Yeni Üyelik
5.
Bölüm
@sudesi

Gerginliğimi bir kenara bırakmaya çalıştım. Bahar bana gözleriyle tuvalete gitmemiz için işaret verdiğimde resmen içinden şükürler ediyordum. Kalkıp biraz nefes almalıydım. Yerimden kalkıp onun peşinden gittim.

"Ben bu bu adama aşık olabilirim Hazel!" Dediğinde bir kahkaha attım.

"Sakin ol Bahar, daha yeni tanıştınız. Sakın öyle bir şey yapayım deme" dedim gülümseyerek.

"Tamam tamam abartıyorum. Ama cidden çok hoşlandım, uzun zamandır bu kadar kibar bir adamla tanışmamıştım." Dedi hülyalı hülyalı. Ona başımı iki yana sallayarak baktım. Umarım bu işin sonu da diğerleri gibi hayal kırıklığıyla bitmezdi. Kötümser biri değildim, sadece arkadaşım için temkinliydim.

"Sen ne durumdasın?" Diye sordu çantasından parfümünü çıkarırken.

"Gerginim, adamın tavırları bir tuhaf. Bir çok ilgili bir çok soğuk." Dedim düşünerek.

"Bence bu adam sana karşı bir şeyler hissediyor Hazel. Gördüğüm kadarıyla yani. Soğuk olmak içinen gelseydin zaten soğuk olurdu. Seninle ilgilenmek adamın ne görevi ne de umrunda olması gereken bir şey sonuçta. Dengesizliği belki de hoşlantısından kaynaklı" dedi bana yandan bir bakış atarak. Yok artık...

"Hiç sanmıyorum, bence benimle iletişim kurup kurmamaya bile karar veremediği için sürekli bu şekilde davranıyor. Adam direkt olarak iletişim kuramayan biri de olabilir. Hemen hoşlantıya bağlama Hazel, çocuk değiliz artık" dedim. Ama beynimin küçücük bi kısmı bu fikre tutundu. Acaba mı dedirtti. Bu yüzden Bahar'a kızdım. Beni böyle ikilemlerde bırakmamalıydı!

"Hadi gidelim. İstersen kalkabiliriz bebeğim, hiç sorun değil" dedi koluma girerken.

"Hayır merak etme, ben bir taksiyle dönerim. Siz de biraz baş başa kalıp sohbet edersiniz hem" dedim göz kırparak. Çağan'ın da onları yalnız bırakacağını düşünüyordum ben gittikten sonra.

Masaya ulaştığımızda "Ben artık eve gideyim, güzel bir akşamdı." Dedim çantamı alırken.

"Bahar'ın arabasıyla gelmiştin ama seni bırakalım istersen." Dedi Bora kalkmak için hareketlendi.

"Hayır hayır, Bahar da teklif etti zaten ama gerek yok. Ben taksiyle dönerim." Dedim.

"Ben seni bırakırım. Zaten ben de kalkacağım şimdi, birlikte gideriz." Dediğine Çağan'a döndüm. Neden hep istemediğim şeyler başıma geliyordu ki?

"Hiç gerek yok Çağan gerçekten. Kendim giderim evim zaten çok yakın." Dedim engel olmaya çalışarak. Ama beni dinlemeden kalkmıştı bile. Masaya içkiler için biraz para bırakıp nana hadi dercesine işaret etti.

Gözlerimi devirerek Bahar'a eğilip yanağına bir öpücük kondurdum.

"Haberleşiriz, memnun oldum Bora. En kısa zamamda yine güzel yemeklerin için geleceğimizden şüphen olmasın" dedim gülümseyerek.

Onlarla vedalaşıp dışarı çıktığımda Çağan arabasına yaslanmış beni bekliyordu.

"Bunu yapmana gerek yoktu. Kendim de giderim biliyorsun." Dedim mahcup bir şekilde.

"Hadi Hazel, büyütme." Dedi. Arabaya binmem için bekledi.

İkimiz de yerleştiğimizde arabayı çalıştırdı.

Nerede yaşadığımı söylediğimde evime giden yola döndük.

"Teşekkür ederim" dedim. Başını sallamakla yetindi. Araba onun kokusuyla doluydu bu yüzden bu arabadan da nefret etmeye başlamıştım.

Telefonum çalmaya başladığında korkuyla irkildim bir an. Arayan Aysel Teyzeydi, babamın evdeki yardımcısı. Saat 11'i geçmişti. Bu saatte beni araması içime bir endişe düşürdü. Hızlıca açtım.

