Yeni Üyelik
6.
Bölüm
@sudesi

Kapıdan içeri girdiğimde üstümden tır geçmiş gibi hissediyordum. Kaç günün yorgunluğunu atamamıştım. Babamı yalnız bırakmamak için sürekli onun evi ve kendi evim arasında mekik dokumuştum resmen.

Ofisim katına çıkarken esnememek için kendimi zor tutuyordum, asansörden indiğimde Göksu beni karşıladı. Hafta sonu rapor vermek için aradığında durumumu anlatmıştım.

"Tekrar çok geçmiş olsun" dedi programı anlatmaya başlamadan önce. Ona içtenlikle gülümsedim ve beraber odama geçtik.

Aklımda Çağan'a bolca teşekkür etmek vardı, gerçekten minnettardım.

"Hafta sonu için İzmirde düzenlenecek olan sempozyuma katılmanız gerekiyor bu arada. Aniden çıktığı için şimdi söylemek zorunda kaldım Hazel hanım" dedi mahçup bir şekilde.

"Ayarlamaya çalışırım, kaç gün sürecek?" Diye sordum bilgisayarımı açarken.

"2 gün. Çağan beyle beraber ekipten bir kaç kişi daha gelecek. Şirket için önemli bir etkinlik bu yüzden sizin de katılmanızı özellikle istediler bu yıl." Dedi ince bir dosyayı önüme bırakırken.

"Tamam canım, teşekkür ederim. Gün içinde yine konuşuruz bu konuyla ilgili." Dedim. O çıkarken nasıl ayarlayacağımı düşünüyordum. Babam bayağı toparlanmıştı aslında ama hafta sonu uzakta olmak beni korkutuyordu. Bir şey olsa hemen ona ulaşamayabilirdim bu yüzden içim sıkılmıştı.

Kalkıp Çağan'ın odasına gittim. Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimde başını dosyalardan kaldırıp bana baktı. Yüzünde minik bir gülümseme belirir gibi oldu "Günaydın Hazel" dedi.

Aramızdaki mesafeyi biraz da olsa aşabilmek beni rahatlatmıştı.

"Günaydın, Göksu hafta sonu olacak bir sempozyumdan bahsetti" dedim arkamdan kapıyı kapatırken. Masanın önündeki koltuğa oturdum.

"Evet, her sene katılıyoruz. Bu yıl senin için biraz sıkıntılı bir zamana denk geldi farkındayım ama beraber katılmamızı özellikle istedi Berkan bey" dedi. Berkan bey şirketin sahibiydi bu yüzden maalesef bu karşı çıkamayacağım bit durum haline gelmişti...

"Anladım, bunu atlatmamın bir yolu yoksa mecbur geleceğim o zaman" dedim gülümsemeye çalışarak.

"Baban nasıl oldu?" Diye sordu ilgili sesiyle. Son bir haftadır bu ses tonunu o kadar çok duymuştum ki içimi sıcacık yapıyordu.

"Çok daha iyi, teşekkür ederim ilgilendiğin için de. Doğru düzgün teşekkür etme fırsatım olmadı. Bu yüzden bu hafta uygun olduğunda sen ve Borayı yemeğe davet etmek istiyorum. Bahar çok ısrar ediyor ayrıca" dedim gözlerimi kısarak. Yaptığım imalı bakışı hemen anladı. Dudağının kenarı keyifle kıvrıldı.

"Boranın bu fikre bayılacağına eminim ama gerçekten gerek yok. Hiçbir şey yapmadım, kendini mecbur hissetme" dediğinde kaşlarımı çattım. Buz kütlesine dönüşme şansı yoktu bu sefer.

"Kendimi mecbur hissedeceğim hiçbir şey yapmam, istemediğim bir şeyi de. Bu yüzden fazla düşünmene gerek yok. Hep beraber bir yemek yemek kimseye zahmet olmaz" dedim ayağa kalkarken. "Yarın akşam sizin için de uygun olursa bana haber verirsin" dedim ve cevabını beklemeden odadan çıktım.

