan zaten iyi yapmışız” dedim.
“yılda bir değil, iki ya da üçü vardır” dedi düşünür gibi yaparken.
omzuna hafifçe vurduğumda gülmeye başladı.
“ama ben seni hep onun yanında görüyordum, bu ne demek oluyor? Yoksa sırf beni görmek için mi Bora’nın yanına sık gitmeye başlamıştın?”
oyuncu bir tavırla gözlerimi kıstığımda vücudunu benimkine yaklaştırdı.
“evet, kesinlikle. İş yerinde benden kaçtığın için orada görmek zor oluyordu”

“Konunun beni görmek için oraya gittiğin kısmına dönebilir miyiz acaba?”
tekrar güldüğünde telefonu eline aldı.
“hadi hazırlan da çıkalım, ben de açım”

kalkıp üstüme tekrar kıyafetlerimi giydim çünkü sadece Çağan’ın tişörtüyle oturuyordum. Burada kaldığımda pijamam olarak anlaştığımız tişörtle.
hazırlandıktan sonra tekrar salona döndüm, beni gördüğünde o da kalkıp üstüne yeni bir kazak ve kot pantolon geçirdi. Çantama telefonumu attıktan sonra benim için açık tuttuğu kapıdan çıktım.
“bahar’a haber vereyim, onu da görmüş olurum” dedim.

“Olur, ben Boraya yazdım zaten. Çıkmadan önce bizi bekleyecek” dedi.
Bahar’ın cıvıldayan sesini duyduğumda dikkatimi telefona verdim.
“efendim kuzum?”
“Naber?”
“İyiyim, işten çıktım şimdi. Sen?”
“Saat baya geç oldu, niye geç çıktın?”
“Birikmiş işler vardı, başımın etini yemelerini çekemem sonra.” Dedi bıkkınlıkla.
“Bora’nın restoranına gidiyoruz, karnımız acıktı. Sen de gelsene, görüşemedik kaç gündür” dedim.
“Olur, yakınım zaten direkt oraya geçerim. Sevgilime de sürpriz yapmış olurum” dedi.
Kıkırdadım, Bora ve Bahar ayrılmaz bir ikili olmuşlardı resmen, bu beni inanılmaz mutlu ediyordu. Onunla telefonu kapattıktan sonra Çağan’a döndüm.
“geliyormuş”

Arabayı restoranın otoparkına park ettikten sonra birlikte indik. Çağan elimi avucunun içine aldığında kalbim bir anlık tekledi, buna hâlâ alışamamış olmam komikti.
içeri girdiğimizde Bora garsonlardan biriyle konuşuyordu, bizi görünce gülümsedi. Çağanla hafifçe sarıldıktan sonra bana döndü, bana da hafifçe sarıldıktan sonra “köşedeki masaya geçin, ben birazdan geliyorum”

o mutfağa döndüğünde biz de yerimize oturduk.
Aradan 5 dakika geçmeden Bahar da gelmişri, 4ümüz yaptığımız ufak tatilden beri ilk defa görüşüyorduk.
Biraz sohbet ettikten sonra ve karnım tamamen doyduktan sonra çok daha keyifliydim. Bahar yanımda otururken kulağıma eğildi

”Her şey yolunda görünüyor” dedi. Kıvırcık saçları kulağımı gıdıkladı.
“Evet, şaşırtıcı şekilde” dedim abartıyla.
“bir süre sonunda bunu duymak oldukça rahatlatıcı” dedi yine kıkırdarken.
Kısa süre sonra siparişlerimiz geldiğinde iştahla yemeye koyuldum. Bora yeniden mutfağa dönmüştü.
“Sana bir şey söyleyeceğim” dedi Bahar heyecanla, sonra Çağan’a döndü.
“Sana da tabii, kusura bakma Hazeli ne zamandır göremiyordum da” dedi gülerek. Çağan da ona tatlı tatlı gülümsedi.
“dinliyoruz, çatlatma Bahar hadi söyle” beklentiyle ona bakarken.
“Bora yanına taşınmamı istedi”

gözlerim fal taşı gibi açıldı. “Ne!?”

“Evet!” Heyecanla ellerini tuttu, “İlişkimin bu kadar ciddileştiğine inanabiliyor musun?”

“İnanamıyorum desem kızar mısın?” Dedim.
“sen ne dedin peki?” Çağan ondan nadiren duyduğum meraklı ses tonuyla konuştuğunda Bahar müthiş bir neşeyle ona döndü.
“deli misin Çağan? tabii evet dedim!”
“Hayatım bu büyük bir adım biliyorsun” dedim uyarırcasına, Bahar zor bir kızdı. Hele kendi evinde onun kuralları olmadan kimse onunla yaşayamazdı.
“biliyorum, bu yüzden daha çok istiyorum ya. Hem görmüş olacağız, beraber evdeki uyumumuz bize çok şey anlatır”

“Zaten iş yüzünden ne o ne ben birbirimize vakit ayıramıyoruz, neredeyse 10 ay oluyor sevgili olduğumuzdan beri”

gerçekten o kadar uzun zaman olmuş muydu? Bir kez daha şok oldum, zaman çok hızlıydı…

“Çok sevindim o zaman canım” dedim tuttuğum elini sıkarken.
onunla biraz daha konuştuk, bu sırada Çağan Bora’nın yanına gitmişti. Restoran kapanana kadar oturduk, hem arkadaşımı hem de Borayı ve onları beraber görmeyi özlemiştim bu yüzden günün stresini tam olarak atabilmek çok iyi gelmişti.