"Aysel teyze? Bir şey mi oldu?" Dedim korkuyla.

Yaşlı kadının titrek sesini duydum.

"Hazel baban fenalaştı kızım, hastaneye gelebilir misin?" Dediğinde elim istemsizce kalbime gitti.

"Hangi hastane?" Dedim hızlıca. Hastanenin adını öğrendikten sonra bana sorgu dolu gözlerle bakan Çağan'a döndüm.

"Hastaneye gitmem gerekiyor." Dedim. Hızlıca hastanenin adresini açtım navigasyondan ve ona verdim telefonu. Ellerim resmen titriyordu. Babam 60 yaşına yeni girmişti, kendine dikkat ederdi. Bu yüzden bu tarz şeylere hiç alışık değildik. Babam hasta bile olmazdı ki. Gözlerim istemsizce dolmaya başladı.

"Sakin ol, eminim iyidir. Gittiğimizde öğreneceğiz" dedi Çağan yumruk yapmış olduğum elimi yakalayarak. Sımsıcak eliyle elimin üstünü hafifçe okşamaya başladığında gözlerimi kapatıp sakinleşmek için kendimi telkin ettim.

Arabayı 10 dakika sonea hastanenin önüne park ettiğinde koşarcasına indim arabadan. Acildeki kadına babamın adını söyleyip 2. Katta olduğunu öğrendim. Hızlıca yukarı çıkarken Çağan da peşimden geliyordu. Durup ona benimle gelmemesini söyleyecek vaktim bile yoktu.

Babamın olduğu odanın numarasını bulup hızlıca girdiğimde Aysel Teyze babamın başında bekliyordu. Babam beni görünce gülümsemeye çalıştı.

"Sana haber verme dedim Aysel" dedi babam kaşlarını çatarak Aysel teyzeye dönerek.

"Saçmalama baba. Neden haber vermeyecekmiş?" Dedim yanına bir sandalye çekip otururken.

Aysel teyze ben doğrusundan beri bizim evde çalışıyordu. Beni o büyütmüştü.

Çocuklarından ayırmazdı, beni gördüğünde sarılıp öptü.

"Arkadaşın kim?" Defi babam sırtını dikleştirmeue çalışarak. Ah, Çağan'ı resmen unutmuştum.

"Lütfen rahatsız olmayın, Hazelle beraberdik telefon geldiğinde. O yüzden beraber gelmek durumunda kaldık. Çok geçmiş olsun." Dedi saygıyla bakarken.

"Sağolun, keşke hiç zahmet etmeseydiniz. Bir şeyim yok, tansiyonum düştü o kadar." Dedi babam bana bakarak.

Aysel teyze kulağıma eğilip "yalan söylüyor, bayıldı adamcağız. Ambulans gelip aldı bizi" dediğinde babama döndüm.

"Sen dinlen baba, ben doktorla konuşup geleyim." Dedim.

Odadan çıkarken Çağan da kapıda bekliyordu.

"Çok teşekkür ederim getirdiğin için. Seni de sürükledim peşimden" dedim ellerimle oynarken.

"Saçmalama Hazel, nesi varmış öğrenebildin mi?" Dedi.

"Hayır doktorla konuşacağım."

Beraber koridorda ilerlerken hemşirelerden birine doktordan bilgi almak istediğimi söyledim. Doktor yanımıza geldiğinde

"Babanız kalp krizi riskinden dönmüş, erken müdahale ettiğimiz için şimdilik bir sorun yok. Düzenli olarak gelip kontrol ettirmeli. Ayrıca kendini fazla yormaması gerekiyor bu aralar." Dedi açıklama yaparak. Doktorun açıklamasını dinlerken ilaçları için bana bir reçete uzattı. Teşekkür ettim. Çağan reçeteyi elimden aldı "ben şunları alıp geleyim, sen babanın yanına git. Bir sorun yokmuş işte, yaşı gereği kendini çok yormaması gerekiyor normal olarak" dedi. Sesindeki yumuşaklık içimi ısıttı. Bu kadar yanımda olması bile garip geliyordu. Ama yaptığı iyiliği asla görmezden gelemezdim, benim için anlamı çok büyüktü.

O yanımdan ayrıldığında tekrar babamın odasına girdim. Önündeki sandalyeye oturduğumda Aysel teyze destek vererek ellerimi ellerine aldı.

"Kimdi o arkadaşın?" Dedi babam hafifçe gülümseyerek.