Yaptığı o kadar şeyden sonra onunla eski halime dönemezdim, gerçekten minnettardım. Ve Bahar başımın etini tam anlamıyla yemişti bu yemeğe davet etme konusu için, geri çevirmesine izin veremezdim maalesef... baharın gazabından korunmalıydım.

Arkadaş olmak için hala geç değildi zaten, umarım...

Çok yoğun çalışarak geçirdiğim koca bir günün ardından eve geldiğimde aklımdaki tek şey sıcak bir duş alıp uyumaktı. Üstümü çıkarıp sıcak suyun altında kaslarımın gevşemesini bekledim. Çıktığımda bornozuma sarılıp baharı aradım.

"Yarın için haber verecek bana. Şimdiden söylüyorum Bahar sakın geç kalayım deme. Ben o kadar şeyi tek başıma hazırlayamam" dedim uyarırcasına.

"Harikasın bebeğim, bu işi halledeceğini biliyordum. Adamla o günden sonra bir türlü doğru düzgün konuşamadık. Çok güzel olacağına eminim, ayrıca benim elimin ne kadar lezzetsiz olduysa biliyorsun. Bütün yemekler ellerinden öper, ben masayı hazırlarım" dediğinde o görmese de gözlerimi devirdim. Sesini bu kadar neşeli duymak çenemi kapalı tutmama yetiyordu, keyfini bozmayacaktım. "Peki peki, halledeceğiz mecburen."

Biraz daha çene çaldıktan sonra iyi geceler dileyip telefonu kapattık. Yarın güzel bi gece olmasını umuyordum.

~~

 

Kahvemi yudumlarken akşam için güzel bir şarap almayı aklımın köşesine not ettim. Sabah Çağan odama uğrayıp akşam için uygun olduklarını söylemişti. 8.30 için sözleşmiştik. Onun evimde olacağını düşündükçe mideme anlamsız kramplar giriyor gibiydi ve bu kendime kızmama sebep oluyordu. Birinin beni bu denli heyecanlandırması hoşuma gitmemişti, kendimi toy bir genç kız gibi hissediyordum yeniden. Üstelik benim her zaman kendimden be hislerimden emin bir duruşum olmuştu, bu adam hiçbir şey yapmadan bile bakışlarıyla beni allak bullak ediyordu başından beri.

Gerginliğimi bir kenara bırakıp çıkış saatime kadar halletmem gereken toplantılarımı ve görüşmelerimi bitirmeye uğraştım. Çıktığımda saat 6'i biraz geçiyordu. Sürekli gittiğim markeye uğrayarak gerekli olan malzemeleri aldım ve güzel bir beyaz şarap seçtim.

Eve geldiğimde poşetleri taşımaktan bile yorulmuştum.

Aldıklarımı yerleştirirken kapı çaldı. Tam zamanında!

Bahar'ın sırıtan suratını gördüğümde gülümsedim.

"Fazla mı şıksınız hanımefendi?" Dediğimde yüzü anında değişerek ğstüne baktı. Giydiği siyah mini elbise ona çok yakışmıştı ve gümüş rengi topuklu ayakkabılarıya çok güzel gözüküyordu.

"Fazla mı olmuş?"

"Saçmalama Bahar geç içeriye. Nasıl istersen öyle giyinebileceğini biliyorsun, adam zaten her türlü sana kendini kaptırıyor." Dedim göz kırparak. Söylediğim onu fazlasıyla tatmin etmiş olacak ki bana muzip bir bakış atarak içeriye girdi.

"Evet ne yapıyoruz?" Diye sorduğunda ona yapması gerekenleri anlattım ve birlikte işe koyulduk.

1 saatin sonunda masaya bir sürü yiyecek ve güzel bir peynir tabağı hazırlamıştık. Evi saran yemek kokuları çok hoşuma gitmişti, uzun zamandır arkadaşımla böyle bir şey hazırlamamıştık ve evimde böyle bir yemek yenmemişti. Bu ister istemez beni de keyiflendirdi.