Çağan’ın arabasına bindiğimde fazlasıyla uykum gelmişti.
“Ben eve mi gitsem Çağan?”
“hayır güzelim, yarın seni sabah bırakırım, hazırlanıp inersin” dediğinde ona döndüm.
“gerek yok ki, ben giderim sabah. Sen de geç kalma benim yüzümden” dedim.
“Erken çıkarız, beklerim. Benim için sıkıntı olmadığını biliyorsun”

“peki o zaman” dediğimde arabayı çalıştırıyordu. Arabada iyice yayılıp camı açtım, serin hava tenimi okşarken anın tadını çıkardım.

Gözlerim tam kapanacağı sırada Çağan arabayı park etti.
İndiğimizde birlikte eve çıktık. Çağan eve girer girmez beni belimden yakaladı, dudaklarıma beni şaşkınlığa uğratan bir öpücük bıraktığında gülümsedim. Dudaklarının benimkilerin üstündeki sımsıcak hissi kalbimi tekletti.
“Tüm gece seni izlerken bunu düşünüyordum” dediğinde daha da gülümsedim.
“Seni seviyorum” dedim gülümserken.
“Ben de güzeller güzeli sevgilim”

Beraber odaya gittiğimizde üstüme yeniden pijama olarak kullandığım tişmörü geçirdim. Çağan bize kahve demliyordu, saat çok geç değildi bu yüzden uyumak istememiştim.
Salonda L koltuğa uzandığımda o da yanıma geldi. Kahveyi uzattıktan sonra üstümü süzdü, ben tekrar televizyona dönmüştüm ama o bana bakmayı sürdürdü. Ona döndüğümde gülümsedim “Ne?”
“burada bir kaç eşyanı bırakman gerektiğinin farkındasın değil mi?” Dedi.
“Farkındayım”

“O zaman burada hazırlanıp gidebileceğimiz gibi eşyalarını getir güzelim.”
“Tamam, bir dahaki gelişimde aklımda tutarım” dedim. İçten içe bunun fazlasıyla tatlı bir istek olduğunu biliyordum ve gülümsemeden edemiyordum. Çağan benim için öylesine konfor alanıydı ki bazen ne diyeceğimi bile bilemiyordum. İlk tanıştığımızdaki halinden çok farklıydı.
“Bazen beni çok şaşırtıyorsun” dedim.
“Neden?”
“Bu kadar rahat olmana bayılıyorum, ilk tanıştığımızda o kadar kasıntıydın ki şu an sanki bambaşka biri gibisin” diye itiraf ettiğimde kaşlarını çattı.
“kasıntı mıydım? Çok ayıp, sen pamuk şeker gibiydin çünkü”

güldüm, benim buz gibi olduğumu bilmeyen yoktu.

Sabah uyandığımda Çağan yanımda uzanıyordu, onu uyandırmamaya özen göstererek banyoya ilerledim. Banyoda yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladıktan sonra mutfağa gittim, saat 7 bile olmamıştı. Bu yüzden bir ilki gerçekleştirip Çağan’ın evinde kahvaltıyı ben hazırladım. İkimiz için omlet yaparken üstümde onun gibi kokan bol bir tişört vardı. Arkamdan sarılan eller beni irkiltse de Çağan’ın boynuma bıraktığı minik öpücük kendimden geçmeme yetti. Omleti yakmamak için ocağı kapattığım zaman beni kendine döndürdü.
“günaydın” dedim gülümserken.
bu adamın sabah uyanınca bile inanılmaz yakışıklı görünmesi haksızlıktı, üstünde eşofmanından başka bir şey yoktu. Benim bacaklarım, onun ise üstü çıplaktı ve bu bir noktada tenimin ısınmasına yetmişti.
“günaydın” dedi boğuk çıkan sesi karnımda bir şeyleri harekete geçirdi. Dudaklarıma bir öpücük bıraktı, bir eli tatlı tatlı bacağımda daireler çiziyordu.
“bize kahvaltı hazırladım” dedim. Güldü, gözleri kısıldığında tenimin altında sıcacık bir his gezindi.
“Görüyorum bebeğim, ellerine sağlık”
Birlikte masaya oturduğumuzda karnımı yaptığım leziz omletle doyurdum ve daha fazla geç kalmamak için hızlıca hazırlandım. Çağan üstüne siyah kumaş bir pantolon ve beyaz bir gömlek giymiş, parfüm sıktığını gördüğümde gidip boynuna minik bir öpücük kondurdum.

“Hadi çıkalım artık, daha eve gideceğiz” dedim aceleyle.

“Tamam hayatım, sakin ol! Daha 1 saatimiz var” dedi gülümseyerek.
“olsun, geç kalmak istemiyorum işte, daha doğrusu seni bekletmek istemiyorum Çağan”

“Ben seni beklemekten hiç sıkılmam Hazel” dedi, kalbim eridi.

Bölüm : 29.12.2024 21:03 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...