"İş arkadaşım baba, sağolsun eve bırakıyordu. Aysel teyze arayınca apar topar buraya geldik." Dedim.

"İş arkadaşın mı?" Dedi Aysel teyze gülümseyerek.

Kaşlarımı çatarak ona döndüm.

"Evet Aysel teyze, imayı anlamıyorum sanma. İş arkadaşım" dedim. Kadına bakarken içimden gülmek geliyordu.

Elimi sıkarak başını salladı. İnanmadığını görüyordum.

"Çok da yakışıklıymış" dediğinde öksürmeye başladım.

"Aysel allah aşkına" dedi babam cık cık yaparak. Babamla aysek teyze yıllardır çekişip dururlardı. Kadın 80 yaşına gelecekti neredeyse hala bizimleydi. Artık eskisi gibi çalışmıyordu ama babama yemekleri hala o yapardı. İçi rahat etmiyordu başkası yaparken, babam da onu ablası gibi gördüğü için bırakmamıştı. Çalışmasa bile bizim hala yardımcımızdı.

Kapı tıklatıldığında Çağan başını içeri uzattı.

Babama tekrar geçmiş olsun dilediğinde yanına gittim ve beraber dışarı çıktık. Elindeki poşeti bana uzatırken "yiyecek bir şeyler de aldım. Sabaha kadar acıkabilirsiniz belki diye." Dedi. Daha ne kadar mahcup olabilirdim bilmiyorum. Ona minnettardım, en kısa sürede teşekkür etmeliydim.

"Çağan gerçekten çok teşekkür ederim." Dedim gülümseyerek.

"Ne demek Hazel, lafı bile olmaz. Tekrar geçmiş olsun hepinize. Pazartesi görüşürüz" dedi. O kadar sıcak ve samimiydi ki bir an önceki yaşadıklarımızın gerçekliğini sorguladım.

"Görüşürüz" dedim zar zor. Arkasını döndüğümde ben de odaya geri girdim.

Bu gece Aysel teyzenin ne kadar korktuğunu tahmin edebiliyordum.

"Aysel teyze sana bir taksi çağırayım eve dön. Ben babamla kalırım." Dedim. Biraz itiraz etse de babamla onu ikna edip eve gönderdik.

Sabaha taburcu olacaktı zaten.

"Uzun zamandır beraber kalmamıştık." Dedi babam gülerek.

"Yaa baba ne demezsin." Dedim gözlerimi devirerek. Yatağın yanındaki koltuğa yerleştim.

"Biraz ilgi çekmek istedim, bir şeyim yok merak etme." Dedi bana anlayışlı gözlerle bakarken.

"Bundan sonra kendini çok yorma baba, işten erken çık. Eve gelip dinlen" dedim uyarırcasına.

"Tamam kızım hadi bir de sen başlama, zaten doktor her şeyi söyledi" dedi.

Biraz daha sohbet ettikten sonra hemşire gelip babamı kontrol etti ve ilaçlarını verdi. Babamın uykuya dalmasını beklerken telefonumu çıkarıp olanları Bahar'a anlattım mesaj atarak.

Sabah gördüğünde beni arardı nasıl olsa.

~~~~

Babamı eve bıraktığımda kendimi son derece uykusuz hissediyordum. Evden bir kaç parça eşyamı kalıp babama gidecektim yeniden. Bir süre onu yalnız bırakmak istemiyordum, en azından içim rahat edene kadar.

Telefonum çalmaya başladığında saat 12'yi geçmişti. Tanımadığım bir numara arıyordu. Açtığımda Çağan'ın tok sesini duydum.

"Hazel?" Dedi kontrol ederek.

Kalbim tekledi

"Efendim Çağan?"

"Seni merak ettim, iyi misin? Baban iyi mi yani?" Dedi. Sesi endişeliydi hala.

"Ah evet merak etme. Eve geçti şimdi. Eşyalarımı almak için kendi evime gidiyordum ben de . Bir süre sonra tamamen toparlar. Teşekkür ederim tekrar sana da" dedim. Araması çok büyük incelikti.

" ne demek. İhtiyacın olduğunda beni arayabilirsin Hazel" dedi boğuk çıkan bir sesle. Etkilenmemek elde değildi... ama hayır. Çağan'ın dengesizliklerine alışmıştım bile. O yüzden buna alışmasam iyi olurdu.

"Teşekkürler, yarın görüşürüz o zaman" dedim. Görüşürüz dediğinde telefonu hızlıca kapattım.

Numaramı nereden bulmuştu ki?

Loading...
0%