Ana yemeği fırından çıkardığımda Bahar

"Sen de üzerini değiştir Hazel, yarım saat var zaten daha" dedi. Hızlıca yukarı çıkıp dolaptan koyu bordo mini ip askılı elbisemi çıkardım. Elbise vücuduma tam oturuyordu. Sade ve şıktı, bu yüzden boynuma minik bir kolye taktım ve havasını bozmadım.

Siyah hafif topuklu ayakkabılarımı giydim, makyajımı tazeleyip parfümümü sıktığımda hazırdım. Kapı çaldığında salona geçiyordum. Kapının çalmasıyla kalbimin sıkışması aynı anda gerçekleşti sanki, tanrım neden bu kadar gergindim sanki.

Bahar kapıyı açtığında Bora ve Çağan gülümseyerek içeri girdiler. Çağan'ın şirketten çıkıp geldiğini tek bakışta anlamıltım. Yorgun gözüküyordu, Bora ise son derece neşeliydi. Onu çok şık gösteren koyu mavi bir gömlek giyinmişti.

"Hoş geldiniz" dediğimde Bora sıcak bir şekilde bana sarıldı.

"Hoş bulduk Hazel, bizi davet ettiğine çok sevindim. Mükemmel kokular geliyor ayrıca." Dediğinde güldüm.

"Sana özel tüm hünerlerimizi sergiledik. Umarım bizi çok eleştirmezsin." Dedim göz kırparak. Bahar'ın. Heyecanını duruşundan bile anlıyordum. Her şeye bir cevabı olab arkadaşım sus pus olmuştu resmen.

"Hadi gelin" dedim onları salona doğru yönlendirirken.

"İsterseniz direkt masaya geçelim" dedi Bahat. Herkes onayladığında masaya geçtik.

Gözlerimi Çağana değdirmemek için üstün bir çaba sarf ediyordum ve maalesef bunun farkındaydı. Buna anlam veremediğine de emindim çünkü ben de veremiyordum.

~

"Ciddi olamazsın!" Baharın şaşkın nidası masayı inlettiğinde kıkırdadım.

Bora'nın babasının Bahar'ın annesiyle bir zamanlar birlikte çalıştığı ortaya çıkmıştı. Baharın annesi de bir şefti ve Boranın babasıyla beraber aynı restoranda çalışmışlardı.

"Dünya gerçekten küçük" dedim şarabımdan bir yudum alarak. O sırada Çağanla bakışlarımız kesişti ve beni izlediğini fark ettim. Gözlerimi kaçırdığım sırada Bahar "Hafta sonu İzmire gideceğinizi duydum" dedi sırıtarak. "Harika bir tatil olabilir sizin için" dediğinde neredeyse yediğim boğazımda kalacaktı.

"Tatile gitmiyoruz, iş etkinliği için orada olacağız." Dedim dümdüz tutmaya çalıştığım sesimle.

"Evet, o yüzden pek gezme fırsatımız olacağını sanmıyorum" dedi Çağan beni onaylayarak.

"Yine de akşamları sizin olacak sonuçta." Dediğinde Bora da Bahar'ın küçük sinsi oyununa katılmış bulundu.

Onlara sinirli sinirli baktım. Çocuk muyduk biz allah aşkına? Ne yaptıklarını ikimiz de görebiliyorduk.

"Ben şarapları tazeleyeyim. Bahar sen de gelip yardım eder misin?" Dedim ona işaret vererek.

Gülerek yanıma geldiğinde

"Deli misin sen? Adamla beni zorla gezmeye mi çıkaracaksınız, biz daha arkadaş bile olamamışken üstelik?" Dedim sinirle.

"Sizin arkadaş olamayacağınız kesin zaten hayatım. Adam tüm gece gözlerini üstünden çekmedi. Yiyecek gibi bakmadı da cabası" dediğinde şaşkınlıkla ona döndüm.

"Saçmalama Bahar."

"Öyle ama gözlerime mi inanacağım sana mı? İstediğin kadar inkar edebilirsin" dediğinde daha çok sinirlendim.

"O sadece iş arkadaşım bu yüzden bu tür yakıştırmalarına beni alet etme, bozuşuruz. Şu an sana odaklıyız bence" dedim.

Bahar suçlu bir şekilde baktı.

"Özür dilerim haklısın, bu konularda ne kadar sert olduğunu unutmuşum" dedi. Bu sefer suçlu hisseyme sırası bendeydi.

"Boşver, hadi gidelim de daha fazla burada fısır fısır onları çekiştirdiğimiz belli olmasın" dedim gülerek.

 

Yemeklerimiz bittikten sonra salona geçip oturduk.

"Gerçekten çok güzel bir yemekti Hazel. Bu kadar güzel yemek yapabildiğini tahmin etmemiştim." Dedi Bora.

"O nedenmiş?" Diye sordum.

"İşinde başarılı ve yoğun olan kadınların mutfakta pek vakti olmuyor sanırım. O yüzden öyle hissetmiş olabilirim, ne kadar yoğun çalıştığınızı Çağandan biliyorum" dedi.

"Yemek yapmayı hep seviyordum, daha doğrusu bu tarz yemek davetlerim için. Tek başıma olduğumda gece makarna yapıp uyuduğum doğru." Dedim gülümseyerek.

"Maalesef ben o konuda berbatım. Elimden asla güzel yemek çıkmıyor, ben sadece yeme aşamasında iyiyim." Dedi Bahar dudak büzerek. Bora ona gülümsedi. "Ne tesadüf ki ben de yeme aşamasında iyi olan bir kadına bayılırım" Baharın kızarmasını son derece keyifle bacak bacak üstüne atarak izledim. O sırada göz ucuyla Çağan'a baktığımda bakışları bir anlık bacaklarıma kaymıştı ama hemen çekerek başka tarafa baktı. Tenimin ısınmasına engel olamadım. Tek bir bakışı bile içimdeki kadınsı hisleri ortay çıkarmıştı.

Sohbet etmeye devam ederken üniversite yıllarımızdan konuştuk.

Çağan bana bakarak "Lavaboyu kullanabilir miyim?" Diye sordu.

"Tabii gel göstereyim yerini" dedim ayağa kalkarak. O da peşimden gelirken salondan çıktık ve koridorun sonundaki banyoyu gösterdim.

"Çok güzel bir geceydi Hazel." Dedi gülümseyerek. Soğuk bakışlarından uzak olan bu hali beni her seferinde afallatıyordu.

Sonra bana bir adım yaklaştığında nefesimi tuttum.

"Sen de çok güzelsin bu gece" dedi.

Beklenmedik bu iltifat karşısında ağzım şaşkınlıkla açıldı. Bakışları dudaklarıma indiğinde kalbim gümbürdemeye başladı. Yine davetteki gibi hazırlıksız yakalamıştı bu sözler. İlgili bakışlarını üzerimde hissetmek bana kendimi çok tuhaf ama güzel hissettiriyordu. Koskoca kadın olmuştum ama bu adam beni aptal aşıklara çeviriyordu. Kararan gözlerini gözlerime çevşrdiğinde belli belirsiz bir teşekkür çıktı ağzımdan ve kendimi toparlayarak arkamı dönüp salona yürüdüm. O da arkamdan kapıyı kapatarak banyoya girdi. Gecenin geri kalanında ben kendi sessizliğime gömülmüştüm ve hislerimi sindirmeye çalışıyordum. Çağandan apaçık kaçıyordum çünkü önüne geçemeyeceğim yoğun hisler beni esir almaya başlamıştı ve bu beni korkutuyordu. Ben kaçtıkça o sanki üzerime gelmekten keyif alıyordu.

"Seni evine bırakabilirim istersen Bahar" dediğinde Bahar kararsız bir şekilde Boraya baktı.

"Kalıp Hazele yardım etsem içim daha ragat eder, malum yemeklere çok bir katkım olamadı." Dediğinde kıkırdadım.

"Saçmalama Bahar, hallederim ben. Hadi siz gidin hem sen de taksiyle gelmiştin zaten iyi olur." Dedim kaşlarımı imalı bir şekilde kaldırarak. Gitmesini istiyordum, Boraya yavaş yavaş tutulduğunun farkındaydım be arkadaşımı böyle görmek içimi ısıtıyordu.

"Olmaz tek başına bırakamam seni" dedi dramatik bir şekilde.

"Ben varım, Hazele masa için yardım ederim. Siz gidebilirsiniz" dediğinde Çağan'ın kendini ortaya atmasına şaşırmıştım. Ayrıca evimde onunla baş başa kalma düşüncesi beni germeye yetmişti bile.

"Peki o zaman madem ısrar ediyorsunuz. Çantamı alıp geliyorum Bora" dedi bu sefer hiç itiraz etmeden.

Ona seninle sonra görüşeceğiz bakışımı attım. Bunun hesabını elbet sorardım. Onlar gittikten sonra salona geçtim. Çağan masadaki boş tabakları mutfağa taşıyordu. Sessizce ona eşlik ettim ve bulaşıkları yerleştşrmeye başladım. Kalbim resmen kulaklarımda atıyordu ve küçük mutfak üstüme üstüme geliyordu. Arkamı döndüğümde bedenim Çağan'ın güçlü bedenine çarptı.

"Ah" diye bir şeyler geveledim Refleks olarak tutunmak için ellerimi arkamdaki tezgaha dayadım ve onunla tezgah arasında sıkışıp kaldım.

"Bu gece neden hiç yüzüme bakmadığını anlamıyorum?" Dediğinde bunu gerçekten merak ediyor gibi sormuştu.

Bu pozisyonda aklım düzgün çalışmıyordu ve kokusu ciğerlerimi istila etmişti.

"Baktım" dedim kaçamak bir cevapla.

"Hayır Hazel, bakmadın" dedi. "Bakmanı çok istedim halbuki" dediğinde kesik nefesimi dışarı verdim.

"Üzgünüm, kafam dalgındı. Hafta sonu olacak sempozyumu düşünüyordum" dedim yalan söyleyerek. Biraz benden uzaklaştığında yeniden nefes almaya başladım.

"Babanla mı ilgili" dedi anlayışlı bakışları geri gelmişti.

Başımı sallamakla yetindim.

"Bir iki gün uzaklaşmak sana da iyi gelebilir, hem iyi olduğunu kendin söylemiştin" dedi.

"Haklısın ama aklıma takılıyor işte. Beni fazlasıyla korkuttu" dedim. Bu sefer dürüsttüm.

"Haklısın" dedi ellerini kurulayarak. Bunu yaparken bile son derece karizmatik gözükmesi sinirlerimi bozmuştu.

"Ben artık gideyim, sen de dinlen. Çok yorulmuş gözüküyorsun." Dedi gülümseyerek. Ben de ona içtenlikle gülümsedim ve belki bu geve ilk defa gözlerinin içine baktım.

"Benim için son derece keyifliydi." Dedim

"Emin ol benim için daha fazlasıydı" dedi kalbimi yeniden titreten o ses tonuyla. Bu adamın bu sözleri gerçek miydi cidden? O buz küpü nasıl bir yok olup bir gelebiliyordu anlayamamıştım bile.

Gitmek için hareketlendiğinde onunla kapıya eşlik ettim.

Çıkarken "iyi geceler Hazel" dedi boğuk bir sesle.

Aynı şekilde iyi geceler dileyip kapımı kapattım.

Elimi kalbimin üstüne koydum ve derin bir nefes aldım. Bundan sonra alacağım hiçbir nefesin beni sakinleştirebileceğini sanmıyordum...

Loading...
0%